Efendim, Başbakan'ın hálá tartışılan son 'Kürt sorunu' çıkışı, Yeni Şafak gazetesinde Ahmet Taşgetiren'in kaleminden hayli sert bir şekilde eleştirilmişti. Hatta Taşgetiren'in bu konudaki son yazısı, gazetesi tarafından sansürlenmişti. 'Sansür' tabii ki iyi bir şey değil, bu konuda tabii ki Taşgetiren'in yanındayız. Ama işin içine 'sansür' girdi diye 'çelişkiyi' görmemezlikten gelecek değiliz. Çelişkiyi ortaya koymak için önce Taşgetiren'in sansürlenen yazısından birkaç alıntı yapmak gerekiyor. Bakın Taşgetiren neler diyor?"Acı duyuyorum, Başbakan, aydın-danışman koalisyonu içinde harcandığı için... Acı duyuyorum, Türkiye'nin bu en sancılı meselesinde Tayyip Erdoğan'ın ifa edeceği doğru misyonun canına okunduğu için. (...) Bakın bakalım Sayın Başbakan'ın halet-i ruhiyesi nicedir? Şimdi gürül gürül 'Kürt sorunu dediğimiz için iyi ettik' diyor mu, yoksa, memleketin başka taraflarına verilen mesajlar sebebiyle savunma durumuna geçmek zorunda mı kaldı? Bu muydu beklenen? (...) Bakın denkleme:Başbakan 'Kürt sorunu' dedi. Bir adım. PKK bugün Brüksel'de 'Ateşkes'i açıklayacakmış. İkinci adım."Taşgetiren'in, Başbakan'ın sorunun adını 'Kürt sorunu' diye koymasına ateş püsküren bu eleştirilerini okuyunca, 'Yahu' dedim, 'Taşgetiren geçen yıl yazdığı yazılarda bugün Başbakan'ın yaptığı açılımlara işaret etmiyor muydu?'Hemen Yeni Şafak'ın arşivine daldım. Öyle uzun boylu bir inceleme yapmama gerek kalmadı. Çünkü Taşgetiren'in 2004 yılında yazdığı tam 23 yazıda sorunun adını -hem de gürül gürül- koyduğunu ve olayı 'Kürt meselesi' olarak isimlendirdiğini gördüm. Mesela bir yazısının başlığı aynen şöyle: 'Kürt Meselesi, Din Meselesi'Bir başka yazısı ise 'AK Parti ve Kürt Meselesi' başlığını taşıyordu. Yazıların içeriğine göz attığımda ise gördüğüm şuydu: Taşgetiren, AKP iktidarının 'Kürt meselesi'yle ilgili adımlar atmamasından şikayet ediyor, Zanagiller'den Orhan Doğan'ın verdiği olumlu mesajları umutla karşılıyor ve neredeyse 'Sayın Öcalan' tabirini bile anlamak gerektiğini vurguluyordu. Şimdi sorulması gereken soru şudur:2004 yılında yazdığı tam 23 yazıda sorunun adını 'Kürt meselesi' olarak koyan ve Başbakan Erdoğan'ı 'Hadi! Sorunun üzerine git! Kürt kardeşlerimiz çözüm bekliyor!' diye yüreklendiren Taşgetiren, tam da Başbakan sorunun üzerine gitmişken, neden 'acı duyuyor' olabilir ki? Ya Erdoğan, 'danışman-aydın koalisyonu'nun değil de Taşgetiren'in geçen yıl yazdığı yazıların dolduruşuna geldiyse...O zaman Taşgetiren, hem Erdoğan'ı cesaretlendirip, hem de yarı yolda bırakmış duruma düşmüyor mu?