Bu sistemde devletin -halka hizmet için yapması gereken harcamaları kısmasına rağmen- vergileri arttırması, kalkınma modelleri için "dışarıdan faizle alınan para"nın "geri ödemesi" içindir. Amaç bu paralarla kalkınmanın sağlanması iken; gelinen noktada devletler, aldıkları paranın faizini dahi ödeyemez derecede, global sermayeye ve onların yerli taşeronu sermaye gruplarına trilyon dolarlar düzeyinde borçlanmaktadırlar.
Liberal anlayış vergiyi genel halktan alırLiberal anlayış, halktan maksimum miktarda vergiyi toplayıp, minimum miktarda hizmet sunar; aradaki fark ise global tefecilere aktarılır. Alınan tedbirler ise, toplum çıkarlarını korumak için değil, sözkonusu sermayedarların parasını koruma korumaya yöneliktir.
MEM'in vergi anlayışı farklıdırSosyal bir devlet olmanın en önemli şartlarından birisi de devletin, vatandaşından aldığından daha fazlasını ona hizmet olarak geri sunabilmesidir. Toplanan vergilerin az bir kısmını halkına hizmet olarak sunan devlet anlayışından, topladığı vergiden daha fazlasını halkına veren bir devlet anlayışına geçilecektir. Milli Devlet'te vergi, devletin gelir kaynaklarından sadece birisidir. Senyoraj geliri ve yeraltı kaynaklarının devlet-millet ortaklığı ile işletilmesinden doğacak gelirler, Sosyal Devletin, vergilerden elde edilen kaynaktan daha fazlasını halkına hizmet olarak sunmasına imkan tanımaktadır. Vergi alımında önemli olan kimlerden ne kadar vergi alınacağının tespitidir. Ekonomilerde denge noktası üretim ve tüketimin eşitlendiği noktadır. Eğer her gelir düzeyi için aynı oranda vergi alırsak, bu, adalet olmayacak; aynı zamanda piyasalarda ciddi bir talep daralmasına da sebep olacaktır. Sosyal Devlet'in yapmak istediği; vergiyi, en az talep daralması ile toplumdan almaktır. Ancak bu sayede sosyal adalet temin edilebilir ve ekonominin büyümesi sağlanır. Miktarı zamana ve koşullara göre değişebilmekle beraber; bugün, bizim Türkiyemiz için belirlediğimiz oran olarak "geliri 100 bin TL'nin altında olan kesimden vergi alınmaması" gerekmektedir. İlk bakışta, bu oran, gelir seviyesinde önemli bir dilim olduğu için, devletin bir vergi geliri kaybı olduğu düşünülebilir. Ancak vakıa öyle değildir.
SOSYAL DEVLET - MİLLİ DEVLET / Prof. Dr. Haydar Baş'ın kaleminden
SOSYAL DEVLET - MİLLİ DEVLET İÇİN NE DEDİLER
Prof. Dr. Ömer Saraçoğlu / İstanbul ÜniversitesiMilli Devlet tek kurtuluş yoluDünyanın dört bir tarafından bu bilimsel kongreye iştirak eden saygıdeğer bilim adamları, sevgili dinleyiciler... Uygulanan ekonomik sistemler, karma ekonomi modelinden önceleri plansız daha sonra planlı liberal kapitalist ekonomi modeline doğru bir gelişim göstermiştir. Bu sistem mutlu bir azınlığı zenginleştirirken, işsizliği artırmış ve insanlarımızın büyük çoğunluğunu asgari ücretle çalışmaya mecbur etmiştir. Bugün yaklaşık bir milyon civarındaki vatandaşımız açlık sınırının altında ve yine yaklaşık 19 milyon vatandaşımız da yoksulluk sınırının altında yaşamaya mahkum edilmiş bulunmaktadır. Çıkarılan azınlıklara ve ecnebilere ilişkin Vakıflar Kanunu ile yabancı vakıflara yeni kapitülasyonlar verilmektedir. Türk halkının vergi yükü artırılırken, AB ile yapılan işlerin hepsi vergiden muaf hale getirilmiştir. AB'ye girmemiz şiddetle savunulurken, AB'nin Türkiye'ye ne gibi bir yarar sağladığı sorulmamakta ve bağımsızlığımızın ne olacağı sorgulanmamaktadır. Prof. Dr. Haydar Baş, Milli Devlet-Sosyal Devlet modeli ile bütün ulusların kendi kendine nasıl yetebileceklerinin nasıl kalkınabileceklerinin anahtarı olan Mili Ekonomi modelini uygulayarak dünyanın beklediği barışa sosyal adalete ve demokrasiye ulaşabileceklerinin adresini göstermektedir.