İcmal Gençliği, ülkemiz "zifiri bir karanlık" içinde büyük bir umutsuzluğa doğru sürüklenirken, tek umut, aydınlığa açılan tek kapı, yıkılmayan tek kale olarak göz kamaştırıyor.
İcmal Gençliği İzmir'de geçtiğimiz Cumartesi günü hamurkarı olan Prof. Dr. Haydar Baş Bey ile buluştu. Soru soran, yetişmiş gençler; sorulan da çözümün tek adresi Prof. Dr. Baş olunca, milletimizin meselelerini çözme adına oluşturulmuş Meclis'te konuşulmayan konular ve çözümler, İcmal Gençliği'nin bu programında konuşuldu ve çözüme kavuştu.
Demek ki, önemli olan binalar, makamlar, bu makamları işgal edenlerin yetkileri, unvanları değil, ülkemiz ve milletimizin gerçek manada derdini çekmek, milli çözümler oluşturmak ve gerçekten de çözüm sahibi olanlarla bir ve beraber olmaktır.
Bu açıdan bakıldığında milletin gerçek meclisleri, millete ait olanların yabancılara ve yandaşlara peşkeş çekildiği yerler değil, millete ait olanların millete verilmesinin projelerinin üretildiği ve konuşulduğu yerlerdir.
Türkiye Büyük Millet Meclisi ne zaman Bağımsız Türkiye Partisi Genel Başkanı Prof. Dr. Haydar Baş ve BTP kadrolarıyla buluşur, o zaman Atatürk'ün kurduğu Meclis tablosu ortaya çıkar, oradan millet adına, vatan adına bir çözüm ortaya çıkar.
Milletimiz şu derin uykusundan bir uyanabilse, gerçekten kendisi için çalışacak, hakkı olanı kendisine verecek olan gerçek iradeyi, Prof. Dr. Baş ve kadrosunu Meclis'e sokabilse, görecek ki bugün yaşadığı bütün acı tablolar bir anda yok olacak.
Prof. Dr. Baş gelince tüm batıllar zail olacak.
Bir milletin geleceği gençleridir. Gençliğine yatırım yapmayan bir milletin geleceği asla olmaz. Temeli Ehl-i Beyt'le atılmış olan büyük bir millet olarak "örnek insan modeli" konusunda gençliğimize sunabileceğimiz birçok örnek mevcutken, yıllardır Batının kokuşmuş medeniyetinin ürünü olan hırsızları, katilleri, sapıkları gençlerimizin önüne koyuyoruz.
Eğitim sistemimiz böyle, basın yayınımız böyle, belgeselimiz, tiyatromuz, romanımız böyle? Hep Batı, hep Batı?
Durum bu olunca, Batının kirli medeniyetiyle büyüyen Müslüman Türk genci, kendisine yetki verildiğinde, asla aidiyet duygusuyla hareket etmiyor, çalıyor, çırpıyor, öldürüyor, millete ait olanı yabancılara peşkeş çekiyor, küresel katliam projelerinde misyon sahibi olma yarışına giriyor, icazeti okyanus ötelerinden almaya çalışıyor.
Yetki sahibi olanı da ABD diyor, yetkiyi veren de? Halbuki peşinde koştuğumuz ABD'nin tarihi, hırsızlıklarla, işgallerle, katliamlarla dolu karanlık bir tarih?
Bizim tarihimiz ise adalet, sevgi, barış, kardeşlik, adil paylaşımla dolu Ehl-i Beyt medeniyeti? Kendi medeniyetimizi bir kenara bırakıp, başkasının çirkefine sarılıyoruz. İcmal Gençliği programında ekonomik, siyasi, toplumsal birçok konuşuldu ama ben işin nirengi noktası olan bu konu üzerinde durmayı tercih ettim, bana göre en önemli konu bu?
Gençler Sayın Baş'a sordular, "Bir Müslüman Türk genci olarak kimi örnek almalı, kime benzemeliyiz, nasıl bir ahlaka sahip olmalıyız" diye?
Prof. Dr. Baş'tan başköşeye yazılması gereken ve Türkiye'de ve dünyada başka hiçbir liderden bulamayacağınız şu tarihi cevap geldi:
"Bir Müslüman olarak örnek almamız gereken insanlar Ehl-i Beyt'tir. Bakın Cenab-ı Hak (cc) ne buyuruyor; "Yüce Allah ancak ve ancak siz Ehl-i Beyt'ten her türlü pisliği gidermek ve sizi tertemiz yapmak ister." Şimdi Ehl-i Beyt tertemizdir, dikkatinizi çekerim temiz değil, tertemiz. O bakımdan bir Müslüman'ın hayatına bunları rehber etmesi lazımdır. Ehl-i Beyt kimdir? Başta Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed (sav) olmak üzere Hz. Fatıma, İmam Ali, İmam Hasan ve İmam Hüseyin'dir. Allah onların şefaatinden bizleri ayırmasın."
Ahmet Yeseviler, Hacı Bektaşlar, Sarı Saltuklar, Mevlanalar, Taptuk Emreler, Yunuslar, Akşemseddinler, Karaca Ahmetler, Somuncu Babalar, Hacı Bayramlar ve niceleri işte bu yüce Ehl-i Beyt medeniyetinin ürünleridir. Onlar dünyaya imzalarını "aşk"la atmışlardır.
Çanakkale Savaşı'nda, İstiklal Harbi'nde 7 düvele karşı göğsünü gererek destan yazan, ülkemizi düşmandan alıp bize emanet eden Mustafa Kemaller de ?Prof. Dr. Haydar Baş sayesinde öğreniyoruz ki- Ehl-i Beyt medeniyetinin bir ürünü?
Temel Ehl-i Beyt olunca, kayadan gül çıkartırsınız, yetiştirdikleriniz tenekeyi tutunca altın yapar, çöller vaha olur, kurak yerlerden oluk oluk nehirler akar.
Bu medeniyete gönül verenlerden, Ehl-i Beyt'in nefesinden beslenenlerden tüm dünyayı karanlıktan aydınlığa çıkartacak Milli Ekonomi Modeli gibi eşsiz bir çözüm çıkar.
Bizim başka modellere, örneklere ihtiyacımız yok, Prof. Dr. Baş'ın altını çizdiği gibi, bize Ehl-i Beyt yeter.
İcmal Gençliği İzmir'de geçtiğimiz Cumartesi günü hamurkarı olan Prof. Dr. Haydar Baş Bey ile buluştu. Soru soran, yetişmiş gençler; sorulan da çözümün tek adresi Prof. Dr. Baş olunca, milletimizin meselelerini çözme adına oluşturulmuş Meclis'te konuşulmayan konular ve çözümler, İcmal Gençliği'nin bu programında konuşuldu ve çözüme kavuştu.
Demek ki, önemli olan binalar, makamlar, bu makamları işgal edenlerin yetkileri, unvanları değil, ülkemiz ve milletimizin gerçek manada derdini çekmek, milli çözümler oluşturmak ve gerçekten de çözüm sahibi olanlarla bir ve beraber olmaktır.
Bu açıdan bakıldığında milletin gerçek meclisleri, millete ait olanların yabancılara ve yandaşlara peşkeş çekildiği yerler değil, millete ait olanların millete verilmesinin projelerinin üretildiği ve konuşulduğu yerlerdir.
Türkiye Büyük Millet Meclisi ne zaman Bağımsız Türkiye Partisi Genel Başkanı Prof. Dr. Haydar Baş ve BTP kadrolarıyla buluşur, o zaman Atatürk'ün kurduğu Meclis tablosu ortaya çıkar, oradan millet adına, vatan adına bir çözüm ortaya çıkar.
Milletimiz şu derin uykusundan bir uyanabilse, gerçekten kendisi için çalışacak, hakkı olanı kendisine verecek olan gerçek iradeyi, Prof. Dr. Baş ve kadrosunu Meclis'e sokabilse, görecek ki bugün yaşadığı bütün acı tablolar bir anda yok olacak.
Prof. Dr. Baş gelince tüm batıllar zail olacak.
Bir milletin geleceği gençleridir. Gençliğine yatırım yapmayan bir milletin geleceği asla olmaz. Temeli Ehl-i Beyt'le atılmış olan büyük bir millet olarak "örnek insan modeli" konusunda gençliğimize sunabileceğimiz birçok örnek mevcutken, yıllardır Batının kokuşmuş medeniyetinin ürünü olan hırsızları, katilleri, sapıkları gençlerimizin önüne koyuyoruz.
Eğitim sistemimiz böyle, basın yayınımız böyle, belgeselimiz, tiyatromuz, romanımız böyle? Hep Batı, hep Batı?
Durum bu olunca, Batının kirli medeniyetiyle büyüyen Müslüman Türk genci, kendisine yetki verildiğinde, asla aidiyet duygusuyla hareket etmiyor, çalıyor, çırpıyor, öldürüyor, millete ait olanı yabancılara peşkeş çekiyor, küresel katliam projelerinde misyon sahibi olma yarışına giriyor, icazeti okyanus ötelerinden almaya çalışıyor.
Yetki sahibi olanı da ABD diyor, yetkiyi veren de? Halbuki peşinde koştuğumuz ABD'nin tarihi, hırsızlıklarla, işgallerle, katliamlarla dolu karanlık bir tarih?
Bizim tarihimiz ise adalet, sevgi, barış, kardeşlik, adil paylaşımla dolu Ehl-i Beyt medeniyeti? Kendi medeniyetimizi bir kenara bırakıp, başkasının çirkefine sarılıyoruz. İcmal Gençliği programında ekonomik, siyasi, toplumsal birçok konuşuldu ama ben işin nirengi noktası olan bu konu üzerinde durmayı tercih ettim, bana göre en önemli konu bu?
Gençler Sayın Baş'a sordular, "Bir Müslüman Türk genci olarak kimi örnek almalı, kime benzemeliyiz, nasıl bir ahlaka sahip olmalıyız" diye?
Prof. Dr. Baş'tan başköşeye yazılması gereken ve Türkiye'de ve dünyada başka hiçbir liderden bulamayacağınız şu tarihi cevap geldi:
"Bir Müslüman olarak örnek almamız gereken insanlar Ehl-i Beyt'tir. Bakın Cenab-ı Hak (cc) ne buyuruyor; "Yüce Allah ancak ve ancak siz Ehl-i Beyt'ten her türlü pisliği gidermek ve sizi tertemiz yapmak ister." Şimdi Ehl-i Beyt tertemizdir, dikkatinizi çekerim temiz değil, tertemiz. O bakımdan bir Müslüman'ın hayatına bunları rehber etmesi lazımdır. Ehl-i Beyt kimdir? Başta Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed (sav) olmak üzere Hz. Fatıma, İmam Ali, İmam Hasan ve İmam Hüseyin'dir. Allah onların şefaatinden bizleri ayırmasın."
Ahmet Yeseviler, Hacı Bektaşlar, Sarı Saltuklar, Mevlanalar, Taptuk Emreler, Yunuslar, Akşemseddinler, Karaca Ahmetler, Somuncu Babalar, Hacı Bayramlar ve niceleri işte bu yüce Ehl-i Beyt medeniyetinin ürünleridir. Onlar dünyaya imzalarını "aşk"la atmışlardır.
Çanakkale Savaşı'nda, İstiklal Harbi'nde 7 düvele karşı göğsünü gererek destan yazan, ülkemizi düşmandan alıp bize emanet eden Mustafa Kemaller de ?Prof. Dr. Haydar Baş sayesinde öğreniyoruz ki- Ehl-i Beyt medeniyetinin bir ürünü?
Temel Ehl-i Beyt olunca, kayadan gül çıkartırsınız, yetiştirdikleriniz tenekeyi tutunca altın yapar, çöller vaha olur, kurak yerlerden oluk oluk nehirler akar.
Bu medeniyete gönül verenlerden, Ehl-i Beyt'in nefesinden beslenenlerden tüm dünyayı karanlıktan aydınlığa çıkartacak Milli Ekonomi Modeli gibi eşsiz bir çözüm çıkar.
Bizim başka modellere, örneklere ihtiyacımız yok, Prof. Dr. Baş'ın altını çizdiği gibi, bize Ehl-i Beyt yeter.
Murat Çabas / diğer yazıları
- “Oyları böleceğiz, vatanı böldürmeyeceğiz” / 29.03.2024
- “Oyları böleceğiz, vatanı böldürmeyeceğiz” / 27.03.2024
- Seçimde tiyatrolara aldanmayın! / 26.03.2024
- Oylar bölünmezse hizmet gelmez! / 23.03.2024
- Oyları bölün ki, demokrasi açığa çıksın! / 22.03.2024
- 52’ye 48 düzeni Türkiye’ye zarar veriyor / 20.03.2024
- Churchill: Sadece Mustafa Kemal’i hesaba katmamışız / 19.03.2024
- Kriter ekonomiyse iktidarın şansı yok! / 16.03.2024
- Gazze’de soykırım ve bağımsızlığın önemi / 15.03.2024
- Milli kimliğimizi korumak için yeni anayasaya hayır / 13.03.2024
- “Oyları böleceğiz, vatanı böldürmeyeceğiz” / 27.03.2024
- Seçimde tiyatrolara aldanmayın! / 26.03.2024
- Oylar bölünmezse hizmet gelmez! / 23.03.2024
- Oyları bölün ki, demokrasi açığa çıksın! / 22.03.2024
- 52’ye 48 düzeni Türkiye’ye zarar veriyor / 20.03.2024
- Churchill: Sadece Mustafa Kemal’i hesaba katmamışız / 19.03.2024
- Kriter ekonomiyse iktidarın şansı yok! / 16.03.2024
- Gazze’de soykırım ve bağımsızlığın önemi / 15.03.2024
- Milli kimliğimizi korumak için yeni anayasaya hayır / 13.03.2024