Türkiye Sigorta Birliği ve Küresel Sigorta Birlikleri Federasyonu'nun (GFIA) G-20 kapsamında düzenlediği konferansta sigortacılığın küresel hedefleri İstanbul'da düzenlenen "Sigorta ve G-20 Hedefleri" başlıklı konferansta masaya yatırıldı. Konferansta konuşan Türkiye Sigorta Birliği (TSB) Başkanı Ramazan Ülger, Türkiye'de sigorta sektörünün son 5 yılda toplam 22.6 milyar Euro tazminat ödemesi yaptığına işaret ederek, "Diğer taraftan, sektör 2014 yılında devlet tahvillerine yaklaşık 10 milyar lira yatırım yaparak kamu finansmanını da desteklemektedir" dedi. 64 şirket faaliyet gösteriyorTürk sigorta ve bireysel emeklilik sektöründe 39'u hayat dışı, 19'u hayat ve emeklilik, 5'i hayat ve 1'i reasürans olmak üzere toplam 64 şirketin faaliyet gösterdiğini aktaran Ülger, 2014 yılı sonu itibariyle sektörde faaliyet gösteren sigorta, reasürans ve emeklilik şirketlerinde çalışan kişi sayısının ise yaklaşık 19 bin olduğunu söyledi. Ülger, 2014 yılında sektörün yaklaşık olarak 9 milyar Euro prim ürettiğini belirterek, şunları kaydetti: "Bireysel emeklilik sisteminde ise katılımcıların fon büyüklüğü Haziran ayı itibariyle 13 milyar Euro'ya, katılımcı sayısı da 5.5 milyona ulaşmıştır. Ülkemiz sigorta ve bireysel emeklilik sektörü son 10 yılda yüksek büyüme oranları sağlamıştır."Nüfus azalmaya devam ederse...Konferansta konuşan Küresel Sigorta Birlikleri Federasyonu (GFIA) Başkanı Dirk Kempthorne da, "Yaşlanan Nüfusun Sigortalanması" panelinde, nüfusu gittikçe yaşlanan ülkeler ve  bu durumun sisteme getireceği yükün çözümü gibi konular ele alındı. Başkan Dirk Kempthorne, 2020 yılı itibariyle küresel ölçekte çalışma çağındaki yaklaşık 3 kişinin 1 emekliyi destekleyeceğini; Çin'de bu sayının 6 kişi, Türkiye'de ise 4 kişi olacağını aktardı. 2050 yılında ise her yerde bu sayının 2 kişiye düşeceğine işaret eden Dirk Kempthorne, Japonya hariç bütün ülkelerde 2 çalışanın 1 emekliyi destekleyeceğini, bu durumun ise sürdürülebilir olmadığına dikkati çekti. Panelistlerden TSB Genel Sekreteri Mehmet Akif Eroğlu, toplumun yaşlanma olgusunun risk ve fırsatları bir arada barındırdığına dikkati çekerek, şunları söyledi: "Nüfusu tamamen yaşlanmış ülkeler için değil ama gelişmekte olan ülkeler için bu fırsatlar devam ediyor. Hükümetlerin bu konuda önlem alıp, sermayeyi tasarrufa teşvik edici önlemlerle bunu yatırıma dönüştürmeleri lazım. Kadın başına doğum sayısı hala oldukça düşük. Ülkelerin aldığı önlemlerle yavaş yavaş artmaya başlamış olsa da durum böyle. Göç almayan bir toplumun kendi nüfusunu koruyabilmesi için kadın başına doğumun 2.1 olması lazım. Şu an AB ortalaması 2.1'in altında. Dolayısıyla bu yaşlanmayı tehdit edici bir durum..." Eroğlu, Türkiye'nin kadın başına doğum ortalamasında bir sıkıntısı olmadığını aktararak, "Önlem alınmazsa 2050 yılında bu ortalamanın 1.7'lere kadar düşeceği, toplumun kendi kendini besleyemeyeceği öngörülüyor. Son dönemde hükümetimizin aldığı önlemlere bakıldığında bu konuda ciddi çabalar da söz konusu" dedi.EKONOMİ SERVİSİ