15 Temmuz'dan sonra on binlerce insan tutuklandı, işlerinden atıldı, damgalandı? Hazırlanan iddianamelerde çok ilginç suç isnatları vardı. Mesela, sempati duyduğu için, Bank Asya veya sms ile bazı yardım kuruluşu adı altındaki yapılara yardım ettiği, yani aldatıldığı için veya FETÖ okullarında okuduğu veya çalıştığı için Gülen'i öven vaazlar verdiği için vs. binlerce kişi tutuklandı, yargılandı, hapse atıldı veya mesleklerinden ihraç edildi.
Hükümetin bazı isimleri de kurunun yanında yaşın da yandığını itiraf ettiler. Ama Sayın Erdoğan resti çekti; "FETÖ mağduru filan yok."
Tabi bu iki yıllık süre içerisinde FETÖ ile damgalanmayan bir biz kaldık. Herkes herkesi damgalamaya kalktı. Ama en iyi mağdur rolünü AKP oynadı.
Peki, geldiğimiz noktada FETÖ ile mücadele ne durumda?
Çok ilginç şeyler yaşanıyor. Mesela! FETÖ'nün yardım (!) kuruluşlarından 'Kimse Yok mu' derneğine para yatıran bir vatandaş değişik hapis cezası alırken Bank Asya'da yönetici olarak yıllarca (16 yıl) çalışmış, bütün para hareketlerini, kimden gelip, kime gittiğini bilen Ali Fuat Taşkesenoğlu, hükümet kararıyla Nisan ayında Sermaye Piyasası Kurulu'na (SPK) atandı.
Kız kardeşi, AKP milletvekili, "100 yıllık prangalardan kurtulduk" sözünün sahibi Zehra Taşkesenlioğlu, AKP'den yeniden aday gösterildi.
Diğer taraftan Meclis'teki vekillerin F. Gülen ile çok samimi fotoğrafları, övgüleri ortada. Pensilvanya'da çekilin meşhur bir fotoğraf var. Bu fotoğraftaki beş isim de bu seçimlerde seçilebilecekleri yerlerden AKP adayı.
FETÖ'den tutuklanan ve sağlık sorunları nedeniyle bir gece ansızın serbest yargılanma kararı verilen Kadir Topbaş'ın damadının durumu nedir bilmiyorum!
Aynı şekilde bir başka FETÖ zanlısı Bülent Arınç'ın damadının davası hangi noktada benim bilgim yok!
Ama Meclis Başkanının, FETÖ'den kaçak damadının şirketine kayyum atanıyor ve atanan kişi Meclis başkanının diğer damadı olduğunu biliyorum.
Tabi iki yıldır, 'FETÖ'nün siyasi ayağı yok mu' sorusunun cevabı merakla bekleniyordu. Emsal teşkil eder mi bilmem ama AKP'nin Kırıkkale milletvekili ve 1. sıra adayı Ramazan Can "Siyasette yükselmek için FETÖ ile işbirliği yapmak gerekiyordu" dedi.
"Bazı illerimizde FETÖ borsası kuruldu" diyen ve aday gösterilmeyen AKP vekili Şamil Tayyar'ı zaten biliyorsunuz.
Meydanlarda 2 yıldır FETÖ mağduriyeti ile siyaset yapan iktidar partisinin, bu terör örgütü ile mücadelesinden ufak bir kesit
aktardım.
Sizce mağdur kim? AKP'mi, Türk Milleti mi, Türkiye Cumhuriyeti mi?
Hukuk ve yargıda geldiğimiz nokta
Dün ve bugün her siyasi parti devlet yönetiminde kuvvetler ayrılığı ilkesine inandıklarını ve bunu sağladıklarını veya sağlayacaklarını iddia ederler. Tabi 16 yıllık AKP iktidarı da aynı iddia ve söylem içerisinde.
Hepsi hukukun üstünlüğünden, hukukun vazgeçilmezliğinden ve hukuk karşısında herkesin eşit olduğundan bahsederler, iktidar partisi hukuk alanında ülkemizi çok ileri seviyeye taşıdıklarını iddia eder. Hukuk alanında da geldiğimiz nokta çok ilginç!
Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Erdoğan yaptığı açıklamada; "Ben yargının alanına girmem, yargının da benim alanıma girmesini istemem" dedi.
Ne demek bu? Yargı, bana karışamaz.
Diğer taraftan yargının siyasallaştığı, iktidar yanlısı bir tavır sergilediği fiilen ortada. Öyle ki yargıya güven % 30'lara inmiş vaziyette. Tabi iktidar partisinin, yargının özgür olduğu, özgürce karar verdiği ve siyasallaşma iddialarının iftira olduğu gibi söylemleri var.
Oysa Danıştay üyesi Aysel Demirel ise Twitter hesabından, "Muharrem İnce zihniyetindekilerin yaşattıklarını unutmadık, unutmayacağız" açıklaması yargının düştüğü vahim durumun ispatıdır.
Diğer taraftan Suruç ilçesinde yaşanan vahim olayda savcılar soruşturma yürütürken Cumhurbaşkanı ve iktidar partisi yetkililerinin açık hedef göstermesi ise hukukta geldiğimiz noktanın bir başka ispatıdır.
Hülasa gemi her yönden su alıyor. Koltuk hırsı, devlet ve milletin bekasının önüne
geçmemelidir.
Hükümetin bazı isimleri de kurunun yanında yaşın da yandığını itiraf ettiler. Ama Sayın Erdoğan resti çekti; "FETÖ mağduru filan yok."
Tabi bu iki yıllık süre içerisinde FETÖ ile damgalanmayan bir biz kaldık. Herkes herkesi damgalamaya kalktı. Ama en iyi mağdur rolünü AKP oynadı.
Peki, geldiğimiz noktada FETÖ ile mücadele ne durumda?
Çok ilginç şeyler yaşanıyor. Mesela! FETÖ'nün yardım (!) kuruluşlarından 'Kimse Yok mu' derneğine para yatıran bir vatandaş değişik hapis cezası alırken Bank Asya'da yönetici olarak yıllarca (16 yıl) çalışmış, bütün para hareketlerini, kimden gelip, kime gittiğini bilen Ali Fuat Taşkesenoğlu, hükümet kararıyla Nisan ayında Sermaye Piyasası Kurulu'na (SPK) atandı.
Kız kardeşi, AKP milletvekili, "100 yıllık prangalardan kurtulduk" sözünün sahibi Zehra Taşkesenlioğlu, AKP'den yeniden aday gösterildi.
Diğer taraftan Meclis'teki vekillerin F. Gülen ile çok samimi fotoğrafları, övgüleri ortada. Pensilvanya'da çekilin meşhur bir fotoğraf var. Bu fotoğraftaki beş isim de bu seçimlerde seçilebilecekleri yerlerden AKP adayı.
FETÖ'den tutuklanan ve sağlık sorunları nedeniyle bir gece ansızın serbest yargılanma kararı verilen Kadir Topbaş'ın damadının durumu nedir bilmiyorum!
Aynı şekilde bir başka FETÖ zanlısı Bülent Arınç'ın damadının davası hangi noktada benim bilgim yok!
Ama Meclis Başkanının, FETÖ'den kaçak damadının şirketine kayyum atanıyor ve atanan kişi Meclis başkanının diğer damadı olduğunu biliyorum.
Tabi iki yıldır, 'FETÖ'nün siyasi ayağı yok mu' sorusunun cevabı merakla bekleniyordu. Emsal teşkil eder mi bilmem ama AKP'nin Kırıkkale milletvekili ve 1. sıra adayı Ramazan Can "Siyasette yükselmek için FETÖ ile işbirliği yapmak gerekiyordu" dedi.
"Bazı illerimizde FETÖ borsası kuruldu" diyen ve aday gösterilmeyen AKP vekili Şamil Tayyar'ı zaten biliyorsunuz.
Meydanlarda 2 yıldır FETÖ mağduriyeti ile siyaset yapan iktidar partisinin, bu terör örgütü ile mücadelesinden ufak bir kesit
aktardım.
Sizce mağdur kim? AKP'mi, Türk Milleti mi, Türkiye Cumhuriyeti mi?
Hukuk ve yargıda geldiğimiz nokta
Dün ve bugün her siyasi parti devlet yönetiminde kuvvetler ayrılığı ilkesine inandıklarını ve bunu sağladıklarını veya sağlayacaklarını iddia ederler. Tabi 16 yıllık AKP iktidarı da aynı iddia ve söylem içerisinde.
Hepsi hukukun üstünlüğünden, hukukun vazgeçilmezliğinden ve hukuk karşısında herkesin eşit olduğundan bahsederler, iktidar partisi hukuk alanında ülkemizi çok ileri seviyeye taşıdıklarını iddia eder. Hukuk alanında da geldiğimiz nokta çok ilginç!
Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Erdoğan yaptığı açıklamada; "Ben yargının alanına girmem, yargının da benim alanıma girmesini istemem" dedi.
Ne demek bu? Yargı, bana karışamaz.
Diğer taraftan yargının siyasallaştığı, iktidar yanlısı bir tavır sergilediği fiilen ortada. Öyle ki yargıya güven % 30'lara inmiş vaziyette. Tabi iktidar partisinin, yargının özgür olduğu, özgürce karar verdiği ve siyasallaşma iddialarının iftira olduğu gibi söylemleri var.
Oysa Danıştay üyesi Aysel Demirel ise Twitter hesabından, "Muharrem İnce zihniyetindekilerin yaşattıklarını unutmadık, unutmayacağız" açıklaması yargının düştüğü vahim durumun ispatıdır.
Diğer taraftan Suruç ilçesinde yaşanan vahim olayda savcılar soruşturma yürütürken Cumhurbaşkanı ve iktidar partisi yetkililerinin açık hedef göstermesi ise hukukta geldiğimiz noktanın bir başka ispatıdır.
Hülasa gemi her yönden su alıyor. Koltuk hırsı, devlet ve milletin bekasının önüne
geçmemelidir.
Akın Aydın / diğer yazıları
- Parası olan kaçırıyor, olmayan kaçıyor / 19.03.2024
- Hüseyin Baş’tan, Ebu Zer duruşu / 18.03.2024
- Ne yereli! Genel seçim bu genel! / 17.03.2024
- Erdoğan ‘bırakıyorum’… ‘Valla bırakmayız’ / 16.03.2024
- Ehli Beyt’e imanımız, Hz Muhammed’e imandır / 15.03.2024
- CHP’nin kimlik arayışı İsmet İnönü ile başladı / 14.03.2024
- Erdoğan’ın dilinde bu sefer ‘kul hakkı’ var / 13.03.2024
- İnsan kıymetini bildiği şeye sahiplenir / 11.03.2024
- Ramazan’da ahir zaman siyasetçilerine ve hocalarına dikkat / 10.03.2024
- Erdoğan’ın korku ve açlıkla terbiye siyaseti / 09.03.2024
- Hüseyin Baş’tan, Ebu Zer duruşu / 18.03.2024
- Ne yereli! Genel seçim bu genel! / 17.03.2024
- Erdoğan ‘bırakıyorum’… ‘Valla bırakmayız’ / 16.03.2024
- Ehli Beyt’e imanımız, Hz Muhammed’e imandır / 15.03.2024
- CHP’nin kimlik arayışı İsmet İnönü ile başladı / 14.03.2024
- Erdoğan’ın dilinde bu sefer ‘kul hakkı’ var / 13.03.2024
- İnsan kıymetini bildiği şeye sahiplenir / 11.03.2024
- Ramazan’da ahir zaman siyasetçilerine ve hocalarına dikkat / 10.03.2024
- Erdoğan’ın korku ve açlıkla terbiye siyaseti / 09.03.2024