NE ADALET VAR NE KALKINMA
ORHAN DEDE
Türkiye 11 yıldır Adalet ve Kalkınma Partisi (AKP) tarafından idare ediliyor. Hükümet toz pembe tablolar çizmeye çalışsa da uluslararası kuruluşların açıkladığı veriler çok farklı bir Türkiye fotoğrafı karşımıza koyuyor. Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Örgütü (OECD) verilerine göre Türkiye, gelir dağılımında adaletsizlik konusunda en kötü üç ülke arasında bulunuyor. Merkezi Paris'te bulunan OECD, küresel mali krizin başladığı 2010 yılından bu yana son üç yılda üye ülkelerde gelir dağılımı adaletsizliğinin arttığı uyarısında bulundu. Önümüzdeki dönemde gelir dağılımındaki adaletsizliğin daha da derinleşeceği uyarısında bulunan OECD göre, vergiler ve sosyal kesintiler çıktıktan sonra OECD ülkelerinde nüfusun en zengin yüzde 10'u, yine nüfusun en fakir yüzde 10'undan 9,5 misli daha fazla kazanıyor. Buna göre gelir dağılımı adaletsizliğinin en fazla olduğu ülkeler Çin, Meksika, Türkiye ve ABD. İzlanda, Slovenya, Norveç ve Danimarka ise gelir dağılım adaletsizliğinin en az olduğu OECD ülkelerinin başında geliyor. OECD milli medyan gelirin, yani tüm vatandaşların gelirleri sıralandığında en ortadaki kişinin gelirinin yüzde 50'sinden azını alanları "yoksul" sayıyor. Göreli yoksulluk Türkiye'de arttı. 1995'te göreli yoksulların nüfustaki payı yüzde 16.1 idi. 2009 yılında ise göreli yoksulların nüfustaki payı yüzde 19.3 oldu. OECD'de göreli yoksulların oranı 1995'te yüzde 9.4 idi. Oran 2010'da yüzde 11.1'e yükseldi. Rapora göre 2007'den bu yana çocuk yoksulluğu 16 OECD ülkesinde, Türkiye, İspanya, Belçika, Slovenya ve Macaristan'da görülen yüzde 2'yi aşan oranlarla birlikte yükselmiş durumda. Gelir dağılım adaletsizliği konusunun, 28-29 Mayıs'ta Paris'te düzenlenecek OECD bakanlar konseyi toplantılarında ele alınması bekleniyor.
Milli gelirin aslan payı zenginlere
Türkiye'de 2004 yılında yapılan bir araştırmaya göre 1 milyar dolar ve üzeri serveti olan 6 tane dolar milyarderi varken, bu sayı 2013'te 44'e ulaştı. Forbes dergisinin 2013 zenginler listesine göre Türkiye'de 1 milyar dolar serveti olan kişi sayısı 44. Dergiye göre bu zenginlerin toplam serveti 117 milyar 85 milyon dolar seviyesinde. 2012 yılında Türkiye'nin milli gelirinin 770 milyar dolar olduğunu göz önüne aldığımızda Türkiye'de en zengin 44 kişinin milli gelirin yüzde 15'ini paylaştıklarını geri kalan 75 milyon vatandaşımız ise milli gelirin yüzde 85'iyle yetinmek zorunda kaldı.
Kapitalizm açlığa mahkum etti
OECD'nin söz konusu raporu gelir dağılımında adaleti sağlama konusunda serbest piyasa ekonomisinin sınıfta kaldığını gösteriyor.
Zaten kapitalizm ancak azınlık sayılabilecek sayıda insanın ihtiyaçlarını giderebileceğini, büyük çoğunluğun ise yeterli gelire sahip olamadan yaşamını sürdürmek zorunda olduğu görüşünü savunuyor. Bu görüş diğer iktisadi anlayışlar tarafından da kabul ediliyor. Kapitalizmin milyarlarca insanı fakirliğe ve açlığa mahkum eden bu görüşünden farklı bir anlayış ortaya koyan tek ekonomi sistemi Prof. Dr. Haydar Baş tarafından ortaya konulan Milli Ekonomi Modeli. Prof. Dr. Baş Milli Ekonomi Modeli'nde tüketimin desteklenmesinin ekonominin bir kuralı olduğunu ifade ederek, Vatandaşlık maaşı, ev hanımı meslek maaşı ve 100 bin TL'nin altında geliri olanlardan vergi alınmaması gibi sosyal devlet projeleriyle tüketimin sürekli desteklenerek insanların tüketim kabiliyetinin belli bir düzeyde tutulmasının bir gereklilik olduğunu yıllardan beridir dile getiriyor.
Çözüm Milli Ekonomi Modeli'nde
Uzmanlar tüketimin sosyal devlet projeleriyle desteklenmesinin gelir dağılımındaki adaletsizliği ortadan kaldırmanın tek yolu olduğu konusunda hem fikir. Tüketim eksenli bir analiz olan Milli Ekonomi Modeli "Vergisiz bir Türkiye" projesi hayata geçiriyor. Bu kapsamda yıllık 100 bin TL'nin altında geliri olandan vergi alınmayarak, bu miktar tüketimi harekete geçirmek üzere piyasaya aktarılmış oluyor. Böylece dar gelirli kesimin gelir düzeyi istenilen seviyeye yükseleceği gibi, alım gücünün artması, üretici ve esnaf için ihtiyaç duyulan pazarın da oluşmasını sağlanabiliyor. Milli Ekonomi Modeli tezinin sahibi Prof. Dr. Haydar Baş bu konuda bir konuşmasında şunları söylemişti: "Gelir seviyeleri arasında uçurumlar bulunan toplumun farklı kesimlerinden, tüketim üzerinden KDV gibi aynı oranda dolaylı vergiler tahsil etmek tam bir adaletsizliktir. Bu durum, dar gelirli insanların gelirini daha da düşürüyor, üst gelir grubu ile aralarındaki gelir farkını daha da artırıyor. Milli Ekonomi Modeli uygulandığında tüketim üzerindeki dolaylı vergiler kaldırılacak, tüketici ve dar gelirli kesimi asla vergilere boğdurulmayacaktır. Böylece hem toplum katmanları arasındaki uçurum kapatılacak, hem de gelir dağılımında adalet ve denge sağlanacaktır."