TÜRKİŞ Başkanı Salih Kılıç, Merkez Bankası'nın, çalışanlara enflasyon hedefinin üzerinde yapılan zamların enflasyonu yükselteceği uyarılarına tepki göstererek, "Merkez Bankası, işçiye verilen zammı değil, faize verilen inanılmaz büyüklükteki paraları dikkate almalıdır" dedi TÜRK-İŞ Başkanı Salih Kılıç, Merkez Bankası'nın, çalışanlara enflasyon hedefinin üzerinde yapılan zamların enflasyonu yükselteceği uyarılarına tepki göstererek, "Merkez Bankası, işçiye verilen zammı değil, faize verilen inanılmaz büyüklükteki paraları dikkate almalıdır" dedi. Programın gerçek yüzünü gizlediğini belirten Kılıç, IMF programının çalışanları yoksullaştırdığını ifade etti. Hükümetin oyunuKılıç, toplu iş sözleşme görüşmelerini değerlendirirken, "Geçen yıla ait reel ücretlerdeki kayıplarımızı telafi eden bir sözleşme protokolünü kabul ettik. Özellikle düşük ücretlerle çalışan kamu işçileri için aldığımız yaklaşık yüzde 30 civarındaki zam, bizim için önemli bir başarı oldu. Ortalama ücretlere aldığımız yüzde 10'luk zam da, geçen yılki kayıplarımızı telafi etti" dedi. Hükümetin bu zam oranını kabul etmesinde yaklaşan genel seçimlerin etkisi olduğunu kabul eden Kılıç, buna karşın, sendikal örgütlülüğü ve bu örgütlü gücü görmezden gelmemek gerektiğini belirtti. Hükümetin seçim öncesinde TÜRK-İŞ'in örgütlü gücünün ortaya çıkmasından çekinmiş olabileceğini kaydeden Kılıç, "Çünkü TÜRK-İŞ ile uzlaşmaya yanaşmayan, öneri ve tekliflerine karşı çıkan tüm siyasiler bunun bedelini ağır bir biçimde ödemişlerdir" diye konuştu. IMF ile anlaşma çerçevesinde, ülkede yaşanan ekonomik bunalımdan çıkış için getirilen düzenlemelerin, başta çalışanlar olmak üzere dar ve sabit gelirli kesimlerin yaşama ve çalışma koşullarını daha da ağırlaştırdığını anlatan Kılıç, şunları söyledi: Hep çalışanlardan fedakarlık bekleniyor"Toplumun düşük gelirli kesimleri sosyal içerikten yoksun yaklaşımlar sonucu mağdur edilmekte, anılan istikrar politikası sonuç itibariyle yine çalışanların fedakarlığına dayandırılmak istenmektedir. Uygulama sonuçları bu hedefi gerçekleştirmek bir yana, iktisaden güçsüz kesimlerin daha da yoksullaştığını ortaya koymaktadır. İstikrar sürecinin yoksul kesimlerin üzerine yıkılan yükü, özellikle dengesiz ve adil olmayan, bozuk bir gelir dağılımı ve gerileyen yaşam standartları üzerine eklendiği için yaşama koşulları daha da ağırlaşmaktadır. Uygulanmakta olan istikrar programı ile makroekonomik birtakım göstergelerde olumlu gelişmeler sağlanmış olması programın gerçek yüzünü gizlememektedir." Türkiye, ileriye dönük hiçbir plan ve program yapmadan IMF'ten gelecek kısıtlı ve denetimli yardımlarla günlük yaşamını sürdürmeye çalışmaktadır." Kılıç, Merkez Bankası'nın ücret artışlarının enflasyonu artıracağı uyarılarını değerlendirirken, Merkez Bankası'nın açıklamalarının, özgür toplu pazarlık sürecine müdahalenin yanı sıra, programın yoksullaştırma etkisinin görmezden gelmek anlamını taşıdığını bildirdi. Kılıç, bu uyarılarda bulunan Merkez Bankası Başkanı Durmuş Yılmaz için, "Sayın Başkan, işçiye verilen zammı değil, faize verilen inanılmaz büyüklükteki paraları dikkate almalıdır" dedi. İstihdamsız hormonlu büyüme2001 yılında yaşanan ekonomik kriz ile birlikte işsizliğin Türkiye'nin en önemli sorunu haline geldiğini ifade eden Kılıç, "Kriz sonrası yaygınlaşan işten çıkarmalar ve azalan istihdam, kriz sonrası sağlanan ekonomik büyümeye rağmen artmamış ve istihdamsız bir büyüme ortaya çıkmıştır. Ekonomide sağlanan büyüme, diğer bir ifadeyle milli gelir artışı, daha fazla insana üretken istihdam sağladığı ölçüde anlam kazanmaktadır. Türkiye'nin temel sorunu yeterince istihdam olanakları yaratamamasıdır. Nüfus artış hızının gerisinde kalan yeni yatırım ve iş olanakları, işgücü piyasasını olumsuz etkilemekte, çalışan nüfusun iktisaden faal nüfusa oranını geriletmektedir" diye konuştu.