Atatürk Türkiye'sinde var olan ilkeler, kurallar ve devleti devlet yapan politikalar başta olmak üzere hiçbir şey 25 Haziran itibarıyla girdiğimiz yeni Türkiye'de ayakta kalamayacak.
16 Nisan 2017'de yapılan referandumda kabul edilen cumhurbaşkanlığı hükümet sistemi artık resmen ve fiilen yürürlükte.
Bu referandumda millet neye evet dediğini biliyor muydu?
Elbette bilmiyordu, medyayı ele geçirmiş olan iktidar milleti istediği noktaya getirmek için sahte bir sahne oluşturdu ve istediği onayı aldı.
Oysa 2017'deki referandumda oylanan federasyona geçişti. Millet bastığı 'evet' mührüyle bilerek ya da bilmeyerek Türkiye'yi federasyona götürecek sürecin düğmesine de bastı.
Yani Türkiye'yi bölünmeye götürecek yola sokma suçu bizzat millete işlettirildi.
Şimdi parlamenter sistem sona erdi, tek adam rejimi hayata geçti.
Dolayısıyla 'millet iradesi' bitti, tek adamın her dediğinin olacağı bir döneme girdik. Her türlü yetki artık o tek adamın uhdesinde?
Milletin bunu bilerek oyunu kullandığını söylemek ise hiç mümkün değil.
Milletin gerçekleri öğrenmek gibi bir derdi olmadığı gibi, 'aya 4 şeritli yol yapacağız desek, inanacak bir milletimiz var' diyen iktidar partisinin de millete gerçekleri anlatmak gibi bir derdi hiç olmadı.
'Bakanlık sayısı azaldı, vekil sayısı çoğaldı' denilerek, bürokrasinin azalacağı, daha iyi bir yönetim hayata geçeceği iddia ediliyor. Ancak Atatürk'ün kurduğu sağlam sistemi yerle bir eden hamleler bu süslü sözlemlerin ardına gizleniyor.
Radikal değişimlerin kılıfı, AK Partili yetkililerin dillerinden düşmeyen süslü söylemler oluyor. Saklanan gerçekleri göstermek isteyen aklıselim uyarılara milletin kulakları tıkalı maalesef.
Tek adam rejimi devrede
Tüm karar mekanizmalarını tek adama bağlama, tüm yetkileri bir kişide toplama dönemi resmen başladı.
Artık Başbakanlık makamı yok, yürütme yetkisi Cumhurbaşkanı'na geçti.
Cumhurbaşkanı yardımcıları ile bakanları atama ve görevlerine son verme yetkisi yine Cumhurbaşkanı Erdoğan'a ait.
Kanun Hükmünde Kararname'nin yerine gerekli görürse Erdoğan, Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi çıkarabilecek.
Sınırsız yetkilerle donatılmış Cumhurbaşkanı, Meclis'in denetimine de açık değil.
Daha önce Bakanlar Kurulu, Milli Güvenlik Kurulu'nun görüşünü aldıktan sonra ilan edilebilen OHAL, artık Cumhurbaşkanı'nın yetkisinde. Gerekli gördüğünde 6 ay süresince OHAL ilan edebilir.
Yeni düzenleme Meclis'te çoğunluğu sağlayabilen bir Cumhurbaşkanı'na on beş yıl cumhurbaşkanı olabilmesinin önünü açıyor.
Bunlar 'tek adam'a ait sayısız yetkilerden yalnızca birkaç tanesi.
Ancak bundan sonra Erdoğan'ın işi çok daha zor.
Neden mi?
Çünkü büyük bir enkaz devraldı.
Kimin kucağında kalsa çok zorlayacak bu büyük enkaz, şimdi tekrar Erdoğan'ın kucağında?
Üstelik yetkiyse yetki, oysa oy, ne istediyse millet Erdoğan'a verdi. Artık hiçbir mazereti de kalmadı Erdoğan'ın.
Haydi, buyursun enkaz haldeki Türkiye'nin sorunlarını çözsün.
Dünyanın en yüksek faizini küresel fonlara ödeyen, kısa vadede 183 milyar dolar borç ödemesi gereken, işsizlik, enflasyon ve cari açık girdabında sürüklenen Türkiye'de bu sorunlar çözümsüz bırakılırsa ülke Eylül'e kadar dahi gidemeyebilir.
16 Nisan 2017'de yapılan referandumda kabul edilen cumhurbaşkanlığı hükümet sistemi artık resmen ve fiilen yürürlükte.
Bu referandumda millet neye evet dediğini biliyor muydu?
Elbette bilmiyordu, medyayı ele geçirmiş olan iktidar milleti istediği noktaya getirmek için sahte bir sahne oluşturdu ve istediği onayı aldı.
Oysa 2017'deki referandumda oylanan federasyona geçişti. Millet bastığı 'evet' mührüyle bilerek ya da bilmeyerek Türkiye'yi federasyona götürecek sürecin düğmesine de bastı.
Yani Türkiye'yi bölünmeye götürecek yola sokma suçu bizzat millete işlettirildi.
Şimdi parlamenter sistem sona erdi, tek adam rejimi hayata geçti.
Dolayısıyla 'millet iradesi' bitti, tek adamın her dediğinin olacağı bir döneme girdik. Her türlü yetki artık o tek adamın uhdesinde?
Milletin bunu bilerek oyunu kullandığını söylemek ise hiç mümkün değil.
Milletin gerçekleri öğrenmek gibi bir derdi olmadığı gibi, 'aya 4 şeritli yol yapacağız desek, inanacak bir milletimiz var' diyen iktidar partisinin de millete gerçekleri anlatmak gibi bir derdi hiç olmadı.
'Bakanlık sayısı azaldı, vekil sayısı çoğaldı' denilerek, bürokrasinin azalacağı, daha iyi bir yönetim hayata geçeceği iddia ediliyor. Ancak Atatürk'ün kurduğu sağlam sistemi yerle bir eden hamleler bu süslü sözlemlerin ardına gizleniyor.
Radikal değişimlerin kılıfı, AK Partili yetkililerin dillerinden düşmeyen süslü söylemler oluyor. Saklanan gerçekleri göstermek isteyen aklıselim uyarılara milletin kulakları tıkalı maalesef.
Tek adam rejimi devrede
Tüm karar mekanizmalarını tek adama bağlama, tüm yetkileri bir kişide toplama dönemi resmen başladı.
Artık Başbakanlık makamı yok, yürütme yetkisi Cumhurbaşkanı'na geçti.
Cumhurbaşkanı yardımcıları ile bakanları atama ve görevlerine son verme yetkisi yine Cumhurbaşkanı Erdoğan'a ait.
Kanun Hükmünde Kararname'nin yerine gerekli görürse Erdoğan, Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi çıkarabilecek.
Sınırsız yetkilerle donatılmış Cumhurbaşkanı, Meclis'in denetimine de açık değil.
Daha önce Bakanlar Kurulu, Milli Güvenlik Kurulu'nun görüşünü aldıktan sonra ilan edilebilen OHAL, artık Cumhurbaşkanı'nın yetkisinde. Gerekli gördüğünde 6 ay süresince OHAL ilan edebilir.
Yeni düzenleme Meclis'te çoğunluğu sağlayabilen bir Cumhurbaşkanı'na on beş yıl cumhurbaşkanı olabilmesinin önünü açıyor.
Bunlar 'tek adam'a ait sayısız yetkilerden yalnızca birkaç tanesi.
Ancak bundan sonra Erdoğan'ın işi çok daha zor.
Neden mi?
Çünkü büyük bir enkaz devraldı.
Kimin kucağında kalsa çok zorlayacak bu büyük enkaz, şimdi tekrar Erdoğan'ın kucağında?
Üstelik yetkiyse yetki, oysa oy, ne istediyse millet Erdoğan'a verdi. Artık hiçbir mazereti de kalmadı Erdoğan'ın.
Haydi, buyursun enkaz haldeki Türkiye'nin sorunlarını çözsün.
Dünyanın en yüksek faizini küresel fonlara ödeyen, kısa vadede 183 milyar dolar borç ödemesi gereken, işsizlik, enflasyon ve cari açık girdabında sürüklenen Türkiye'de bu sorunlar çözümsüz bırakılırsa ülke Eylül'e kadar dahi gidemeyebilir.
Orhan Dede / diğer yazıları
- Oyları hunharca bölün… / 23.03.2024
- Siyasette devrimi millet yapmalı / 22.03.2024
- İslam ülkeleri Endülüs’ün hâline düştü / 19.03.2024
- İktidardakiler sazan avına mı çıktı? / 14.03.2024
- Değişim istiyorsan önce sen değişmelisin! / 11.03.2024
- Hiçbir şey yapamıyorsanız ABD’nin istemediğini yapın / 20.09.2023
- Türkiye’ye göç etmek çok kolay! / 29.08.2023
- AKP beceremedi diye nas yok olmaz! / 26.08.2023
- Gerçek itibar ormanı yanmaktan korumaktır / 24.08.2023
- Aynı insanlarla değişim olmaz / 22.08.2023
- Siyasette devrimi millet yapmalı / 22.03.2024
- İslam ülkeleri Endülüs’ün hâline düştü / 19.03.2024
- İktidardakiler sazan avına mı çıktı? / 14.03.2024
- Değişim istiyorsan önce sen değişmelisin! / 11.03.2024
- Hiçbir şey yapamıyorsanız ABD’nin istemediğini yapın / 20.09.2023
- Türkiye’ye göç etmek çok kolay! / 29.08.2023
- AKP beceremedi diye nas yok olmaz! / 26.08.2023
- Gerçek itibar ormanı yanmaktan korumaktır / 24.08.2023
- Aynı insanlarla değişim olmaz / 22.08.2023