15 yeni üniversitenin hâlâ rektörü yok. Aylarca önce kuruldular. ÖSS Tercih Kılavuzu'nda yer aldılar. Yakında ilk öğrencilerine kavuşup yeni öğretim yılına başlayacaklar. Ama hâlâ rektörleri yok.
Tıpkı TRT'nin genel müdürü olmadığı gibi, tıpkı yılan hikâyesine dönen Meclis lojmanlarının satışı gibi.Ankara'nın ruh halini ve çalışma temposunu göstermesi açısından, rektör atamaları çok önemli. Çünkü hazmetmeyi, uzlaşmayı, iş bitirmeyi, toplumsal duyarlılığı ve bilime saygıyı da beraberinde getiriyor...Hafızalarımızı bir kez daha tazeleyelim: 15 yeni üniversite kuruldu. Kurucu rektörleri de hükümet atamak istedi. Cumhurbaşkanı Sezer veto etti. Hükümet, yasayı TBMM'den ikinci kez aynen geçirdi. Sezer için onaylayıp Anayasa Mahkemesi'ne iptal davası açmaktan başka seçenek yoktu. Onu yaptı. Anayasa Mahkemesi, iptal istemini haklı gördü ve rektör atamasında YÖK'ün devre dışı bırakılmasını, hem Anayasa'ya hem de üniversite özerkliğine aykırı buldu. Peki şimdi ne olacak? Görünen o ki bir şey olduğu yok. Oysa üniversiteler yakında öğrenime başlayacak ve yeni olmaları nedeniyle de bin tane eksikleri var.Bakan Çelik, üniversiteler rektörsüz kalmaz diyormuş. Önceki yıllarda da okullar öğretmensiz kalmaz deyip tayinleri okullar açıldıktan sonra yapmıştı. Umarız, aynı sıkıntı yaşanmaz.Bu konudaki en gerçekçi çözüm, deneyimli eski rektörlerin, birkaç yıllığına kurucu rektör olarak atanmaları. Hiçbir beklenti içinde olmadan, kuruluşu tamamlayıp üniversiteyi seçime götürür ve ondan sonra da ya geldikleri üniversitelere dönerler ya da emeklilerse köşelerine çekilirler.Böyle bir yasa, hem hükümetin bu konudaki iyi niyetini ortaya koyacak hem de yeni üniversitelere kısa sürede hayat kazandıracaktır.Ön kayıtlara devamKolejlerde 2. ön kayıt dönemi bugün başlıyor. Boş kontenjanlar ve yeni puanlar bugün açıklanacak. Ama boş kontenjanların dolması yine beklenmiyor. Çünkü OKS ikinci yerleştirme sonuçlarını bekleyen binlerce veli var. Üniversite rektörlerini atamakta geciken mantık ne ise, anadolu liseleri ve kolejleri boş bırakan ve okullar açılıncaya kadar sürüncemede bırakan mantık da o. Bazen bazı konuları zamana yaymak belki iyi olabilir. Ama takvime dayalı konularda sabır sınırlarını zorlamak ve gidişatı zaafa uğratmak hiç hoş değil.Sayın Çelik biraz da velilerin çektiği bu sıkıntıya, kulak verse çok iyi olacak...Öğretmen tayinleriEğitim camiası bütünüyle mutsuz, bütünüyle huzursuz. Aday öğretmenler ne kadar keyifsizse, mevcut öğretmenler de bir o kadar mutsuz. İlk ve orta dereceli okullardaki tedirginlik hangi boyutlarda ise üniversiteler de onlardan farksız. Velilerden dershane sektörüne, özel okullardan ders kitapları yayıncılığına kadar hemen herkes sıkıntılı. Kâğıt üzerinde belki çok şeyler yapıldı gözüküyor. Yapılıyor da. Ama demek ki bu yetmiyor. En önemli eksiklik, moral ve motivasyon. Kiminle konuşsanız, negatif enerji yüklü. Aynı durum DSP iktidarında Metin Bostancıoğlu döneminde vardı. Bakan da, başbakan da tüm bu sıkıntıları umursamıyordu. Ecevit de, Bostancıoğlu da durumu fark ettiğinde ise iş işten çoktan geçmişti.Abbas Güçlü/ Milliyet
Tıpkı TRT'nin genel müdürü olmadığı gibi, tıpkı yılan hikâyesine dönen Meclis lojmanlarının satışı gibi.Ankara'nın ruh halini ve çalışma temposunu göstermesi açısından, rektör atamaları çok önemli. Çünkü hazmetmeyi, uzlaşmayı, iş bitirmeyi, toplumsal duyarlılığı ve bilime saygıyı da beraberinde getiriyor...Hafızalarımızı bir kez daha tazeleyelim: 15 yeni üniversite kuruldu. Kurucu rektörleri de hükümet atamak istedi. Cumhurbaşkanı Sezer veto etti. Hükümet, yasayı TBMM'den ikinci kez aynen geçirdi. Sezer için onaylayıp Anayasa Mahkemesi'ne iptal davası açmaktan başka seçenek yoktu. Onu yaptı. Anayasa Mahkemesi, iptal istemini haklı gördü ve rektör atamasında YÖK'ün devre dışı bırakılmasını, hem Anayasa'ya hem de üniversite özerkliğine aykırı buldu. Peki şimdi ne olacak? Görünen o ki bir şey olduğu yok. Oysa üniversiteler yakında öğrenime başlayacak ve yeni olmaları nedeniyle de bin tane eksikleri var.Bakan Çelik, üniversiteler rektörsüz kalmaz diyormuş. Önceki yıllarda da okullar öğretmensiz kalmaz deyip tayinleri okullar açıldıktan sonra yapmıştı. Umarız, aynı sıkıntı yaşanmaz.Bu konudaki en gerçekçi çözüm, deneyimli eski rektörlerin, birkaç yıllığına kurucu rektör olarak atanmaları. Hiçbir beklenti içinde olmadan, kuruluşu tamamlayıp üniversiteyi seçime götürür ve ondan sonra da ya geldikleri üniversitelere dönerler ya da emeklilerse köşelerine çekilirler.Böyle bir yasa, hem hükümetin bu konudaki iyi niyetini ortaya koyacak hem de yeni üniversitelere kısa sürede hayat kazandıracaktır.Ön kayıtlara devamKolejlerde 2. ön kayıt dönemi bugün başlıyor. Boş kontenjanlar ve yeni puanlar bugün açıklanacak. Ama boş kontenjanların dolması yine beklenmiyor. Çünkü OKS ikinci yerleştirme sonuçlarını bekleyen binlerce veli var. Üniversite rektörlerini atamakta geciken mantık ne ise, anadolu liseleri ve kolejleri boş bırakan ve okullar açılıncaya kadar sürüncemede bırakan mantık da o. Bazen bazı konuları zamana yaymak belki iyi olabilir. Ama takvime dayalı konularda sabır sınırlarını zorlamak ve gidişatı zaafa uğratmak hiç hoş değil.Sayın Çelik biraz da velilerin çektiği bu sıkıntıya, kulak verse çok iyi olacak...Öğretmen tayinleriEğitim camiası bütünüyle mutsuz, bütünüyle huzursuz. Aday öğretmenler ne kadar keyifsizse, mevcut öğretmenler de bir o kadar mutsuz. İlk ve orta dereceli okullardaki tedirginlik hangi boyutlarda ise üniversiteler de onlardan farksız. Velilerden dershane sektörüne, özel okullardan ders kitapları yayıncılığına kadar hemen herkes sıkıntılı. Kâğıt üzerinde belki çok şeyler yapıldı gözüküyor. Yapılıyor da. Ama demek ki bu yetmiyor. En önemli eksiklik, moral ve motivasyon. Kiminle konuşsanız, negatif enerji yüklü. Aynı durum DSP iktidarında Metin Bostancıoğlu döneminde vardı. Bakan da, başbakan da tüm bu sıkıntıları umursamıyordu. Ecevit de, Bostancıoğlu da durumu fark ettiğinde ise iş işten çoktan geçmişti.Abbas Güçlü/ Milliyet