Avrupa Birliği'ne Karşı Ulusal İttifak Platformu dün 500 sivil toplum kuruluşunun iştirakiyle Eresin Otel'de gövde gösterisi yaptı
Yaklaşık 500 sivil toplum örgütünün katıldığı görkemli toplantı, İstanbul'da Eresin Oteli'nde düzenlendi. Avrupa Birliği'ne Karşı Ulusal İttifak Platformu şemsiyesi altında düzenlenen toplantıda önemli kararlar alındı ve Avrupa Birliği üyeliğinin ne anlama geldiği konusunda uyarılara yer verildi.
AB'nin anlamıAvrupa Birliği'ne Karşı Ulusal İttifak Platformu'nun sonuç bildirisinde, "Tam bağımsızlık" ve "Ulusal egemenlik" üzerine kurulu 79 yıllık Cumhuriyetimizin "Avrupa Birliği süreciyle" kuruluşunu şekillendiren bu en temel iki vasfını kaybetme tehdidi altında olduğuna dikkat çekildi.
Avrupa Birliği'ne üyelik adı altında sunulan projenin Sevr'in hortlatılması olduğuna dikkat çekilen bildiride, "Üstelik kuşatma, tek boyutlu değildir. Milli devletin dağıtılmasından sınırlarımızın tartışılmasına, ekonomik çökertme planlarıyla bütün yeraltı ve yerüstü kaynaklarımızın, sosyal değerlerimizin yabancılara peşkeş çekilmesinden ulusal kimliğimizin yok edilmesine kadar her sahada bir imha projesiyle karşı karşıyayız. Bu büyük oyun, Türkiye Cumhuriyeti'nin topyekün tasfiyesini hedeflemektedir" görüşüne yer verildi.
AB'ye hayır diyoruzBildiride şu görüşlere yer verildi: "Bizler, sivil toplum örgütlerinin oluşturduğu "Avrupa Birliği'ne Karşı Ulusal İttifak Platformu"na mensup 500 kuruluş, "Türkiyemiz için Avrupa Birliğine hayır" diyoruz.
Avrupa Birliği'ne sonuna kadar ve ne olursa olsun evet diyenlerle oluşturulan rüzgar, bulanık suda balık avlamaktan ibarettir. Bunlaran sayıları da çok azdır. Ayrıca bugün, "Avrupa Birliği'nin ne olduğu değil, AB şampiyonu kim olacak" yollu monologlar, Türkiye'ye hiçbir şey kazandırmaz.
Bu vesileyle Avrupa Birliği'ni ve taleplerini bir kez daha sağduyulu Milletimize hatırlatmayı vazife kabul ediyoruz.
1. Avrupa Birliği, Kıbrıs'ta Türkiye Cumhuriyeti'ni işgalci olarak suçlamakta, Türk askerinin adadan derhal çekilmesini şart koşarak Kıbrıs'ın Rumlara devrini istemektedir.
2. Avrupa Birliği, Ege'yi Yunan denizi haline getirmeyi planlamaktadır.
3. Avrupa Birliği, Türkiye Cumhuriyeti Devleti içinde "devletçikler" oluşturmak planıyla, suriçi İstanbul'da Ortodoks Ekümenik Patriklik'in kurulmasını talep etmekte, Güneydoğu Bölgemizi ise "Kürdistan" olarak nitelendirmektedir.
4. Avrupa Birliği, bütün bu oldu-bittilere ve tavizlere karşı direnç göstermesi sebebiyle Türk Ordusu'nun kademeli olarak küçültülmesini ve ardından tamamen terhis edilmesini talep etmektedir.
5. Avrupa Birliği Türkiye'yi ekonomik anlamda çökerten, tarım ve sanayi üretimimize kotalarla son verdiren IMF programlarını desteklemektedir.
6. Bugün Avrupa Birliği'nin Türkiye'ye empoze ettiği kriterleri ve üyeliği, bir refah ve zenginlik projesi olarak takdime çalışanlara; hatta Avrupa Birliği'ne girmezsek Türkiye'yi daha da krizli günler bekliyor, diyenlere şunları hatırlatırız:
Bu anlayış ve vaadle, Türkiye'yi Gümrük Birliği'ne sokanların ülkemize ödettiği ekonomik bedel, 70 milyar dolardır.
Bugün AB olmazsa batarız, anlayışını empoze eden siyasi kadroların AB manevraları, iktidarıyla muhalefetiyle ülkeyi batırdıklarının ve geleceğe dönük projelerinin dahi kalmadığının itirafıdır.
Büyük Türk Milleti, bu tür sahte vaadlerle bugünü ve geleceği üzerinde oynanan oyunu bozacaktır.
Bu bağlamda Türkiye Cumhuriyeti'ni kuran Mustafa Kemal Atatürk'ün şu ikazını bir kez daha hatırlatıyoruz:
"Esas; Türk Milletinin haysiyetli ve şerefli bir millet olarak yaşamasıdır. Bu esas tam bağımsızlığa sahip olmakla temin olunabilir... Ahmaklar, memleketi Amerikan mandasına, İngiliz himayesine bırakmakla kurtulacak sanıyorlar. Kendi rahatlarını sağlamak için bütün bir vatanı ve tarih boyunca devam edip gelen Türk bağımsızlığını feda ediyorlar."
Yukarıda belirttiğimiz Avrupa Birliği süreci, devlet politikası değildir ve olamaz. Çünkü şehitlerimizin kanıyla kurulan ve Anayasamızın değiştirilemez maddelerinde belirtilen tam bağımsız ve kayıtsız, şartsız millet egemenliği her ne ad altında olursa olsun terk edilemez.
Türk milletinin dün ve bugün olduğu gibi yarın da izzet ve onuruyla, hür ve bağımsız bir millet olarak yaşayabilmesi, devletimizin bekası, vatanın bölünmez bütünlüğünü korumak ve çocuklarımıza, bize emanet edilen bu mirası aynıyla aktarabilmek için bizler, "Avrupa Birliği'ne Karşı Ulusal İttifak Platformu" olarak milletimiz adına bu kritik dönemeçte tarihi uyarımızı yapıyoruz.
Yüce Türk Milleti'ne saygıyla arz ederiz...
6 Haziran 2002
Avrupa Birliği'ne Karşı Ulusal İttifak Platformu"
Yaklaşık 500 sivil toplum örgütünün katıldığı görkemli toplantı, İstanbul'da Eresin Oteli'nde düzenlendi. Avrupa Birliği'ne Karşı Ulusal İttifak Platformu şemsiyesi altında düzenlenen toplantıda önemli kararlar alındı ve Avrupa Birliği üyeliğinin ne anlama geldiği konusunda uyarılara yer verildi.
AB'nin anlamıAvrupa Birliği'ne Karşı Ulusal İttifak Platformu'nun sonuç bildirisinde, "Tam bağımsızlık" ve "Ulusal egemenlik" üzerine kurulu 79 yıllık Cumhuriyetimizin "Avrupa Birliği süreciyle" kuruluşunu şekillendiren bu en temel iki vasfını kaybetme tehdidi altında olduğuna dikkat çekildi.
Avrupa Birliği'ne üyelik adı altında sunulan projenin Sevr'in hortlatılması olduğuna dikkat çekilen bildiride, "Üstelik kuşatma, tek boyutlu değildir. Milli devletin dağıtılmasından sınırlarımızın tartışılmasına, ekonomik çökertme planlarıyla bütün yeraltı ve yerüstü kaynaklarımızın, sosyal değerlerimizin yabancılara peşkeş çekilmesinden ulusal kimliğimizin yok edilmesine kadar her sahada bir imha projesiyle karşı karşıyayız. Bu büyük oyun, Türkiye Cumhuriyeti'nin topyekün tasfiyesini hedeflemektedir" görüşüne yer verildi.
AB'ye hayır diyoruzBildiride şu görüşlere yer verildi: "Bizler, sivil toplum örgütlerinin oluşturduğu "Avrupa Birliği'ne Karşı Ulusal İttifak Platformu"na mensup 500 kuruluş, "Türkiyemiz için Avrupa Birliğine hayır" diyoruz.
Avrupa Birliği'ne sonuna kadar ve ne olursa olsun evet diyenlerle oluşturulan rüzgar, bulanık suda balık avlamaktan ibarettir. Bunlaran sayıları da çok azdır. Ayrıca bugün, "Avrupa Birliği'nin ne olduğu değil, AB şampiyonu kim olacak" yollu monologlar, Türkiye'ye hiçbir şey kazandırmaz.
Bu vesileyle Avrupa Birliği'ni ve taleplerini bir kez daha sağduyulu Milletimize hatırlatmayı vazife kabul ediyoruz.
1. Avrupa Birliği, Kıbrıs'ta Türkiye Cumhuriyeti'ni işgalci olarak suçlamakta, Türk askerinin adadan derhal çekilmesini şart koşarak Kıbrıs'ın Rumlara devrini istemektedir.
2. Avrupa Birliği, Ege'yi Yunan denizi haline getirmeyi planlamaktadır.
3. Avrupa Birliği, Türkiye Cumhuriyeti Devleti içinde "devletçikler" oluşturmak planıyla, suriçi İstanbul'da Ortodoks Ekümenik Patriklik'in kurulmasını talep etmekte, Güneydoğu Bölgemizi ise "Kürdistan" olarak nitelendirmektedir.
4. Avrupa Birliği, bütün bu oldu-bittilere ve tavizlere karşı direnç göstermesi sebebiyle Türk Ordusu'nun kademeli olarak küçültülmesini ve ardından tamamen terhis edilmesini talep etmektedir.
5. Avrupa Birliği Türkiye'yi ekonomik anlamda çökerten, tarım ve sanayi üretimimize kotalarla son verdiren IMF programlarını desteklemektedir.
6. Bugün Avrupa Birliği'nin Türkiye'ye empoze ettiği kriterleri ve üyeliği, bir refah ve zenginlik projesi olarak takdime çalışanlara; hatta Avrupa Birliği'ne girmezsek Türkiye'yi daha da krizli günler bekliyor, diyenlere şunları hatırlatırız:
Bu anlayış ve vaadle, Türkiye'yi Gümrük Birliği'ne sokanların ülkemize ödettiği ekonomik bedel, 70 milyar dolardır.
Bugün AB olmazsa batarız, anlayışını empoze eden siyasi kadroların AB manevraları, iktidarıyla muhalefetiyle ülkeyi batırdıklarının ve geleceğe dönük projelerinin dahi kalmadığının itirafıdır.
Büyük Türk Milleti, bu tür sahte vaadlerle bugünü ve geleceği üzerinde oynanan oyunu bozacaktır.
Bu bağlamda Türkiye Cumhuriyeti'ni kuran Mustafa Kemal Atatürk'ün şu ikazını bir kez daha hatırlatıyoruz:
"Esas; Türk Milletinin haysiyetli ve şerefli bir millet olarak yaşamasıdır. Bu esas tam bağımsızlığa sahip olmakla temin olunabilir... Ahmaklar, memleketi Amerikan mandasına, İngiliz himayesine bırakmakla kurtulacak sanıyorlar. Kendi rahatlarını sağlamak için bütün bir vatanı ve tarih boyunca devam edip gelen Türk bağımsızlığını feda ediyorlar."
Yukarıda belirttiğimiz Avrupa Birliği süreci, devlet politikası değildir ve olamaz. Çünkü şehitlerimizin kanıyla kurulan ve Anayasamızın değiştirilemez maddelerinde belirtilen tam bağımsız ve kayıtsız, şartsız millet egemenliği her ne ad altında olursa olsun terk edilemez.
Türk milletinin dün ve bugün olduğu gibi yarın da izzet ve onuruyla, hür ve bağımsız bir millet olarak yaşayabilmesi, devletimizin bekası, vatanın bölünmez bütünlüğünü korumak ve çocuklarımıza, bize emanet edilen bu mirası aynıyla aktarabilmek için bizler, "Avrupa Birliği'ne Karşı Ulusal İttifak Platformu" olarak milletimiz adına bu kritik dönemeçte tarihi uyarımızı yapıyoruz.
Yüce Türk Milleti'ne saygıyla arz ederiz...
6 Haziran 2002
Avrupa Birliği'ne Karşı Ulusal İttifak Platformu"