Almanya'da konjonktürün zayıf olduğu şu dönemde, iş gücü piyasası bu durumdan olumsuz etkileniyor. Kasım ayında Almanya'daki işsizlerin sayısı üç milyon 800 bine ulaştı. Bu sayı, bir önceki aya göre 63 bin 500 ve geçen yıla oranla ise 143 binlik bir artışa işaret ediyor. Ancak işsizliğin tek nedeni de işlerin kötü gitmesi değil.
Almanya'da işsizlerin sayısının, gelecek yılın Ocak ayında dört milyon sınırını aşması bekleniyor. Yayınlanan yeni istatistiklerde tek gelişme ise Doğu Almanya'daki işsiz sayısında artış olmaması, hatta bu sayının bir miktar azalması. Doğu Almanya'da inşaat sektörü artık krizin en kötü noktasına ulaştı ve sanayi kesiminde olduğu kadar hizmet sektöründe de artış görülüyor. Ancak, bu yeterli değil.
Personel açığı da var
Konjonktürdeki durum, iş gücüne gereksinimi olan işletmelerin azlığında da kendini belli ediyor. Halen tüm sektör ve yörelerde eşit dağılmış biçimde, geçen aya oranla 35 binlik bir azalmayla 400 binlik personel açığı var. Sevindirici olan gelişme ise, ülke içi siparişlerin yüksekliği ve dış ülkelerden gelen siparişlerde de hafif bir artış görülmesi. Kısa mesai düzenlemesi çerçevesinde, çalışanların sayısı 170 bini buldu. Bu, geçen yıla göre yüzde 140'lık bir artış anlamına geliyor. Anlaşılan sanayi kesimi, siparişlerin artacağına güvenerek işten çıkarma yoluna gitmiyor, en azından kısa mesai uygulamasıyla işçileri elinde tutmayı tercih ediyor.
Sendikacılarla pazarlık sıkı geçecek
Metal işleme ve elektronik sanayiinde durum böyle. Hükümetle iş çevrelerinin yaptığı anlaşma uyarınca, bu yolla hiç olmazsa işsizlerin sayısı düşük tutuluyor. Alman Metal İşçileri Sendikası, ücretlere yüzde beş ile yedi oranında zam yapılması talebiyle işverenlerin karşısına çıkacak ve büyük bir olasılıkla sonunda yüzde 2,5 ya da 3,5'e razı olacak. Ama yine de pazarlıkların zorlu geçmesi bekleniyor. Bu beklenti bile sermaye çevrelerinin yatırımlarında çekingen davranmasına yol açıyor. Bu bakımdan sendikacıların sorumlu davranması, kuşkusuz Alman ekonomisi için daha hayırlı olacak. İşsizliğin yalnız konjonktürle ilgisi yok. Asıl sorun, ekonominin yapısıyla ilgili. Yapıdaki olumsuzlukları, işlerin azlığı daha da güçlendiriyor. Bu nedenle dünya ekonomisinde durgunluk yaşandığını ileri sürmek yanlış ve haksız olur.
Politikacıların da hataları var
Politikacıların da hataları yok değil. Almanya'da yıllardır çalışan kitlenin çıkarları yönünde düzenlemelere gidildi, işsizlere bir miktar yardım verilerek işsizliğe çare aranmadı.
Gizlice çalışıp birkaç mark kazanmayı başaranlar, yine de geçimlerini sağlayabiliyorlar. Ama bu durumda da Almanya'daki sosyal devletin getirdiği imkanlar kötüye kullanılmış oluyor ve işsizlik sigortası sistemi de iflasa sürükleniyor.
Almanya'da işsizlerin sayısının, gelecek yılın Ocak ayında dört milyon sınırını aşması bekleniyor. Yayınlanan yeni istatistiklerde tek gelişme ise Doğu Almanya'daki işsiz sayısında artış olmaması, hatta bu sayının bir miktar azalması. Doğu Almanya'da inşaat sektörü artık krizin en kötü noktasına ulaştı ve sanayi kesiminde olduğu kadar hizmet sektöründe de artış görülüyor. Ancak, bu yeterli değil.
Personel açığı da var
Konjonktürdeki durum, iş gücüne gereksinimi olan işletmelerin azlığında da kendini belli ediyor. Halen tüm sektör ve yörelerde eşit dağılmış biçimde, geçen aya oranla 35 binlik bir azalmayla 400 binlik personel açığı var. Sevindirici olan gelişme ise, ülke içi siparişlerin yüksekliği ve dış ülkelerden gelen siparişlerde de hafif bir artış görülmesi. Kısa mesai düzenlemesi çerçevesinde, çalışanların sayısı 170 bini buldu. Bu, geçen yıla göre yüzde 140'lık bir artış anlamına geliyor. Anlaşılan sanayi kesimi, siparişlerin artacağına güvenerek işten çıkarma yoluna gitmiyor, en azından kısa mesai uygulamasıyla işçileri elinde tutmayı tercih ediyor.
Sendikacılarla pazarlık sıkı geçecek
Metal işleme ve elektronik sanayiinde durum böyle. Hükümetle iş çevrelerinin yaptığı anlaşma uyarınca, bu yolla hiç olmazsa işsizlerin sayısı düşük tutuluyor. Alman Metal İşçileri Sendikası, ücretlere yüzde beş ile yedi oranında zam yapılması talebiyle işverenlerin karşısına çıkacak ve büyük bir olasılıkla sonunda yüzde 2,5 ya da 3,5'e razı olacak. Ama yine de pazarlıkların zorlu geçmesi bekleniyor. Bu beklenti bile sermaye çevrelerinin yatırımlarında çekingen davranmasına yol açıyor. Bu bakımdan sendikacıların sorumlu davranması, kuşkusuz Alman ekonomisi için daha hayırlı olacak. İşsizliğin yalnız konjonktürle ilgisi yok. Asıl sorun, ekonominin yapısıyla ilgili. Yapıdaki olumsuzlukları, işlerin azlığı daha da güçlendiriyor. Bu nedenle dünya ekonomisinde durgunluk yaşandığını ileri sürmek yanlış ve haksız olur.
Politikacıların da hataları var
Politikacıların da hataları yok değil. Almanya'da yıllardır çalışan kitlenin çıkarları yönünde düzenlemelere gidildi, işsizlere bir miktar yardım verilerek işsizliğe çare aranmadı.
Gizlice çalışıp birkaç mark kazanmayı başaranlar, yine de geçimlerini sağlayabiliyorlar. Ama bu durumda da Almanya'daki sosyal devletin getirdiği imkanlar kötüye kullanılmış oluyor ve işsizlik sigortası sistemi de iflasa sürükleniyor.