İç siyaset çoook sıkıntılı da peki dış politik ilişkilerimiz çok mu sıkıntısız bugünlerde?! Elbette hayır, dış politik vitrinde sadece AB cephesinde değil, Türkmen-Irak cephesinde de kaygı verici gelişmeler olmaktadır. Necip bazı ilgililerimiz sokaktaki vatandaşıyla birlikte cambaza bakıp oyalanır iken burnumuzun dibinde Irak'ta, gözbebeğimiz Kerkük'te Türkiye aleyhine hızla yeni dengeler tesis edilmektedir. Geçtiğimiz günlerde de yazdığım gibi; 'Kürtler her an Musul'a sahip çıkmak üzereler. Irak'ta Türkmen, Kürt ve Arapların birlikte yaşadığı Kerkük'ün statü sorununu çözüme kavuşturmak için 2007 yılındaki referandum beklenirken, Kürt yetkililer birçok spekülasyonu beraberinde getirecek olan yeni bir girişim başlattı. Kuzey'deki yerel hükümetin ortaklarından Irak Kürdistan Demokrat Partisi (IKDP) Musul kenti için harekete geçti. Kürtler, ülkenin kuzeyindeki Musul'un, Kuzey Irak'ta federal bir yapıya kavuşan yerel hükümete bağlanmasını ve petrol bakımından zengin Kerkük'ün de Kürt bölgenin sınırları içine katılmasını istiyor. Oysa, Kerkük'te şayet Kürtler lehine bir hareket gerçekleştirilse öyle sorunlar çıkar ki, o sorunlar sadece Kerkük ile kalmaz, bütün Irak'ı yakabilir ey okurların okuru.Ve, şimdi size bu hassas konuyla ilgili önemli bir uzmanın yorumunu aktarmak istiyorum, bilirsiniz bendeniz ey yazarınız her zaman -söylemi değil eylemsel-aksiyonel tavrı-benimserim, Türkmen Cephesi ABD Temsilcisi Sayın Orhan KETENE de aynen benim gibi düşünüyor. Uzun uzun sohbet ettik kendisiyle, bakın Orhan Ketene neler diyor, ne teklif ediyor;'Bugünlerde Kerkük'teki en son heyecan, Sadr'a bağlı Arap aşiretlerin Kerkük'e girip yerleşmeleri ve Kürt peşmergeleri ile çarpışmaya hazırlanmalarıdır. Sadr'ın bu cesurca hareketine ne ABD ne Kürtler ne de Şii ağırlıklı ve güçsüz 'Yeşil Alan Hükümeti' dur diyebiliyor. Sadr şu anda Arapların tek umudu haline gelmiştir.Dileğimiz şuydu ki; Sadr'ın yerine Türkmen askeri birliklerinin Kerkük'te aynı hareketi yapmalarıydı. Ama maalesef Türkmenler kendilerini aktif olarak savunmak yerine hala eskiden kalma 'pasif savunmada' devam ediyorlar. Bunun başlıca sebeplerinden birisi de, kendilerini 'yalnız' hissetmelerinden kaynaklanıyor. Daha açık konuşmak gerekiyorsa Türkiye'den ciddi bir askeri destek göremiyorlar.Türkmen kamu araştırmaları son zamanlarda, halkın bu durumdan çok rahatsız olduklarını ve askeri direnişe doğru yöneldiklerini gösteriyor. Çeşitli görüşmelerde halk bu baskıyı ITC yetkililerine ve bir sürü Türkmen partilerine yöneltmektedir. Halk her türlü fedakarlığa hazır olduklarını ve yetkililerin harakata geçmelerini ısrarla istemektedirler. Bu rahatsızlığın ana kaynağı Telafer ve Yengice gibi Bayat köylerinde yaşanan baskınlardır.Irak'taki silahlı grupların arkasında hep yabancı güçler vardır. Kürtlerin arkasında ABD vardır, Şiilerin arkasında İran vardır, Arap milliyetçilerin arkasında Suriye vardır, Sünni İslamilerin arkasında ise Suudiler vardır. Türkmenlerin arkasında ise Türkiye 'olmalıdır'. Türkiye'nin artık masaya yumruk vurma zamanı gelmiştir. Türkiye artık bölgedeki gücünün ve potansiyelinin farkına varmalıdır ve ona göre hareket etmelidir. Yoksa çok geç kalacaktır. Bu geç kalma Türkiyedeki iktidarların başını yiyecek güçtedir.Irak'ta Türkmenlerin kendi şehirlerini ve köylerini savunmaları gereklidir. ABD ve güçsüz Yeşil Alan Hükümeti halkın güvenliği bir tarafa, kendi güvenliklerini bile sağlayamıyor. Kürtler kendi devletlerini ilan noktasına geldiler, Şiiler ise geri kalan Irak'ı ele geçirme çabasında. Türkiye, ne pahasına olursa olsun ve bir an önce 'Türkmen Savunma Gücünü' kurmalıdır.'Evet özetle Türkmen Cephesi ABD Temsilcisi Orhan KETENE, Türkmenlerin acilen kendi savunma gücünü oluşturmasının şart olduğunu söylüyor. SAVUNMA GÜCÜNDEN KAST EDİLENİ DE eminim fazla detaylandırmaya gerek yok değil mi efendim? Güler Kömürcü / Akşam