İşletmeler üzerindeki aşırı vergi yükü nedeniyle, kayıtdışı sektörün ekonomi içindeki payının yüzde 50'ye çıktığı bildirildi. Türkiye İşveren Sendikaları Konfederasyonu (TİSK) tarafından yapılan araştırmada, Türkiye'deki kayıtlı ekonominin vergi yükünün dizginsiz biçimde aşırı bir şekilde artırıldığı görüşü savunularak, 1990 yılında milli gelire oranı yüzde 14 düzeyinde olan dolaylı ve dolaysız vergilerin, 2000 yılında milli gelire oranının yüzde 27'ye çıktığı belirtildi.
Katma Değer Vergisi oranlarının da aşırı derecede yüksek olduğu vurgulanan araştırmada, bu durumun ekonominin hareketlenmesini önlediği ve belgesiz alışveriş yapmayı özendirdiği kaydedildi.
Araştırmaya göre, Belçika'da yüzde 21, Danimarka'da yüzde 23, Almanya'da yüzde 16, Yunanistan'da yüzde 18, İspanya'da yüzde 16, Fransa'da yüzde 20.6, İtalya'da yüzde 20, Hollanda'da yüzde 17.5, Avusturya'da yüzde 20, İsveç'te yüzde 25 ve İngiltere'de yüzde 17.5 düzeyinde olan katma değer vergisi oranı, Türkiye'de yüzde 40 düzeyinde bulunuyor.
Üretim üzerindeki SSK prim yükünün 2000 yılında bir önceki yıla göre yüzde 178, 1998 yılına göre ise yüzde 376 oranında arttığı vurgulanan TİSK araştırmasında, işverenin işçiye ödediği net ücretin yarısına yakınını (yüzde 41) SSK'ya prim olarak verdiği bildirildi. Yine araştırmaya göre, Eylül 1999 ile Nisan 2001 tarihleri arasında geçen 1.5 yıllık sürede SSK primine esas kazanç tavanında ise yüzde 547 oranında artış oldu.
TİSK araştırmasında, 4447 sayılı "Sosyal Güvenlik Reformu" yasasının yürürlüğe girdiği 8 Eylül 1999'dan 1 Nisan 2001'e kadar geçen sürede, sigortalı işçi sayısında yüzde 3.5 oranında artış olurken, SSK tavan ücretinde yüzde 547, taban ücretinde ise yüzde 107 oranında artışın gerçekleştiği vurgulandı. Yatırımcılar için vergilendirme ile ilgili en önemli sorunların başında karmaşık ve sıkça değişen vergi kuralları, vergi dairelerinde yaşanan sıkıntılar ile geciktirilen ya da hiç yapılmayan geri ödemelerin geldiği belirtilen araştırmada, bu faktörlerin, yatırımcıların iş planları ve fizibilite çalışmaları açısından öngörülmez bir ortam yarattığı, yatırım yapanları pişman ettiği ileri sürüldü.
Kayıtdışı başkaldırdı
Vergi politikaları ve işletmeler üzerindeki aşırı vergi yükü nedeniyle kayıtdışı sektörün her geçen gün büyüdüğüne dikkat çekilen TİSK araştırmasında, kayıtdışı sektörün ekonomi içindeki payının yüzde50'ye ulaştığı kaydedildi. Yüksek vergi oranının vergi toplamayı engelleyeceği bildirilen araştırmada "Türkiye'de vergi yükü hızla artarken, Avrupa Birliği ülkelerinintümünde işletmelerin vergi yükü azaltılmakta, dünyada hemen hemen her ülke vergi oranlarını ve sosyal güvenlik prim oranlarını düşürmektedir. Kamuda bütün dünyanın uyguladığı verimlilik, tasarruf ve etkinlik artırıcı programlar ülkemizde sürekli gündem dışı kalmaktadır. Yapılması gereken SSK primleri de dahil olmak üzere, tüm vergi oranlarını belirli bir program içinde kademeli olarak indirilmesidir. Tüketimden çok, üretim ve istihdam üzerindeki vergi yükünün azaltılmasına yoğunlaşılmalıdır. Vergi oranlarında yapılacak indirim, kayıtdışı ekonomiyi küçültecek, işsizlik artışını frenleyecek, ekonominin rekabet gücünü artıracak, vergi gelirlerini artıracak ve krizden çıkışı sağlayacaktır"görüşlerine yerverildi.
Katma Değer Vergisi oranlarının da aşırı derecede yüksek olduğu vurgulanan araştırmada, bu durumun ekonominin hareketlenmesini önlediği ve belgesiz alışveriş yapmayı özendirdiği kaydedildi.
Araştırmaya göre, Belçika'da yüzde 21, Danimarka'da yüzde 23, Almanya'da yüzde 16, Yunanistan'da yüzde 18, İspanya'da yüzde 16, Fransa'da yüzde 20.6, İtalya'da yüzde 20, Hollanda'da yüzde 17.5, Avusturya'da yüzde 20, İsveç'te yüzde 25 ve İngiltere'de yüzde 17.5 düzeyinde olan katma değer vergisi oranı, Türkiye'de yüzde 40 düzeyinde bulunuyor.
Üretim üzerindeki SSK prim yükünün 2000 yılında bir önceki yıla göre yüzde 178, 1998 yılına göre ise yüzde 376 oranında arttığı vurgulanan TİSK araştırmasında, işverenin işçiye ödediği net ücretin yarısına yakınını (yüzde 41) SSK'ya prim olarak verdiği bildirildi. Yine araştırmaya göre, Eylül 1999 ile Nisan 2001 tarihleri arasında geçen 1.5 yıllık sürede SSK primine esas kazanç tavanında ise yüzde 547 oranında artış oldu.
TİSK araştırmasında, 4447 sayılı "Sosyal Güvenlik Reformu" yasasının yürürlüğe girdiği 8 Eylül 1999'dan 1 Nisan 2001'e kadar geçen sürede, sigortalı işçi sayısında yüzde 3.5 oranında artış olurken, SSK tavan ücretinde yüzde 547, taban ücretinde ise yüzde 107 oranında artışın gerçekleştiği vurgulandı. Yatırımcılar için vergilendirme ile ilgili en önemli sorunların başında karmaşık ve sıkça değişen vergi kuralları, vergi dairelerinde yaşanan sıkıntılar ile geciktirilen ya da hiç yapılmayan geri ödemelerin geldiği belirtilen araştırmada, bu faktörlerin, yatırımcıların iş planları ve fizibilite çalışmaları açısından öngörülmez bir ortam yarattığı, yatırım yapanları pişman ettiği ileri sürüldü.
Kayıtdışı başkaldırdı
Vergi politikaları ve işletmeler üzerindeki aşırı vergi yükü nedeniyle kayıtdışı sektörün her geçen gün büyüdüğüne dikkat çekilen TİSK araştırmasında, kayıtdışı sektörün ekonomi içindeki payının yüzde50'ye ulaştığı kaydedildi. Yüksek vergi oranının vergi toplamayı engelleyeceği bildirilen araştırmada "Türkiye'de vergi yükü hızla artarken, Avrupa Birliği ülkelerinintümünde işletmelerin vergi yükü azaltılmakta, dünyada hemen hemen her ülke vergi oranlarını ve sosyal güvenlik prim oranlarını düşürmektedir. Kamuda bütün dünyanın uyguladığı verimlilik, tasarruf ve etkinlik artırıcı programlar ülkemizde sürekli gündem dışı kalmaktadır. Yapılması gereken SSK primleri de dahil olmak üzere, tüm vergi oranlarını belirli bir program içinde kademeli olarak indirilmesidir. Tüketimden çok, üretim ve istihdam üzerindeki vergi yükünün azaltılmasına yoğunlaşılmalıdır. Vergi oranlarında yapılacak indirim, kayıtdışı ekonomiyi küçültecek, işsizlik artışını frenleyecek, ekonominin rekabet gücünü artıracak, vergi gelirlerini artıracak ve krizden çıkışı sağlayacaktır"görüşlerine yerverildi.