Enflasyon artarken

TÜİK, 2018 Nisan enflasyon verilerin açıkladı.
Tüketici fiyat endeksi, yüzde 1.87 artışla 10.85'e yükseldi.
TÜFE'nin baskılanmış olduğu aşikâr. 
Zira Mart'ta 11.44 olan çekirdek enflasyonun Nisan'da 0.80 baz puan artışla 12.24 olduğu görülmektedir. Dahası Mart'ta 14.28 olan Yİ-ÜFE (yurtiçi üretici fiyatları) kur etkisiyle yüzde 2.60 artışla 16.37'ye yükselmiştir.
Enflasyon verilerinin açıklanmasıyla, dolar kuru 4.280'e kadar yükselirken, borsa (BİST İstanbul) endeksi yüzde 1.79 düşüşle 101.979'a kadar indi. 2 yıllık bono faizi yüzde 15.18'e yükseldi.
Ekonomik verilerin gitgide daha kötü geldiğine tanık oluyoruz. 
Tüketici güven endeksi yüzde 74.29 (normali 100), PMI (Sanayicilerin Satın Alma Endeksi) yüzde 49.8'e (normali 50) gerilemiştir. 
AKP iktidarı, 3 yıllık Orta Vadeli Program'da 2018 dolar kurunu 3.70 enflasyon yüzde 7.00 olarak hedeflemişti. Verilerdeki büyük sapmalar, ülkenin kredibilitesini düşürdü. 
Hafta içinde açıkladığı raporunda TL'deki değer kaybını, makroekonomik belirsizliklerin artması ve enflasyonun görünümünün bozulmasını gerekçe gösteren kredi derecelendirme kuruluşu S&P, notumuzu yabancı para cinsinden BB den BB?'ye, yerli para cinsinden BB+'dan BB'ye düşürmesi verileri içerden takip ettiğinin kanıtı.
Maliye Bakanı Naci Ağbal'ın "Enflasyon artışı, döviz kuru ve ithalat kaynaklı" ifadesine katılmakla birlikte "Enflasyonu oluşturan dinamiklere bakınca, vergi artışı kaynaklı olmadığı ortada" değerlendirmesine katılmıyorum. Dolaylı alınan vergilerin, maliyet artışına sebep olduğu inkâr edilemez.
Merkez Bankası'nın faiz artışına gitmesi de döviz kurunu durduramadı. Kullanılabilir döviz rezervi dibe vurmuş, Merkez Bankası'nın doların artışını sakinleştirmesi zor.
Yıllardır enflasyonu baskılamak için manivela olarak kullanılan 'düşük kur' destekli ucuz ithalat uygulaması, üretimi bitirdi, ithalatı patlattı. 2018 Nisan ihracatı 13.5 milyar dolar. İthalatı 20.5 milyar dolar oldu. Nisan ayı ithalat-ihracat açığı 7 milyar dolar hesaba katıldığında, 16 yılda 995 milyar dolar zarar kayda geçti. 
Varlıkları yutan kara delik. Tasarruf açığı var. Vatandaşlardan altınlarını sertifika karşılığında toplayamayan Şimşek, Amerika'da borç para arayışındaydı. Alınan borçlar ve kuru fırsat bilenlerin satın aldığı şirketlerimize gelen para, kasaya girmeden ithal ürünler için yurt dışına gidiyor. 
Para girişlerinin azaldığı, çıkışların arttığı, yerlilerin döviz talebinin arttığı, dış ticaret açığı için her ay 7-8 milyar dolar zarar yazdığı, vadesi gelen borçları kattığımızda her ay yaklaşık 19-20 milyar dolar para bulmak zorunda olan aşırı ısınmış bir döviz piyasası ile karşı karşıyayız.  
Yabancı paraya dayalı, sendikasyon kredilerini swap yaparak, TL kredi kullandırma, faiz ve kur riski ihtiva etmekte, enflasyonu yükseltirken küresel rekabet imkanını yok etmekte. Yatırım ortamı, yabancılar lehine dizayn edilmişken kötü sonuç değişmeyecek. Yabancı para ve yabancı aklın bizi düşürdüğü üretimsiz, parasız, borçlu, çaresizlik... İktidarın baş tacı ettiği Derviş reçetesinin, ülkeyi düşürdüğü çukur bu? 
Hard currency denilen bu programla enflasyon, kur riski ve faiz önümüzde dev engeller olarak duracak. 
Oysa Haydar Baş Hoca'nın yeraltı madenlerinin gücüne dayalı, maliyetsiz, milli para tezi, finans ihtiyacını tatmin edecek, destekleyeceği tüketim ve üretimle, ekonomi ayağa kalkacak, işsizlik tarih olacak, kişi başı milli gelir katlanacaktır.
Yıllardır sürdürülen yanlış politikalar sonucu düşürüldüğümüz bu çukurda debelenip duruyor, dünyanın yarısına hayat veren kurtarıcı ele sarılmıyoruz. Nasipsizlik bu olsa gerek.