Ülkemizi parçalamak noktasına getiren bu ve önceki hükümetler kayıtsız, şartsız AB, ABD, IMFin her teklifine boyun bükmek zorunda kaldıklarını ifade ediyorlar. Tabandaki insanlara da ne yapsınlar biz onlara muhtacız, onlar çok güçlü, o yüzden onlara boyun büküyorlar, savunmasını öğretmişler. Hem kim gelirse gelsin onlar da aynen bunlar gibi olacak, diye halk arasında konuşuyorlar. Bu konuşulanlar çok hayret verici, neden mi? Gelin biraz tarihe bakalım.
Dönem Kanuni Sultan Süleyman dönemi? Fransa'da kadınlarla erkeklerin bir arada dans ettiklerini duyuyor. Hemen bir ferman göndererek bunu yasaklıyor. Diyeceksiniz ki memleketin şu anki durumu ile Osmanlı'nın o zamanki durumu bir mi? O halde biz de Abdülhamit dönemine bakalım. Osmanlı'nın her taraftan irtifa kaybettiği bir dönemde, Duyunu Umumiye (bugünkü IMF) tarafından vergilerine el koyulmuş, toprakları elinden çıkmaya başlamış çöküşün son deminde olan bir hükümdar. Fransızlar Fransa'da Hz. Muhammed (s.a.a) hakkında trajikomik, aşağılayıcı bir tiyatro sergilemeye kalktı, bunu haber alan Abdülhamit, Fransa'ya ültimatom gönderdi. "O tiyatroyu gösterime koyarsanız orayı başınıza yıkarım" dedi. Fransızlar bu tiyatroyu oynatmayıp, tiyatroyu İngiltere'ye taşıdılar. Abdülhamit İngiltere'ye de haber gönderdi, İngilizler "biz bu tiyatronun biletlerini sattık gösterime sokmazsak insan haklarını çiğnemiş oluruz" dediler. Çökme döneminde olan, her gün biraz daha toprağı elinden çıkarak bölünen bir hükümdar bakın İngilizlere ne diyor: "O halde biz bütün İslam dünyasını bir araya toplayarak bizim önderimize, bizim Peygamberimize sizin hakaret ve aşağılayıcı kampanya başlattığınızı diyerek size büyük harp ilan edeceğim.". İngilizler de bu tiyatroyu oynatamadılar.
Yine aynı devir, bu sefer Rusya'da resim sergisi yapılıyor. Bu resim sergisinde Türklerin Ermenilere zulmettiğini gösteren bir tablo konuluyor. Abdülhamit duruma el koyarak bu tabloyu sergiden kaldırtıyor. Ruslar Abdülhamit'ten özür diliyor.
Şimdi kendi zamanımıza gelelim, ABD istiyor diye Irak'ın işgaline izin verdik, bir İslam medeniyetinin yok olmasına müsaade ettik, Irak'taki genç kızlarımızın ırzına geçilmesine, binlerce masum Müslüman insanın kafirler tarafından katledilmesine izin verdik. Felluce'de camide ibadet eden insanları zalimce katleden ABD'ye zamanın başbakanı tek bir kınama yapmazken utanmadan bir de taktik verdi; "Bu cinayetleri camide yapmayın. Çünkü Müslümanların tepkisini çekersiniz" dedi. AB uyum yasaları içinde Kıbrıs verildi. 7/2 toprağımız yabancılara satıldı. Mete Han'ın bir sözü aklıma geldi: "Malımı, atımı verdim, çünkü benimdir, toprak verilmez, çünkü devletindir." Sokaklarımızda İnciller dağıtılıyor. Müslümana yasak üzerine yasaklar kafirlere serbestlik üzerine serbestlikler getiriliyor.
Allah, Hz. Muhammed (s.a.a)'e gözümüzün önünde sövülüyor dur diyen yok, binalarımızın altı üstü köstebek yuvası gibi kilise kaynıyor ses yok, İslam halifeleri fethettiği beldelerde sizin kilise ve havralarınıza dokunulmayacak ancak yenisi de açılmayacak diye antlaşmalar yapmıştı. Aynı anlaşmayı Osmanlı hükümdarları da yapmıştı. Osmanlı'nın çöküşüyle vatanımızı işgal eden AB ülkelerini vatan topraklarımızdan canımız pahasına da olsa kovduktan sonra ülkemizde kalan gayrimüslimlere de Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK "sizin ibadethanelerinize dokunmayacağım ancak yenisini de açmanıza müsaade etmeyeceğim" demiştir.
Dinim, imanım diye milletin dini ve milli duygularını istismar edenler, bugün ülkemizde 36 bin kilise açmıştır.
Türkiye Cumhuriyeti büyük bir devlet iken, ülkemizde her türlü zenginliğimiz olduğu halde, bulunduğumuz coğrafyadaki tüm ülkelerin hâmisi olduğumuz durumda iken bu coğrafyayı ABD ve İsrail'e bıraktık. Fransa meclisi, Almanya meclisi Ermenilerin bize soykırım yaptığı vesikalarla ortada iken bizim Ermenilere soykırım yaptığımızı kabul ediyor ve biz hala AB'nin elini eteğini öpüyoruz. Bu ve önceki hükümetler sanki biz AB, ABD, IMF olmadan olmazmış gibi göstererek bizi bölünmenin, parçalanmanın eşiğine getirdiler. Bir Türk açlığını belli etmek için asla köpekleşmez. Yorum aziz Tük milletinindir.
Dönem Kanuni Sultan Süleyman dönemi? Fransa'da kadınlarla erkeklerin bir arada dans ettiklerini duyuyor. Hemen bir ferman göndererek bunu yasaklıyor. Diyeceksiniz ki memleketin şu anki durumu ile Osmanlı'nın o zamanki durumu bir mi? O halde biz de Abdülhamit dönemine bakalım. Osmanlı'nın her taraftan irtifa kaybettiği bir dönemde, Duyunu Umumiye (bugünkü IMF) tarafından vergilerine el koyulmuş, toprakları elinden çıkmaya başlamış çöküşün son deminde olan bir hükümdar. Fransızlar Fransa'da Hz. Muhammed (s.a.a) hakkında trajikomik, aşağılayıcı bir tiyatro sergilemeye kalktı, bunu haber alan Abdülhamit, Fransa'ya ültimatom gönderdi. "O tiyatroyu gösterime koyarsanız orayı başınıza yıkarım" dedi. Fransızlar bu tiyatroyu oynatmayıp, tiyatroyu İngiltere'ye taşıdılar. Abdülhamit İngiltere'ye de haber gönderdi, İngilizler "biz bu tiyatronun biletlerini sattık gösterime sokmazsak insan haklarını çiğnemiş oluruz" dediler. Çökme döneminde olan, her gün biraz daha toprağı elinden çıkarak bölünen bir hükümdar bakın İngilizlere ne diyor: "O halde biz bütün İslam dünyasını bir araya toplayarak bizim önderimize, bizim Peygamberimize sizin hakaret ve aşağılayıcı kampanya başlattığınızı diyerek size büyük harp ilan edeceğim.". İngilizler de bu tiyatroyu oynatamadılar.
Yine aynı devir, bu sefer Rusya'da resim sergisi yapılıyor. Bu resim sergisinde Türklerin Ermenilere zulmettiğini gösteren bir tablo konuluyor. Abdülhamit duruma el koyarak bu tabloyu sergiden kaldırtıyor. Ruslar Abdülhamit'ten özür diliyor.
Şimdi kendi zamanımıza gelelim, ABD istiyor diye Irak'ın işgaline izin verdik, bir İslam medeniyetinin yok olmasına müsaade ettik, Irak'taki genç kızlarımızın ırzına geçilmesine, binlerce masum Müslüman insanın kafirler tarafından katledilmesine izin verdik. Felluce'de camide ibadet eden insanları zalimce katleden ABD'ye zamanın başbakanı tek bir kınama yapmazken utanmadan bir de taktik verdi; "Bu cinayetleri camide yapmayın. Çünkü Müslümanların tepkisini çekersiniz" dedi. AB uyum yasaları içinde Kıbrıs verildi. 7/2 toprağımız yabancılara satıldı. Mete Han'ın bir sözü aklıma geldi: "Malımı, atımı verdim, çünkü benimdir, toprak verilmez, çünkü devletindir." Sokaklarımızda İnciller dağıtılıyor. Müslümana yasak üzerine yasaklar kafirlere serbestlik üzerine serbestlikler getiriliyor.
Allah, Hz. Muhammed (s.a.a)'e gözümüzün önünde sövülüyor dur diyen yok, binalarımızın altı üstü köstebek yuvası gibi kilise kaynıyor ses yok, İslam halifeleri fethettiği beldelerde sizin kilise ve havralarınıza dokunulmayacak ancak yenisi de açılmayacak diye antlaşmalar yapmıştı. Aynı anlaşmayı Osmanlı hükümdarları da yapmıştı. Osmanlı'nın çöküşüyle vatanımızı işgal eden AB ülkelerini vatan topraklarımızdan canımız pahasına da olsa kovduktan sonra ülkemizde kalan gayrimüslimlere de Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK "sizin ibadethanelerinize dokunmayacağım ancak yenisini de açmanıza müsaade etmeyeceğim" demiştir.
Dinim, imanım diye milletin dini ve milli duygularını istismar edenler, bugün ülkemizde 36 bin kilise açmıştır.
Türkiye Cumhuriyeti büyük bir devlet iken, ülkemizde her türlü zenginliğimiz olduğu halde, bulunduğumuz coğrafyadaki tüm ülkelerin hâmisi olduğumuz durumda iken bu coğrafyayı ABD ve İsrail'e bıraktık. Fransa meclisi, Almanya meclisi Ermenilerin bize soykırım yaptığı vesikalarla ortada iken bizim Ermenilere soykırım yaptığımızı kabul ediyor ve biz hala AB'nin elini eteğini öpüyoruz. Bu ve önceki hükümetler sanki biz AB, ABD, IMF olmadan olmazmış gibi göstererek bizi bölünmenin, parçalanmanın eşiğine getirdiler. Bir Türk açlığını belli etmek için asla köpekleşmez. Yorum aziz Tük milletinindir.
Gökhan Demir / diğer yazıları
- Mustafa Kemal ile beraber hareket dönemi-II / 10.12.2020
- Mustafa Kemal ile beraber hareket dönemi-I / 09.12.2020
- Ankara millî şahlanışa katılıyor-VI / 08.12.2020
- Ankara millî şahlanışa katılıyor-V / 07.12.2020
- Ankara millî şahlanışa katılıyor-IV / 04.12.2020
- Ankara millî şahlanışa katılıyor-III / 03.12.2020
- Ankara millî şahlanışa katılıyor-II / 02.12.2020
- Ankara millî şahlanışa katılıyor-I / 01.12.2020
- Millî Mücadele’de din adamları-XI / 30.11.2020
- Millî Mücadele’de din adamları-X / 29.11.2020
- Mustafa Kemal ile beraber hareket dönemi-I / 09.12.2020
- Ankara millî şahlanışa katılıyor-VI / 08.12.2020
- Ankara millî şahlanışa katılıyor-V / 07.12.2020
- Ankara millî şahlanışa katılıyor-IV / 04.12.2020
- Ankara millî şahlanışa katılıyor-III / 03.12.2020
- Ankara millî şahlanışa katılıyor-II / 02.12.2020
- Ankara millî şahlanışa katılıyor-I / 01.12.2020
- Millî Mücadele’de din adamları-XI / 30.11.2020
- Millî Mücadele’de din adamları-X / 29.11.2020