Her zaman büyüyen ekonomilerde üretim ile tüketim arasında belli bir açık olacaktır. Eğer bu açığa müdahale edilmezse ekonominin zaman içerisinde kendi kendini dengelemesi mümkün değildir. İşte üretim ile tüketim arasında ekonominin yapısından kaynaklanan bu açığın kapatılması ancak devlet tarafından yapılabilir. Devletin bu açığı kapatması piyasalar için bir zorunluluktur.Milli Ekonomi Modeli'mizde devletin bu açığı kapatmak için uygulayacağı model Sosyal Devlet Projesi olarak ortaya konmaktadır. İleride sosyal devlet projesine değineceğiz. Ancak devletin ekonomideki tek vazifesi tüketim ile üretim arasındaki açığı kapatmak değildir. Devletin bir diğer vazifesi de başta sermaye piyasaları olmak üzere piyasaları düzenlemektir. Büyük sermaye gruplarının kontrolüne bırakılan piyasalarda haksız rekabetin olması kaçınılmazdır. Tekelleşme sonucu ortaya çıkan yeni yapılanma hem verimsiz, hem de fiyatlar genel düzeyinin normal seviyesinin üzerinde olduğu bir ekonomik yapıyı da beraberinde getirecektir.
Fakirin sorunu çözülmezse zengin de zarar görürBüyük balık küçük balığı yutar anlayışına terk edilen piyasalarda zaman içerisinde büyük balıklar da açlıktan ölürler. Devlet piyasalarda herkese hayat şansı verecek, herkesin çıkarını koruyacak olan hakemlik vazifesini ifa etmek zorundadır. Devletin bir başka vazifesi de millete ait olan yeraltı ve yerüstü kaynaklarının milletin kullanımına açılmasını sağlamaktır. Örneğin ülkenin herhangi bir yerinde bulunan petrol madeni bu milletin tamamına aittir. Ve milletin tamamına fayda verecek şekilde devlet tarafından işletilmelidir. Burada uygulanacak model devlet-millet ortaklığı olarak tarif edilebilir. Kurulacak şirketin bir kısmının hissesi vatandaşlara ait olmalı, diğer kısmının gelirini ise devlet kamu harcamaları için kendine ayırmalıdır.
Hazine üzerinde oturan dilenci gibiyizÜlkemiz açısından bakıldığında katrilyon Dolarlar düzeyinde bulunan yeraltı kaynaklarımızı devlet-millet el ele işletmek yerine son yıllarda çıkarılan kanunlarla yabancılara devretmekteyiz. Sonuçta hazine üzerinde oturan dilenci konumuna getirildik.
Milli Ekonomi Modeli'nin sahibi /BTP Genel Başkanı Prof. Dr. Haydar Baş
MİLLİ EKONOMİ MODELİ İÇİN NE DEDİLERProf. Dr. Dünyamalı Veliyev / Bakü Devlet ÜniversitesiProf. Dr. Baş iktisadi bağımsızlık sürecini başlatmıştırBen bu tezi şöyle adlandırdım: "İnsanlığın vahdedinin yeni modeli." Sayın Prof. Dr. Haydar Baş'ın müzakere ettiğimiz bu kitabı Milli Ekonomi Modeli diye adlandırılıyor. Müellifin bu kitabı Milli Ekonomi Modeli diye adlandırması onun dahiliğinin bir ispatıdır. Çünkü yeryüzünde en mukaddes şey ailedir ve vatandır. Kim vatanını sevmiyorsa o insan değildir. Uluslararası alanda iktisadi ilişkiler artıyor. Uluslararası şirketler sınırsız bir şekilde çevrilmişler. Teknoloji bütün dünyaya yayılıyor. Bunlar tabii süreçtir. Ama bu süreçte uluslararası şirketler büyük devletler tarafından bölüşülüyor. Bu devletler dünyayı kendi çıkarlarına tabi etmeye çalışıyorlar. Bugün para sömürme aracı olarak dünya meydanına çıkmıştır. Bütün dünya halklarını sömürüyor. Sadece kendi halklarını değil, bazı büyük devletlerin dünya halklarını sömürme aracıdır. İktisatçılar iyi bilir. Bugün Sayın Prof. Dr. Haydar Baş bütün milletleri ekonomik bağımsızlık mücadelesine çağırıyor. Ben eminim ki bu mücadele bütün dünya halklarına yayılacaktır. Eminim ki Prof. Dr. Baş'ın bugün başlattığı ekonomik bağımsızlık mücadelesi, 21. yy'da küresel esarete son verecektir.