Son zamanlarda açıklanan esnafı destekleme paketleri, esnaf için veya yeni işyeri açmak isteyen girişimciler için cazip imkanlar sunuyor.
Faizsiz ve uzun vadelerle geri ödenecek krediler sayesinde piyasalarda ekonomik canlanma sağlanması amaçlanıyor.
İyi, hoş, güzel?
Cazip imkan sağlanan girişimciler yeni iş yeri açacaklar, raflarını dizecekler, dizdikleri raflarını ürünlerle dolduracaklar.
Ya sonra?
Sonra müşteri bekleyecekler!
Peki, müşterinin cebinde para var mı?
Oysaki gerçek manada ekonomik canlanmanın sağlanması için tüketicinin cebinde para olması gerekiyor. Tüketicinin para harcama kabiliyetinin kazandırılması lazım. Para harcama kabiliyeti geliştirilen tüketici üretimi tetikler, böylece piyasalar doğal olarak canlanır. Tabi bütün bunlar bir hesap içerisinde bir sistem çerçevesinde yapılabilir.
Ekonomik canlanmanın sağlanmaya çalışılması, ekonomik durgunluğun bir realite olduğunun kabul edilmesi anlamına gelir. Durgunluğun sebebi esnafın iş yapamaması değil mi! İş yapamayan esnafa kredi vererek piyasayı canlandırmaya çalışmak esnafa biraz nefes aldırabilir ama asıl problem olan piyasalardaki durgunluk nasıl çözülebilir?
En son açıklanan rakamlara göre açlık sınırının 1.432 TL, yoksulluk sınırının ise 4.665 TL olduğu ortaya çıktı. Yani bir evde 3 kişi çalışsa bile yoksulluk sınırına ulaşamıyor, hala fakir sayılıyor!
Takibe alınan kredi kartı borçlarına baktığımızda ise vatandaşın içinde bulunduğu durumun daha da kötüye gittiğini görüyoruz. 2015'te 7.6 milyar TL olan takipteki kredi kartı borçları, 2016 Kasım'ında 8.1 milyar TL'ye çıktı.
Bunun anlamı şudur; cebinde ihtiyaçlarını karşılayacak parası olmayan vatandaş kredi kartına sarılıyor. Onu da ödeyemeyince takibe düşüyor.
Son zamanlarda dikkat çeken bir diğer husus da peş peşe kapanan dükkanlar. En işlek caddelerde bile kapanan, camında kiralık yazan boş dükkanlarda çok ciddi artış var. Her kapanan dükkanın işsizler ordusuna katkı sağlıyor olması da devletin zarar hanesine ekleniyor.
İşsizlik rakamlarına baktığımızda ise kasım ayında işsizliğin yüzde 12'yi aştığını görüyoruz. Bu oranla işsizlik rakamları, son 7 yılın zirvesine çıkmış durumda.
Başa dönersek, esnafa verilen kredilerle esnaf ayakta tutulmaya çalışılıyor, bunu anlayabiliyoruz. Bunlar güzel gelişmeler, umarım ki arzulanan sonuç elde edilir. Fakat esnafın asıl ihtiyaç duyduğu şey alışverişin olması. Alışveriş yapacak olan emekli, işçi, memur gibi dar gelirli yani piramidin tabanını oluşturan kesimin de rahatlaması gerekiyor.
Aslında bu sorun, şu an tüm dünyanın sorunu. İnsanların tüketim gücü kalmadı. Tüketim gücü kalmayan insanlar ekonomik durgunluğa yol açıyor. Her devlet bu problemin çözümünü arıyor.
Savaşların ve fakirliğin kol gezdiği bu dünyada umarım ki ülkemiz doğru çözüm adımları atar da, bu kötü gidişe bir dur diyebiliriz.
Faizsiz ve uzun vadelerle geri ödenecek krediler sayesinde piyasalarda ekonomik canlanma sağlanması amaçlanıyor.
İyi, hoş, güzel?
Cazip imkan sağlanan girişimciler yeni iş yeri açacaklar, raflarını dizecekler, dizdikleri raflarını ürünlerle dolduracaklar.
Ya sonra?
Sonra müşteri bekleyecekler!
Peki, müşterinin cebinde para var mı?
Oysaki gerçek manada ekonomik canlanmanın sağlanması için tüketicinin cebinde para olması gerekiyor. Tüketicinin para harcama kabiliyetinin kazandırılması lazım. Para harcama kabiliyeti geliştirilen tüketici üretimi tetikler, böylece piyasalar doğal olarak canlanır. Tabi bütün bunlar bir hesap içerisinde bir sistem çerçevesinde yapılabilir.
Ekonomik canlanmanın sağlanmaya çalışılması, ekonomik durgunluğun bir realite olduğunun kabul edilmesi anlamına gelir. Durgunluğun sebebi esnafın iş yapamaması değil mi! İş yapamayan esnafa kredi vererek piyasayı canlandırmaya çalışmak esnafa biraz nefes aldırabilir ama asıl problem olan piyasalardaki durgunluk nasıl çözülebilir?
En son açıklanan rakamlara göre açlık sınırının 1.432 TL, yoksulluk sınırının ise 4.665 TL olduğu ortaya çıktı. Yani bir evde 3 kişi çalışsa bile yoksulluk sınırına ulaşamıyor, hala fakir sayılıyor!
Takibe alınan kredi kartı borçlarına baktığımızda ise vatandaşın içinde bulunduğu durumun daha da kötüye gittiğini görüyoruz. 2015'te 7.6 milyar TL olan takipteki kredi kartı borçları, 2016 Kasım'ında 8.1 milyar TL'ye çıktı.
Bunun anlamı şudur; cebinde ihtiyaçlarını karşılayacak parası olmayan vatandaş kredi kartına sarılıyor. Onu da ödeyemeyince takibe düşüyor.
Son zamanlarda dikkat çeken bir diğer husus da peş peşe kapanan dükkanlar. En işlek caddelerde bile kapanan, camında kiralık yazan boş dükkanlarda çok ciddi artış var. Her kapanan dükkanın işsizler ordusuna katkı sağlıyor olması da devletin zarar hanesine ekleniyor.
İşsizlik rakamlarına baktığımızda ise kasım ayında işsizliğin yüzde 12'yi aştığını görüyoruz. Bu oranla işsizlik rakamları, son 7 yılın zirvesine çıkmış durumda.
Başa dönersek, esnafa verilen kredilerle esnaf ayakta tutulmaya çalışılıyor, bunu anlayabiliyoruz. Bunlar güzel gelişmeler, umarım ki arzulanan sonuç elde edilir. Fakat esnafın asıl ihtiyaç duyduğu şey alışverişin olması. Alışveriş yapacak olan emekli, işçi, memur gibi dar gelirli yani piramidin tabanını oluşturan kesimin de rahatlaması gerekiyor.
Aslında bu sorun, şu an tüm dünyanın sorunu. İnsanların tüketim gücü kalmadı. Tüketim gücü kalmayan insanlar ekonomik durgunluğa yol açıyor. Her devlet bu problemin çözümünü arıyor.
Savaşların ve fakirliğin kol gezdiği bu dünyada umarım ki ülkemiz doğru çözüm adımları atar da, bu kötü gidişe bir dur diyebiliriz.
Eyüp Kabil / diğer yazıları
- Kötü kopya / 06.07.2023
- Asrın ahlaksızlığı / 18.02.2023
- İmar affını ‘kader’ çıkarmadı / 11.02.2023
- EYT’liler ilk maaşı ne zaman alır? / 04.02.2023
- Altılı Masa artık yok! / 28.01.2023
- Avantajları kaybeden seçimi kaybeder / 21.01.2023
- Basit bir ekonomi dersi! / 15.07.2022
- Hz. Ali'yi sevmek / 12.07.2022
- Teşekkürler… / 10.07.2022
- “Sarı bürokratlar”a sesleniş! / 26.05.2022
- Asrın ahlaksızlığı / 18.02.2023
- İmar affını ‘kader’ çıkarmadı / 11.02.2023
- EYT’liler ilk maaşı ne zaman alır? / 04.02.2023
- Altılı Masa artık yok! / 28.01.2023
- Avantajları kaybeden seçimi kaybeder / 21.01.2023
- Basit bir ekonomi dersi! / 15.07.2022
- Hz. Ali'yi sevmek / 12.07.2022
- Teşekkürler… / 10.07.2022
- “Sarı bürokratlar”a sesleniş! / 26.05.2022