İlk insan ve ilk peygamber Hz. Adem'den günümüze kıyamete kadar hak-batıl mücadelesi vardır ve devam edecektir. Tarih boyunca meydana gelen kavgaların, çatışmaların, mücadelelerin, savaşların temel sebebi inançlar ve ideolojilerdir. Silahlar, toplar ve tüfekler ise gönüllerdeki inançların sözcülüğünü yapmışlardır.
Bu tespiti, "Kavgaların Menşei" başlıklı 1984 yılı İcmal dergisi başyazısında yapmaktadır Prof. Dr. Haydar Baş hocamız.
Her devir ve dönemdesaflar, işte bu gönüllerdeki inançlara göre şekillenmektedir?
Saf, kalbin attığı yerdir; nihayet dil gönüldeki bu rotaya göre konuşur, el-ayak-kafa buna göre çalışır.
Hak, Tevhid, sırat-ı müstakimin, doğruluk ve adalet safının karşısında batıl, şirk, Sırat-ı cahîm, yalan, zulüm ve sömürü safı? Allah seçtiklerinin ve sevdiklerinin safının karşısında Allah'a harp ilan edenlerin safı!
Nübüvvet ve velayet nurunun karşısında küfür, nifak ve inkâr karanlığı!
Kur'an-ı kerim bu hak-batıl safını ve mücadelelerini ibret ve hikmet vesikaları olarak anlatıyor:
Hz. Adem'in karşısında Şeytan,
Habil'in karşısında Kabil,
Hz. Nuh'un karşısında ona tabi olmayan hanımı ve oğlu Kenan,
Hz. Hud'un karşısında Ad kavmi,
Hz. Salih'in karşısında Semud halkı,
Hz. İbrahim'in karşısında babası Azer ve Nemrut,
Hz. Lut'un karşısında karısı ve kavmi,
Hz. Yusuf'un karşısında daha sonra kendine iman eden kardeşleri ve Mısır azizi,
Hz. Şuayib'in karşısında Medyen ve Eyke ahalisi,
Hz. Musa'nın karşısında Firavunlar ve Ashabu's-Sebt,
Hz. Yunus'un karşısında son demde iman edip helakten kurtulan Ninovalılar,
Hz. Meryem ve İmran ailesinin karşısında nifak ehli ve pagan halk,
Hz. İsa'nın karşısında Yahudi topluluğu ve Filistin'deki putperest Romalılar,
Peygamberimizin dedesi Abdulmuttalib'in karşısında Ebrehe ve Ashab-ı Fil,
Alemlere rahmet Hz. Muhammed'in karşısında amcası Ebu Leheb, Ebucehil, Mekke müşrikleri, Medineli münafıklar? Nübüvvet Asr-ı Saadet'te tamamlandı, Hz. Peygamber ile risalet kapısı kapandı; ama kıyamete dek velayet kapısı açık, mücadele bitmedi, sürdü, kıyamete dek sürecek, sürüyor?
Velayetin şahı İmam Ali'nin iman duruşuna karşı Sakife grubu ve Muaviye siyaseti...
İmam Hüseyin'in safına karşı melun Yezid ve leşkerleri.
Ehl-i Beyt büyüklerinin safına karşı Emevî-Abbasi imalatı uydurma Ehl-i Sünnet yolu.
Ali Hemedani, Hace Ahmed Yesevi, Abdulkadir Geylani, Hacı Bektaş Veli, Hacı Bayram Veli, Abdal Musa, Eşrefoğlu, Şemsettin Sivasi, Pir Sultan gibi Ehl-i Beyt soylu ve İmam Ali meşrepli hak dostlarına karşı İngiliz imalatı Nakşiler, Kadızadeliler, Hızır Paşalar, Vehhabiler?
Ehl-i beyt nesepli Gazi M. Kemal Atatürk, Şeyh Senüsi, Müftü Mehmet Rıfat Efendi gibi binlerce ulema ve kahramanının milli mücadele safının karşısında topyekûn mandacılar, İngiliz imalatı Şeyhulislam Mustafa Sabri, Damat Feritler, Molla Said, Said Nursi, İskilipli Atıflar ve İngiliz imalatı Nakşilerin isyancı çömezleri.
Tevhidin merkezi Ehl-i Beyt'tir diyen ve Milli Ekonomi Modeli'yle kapitalizmi tarihe gömen Prof. Dr. Haydar Baş ve onun iman dolu vatanperver dostlarının safına karşı; Amerika'ya ve Vatikan'a teslim olmuş FETÖ güruhu, onlara ülkeyi peşkeş çeken siyasal İslamcılar, cübbeli dinler arası diyalogcular, sarıklarının altına Haçlarını gizlemiş tarikatçılar, Ehl-i beyt düşmanı bilumum faizciler, kapitalistler, Amerikancılar, Avrupa Birlikçileri.
Ve nihayet büyük kıyamete doğru yaklaşırken insanlığa her türlü adaleti sunacak İmam Mehdi'nin (as) safına karşı insanlığa her türlü vahşeti, mezalimi ve soykırımı yaşatmaya çabalayacak deccalların ve çağdaş firavunların safı!
Geçmişten bugüne Tevhid ve iman safında bulunanlar yurtta ve dünyadasulh istiyor, birlik istiyor, adalet, zenginlik, huzur ve barış istiyor. Bu niyet ve gayretle çalışıyor? Bunların karşısındaki inkâr, şirk, nifak ve mandacı safındakiler ise yurttave dünyada hep ihtilaf istiyor, sömürü, yoksulluk, kavga, dalaş ve savaş istiyor.
Yerel, bölgesel ve küresel ölçekte işte bu hak-batıl mücadele yaşanıyor.
Irak, Yemen, Libya, Suriye'de? vs. yaşananlara karşırefleksler ve gönüllerdeki iman duruşuna göre insanlık göre saf saf ayrılıyor.
Asıl mesele, fert ve millet olarak bizim nerede, hangi safta durduğumuzdur. Kimlerin maharetiyle nereden nereye sürüklendiğimizdir.
Ya Müslümanlara kan kusturan çağdaş Firavunların safına savruluyor, keşke biraz daha füze yağdırsalar diyoruz, faize, yağmaya, kapitalizme evet diyoruz? Yahut yeryüzünde herhangi bir Allah kulunun ayağına diken batsa yüreği sızlayan Allah Elçisinin, İmam Ali'nin, Gazi M. Kemal Atatürk'ün ve onların hakikatini yaşayan ve sunan Prof. Dr. Haydar Baş'ın istikametinde hak ve adalete üzere bulunuyoruz.
Yaşlı yerküre ve gönül dünyamız birçok olay ve zifiri karanlık parçası gibi fitnelerle mikserlenecek, çalkalanacak; böylece hak ve batıl safı, ahir zamanda nihayet Deccaller ve Hz. Mehdi'nin safı olarak netleşecektir.
Devrin Firavun ve deccallarına aldanıp peşlerine takılmanın akıbeti, iki dünyada da helak ve ateş; Tevhid ve hak safında olmanın neticesi ise kurtuluş ve cennettir.
Batıla, zulme, Firavunluğa teslim olmuş İslam safı mı olur?!
Ne hazindir ki, isim, resim ve kisvelerde İslamlık artmasına rağmen gönüllerden iman, adalet ve rahmet çekilmişçesine Müslümanlar çağdaş Firavunluğa teslim olmuş vaziyetteler. İnşallah Şaban ve Ramazan ayı, ayıkmak için fırsat günleri olur.
Bu bağlamdaki ilahi hikmet ve ibretlik ikazlara yarın değinelim.
Bu tespiti, "Kavgaların Menşei" başlıklı 1984 yılı İcmal dergisi başyazısında yapmaktadır Prof. Dr. Haydar Baş hocamız.
Her devir ve dönemdesaflar, işte bu gönüllerdeki inançlara göre şekillenmektedir?
Saf, kalbin attığı yerdir; nihayet dil gönüldeki bu rotaya göre konuşur, el-ayak-kafa buna göre çalışır.
Hak, Tevhid, sırat-ı müstakimin, doğruluk ve adalet safının karşısında batıl, şirk, Sırat-ı cahîm, yalan, zulüm ve sömürü safı? Allah seçtiklerinin ve sevdiklerinin safının karşısında Allah'a harp ilan edenlerin safı!
Nübüvvet ve velayet nurunun karşısında küfür, nifak ve inkâr karanlığı!
Kur'an-ı kerim bu hak-batıl safını ve mücadelelerini ibret ve hikmet vesikaları olarak anlatıyor:
Hz. Adem'in karşısında Şeytan,
Habil'in karşısında Kabil,
Hz. Nuh'un karşısında ona tabi olmayan hanımı ve oğlu Kenan,
Hz. Hud'un karşısında Ad kavmi,
Hz. Salih'in karşısında Semud halkı,
Hz. İbrahim'in karşısında babası Azer ve Nemrut,
Hz. Lut'un karşısında karısı ve kavmi,
Hz. Yusuf'un karşısında daha sonra kendine iman eden kardeşleri ve Mısır azizi,
Hz. Şuayib'in karşısında Medyen ve Eyke ahalisi,
Hz. Musa'nın karşısında Firavunlar ve Ashabu's-Sebt,
Hz. Yunus'un karşısında son demde iman edip helakten kurtulan Ninovalılar,
Hz. Meryem ve İmran ailesinin karşısında nifak ehli ve pagan halk,
Hz. İsa'nın karşısında Yahudi topluluğu ve Filistin'deki putperest Romalılar,
Peygamberimizin dedesi Abdulmuttalib'in karşısında Ebrehe ve Ashab-ı Fil,
Alemlere rahmet Hz. Muhammed'in karşısında amcası Ebu Leheb, Ebucehil, Mekke müşrikleri, Medineli münafıklar? Nübüvvet Asr-ı Saadet'te tamamlandı, Hz. Peygamber ile risalet kapısı kapandı; ama kıyamete dek velayet kapısı açık, mücadele bitmedi, sürdü, kıyamete dek sürecek, sürüyor?
Velayetin şahı İmam Ali'nin iman duruşuna karşı Sakife grubu ve Muaviye siyaseti...
İmam Hüseyin'in safına karşı melun Yezid ve leşkerleri.
Ehl-i Beyt büyüklerinin safına karşı Emevî-Abbasi imalatı uydurma Ehl-i Sünnet yolu.
Ali Hemedani, Hace Ahmed Yesevi, Abdulkadir Geylani, Hacı Bektaş Veli, Hacı Bayram Veli, Abdal Musa, Eşrefoğlu, Şemsettin Sivasi, Pir Sultan gibi Ehl-i Beyt soylu ve İmam Ali meşrepli hak dostlarına karşı İngiliz imalatı Nakşiler, Kadızadeliler, Hızır Paşalar, Vehhabiler?
Ehl-i beyt nesepli Gazi M. Kemal Atatürk, Şeyh Senüsi, Müftü Mehmet Rıfat Efendi gibi binlerce ulema ve kahramanının milli mücadele safının karşısında topyekûn mandacılar, İngiliz imalatı Şeyhulislam Mustafa Sabri, Damat Feritler, Molla Said, Said Nursi, İskilipli Atıflar ve İngiliz imalatı Nakşilerin isyancı çömezleri.
Tevhidin merkezi Ehl-i Beyt'tir diyen ve Milli Ekonomi Modeli'yle kapitalizmi tarihe gömen Prof. Dr. Haydar Baş ve onun iman dolu vatanperver dostlarının safına karşı; Amerika'ya ve Vatikan'a teslim olmuş FETÖ güruhu, onlara ülkeyi peşkeş çeken siyasal İslamcılar, cübbeli dinler arası diyalogcular, sarıklarının altına Haçlarını gizlemiş tarikatçılar, Ehl-i beyt düşmanı bilumum faizciler, kapitalistler, Amerikancılar, Avrupa Birlikçileri.
Ve nihayet büyük kıyamete doğru yaklaşırken insanlığa her türlü adaleti sunacak İmam Mehdi'nin (as) safına karşı insanlığa her türlü vahşeti, mezalimi ve soykırımı yaşatmaya çabalayacak deccalların ve çağdaş firavunların safı!
Geçmişten bugüne Tevhid ve iman safında bulunanlar yurtta ve dünyadasulh istiyor, birlik istiyor, adalet, zenginlik, huzur ve barış istiyor. Bu niyet ve gayretle çalışıyor? Bunların karşısındaki inkâr, şirk, nifak ve mandacı safındakiler ise yurttave dünyada hep ihtilaf istiyor, sömürü, yoksulluk, kavga, dalaş ve savaş istiyor.
Yerel, bölgesel ve küresel ölçekte işte bu hak-batıl mücadele yaşanıyor.
Irak, Yemen, Libya, Suriye'de? vs. yaşananlara karşırefleksler ve gönüllerdeki iman duruşuna göre insanlık göre saf saf ayrılıyor.
Asıl mesele, fert ve millet olarak bizim nerede, hangi safta durduğumuzdur. Kimlerin maharetiyle nereden nereye sürüklendiğimizdir.
Ya Müslümanlara kan kusturan çağdaş Firavunların safına savruluyor, keşke biraz daha füze yağdırsalar diyoruz, faize, yağmaya, kapitalizme evet diyoruz? Yahut yeryüzünde herhangi bir Allah kulunun ayağına diken batsa yüreği sızlayan Allah Elçisinin, İmam Ali'nin, Gazi M. Kemal Atatürk'ün ve onların hakikatini yaşayan ve sunan Prof. Dr. Haydar Baş'ın istikametinde hak ve adalete üzere bulunuyoruz.
Yaşlı yerküre ve gönül dünyamız birçok olay ve zifiri karanlık parçası gibi fitnelerle mikserlenecek, çalkalanacak; böylece hak ve batıl safı, ahir zamanda nihayet Deccaller ve Hz. Mehdi'nin safı olarak netleşecektir.
Devrin Firavun ve deccallarına aldanıp peşlerine takılmanın akıbeti, iki dünyada da helak ve ateş; Tevhid ve hak safında olmanın neticesi ise kurtuluş ve cennettir.
Batıla, zulme, Firavunluğa teslim olmuş İslam safı mı olur?!
Ne hazindir ki, isim, resim ve kisvelerde İslamlık artmasına rağmen gönüllerden iman, adalet ve rahmet çekilmişçesine Müslümanlar çağdaş Firavunluğa teslim olmuş vaziyetteler. İnşallah Şaban ve Ramazan ayı, ayıkmak için fırsat günleri olur.
Bu bağlamdaki ilahi hikmet ve ibretlik ikazlara yarın değinelim.
Misafir Kalem (K) / diğer yazıları
- Kongrelerden milli devlete bir iman mücadelesi / 25.07.2019
- İnsan bu kadar da ucuz değil! / 23.07.2019
- Amerika da Haydar Hoca'ya mahkûm / 22.07.2019
- İşsizliğin çok daha ağır faturaları var / 20.07.2019
- Sosyal patlamalara gebe kronik işsizlik / 17.07.2019
- Türkiye “hard currency”ye muhtaç değil / 13.07.2019
- İşçinin emeği ve sendikaların vebali / 11.07.2019
- Para, faiz ve MB Başkanı / 10.07.2019
- Çin’de-Maçin’de değil, kurtuluş içimizde / 08.07.2019
- Türkiye yeni çağa ayak uydurmalı / 07.07.2019
- İnsan bu kadar da ucuz değil! / 23.07.2019
- Amerika da Haydar Hoca'ya mahkûm / 22.07.2019
- İşsizliğin çok daha ağır faturaları var / 20.07.2019
- Sosyal patlamalara gebe kronik işsizlik / 17.07.2019
- Türkiye “hard currency”ye muhtaç değil / 13.07.2019
- İşçinin emeği ve sendikaların vebali / 11.07.2019
- Para, faiz ve MB Başkanı / 10.07.2019
- Çin’de-Maçin’de değil, kurtuluş içimizde / 08.07.2019
- Türkiye yeni çağa ayak uydurmalı / 07.07.2019