Tercüman'ın ABD'de ikamet eden yazarı Arzu Kaya Uranlı, ABD ve İran arasındaki 'nükleer mücadeleyi' ABD basınında çıkan haberler eşliğinde irdeliyor Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi üyeleri ve Almanya'nın geçen hafta Viyana'da İran'a sunulacak paket üzerinde anlaşmasının ardından, İran meselesi, zaten ne zamandır bulunduğu ABD gündemindeki yerini korumayı sürdürüyor.Özellikle, Amerika Dışişleri Bakanı Condoleezza Rice'ın CNN, CBS ve NBC gibi Amerikan televizyonlarında yaptığı açıklamalarda, İran'ın nükleer çalışmalarını durdurması için sunulan son öneri paketini ciddi biçimde inceleyeceğini umduğunu belirtmesiyle, ABD'de herkesin gözü İran'a çevrildi. Zira Rice, İran'a mali ve teknolojik teşvikler önerildiğini, öneriyi reddetmesi halinde cezai önlemlerle karşılaşacağını söyledi ve İran'ın sunulan teklife cevap bulmak için kısıtlı zamanı olduğunu da vurguladı. Rice, Tahran'ın teklif konusunda ani çıkışlarda bulunmaması gerektiğini ima ederken, 'İran'ın bu denli ciddi bir teklifi gözden geçirmek için en azından birkaç gün zaman harcamasını umuyoruz. Hazırlanan teklif Amerika'nın değil; uluslararası toplumun, İran'a, mevcut anlaşmazlığı gidermek için sunduğu bir öneri paketidir' diyerek de adeta meydan okudu.ABD'nin şartıBu arada, ABD'nin İran'a yaptığı görüşme önerisi Amerikalılar tarafından genellikle olumlu bir adım olarak değerlendiriliyor. Görüşmelerin başlaması için İran'ın uranyum zenginleştirme faaliyetine son vermesi şartını doğru bir yaklaşım olarak niteleyenler çoğunlukta.İran'ın bu öneriyi reddetmesi durumunda yaptırım uygulamasına giden yolun açılacağı düşünülüyor. ABD'nin saygın gazetelerinden Washington Post, Tahran'ın uzlaşmaz bir tavır içine girmesi halinde Rusya ve Çin'in de yaptırımları desteklemek zorunda kalacağını belirttiği bir yorumda 'Rice, ortada büyük bir pazarlık önerisi olmadığını net biçimde ifade etti. Eğer Bush yönetimi böyle bir pazarlık önerisinde bulunsaydı, İran bir yandan nükleer faaliyetlerini sürdürürken, bir yandan da Amerika'nın kendisini fiilen tanımasından yararlanmaya çalışacaktı. Avrupa'nın yaptırımlar konusundaki kırılgan desteği nedeniyle, Washington'a taviz üstüne taviz vermesi yönünde baskı uygulanacaktı. Ama yönetim doğru bir karar vererek Washington'u değil, Tahran'ı seçim yapmaya zorlayacak bir adım attı' ifadesine yer veriyor.USA Today Gazetesi de görüşmelerin başlaması için İran'ın uranyum zenginleştirme faaliyetine son vermesi şartının ileri sürülmesini destekliyor ve görüşme önerisinin gecikmiş de olsa doğru bir yaklaşım olduğunu savunuyor. Gazete, Amerika'nın Irak Savaşı öncesinde diplomatik yöntemleri zorlamamakla suçlandığı hatırlatılıyor ve İran için artık böyle bir suçlama getirilemeyeceği ifade ediliyor:'Bugüne kadar Bush yönetiminin geleneksel diplomatik yöntemleri reddetmesinin bedeli ağır oldu. 1991'deki Körfez Savaşı'nda diplomatik yöntemler sayesinde müttefikler ikna edildi ve hem asker, hem de para katkısı yapmaları sağlandı. Süren Irak Savaşı'nda ise Amerika'nın kendi başına hareket etmesi sebebiyle büyük kayıplar verildi. Şimdi daha diplomatik yollara dönülmesi, gecikmiş ancak doğru bir adımdır.'Öte yandan, New York Times Gazetesi, İran'ın nükleer silah üretmesini önlemek amacıyla gündeme gelen önerilerin hiç birisinin sonuç vermediğini hatırlatıyor ve Washington'la Tahran arasında doğrudan görüşmelere başlanmasını öneriyor. Bazı İranlı yetkililerin de böyle bir arayış içinde olduğunu öne süren gazete, Bush yönetiminin görüşmelere kapı kapatma tavrının uzun vadede Amerika'nın çıkarlarına zarar vereceğini savunuyor.