Emre AKMAN / ŞİFRE
Cuma günü Çankaya'da yapılan AB Zirvesi ile ilgili manşet ve yorumlara bakıyorum çoğu fiyasko.
Olanı biteni en iyi anlatan Hasan Kaçan'ın çizgisi. Bir karikatür tonlarca laf kalabalığından daha iyi anlatıyor olanı biteni.
Karikatüre dikkatlice bakın. Ecevit'in kırık kaburgaları ile kürek çektiği hükümet kayığı su alıyor. Bahçeli ise batan gemide ayağa kalkarak varlık göstermeye çalışıyor.
Karikatürün devamı da olmalıydı. AKP ve Saadet Partisi de batan iktidar kayığına eklenmiş römorkun içinde el çırpıyor. Akdeniz sahillerinden AB kıyılarına yelken açtıklarını sanıyorlar.
İşte dünkü zirvenin millet tarafından algılanışı bu oldu.
3'lü iktidarın mızmız MHP'si, üçlü muhalefetin mızmız DYP'si zirveye katılmadığı için beşi bir yerde iktidar ve muhalefetin millet gönlünde silinişini resmeden zirve fotoğrafı...
Yılmaz, Ecevitsiz DSP, Erdoğan ve Kutan mandacılıkta adeta yarıştılar. Öyle ki AB medya komiseri Birand, bütün gün Erdoğan'ı konuk ederek ağzı kulaklarında sorular sordu, taahhütlerini en az beş kez tekrar ettirdi.
Bir ara CNN-Türk logosu gitti. CNN-Tayyip logosuna dönüştü sandım.
Çiller, bu gözleri bağlanmış AB'ci siyaset acemilerinin varlığını fırsat bilerek bu kötü fotoğrafta yer almama kurnazlığı içindeydi.
Ama son tahlilde o da Gümrük Birliği'ne palas pandıras ülkeyi sokmanın günahını taşıyan müfrit AB'ci. Tek şartı var beni iktidar ortağı yapın, ülkeyi hangi cendereye sokmak istiyorsanız bana söyleyin, ben ancak gereğini yaparım.
Şu sözler daha nasıl yorumlanabilir.
"Siz nerede muhalefetin bir ülkeyi AB'ye soktuğunu gördünüz, muhalefet sokmaz, iktidar sokar."
Önce iktidar sorununu çözelim diyor. Bahçeli'ye gelince... Medyaya bakılırsa Bahçeli ortaklarına rest çekmiş. Gerekirse çekiliriz demiş. Böyle medya var oldukça Bahçeli gibi siyasetçiler her türlü tavizi verebilir. Ve millete bunu zafer diye takdim edebilir.
Oysa gerçek bunun tam aksi. Zirvenin en samimi AB'cisi Bahçeli'ydi. Çünkü bir kere Bahçeli, Cumhurbaşkanı'nın açıkladığı ortak metne hiçbir itiraz şerhi koymadan imza atmış bulunuyor.
Zirvede alınan kararları yansıtan metinde hükümetin AB yolunda daha önce ödediği bedellerden övgüyle söz edildikten sonra Anayasa ve yasalarda AB talepleri doğrultusunda yeni açılımlar yapılması için Meclis'te çalışmaların acil olarak sonuçlandırılması... Yani idam, Kürtçe eğitim gibi...
AB uyum yasaları çerçevesinde diğer yasaların hızla çıkarılması...
Bu ifadelerin altında imzası bulunan Bahçeli'nin idam, Kürtçe ve Kıbrıs konusunda biz parti olarak evet demeyiz, gerekirse çekiliriz demesi ne anlama geliyor?
Çok basit. Bahçeli, biz AB yolunda engel görülüyorsak çekiliriz. Siz muhalefetle işbirliği yaparak bu yasaları geçirir, Apo'yu affederseniz biz sessizce seyrederiz diyor.
Yani Bahçeli AB konusunda Yılmaz'dan daha samimi. Gerekirse koltuğunu terk edecek kadar. Sadece ufak bir sorunları var. AB'nin dayatmalarını tabanın sindirme sorunu. Bahçeli'ye zaten AB tüneline sokulan Türkiye'nin bu ihaneti sindirmesine yardımcı olma misyonu yüklenmiş. Ama bu millet bu ihanetleri sindiremez.
Bu tip demeçlerle, yanlış fiillerini örtebileceğini sanıyor MHP.
Oysa millet onlara soracak, "madem idamın kaldırılması, Kürtçe eğitim ve yayın ve Kıbrıs konusunda diğer ortaklarının muhalefetle anlaşarak vereceği tavizler ülkeyi bölecek kadar tehlikeli niye gerekeni yapmıyorsunuz?"
Niçin iktidar gücünü bu yanlışa dur demek için kullanmıyor, niçin gerekirse muhalefete çekilirim diyemiyorsunuz. Tam aksine onların AB'ye teslimiyetlerine katkı olacaksa gerekirse iktidardan ayrılıp önünü açarız diyorsunuz. Bu nasıl vatanperverlik, bu nasıl milliyetçilik? Anadolu insanı her gördüğü MHP'liye bunları soruyor ve soracak.
Cuma günü Çankaya'da yapılan AB Zirvesi ile ilgili manşet ve yorumlara bakıyorum çoğu fiyasko.
Olanı biteni en iyi anlatan Hasan Kaçan'ın çizgisi. Bir karikatür tonlarca laf kalabalığından daha iyi anlatıyor olanı biteni.
Karikatüre dikkatlice bakın. Ecevit'in kırık kaburgaları ile kürek çektiği hükümet kayığı su alıyor. Bahçeli ise batan gemide ayağa kalkarak varlık göstermeye çalışıyor.
Karikatürün devamı da olmalıydı. AKP ve Saadet Partisi de batan iktidar kayığına eklenmiş römorkun içinde el çırpıyor. Akdeniz sahillerinden AB kıyılarına yelken açtıklarını sanıyorlar.
İşte dünkü zirvenin millet tarafından algılanışı bu oldu.
3'lü iktidarın mızmız MHP'si, üçlü muhalefetin mızmız DYP'si zirveye katılmadığı için beşi bir yerde iktidar ve muhalefetin millet gönlünde silinişini resmeden zirve fotoğrafı...
Yılmaz, Ecevitsiz DSP, Erdoğan ve Kutan mandacılıkta adeta yarıştılar. Öyle ki AB medya komiseri Birand, bütün gün Erdoğan'ı konuk ederek ağzı kulaklarında sorular sordu, taahhütlerini en az beş kez tekrar ettirdi.
Bir ara CNN-Türk logosu gitti. CNN-Tayyip logosuna dönüştü sandım.
Çiller, bu gözleri bağlanmış AB'ci siyaset acemilerinin varlığını fırsat bilerek bu kötü fotoğrafta yer almama kurnazlığı içindeydi.
Ama son tahlilde o da Gümrük Birliği'ne palas pandıras ülkeyi sokmanın günahını taşıyan müfrit AB'ci. Tek şartı var beni iktidar ortağı yapın, ülkeyi hangi cendereye sokmak istiyorsanız bana söyleyin, ben ancak gereğini yaparım.
Şu sözler daha nasıl yorumlanabilir.
"Siz nerede muhalefetin bir ülkeyi AB'ye soktuğunu gördünüz, muhalefet sokmaz, iktidar sokar."
Önce iktidar sorununu çözelim diyor. Bahçeli'ye gelince... Medyaya bakılırsa Bahçeli ortaklarına rest çekmiş. Gerekirse çekiliriz demiş. Böyle medya var oldukça Bahçeli gibi siyasetçiler her türlü tavizi verebilir. Ve millete bunu zafer diye takdim edebilir.
Oysa gerçek bunun tam aksi. Zirvenin en samimi AB'cisi Bahçeli'ydi. Çünkü bir kere Bahçeli, Cumhurbaşkanı'nın açıkladığı ortak metne hiçbir itiraz şerhi koymadan imza atmış bulunuyor.
Zirvede alınan kararları yansıtan metinde hükümetin AB yolunda daha önce ödediği bedellerden övgüyle söz edildikten sonra Anayasa ve yasalarda AB talepleri doğrultusunda yeni açılımlar yapılması için Meclis'te çalışmaların acil olarak sonuçlandırılması... Yani idam, Kürtçe eğitim gibi...
AB uyum yasaları çerçevesinde diğer yasaların hızla çıkarılması...
Bu ifadelerin altında imzası bulunan Bahçeli'nin idam, Kürtçe ve Kıbrıs konusunda biz parti olarak evet demeyiz, gerekirse çekiliriz demesi ne anlama geliyor?
Çok basit. Bahçeli, biz AB yolunda engel görülüyorsak çekiliriz. Siz muhalefetle işbirliği yaparak bu yasaları geçirir, Apo'yu affederseniz biz sessizce seyrederiz diyor.
Yani Bahçeli AB konusunda Yılmaz'dan daha samimi. Gerekirse koltuğunu terk edecek kadar. Sadece ufak bir sorunları var. AB'nin dayatmalarını tabanın sindirme sorunu. Bahçeli'ye zaten AB tüneline sokulan Türkiye'nin bu ihaneti sindirmesine yardımcı olma misyonu yüklenmiş. Ama bu millet bu ihanetleri sindiremez.
Bu tip demeçlerle, yanlış fiillerini örtebileceğini sanıyor MHP.
Oysa millet onlara soracak, "madem idamın kaldırılması, Kürtçe eğitim ve yayın ve Kıbrıs konusunda diğer ortaklarının muhalefetle anlaşarak vereceği tavizler ülkeyi bölecek kadar tehlikeli niye gerekeni yapmıyorsunuz?"
Niçin iktidar gücünü bu yanlışa dur demek için kullanmıyor, niçin gerekirse muhalefete çekilirim diyemiyorsunuz. Tam aksine onların AB'ye teslimiyetlerine katkı olacaksa gerekirse iktidardan ayrılıp önünü açarız diyorsunuz. Bu nasıl vatanperverlik, bu nasıl milliyetçilik? Anadolu insanı her gördüğü MHP'liye bunları soruyor ve soracak.