Günümüzde görsel iletişimin yaygınlaşması, görüntü ile aldatmayı beraberinde getirmiştir. O bakımdan görüntüye ve yansıtılan haberlere, arka yüzünü görmeden ve anlamadan inanmamak gerekir.
Özellikle savaş dönemlerinde aldatmanın boyutunu kestirmek çok zordur. Maalesef Suriye savaşında bunun en acı örneklerine şahit olduk. Öyle ki yalan, hile, düzmece görüntü ve haberlerle, aldatma, yanıltma ve algı operasyonlarının her türlüsü yapıldı. Bu uygulamalar, savaş kadar, bazen de savaştan daha tesirli oldu.
Gayet tabiidir ki, aldatma ilânihaye sürmez. Eninde sonunda gerçek ortaya çıkar. Nitekim Suriye'de de böyle olmuştur. Meselâ ABD ve Rusya, Suriye'de karşı saflarda görüntü verdiler, bunu bir süreliğine gizlemeyi başardılar. Fakat özde ortak politika izledikleri, artık bütün çıplaklığı ile sergilendi.
Daha açık deyişle, ABD ve Rusya, Siyonizm projesinin gerçekleşmesi için birlikte çalışmaktadırlar. Anlaşıldı ki, Rusya'nın rejimine destek için Suriye'ye askeri müdahalede bulunduğu görüntü ve haberleri tamamen yalandı. Gerçekte Rusya'nın hedefi Suriye'deki İsrail karşıtlarını yok etmekti.
Bilindiği üzere Yahudiler, büyük devletlerin yönetimlerine sızıp, onların politikalarını şekillendirme hususunda mahirdirler. Bugün büyük devlet olan ABD ve Rusya'ya da aynı stratejiyi uyguluyorlar.
ABD ve Rusya'nın, Suriye'nin PKK'sı olan PYD/YPG'yi desteklemelerinin asıl nedeni Siyonizm projesine, daha doğrusu inancına hizmettir. Zira Siyonistlerin inancına göre, Yahudilerin vaat edilmiş topraklara sahip olmaları kaçınılmazdır. Onun içindir ki, söz konusu topraklarda yaşayan halklar, çeşitli bahanelerle sürülmüş, mülteci konuma düşürülmüşlerdir.
Türkiye'nin bu projeyi boşa çıkarması için, ABD ve Rusya ile değil, İran, Irak ve Suriye ile işbirliği yapması şarttır. Aksi bir politika, bilmeyerek de olsa Siyonistlerin ekmeğine yağ sürmektir.
Suriye, öyle veya böyle, İsrail'i tanımayan, onunla anlaşmayan ve ilişki kurmayan yegâne Arap ülkesiydi. Dahası Filistinlilerin sığınağı ve barınağı idi. Bundan dolayıdır ki, Siyonistler, ABD, Rusya gibi büyük devletleri ve birçok terör örgütünü Suriye'nin başına musallat etmiştir.
Türkiye başta olmak üzere diğer İslâm ülkeleri de Suriye'ye yapılan saldırıdan aynı derecede zarar görmüştür. Buna rağmen Türkiye, İsrail ile ilişkileri artırmaktadır. Bu, görüntüye aldanmanın işin ve iç yüzünü kavramamanın delili ve göstergesidir.
Hâlbuki dış politikada gösterilenden gösterilmeyene, söylenenden söylenmeyene ulaşmak gerekir. Zaten dış politika ve diplomasinin temeli budur. Bunu başaramazsak, kurulan tuzakları bozmak şöyle dursun, bizzat kendi ayaklarımızla tuzağa doğru yürürüz.
Basiret gözüyle bakıldığında Suriye'de işlerin bu yönde geliştiği açık-seçik görülebilir. O nedenle devlet adamlarımızın hamaseti bırakıp, basirete yönelmeleri ve basiretli insanların tavsiyeleri doğrultusunda hareket etmeleri, hayati önem arz etmektedir.
Özellikle savaş dönemlerinde aldatmanın boyutunu kestirmek çok zordur. Maalesef Suriye savaşında bunun en acı örneklerine şahit olduk. Öyle ki yalan, hile, düzmece görüntü ve haberlerle, aldatma, yanıltma ve algı operasyonlarının her türlüsü yapıldı. Bu uygulamalar, savaş kadar, bazen de savaştan daha tesirli oldu.
Gayet tabiidir ki, aldatma ilânihaye sürmez. Eninde sonunda gerçek ortaya çıkar. Nitekim Suriye'de de böyle olmuştur. Meselâ ABD ve Rusya, Suriye'de karşı saflarda görüntü verdiler, bunu bir süreliğine gizlemeyi başardılar. Fakat özde ortak politika izledikleri, artık bütün çıplaklığı ile sergilendi.
Daha açık deyişle, ABD ve Rusya, Siyonizm projesinin gerçekleşmesi için birlikte çalışmaktadırlar. Anlaşıldı ki, Rusya'nın rejimine destek için Suriye'ye askeri müdahalede bulunduğu görüntü ve haberleri tamamen yalandı. Gerçekte Rusya'nın hedefi Suriye'deki İsrail karşıtlarını yok etmekti.
Bilindiği üzere Yahudiler, büyük devletlerin yönetimlerine sızıp, onların politikalarını şekillendirme hususunda mahirdirler. Bugün büyük devlet olan ABD ve Rusya'ya da aynı stratejiyi uyguluyorlar.
ABD ve Rusya'nın, Suriye'nin PKK'sı olan PYD/YPG'yi desteklemelerinin asıl nedeni Siyonizm projesine, daha doğrusu inancına hizmettir. Zira Siyonistlerin inancına göre, Yahudilerin vaat edilmiş topraklara sahip olmaları kaçınılmazdır. Onun içindir ki, söz konusu topraklarda yaşayan halklar, çeşitli bahanelerle sürülmüş, mülteci konuma düşürülmüşlerdir.
Türkiye'nin bu projeyi boşa çıkarması için, ABD ve Rusya ile değil, İran, Irak ve Suriye ile işbirliği yapması şarttır. Aksi bir politika, bilmeyerek de olsa Siyonistlerin ekmeğine yağ sürmektir.
Suriye, öyle veya böyle, İsrail'i tanımayan, onunla anlaşmayan ve ilişki kurmayan yegâne Arap ülkesiydi. Dahası Filistinlilerin sığınağı ve barınağı idi. Bundan dolayıdır ki, Siyonistler, ABD, Rusya gibi büyük devletleri ve birçok terör örgütünü Suriye'nin başına musallat etmiştir.
Türkiye başta olmak üzere diğer İslâm ülkeleri de Suriye'ye yapılan saldırıdan aynı derecede zarar görmüştür. Buna rağmen Türkiye, İsrail ile ilişkileri artırmaktadır. Bu, görüntüye aldanmanın işin ve iç yüzünü kavramamanın delili ve göstergesidir.
Hâlbuki dış politikada gösterilenden gösterilmeyene, söylenenden söylenmeyene ulaşmak gerekir. Zaten dış politika ve diplomasinin temeli budur. Bunu başaramazsak, kurulan tuzakları bozmak şöyle dursun, bizzat kendi ayaklarımızla tuzağa doğru yürürüz.
Basiret gözüyle bakıldığında Suriye'de işlerin bu yönde geliştiği açık-seçik görülebilir. O nedenle devlet adamlarımızın hamaseti bırakıp, basirete yönelmeleri ve basiretli insanların tavsiyeleri doğrultusunda hareket etmeleri, hayati önem arz etmektedir.
M. Hilmi Yıldırım / diğer yazıları
- İnsan hakları ve ihlâlleri / 01.02.2019
- Sömürü ve şahsiyetli insan / 21.01.2019
- Ekonomik kararlar ve insan davranışları / 09.01.2019
- Medeniyetlerin etkileşimi / 20.12.2018
- Ekonomide bitmeyen tartışma / 12.12.2018
- İletişim çağında iletişimsizlik / 22.11.2018
- Öngörülerdeki isabetsizlikler / 09.11.2018
- Küresel ekonomi ve ülke ekonomileri / 22.10.2018
- Adaletsiz ekonomi / 11.10.2018
- Ekonomide milli strateji / 18.09.2018
- Sömürü ve şahsiyetli insan / 21.01.2019
- Ekonomik kararlar ve insan davranışları / 09.01.2019
- Medeniyetlerin etkileşimi / 20.12.2018
- Ekonomide bitmeyen tartışma / 12.12.2018
- İletişim çağında iletişimsizlik / 22.11.2018
- Öngörülerdeki isabetsizlikler / 09.11.2018
- Küresel ekonomi ve ülke ekonomileri / 22.10.2018
- Adaletsiz ekonomi / 11.10.2018
- Ekonomide milli strateji / 18.09.2018