Bir ülkeyi ve de milleti geleceğe taşıyacak en stratejik sektör olan tarımda Türkiye'nin hali içler acısı? Ekilen-dikilen tarım arazilerimiz hızla azalıyor, tarım nüfusu hızla eriyor, ithalat ise hızla artıyor.
Prof. Dr. Haydar Baş Bey, dün yazdığı "Tarımsız Türkiye" makalesinde bu gerçekleri rakamlarıyla ortaya koydu ve önümüzdeki tehlikeyi şu cümlelerle ifade etti:
"Eskiden beri duyarız, 'Türkiye, tarımda kendi kendine yeten 7 ülkeden biri' diye? Bu geçmişte kaldı."
"Acı tablo hem ülkemizin bir sömürge gibi açık pazar haline geldiğini gösteriyor; hem de Türk çiftçisinin yok olduğunu? İşin bir de stratejik tehlikesi var. Savaş teknolojisinin çok ötesinde aç bırakma tehdidi, toptan, tüfekten daha tehlikeli bir durum, günümüzde?"
"Ne çiftçimizi koruyabildik, ne halkımıza yerli ve ucuz ürün sunabildik? Tam tersine yurt dışındaki çiftçinin emeğini ve üretimini, vatandaşımızın emeğine tercih ettik."
Evet, mevcut durumumuzu ve tarımın çöküşüyle karşılaşacağımız tehlikeleri bu cümlelerle özetliyor Sayın Baş?
En stratejik ürünlerimizden olan fındıktan misal verelim.
Toprak Mahsülleri Ofisi (TMO) 10 TL alım fiyatı açıklayınca, fındık üreticisi isyan etti.
Bağkur primi gibi bazı maliyetler düşüldüğünde açıklanan bu rakamın realitede 8,64 TL'ye düştüğü ifade edilmektedir.
Bahçeye girmeyeceğini söyleyenler olduğu gibi umudunu kesip ağaçlarını sökenler var.
Türkiye Ziraat Odaları Birliği'nden (TZOB) yapılan açıklamada, fındık üretim maliyetinin ortalama 9,47 TL olduğu belirtildi.
Dünya üretiminin yüzde 70'ini sağlayan Türkiye'nin siyaseti hem fındığına sahip çıkmıyor, hem de üreticisine?
Fındık üretiminde dünyada ikinci sırada İtalya var. Aynı zamanda İtalya dünya fındık ithalatının lideri? Ferrero, 2015 yılında Türk fındık devi olan Oltan Gıda'yı satın alarak tüm dünya piyasalarında tekel noktasına geldi.
Maliyetlerdeki artışa rağmen fındık fiyatlarının düşük açıklanmasının en büyük nedeni Ferrero firmasının fiyatlar üzerinde baskısı?
Fındık fiyatına narh konuluyor ama vatandaşın lehine değil, Ferrero'nun hatırına?
Durum böyle olunca fındığın hakimi, üreteni biz oluyoruz ama parsayı İtalyanlar topluyor. Yurtdışındakilerin rahatı ve karı için vatandaşımızı ve emeğini feda ediyoruz.
Ben diyorum fındık, siz bunu başta buğday, mısır, pamuk gibi bütün ürünlerimize genelleştirin; maalesef aynı acı tabloyu yaşıyoruz.
Bir diğer örneği hayvancılığın belkemiği olan yem bitkilerinden verelim. Malum, hayvancılık demek yem demektir, çünkü maliyetin yüzde 60-70'i yemdir.
Ülkemizin 2013 yılı itibarıyla 74 milyon ton kaba yeme ihtiyacı var, bunun 59 milyonunu üretebiliyoruz, 15 milyon ton açık var. Bu açık 2017 itibarıyla daha fazladır.
Siyasilerimiz, çayır ve meralardan yararlanmak ya da ihtiyaç duyulan yem bitkilerinin daha fazla üretimini sağlamak yerine ithalatın önünü açmaktadır. Bu, yem amaçlı, sağlımızı tehdit eden GDO'lu soya ve mısır ithalatının artması demektir.
Netice, üretimde daha fazla maliyet ve sağlıksız hayvan ithalatı demektir ki bunun etkileri zaten bugün net olarak gözükmektedir.
Görüldüğü gibi fındık üreticisi de feveran ediyor, hayvan yetiştiricileri de? Ama sadece feveran ediyor, şikayet ediyor, çözüme ise asla adım atmıyor, hatta yanaşmıyor.
Prof. Dr. Baş, yazısının devamında "Ne ekersek onu biçiyoruz" diyor. Yani bu tabloda işbilmez siyasilerden çok, dönüp dolaşıp çözümsüzlükte ısrar eden, hatta inat eden milletimizin suçu var.
Sayın Baş milletimizin bu halini, "Karpuzu tarlada kalan; ürünü ithal mallara karşı çok pahalıya mal olduğu için rekabet edemeyip satmaya bile kalkmadan eşe dosta tarladakileri bedava dağıtan, kendi aç gezen çiftçi halen çözüm aramıyorsa bizim yapabileceğimiz bir şey de yok demektir" diyerek özetliyor.
Bugün dünyada BRICS ülkeleri kapsamında 4 milyar insan Prof. Dr. Haydar Baş'ın ortaya koyduğu Milli Ekonomi Modeli'nin milli tarım projelerinden istifade ederken, bizlerin Türk milleti olarak hala yukarıda bahsettiğimiz ve daha da derinleşen problemleri yaşıyor olmamız gerçekten bizler adına büyük bir utançtır.
Şikayet edeceksek kendi kör inadımızdan şikayet edelim.
İnadımız sebebiyle tarımımız elden gidiyor, tarımla beraber de sağlığımız ve geleceğimiz elden gidiyor.
Ayıkmak dileğiyle?
Prof. Dr. Haydar Baş Bey, dün yazdığı "Tarımsız Türkiye" makalesinde bu gerçekleri rakamlarıyla ortaya koydu ve önümüzdeki tehlikeyi şu cümlelerle ifade etti:
"Eskiden beri duyarız, 'Türkiye, tarımda kendi kendine yeten 7 ülkeden biri' diye? Bu geçmişte kaldı."
"Acı tablo hem ülkemizin bir sömürge gibi açık pazar haline geldiğini gösteriyor; hem de Türk çiftçisinin yok olduğunu? İşin bir de stratejik tehlikesi var. Savaş teknolojisinin çok ötesinde aç bırakma tehdidi, toptan, tüfekten daha tehlikeli bir durum, günümüzde?"
"Ne çiftçimizi koruyabildik, ne halkımıza yerli ve ucuz ürün sunabildik? Tam tersine yurt dışındaki çiftçinin emeğini ve üretimini, vatandaşımızın emeğine tercih ettik."
Evet, mevcut durumumuzu ve tarımın çöküşüyle karşılaşacağımız tehlikeleri bu cümlelerle özetliyor Sayın Baş?
En stratejik ürünlerimizden olan fındıktan misal verelim.
Toprak Mahsülleri Ofisi (TMO) 10 TL alım fiyatı açıklayınca, fındık üreticisi isyan etti.
Bağkur primi gibi bazı maliyetler düşüldüğünde açıklanan bu rakamın realitede 8,64 TL'ye düştüğü ifade edilmektedir.
Bahçeye girmeyeceğini söyleyenler olduğu gibi umudunu kesip ağaçlarını sökenler var.
Türkiye Ziraat Odaları Birliği'nden (TZOB) yapılan açıklamada, fındık üretim maliyetinin ortalama 9,47 TL olduğu belirtildi.
Dünya üretiminin yüzde 70'ini sağlayan Türkiye'nin siyaseti hem fındığına sahip çıkmıyor, hem de üreticisine?
Fındık üretiminde dünyada ikinci sırada İtalya var. Aynı zamanda İtalya dünya fındık ithalatının lideri? Ferrero, 2015 yılında Türk fındık devi olan Oltan Gıda'yı satın alarak tüm dünya piyasalarında tekel noktasına geldi.
Maliyetlerdeki artışa rağmen fındık fiyatlarının düşük açıklanmasının en büyük nedeni Ferrero firmasının fiyatlar üzerinde baskısı?
Fındık fiyatına narh konuluyor ama vatandaşın lehine değil, Ferrero'nun hatırına?
Durum böyle olunca fındığın hakimi, üreteni biz oluyoruz ama parsayı İtalyanlar topluyor. Yurtdışındakilerin rahatı ve karı için vatandaşımızı ve emeğini feda ediyoruz.
Ben diyorum fındık, siz bunu başta buğday, mısır, pamuk gibi bütün ürünlerimize genelleştirin; maalesef aynı acı tabloyu yaşıyoruz.
Bir diğer örneği hayvancılığın belkemiği olan yem bitkilerinden verelim. Malum, hayvancılık demek yem demektir, çünkü maliyetin yüzde 60-70'i yemdir.
Ülkemizin 2013 yılı itibarıyla 74 milyon ton kaba yeme ihtiyacı var, bunun 59 milyonunu üretebiliyoruz, 15 milyon ton açık var. Bu açık 2017 itibarıyla daha fazladır.
Siyasilerimiz, çayır ve meralardan yararlanmak ya da ihtiyaç duyulan yem bitkilerinin daha fazla üretimini sağlamak yerine ithalatın önünü açmaktadır. Bu, yem amaçlı, sağlımızı tehdit eden GDO'lu soya ve mısır ithalatının artması demektir.
Netice, üretimde daha fazla maliyet ve sağlıksız hayvan ithalatı demektir ki bunun etkileri zaten bugün net olarak gözükmektedir.
Görüldüğü gibi fındık üreticisi de feveran ediyor, hayvan yetiştiricileri de? Ama sadece feveran ediyor, şikayet ediyor, çözüme ise asla adım atmıyor, hatta yanaşmıyor.
Prof. Dr. Baş, yazısının devamında "Ne ekersek onu biçiyoruz" diyor. Yani bu tabloda işbilmez siyasilerden çok, dönüp dolaşıp çözümsüzlükte ısrar eden, hatta inat eden milletimizin suçu var.
Sayın Baş milletimizin bu halini, "Karpuzu tarlada kalan; ürünü ithal mallara karşı çok pahalıya mal olduğu için rekabet edemeyip satmaya bile kalkmadan eşe dosta tarladakileri bedava dağıtan, kendi aç gezen çiftçi halen çözüm aramıyorsa bizim yapabileceğimiz bir şey de yok demektir" diyerek özetliyor.
Bugün dünyada BRICS ülkeleri kapsamında 4 milyar insan Prof. Dr. Haydar Baş'ın ortaya koyduğu Milli Ekonomi Modeli'nin milli tarım projelerinden istifade ederken, bizlerin Türk milleti olarak hala yukarıda bahsettiğimiz ve daha da derinleşen problemleri yaşıyor olmamız gerçekten bizler adına büyük bir utançtır.
Şikayet edeceksek kendi kör inadımızdan şikayet edelim.
İnadımız sebebiyle tarımımız elden gidiyor, tarımla beraber de sağlığımız ve geleceğimiz elden gidiyor.
Ayıkmak dileğiyle?
Murat Çabas / diğer yazıları
- Churchill: Sadece Mustafa Kemal’i hesaba katmamışız / 19.03.2024
- Kriter ekonomiyse iktidarın şansı yok! / 16.03.2024
- Gazze’de soykırım ve bağımsızlığın önemi / 15.03.2024
- Milli kimliğimizi korumak için yeni anayasaya hayır / 13.03.2024
- ‘Memnun değilsen, mecbur değilsin’ / 12.03.2024
- Rahmet ve bereket ayına ulaştık / 09.03.2024
- Emekliler yılında emekli can çekişiyor / 08.03.2024
- Anketlere aldanmayın! / 06.03.2024
- Türk milleti ‘değişim’ istiyor / 05.03.2024
- 13 bin dolar kişi başı milli gelir nerede? / 02.03.2024
- Kriter ekonomiyse iktidarın şansı yok! / 16.03.2024
- Gazze’de soykırım ve bağımsızlığın önemi / 15.03.2024
- Milli kimliğimizi korumak için yeni anayasaya hayır / 13.03.2024
- ‘Memnun değilsen, mecbur değilsin’ / 12.03.2024
- Rahmet ve bereket ayına ulaştık / 09.03.2024
- Emekliler yılında emekli can çekişiyor / 08.03.2024
- Anketlere aldanmayın! / 06.03.2024
- Türk milleti ‘değişim’ istiyor / 05.03.2024
- 13 bin dolar kişi başı milli gelir nerede? / 02.03.2024