Toprak, tarihin her döneminde en temel üretim zemini ve aracı olmuş, insanların hayatlarını devam ettirme ve geçimlerini sağlamalarında etkin bir rol oynamıştır. Tarımın toplumların sosyal hayatı ve ekonomileri üzerinde çok yönlü etkileri vardır. Bunları kısaca şöyle ifade edebiliriz.
1- İstihdam yaratması: Özellikle kalkınma yolundaki veya geri kalmış ülkeler için işsizliği önlemede son derece önemlidir. 2- Stratejik bir sektör olarak ülkelerin bağımsız olmaları için tarımda kendine yeterlilik çok önemlidir.3- Katma değeri yüksektir. Üretim girdileri içerisinde ithalat oranı sanayi ürünlerine göre düşük olduğu için, net hasıla oranı daha yüksektir.4- Dünya ticareti içersinde hatırı sayılır bir konumu vardır.5- İnsan sağlığı ve beslenmesi ile doğrudan alakalıdır.
Tarım, dış politikada da önemli bir faktördürBu ve benzeri sebeplerden dolayı tarım, ülkelerin ekonomi politikalarında olduğu kadar dış politikalarında da son derece önemli bir yer tutmaktadır. Tarım ve hayvancılık sektörünün bugünkü geldiği seviyeye, problemlerine ve çözüm yollarına değinmeden önce; kısaca tarihi sürecine bakmamız yararlı olacaktır. Günümüzde kıyasıya bir rekabete ve sermaye birikimine dayanan anlayışlar, sanayinin olmadığı dönemlerde toprak hegemonyası şeklinde kendini gösteriyordu.Askeri güce, şiddete, baskı ve korkuya dayanan Roma İmparatorluğu döneminde, geniş araziler üzerinde yer alan ve tamamen kölelerin emeğiyle ayakta duran büyük çiftlikler mevcuttu. Bu köleler (selfler) toprağa bağlıydı. Roma İmparatorluğu'nun yıkılmasıyla feodalizm (derebeylik) doğdu.Toprak yine en etkin üretim aracı idi. Feodaller ve büyük topraklara sahip kilise, toprağa bağlı kölelere Ortaçağ boyunca büyük zulümlerde bulundular. Sömürgecilikle beraber yeni kıtalara ulaşan Avrupalılar,buraların yerli halkını öyle büyük katliamlara tâbi tuttular ki, sonunda bu uçsuz bucaksız topraklarda çalıştıracak insan bulamaz hale geldiler. Neticede Afrika'dan köle ticaretine başladılar.Yurtlarından koparılan bu insanlar, uzak topraklarda, Avrupalı efendileri için boğaz tokluğuna çalışıyorlardı. Bu dönemindeki köle-efendi-toprak ilişkileri, Roma İmparatorluğu döneminden veya feodal düzendekinden pek farklı değildi.
SOSYAL DEVLET - MİLLİ DEVLET / Prof. Dr. Haydar Baş'ın kaleminden
SOSYAL DEVLET - MİLLİ DEVLET İÇİN NE DEDİLERProf. Sekip Sokoloviç / Sarayevo/ Bosna HersekDevletin imkanlarından herkes faydalanacakMilli Ekonomi Modeli gelişmiş ülkelerin aracı olan yüksek vergiler, borçlandırma olmaksızın tüm kaynakları kullanarak insanların ihtiyaçlarını sağlayan bir araçtır. Sağlık reformunu içeren ekonomik özgürlük büyük farklılıkların üstesinden gelmek için çok gereklidir. Milli Ekonomi Modeli insanların yapay değil doğal ihtiyaçlarını karşılamak için gerçek ekonomi, sağlık ve eğitimi sağlar. Milli Devlet/Sosyal Devletin vazifesi toplumun başta eğitim ve sağlıklı olmak üzere bütün ihtiyaçlarını en üst düzeyde karşılamaktadır. Dışardan alınan kredilerle eğitim ve sağlık hizmetini doğru ve eksiksiz yapmak mümkün değildir. Kaldı ki alınan kredilerin nerede ve hangi şartlarda kullanılacağı da ayrı bir problemdir. Bir ülkenin sağlık öncesi yatırımları en üst düzeyde olmalı ki sağlık problemi en aza indirilebilsin. Milli Devlet sağlık sektörünün bütün imkan ve nimetlerini, aile hekimliğini, çevre sağlığını bakıma muhtaç, sahipsiz, kimsesiz çocukların , yaşlıların , emekli, dul ve yetimlerin sağlığını milli bir politika olarak halkına sunmaktadır. Ayrıca Milli Devlet/Sosyal Devlet işsizliği, fakirliği, yoksulluğu temelinden çözdüğü için bunların fert, aile ve toplum üzerindeki yan tesirlerini ortadan kaldırır.
1- İstihdam yaratması: Özellikle kalkınma yolundaki veya geri kalmış ülkeler için işsizliği önlemede son derece önemlidir. 2- Stratejik bir sektör olarak ülkelerin bağımsız olmaları için tarımda kendine yeterlilik çok önemlidir.3- Katma değeri yüksektir. Üretim girdileri içerisinde ithalat oranı sanayi ürünlerine göre düşük olduğu için, net hasıla oranı daha yüksektir.4- Dünya ticareti içersinde hatırı sayılır bir konumu vardır.5- İnsan sağlığı ve beslenmesi ile doğrudan alakalıdır.
Tarım, dış politikada da önemli bir faktördürBu ve benzeri sebeplerden dolayı tarım, ülkelerin ekonomi politikalarında olduğu kadar dış politikalarında da son derece önemli bir yer tutmaktadır. Tarım ve hayvancılık sektörünün bugünkü geldiği seviyeye, problemlerine ve çözüm yollarına değinmeden önce; kısaca tarihi sürecine bakmamız yararlı olacaktır. Günümüzde kıyasıya bir rekabete ve sermaye birikimine dayanan anlayışlar, sanayinin olmadığı dönemlerde toprak hegemonyası şeklinde kendini gösteriyordu.Askeri güce, şiddete, baskı ve korkuya dayanan Roma İmparatorluğu döneminde, geniş araziler üzerinde yer alan ve tamamen kölelerin emeğiyle ayakta duran büyük çiftlikler mevcuttu. Bu köleler (selfler) toprağa bağlıydı. Roma İmparatorluğu'nun yıkılmasıyla feodalizm (derebeylik) doğdu.Toprak yine en etkin üretim aracı idi. Feodaller ve büyük topraklara sahip kilise, toprağa bağlı kölelere Ortaçağ boyunca büyük zulümlerde bulundular. Sömürgecilikle beraber yeni kıtalara ulaşan Avrupalılar,buraların yerli halkını öyle büyük katliamlara tâbi tuttular ki, sonunda bu uçsuz bucaksız topraklarda çalıştıracak insan bulamaz hale geldiler. Neticede Afrika'dan köle ticaretine başladılar.Yurtlarından koparılan bu insanlar, uzak topraklarda, Avrupalı efendileri için boğaz tokluğuna çalışıyorlardı. Bu dönemindeki köle-efendi-toprak ilişkileri, Roma İmparatorluğu döneminden veya feodal düzendekinden pek farklı değildi.
SOSYAL DEVLET - MİLLİ DEVLET / Prof. Dr. Haydar Baş'ın kaleminden
SOSYAL DEVLET - MİLLİ DEVLET İÇİN NE DEDİLERProf. Sekip Sokoloviç / Sarayevo/ Bosna HersekDevletin imkanlarından herkes faydalanacakMilli Ekonomi Modeli gelişmiş ülkelerin aracı olan yüksek vergiler, borçlandırma olmaksızın tüm kaynakları kullanarak insanların ihtiyaçlarını sağlayan bir araçtır. Sağlık reformunu içeren ekonomik özgürlük büyük farklılıkların üstesinden gelmek için çok gereklidir. Milli Ekonomi Modeli insanların yapay değil doğal ihtiyaçlarını karşılamak için gerçek ekonomi, sağlık ve eğitimi sağlar. Milli Devlet/Sosyal Devletin vazifesi toplumun başta eğitim ve sağlıklı olmak üzere bütün ihtiyaçlarını en üst düzeyde karşılamaktadır. Dışardan alınan kredilerle eğitim ve sağlık hizmetini doğru ve eksiksiz yapmak mümkün değildir. Kaldı ki alınan kredilerin nerede ve hangi şartlarda kullanılacağı da ayrı bir problemdir. Bir ülkenin sağlık öncesi yatırımları en üst düzeyde olmalı ki sağlık problemi en aza indirilebilsin. Milli Devlet sağlık sektörünün bütün imkan ve nimetlerini, aile hekimliğini, çevre sağlığını bakıma muhtaç, sahipsiz, kimsesiz çocukların , yaşlıların , emekli, dul ve yetimlerin sağlığını milli bir politika olarak halkına sunmaktadır. Ayrıca Milli Devlet/Sosyal Devlet işsizliği, fakirliği, yoksulluğu temelinden çözdüğü için bunların fert, aile ve toplum üzerindeki yan tesirlerini ortadan kaldırır.