Özellikle tüketim üzerinden tahsil edilen dolaylı vergiler, dar gelirli insanların gelirini daha da düşürerek üst gelir grubuna mensup fertlerle aradaki gelir farkını daha da açmaktadır. Dar gelirli ekonomiye kazandırılacakYıllık geliri 100.000 YTL'nin altında olan kesimden vergiyi kaldıran vergi politikası, sosyal devlet anlayışı ile birlikte uygulandığında dar gelirli kesim her iki açıdan da desteklenecektir. Böylece hem dar gelirli kesimin gelir düzeyi yükseltilerek istenilen seviyeye çıkarılacak, hem de bu kesimin istenilen düzeylerde tüketmesi, üretici için ihtiyaç duyulan pazarın da oluşmasını sağlayacaktır.
Kapitalizm hep devleti küçültmeye çalışmıştırDevlet ekonomiye müdahale etmeli mi? Yoksa etmemeli mi? Edecekse ne kadar etmeli. Belki de iktisat tarihinde üzerinde en fazla tartışılan konulardan biri de devletin ekonomideki rolü olmuştur. Liberal anlayışa dayanan kapitalist modeller ekonominin kendi kendine dengeye gelebileceğinden yola çıkarak, devletin ekonomiye karışmasına karşı çıkmışlardır. Serbest piyasa hareketlerinin önünde bir engel olarak devlet görülmüş, küçültülmesinden yana tavır konulmuştur.
Devleti zayıflatmakta amaç para satanları güçlendirmektirSadece durağan dönemlerde piyasanın canlanması için kamu harcamalarını arttırıcı maliye politikaları izlemesini savunan Keynes bu harcamaların kaynağını faize dayandırdığı için sonuçta piyasada söz sahibi olan yine devlete para satan sermaye grupları olmuştur. Yani klasik model direkt devletin müdahalesine karşı çıkarak piyasayı belli sermaye gruplarının kontrolüne terk etmiş, Keynes modeli ise uyguladığı faiz anlayışı ile piyasaların ve hatta devletin belli başlı grupların kontrolüne girmesine zemin hazırlamıştır. Biz konuya çok farklı bir açıdan yaklaşacağız. Öncelikle şu soruyu kendimize soralım acaba kendi başına bırakılan piyasalarda üretim harcamalarından elde edilen gelir bu üretimi karşılayacak tüketimi oluşturabilir mi?Bu sorunun cevabını para bahsinde vermiştik. Her zaman büyüyen ekonomilerde üretim ile tüketim arasında belli bir açık olacaktır. Eğer bu açığa müdahale edilmezse ekonominin zaman içerisinde kendi kendini dengelemesi mümkün değildir.
Milli Ekonomi Modeli'nin sahibi /BTP Genel Başkanı Prof. Dr. Haydar Baş
MİLLİ EKONOMİ MODELİ İÇİN NE DEDİLERProf.Dr. Rovshen Quliyev / Azerbaycan Ekonomi BakanlığıMEM ekonomide bir devrimdirİlmimiz dünyaya yeni ve sağlam bir değer kazandırmaktadır. Bize ne mutlu ki, bu şerefli günleri birlikte geçiriyoruz. Ben niçin böyle düşünüyorum: Çünkü 4 yıldan fazla bir zamandır ki ben ekonominin sorunlarıyla uğraşıyor, sorunlara çare bulmaya çalışıyordum. Aradığım soruların cevabını şimdi Prof. Dr. Haydar Baş'ın Milli Ekonomi Modeli'nde buldum. Çağdaş devir, devletlerin, kurumların, bireysel ilişkilerin özellikle ekonomiye bağlı olduğu bir devirdir. Uluslar arası ilişkilerde harbi araçlar değil ekonomi etki mekanizmaları geçerlidir. Ekonomide belirli düzeylere ulaşılmasına rağmen sosyoloji araştırmalara göre gelişmiş ülkelerde bile vatandaşların refah ve mutluluğu yoktur. Dünyada yaklaşık 900 milyon kişinin açlık sıkıntısı çektiği bilinen bir gerçek. Yüzyıllardır süren ekonomik gelişim ne yazik ki yalnız azınlıkta olan bir kısım insanın mutluluğunu sağlamıştır. Bu insanı çok ciddi olarak düşündürmeye iten bir paradokstur.İşte böyle bir zamanda, zamanın ihtiyaçlarından dolayı ortaya çıkan Prof. Dr. Haydar Baş'ın Milli Ekonomi Modeli kitabı, ekonominin dışında toplumun temel değişiklik sorunlarını araştırıyor. Prof. Dr. Haydar Baş'ın Milli Ekonomi Modeli'nde kaynakların sınırsız, ihtiyacın sınırlı olmasıyla ilgili kural, yalnız ekonomiyle değil tüm insanlığı korkunç durumdan kurtaran bir devrimdir.