logo
25 NİSAN 2024

Apo'dan daha tehlikeliler!

12.11.2005 00:00:00
AB ve ABD namına milletimizi ayartma"ya çalışanlar, zerre kadar samimi değiller, satılmış yürek taşırlar. M.Emin Koç'un yazısı...

Apo'dan daha tehlikeli addedilen başörtülüler ve AKP

Sırtlarını AB'ye dayayarak veya ABD'nin gölgesine sığınarak, Müslüman Türk Milleti'nin kulaklarına "içerideki apoletlilerin burunlarını sürtmek" suretiyle "din ve vicdan özgürlüğü devşirecekler"ini fısıldayıp "AB ve ABD namına milletimizi ayartma"ya çalışanlar, zerre kadar samimi değiller. Çok yüzlüler, çok köseliler. Satılmış yürek ve iğdiş edilmiş beyin taşırlar. "Bukalemun" karakterliler. Uzun lâfın kısası bu AB ve ABD mandacıları; Hicaz bölgesini Osmanlı'dan kopartmak için İngilizler tarafından el altından özel eğitilmiş ve vazifelendirilmiş Lawrens çömezleri gibi "etki ajanları" ve "gönüllü Haçlı meftunları"dırlar.Samimi olsalardı; yer yarılıp yere girerlerdiBunlar, şayet zerre kadar samimi olsalardı; Irak'taki vahşi işgali gördükten sonra "Aman ya Rabbi biz, kimlerin ocağına sığındık, biz kimlerin kucağına oturduk, biz hangi global zâlimden himmet dilenicisi olduk?" diyerek ölüm pahasına da olsa Anadolu'nun bağrına düşmek için can atarlardı.Bunlar şayet zerre kadar samimi olsalardı; AB kurumlarının "haince taviz talepleri" ve AİHM'nin "Apo ve başörtüsü konularındaki Haçlı tavrı" karşısında, "Aman Allahım, biz kimlerin kapısına düştük; 80 sene önceki hınçlarından zerre kadar eksilme olmaksızın bugün "o kadim hınç"la şehitlerimize, ezanlarımıza, başörtümüze ve medeniyetimize çullanan Ehl-i Salib'in eşiğinden hak dilenir olduk! Bu bize reva değil? Birliğiniz de, insan hakları teraneniz de başınızda paralansın?" diyerek bir saniye dahi kaybetmeden bu aziz millete, onun yüce medeniyetine, ana ocağı Anadolu'ya, kendi toprağına, kendi devletine dönerlerdi. Bunlar şayet zerre kadar samimiyetleri olsaydı; bu sıkıntılarımız "aile içi meselelemiz"dir; namusumuzda ve toprağımızda gözü olan elin gâvurlarından hak ve himmet dilenmek Türk'ün asaletine yaraşmaz, derler ve kendilerine gelirlerdi. Geldiler mi? Nerede..!Bunlar, şayet zerre kadar samimi olsalardı; Haçlının duruşu karşısında düştükleri zilleti fark ederek yer yarılıp yere girerlerdi? AB'ciliklerini ve Amerikanofillikliklerini derhal terk ederlerdi. Ettiler mi? Nerde..!BTP'nin açtığı çığırın semeresi olarak "Kuvay-ı Milliye ve Milli duruş"un yükselen değerler halini alması münasebetiyle; geçmişin irtifa kaybetmiş AB'cilerinin pirim devşirmek arzusuyla "Kuvvacı ve Ulusalcı" kesilmeleri ise bir başka samimiyetsizliğin "suret-i Hakka bürünmüş" halidir; ayık olmak lazım. AB ve AİHM kapısında neye döndüler şimdi?Şimdi ne oldu; AİHM ve Büyük Dairesi, Leyla Şahin davasında "başörtüsü yasağına devam" kararında son noktayı koydu? "Hak için AB, hürriyet için ABD, hoşgörü için Vatikan!" nümayişleri yapan Müslüman kılıklı mandacılar, AB ve AİHM kapısında neye döndüler şimdi? Hani, "AB hak, hürriyet ve demokrasi kapısı" olduğu için AB'ci olmak lazım gelirdi?!Akıllanacaklar mı; akıllanmazlar, yola gelmezler, gelemezler. 5 bin yıllık tarihi olan bir Milleti devletinden, vatanından, Mehmetçiğinden, imanından ve medeniyetinden kopartarak Haçlı'nın kucağında oyuncak hale dönüştürmektir asıl hedef? Bu sebeple Irak'taki gibi anaları ağlasa dahi AB ve ABD mandacılılarını terk etmezler. Misyon üstlenmişler, manda ve Haçlı çömezliği "iman"ları olmuş artık.AB'nin ve AİHM'nin tavrı net: Apo özgürlük savaşçısıdır, dokunamazsınız, 4-5 doktor kontrolünde semirteceksiniz. Başörtülü olmak ise "Apo olmak"tan daha tehlikelidir, yasaklanmalıdır, devletinden eğitim hizmeti almak isteyen hiçbir başörtülü okula asla sokulmamalıdır? Bitti.Böylesi AB ve AİHM'nin himmetiyle temel haklar devşirmek üzere Avrupa Birliği'nin Haçlı tezgahında bölünüp parçalanmaya razı olacağız öyle mi?Buna, "aklı peynir ekmekle yemek" denmez sadece, "imanı vaftiz suyuna kaptırıp kaybetmek" denir aynı zamanda.AKP, patinaja devam ediyorAB bu, AİHM bu; ya AKP'nin durumu? Gelelim AKP'nin başörtüsü bağlamındaki duruşuna? AKP, başörtüsü yasağı hususunda baştan beri patinaj yapıyordu zaten. Başörtüsü öncelikli meselemiz değildir diyen AKP'dir. Ama milletimiz anlamak istememişti o gün; bunlar takıyye yapıyor, işbaşına gelince problemleri halledecekler diyordu. Halbuki kazın ayağı hiç de öyle değildi.Başbakan Tayyip Erdoğan, Washington'da, Brüksel'de "sızlanmak"la yetiniyordu. 8 Haziran 2005'te Washington'da "Kızlarım başları kapalı olduğu için ABD'de okuyor. Burada bu özgürlük anlayışı var, ülkemde yok?" diyordu; kimi kime şikayet ediyor, şekvâsını kimlere arz ediyordu bilemiyoruz?Erdoğan, şu kadar vekili ile idaresi altındaki Türkiye'nin Atatürk Üniversitesi'ndeki mezuniyet törenine başörtülü velilerin alınmamasının ardından 14 Haziran 2005 günü NTV'den "Eğer halka gitmek gerekirse türban konusunu referanduma götürebiliriz" diyerek keyif bağışlıyordu.4 ay önce bunları söyleyen Erdoğan, AİHM'nin yasakçı temyiz kararı karşısında "topu taca atarak", gerekçeli kararı görmeden bir şey söyleyemem diyor. Düne kadar başörtüsü yasağı konusunda konuşan Erdoğan, hangi gerekçeleri gördükten sonra konuşuyordu ki, bugün konuşmamak için gerekçeyi bahane ediyor. Erdoğan, danışmanlarına hazırlattıracağı "başörtüsü çıkışı" ile herhalde Arınç gibi "pirim efelenmesi" yapacak.Erdoğan'ın AKP'si, Anayasa'nın 90. Maddesi'ni değiştirerek AİHM kararları ve sair uluslar arası mutabakat ve talimatların Anayasa dahi üzerinde olduğunu Anayasa'ya koyuyordu.Yasağın müdafii AKPİşin asıl can alıcı noktası, AİHM'de "başörtüsü yasağının aynen devam etmesi" savunmasını yapan AKP hükümetidir. AKP'nin Bülent Arınç'ının önceki günkü "türban efelenmesi" işte bu "günah galerisi"ni örtmek içindi. "Merd-i Kıptî sirkatin söyler" kabilinden aynı şekilde dün "Azınlıklara her türlü hakkı tanırken, çoğunluğu mağdur etmek ne kadar hakkaniyete uygundur" diyerek AKP'nin icraatlarını özetleyen Dışişleri Bakanı Abdullah Gül'ün "başörtüsü serencâmı" ise hayli ilginç patinajlarla doludur.Gül, eşi Hayrinüsa Gül'ün AİHM'ye yaptığı başvurusunu geri çektirmişti. Aynı Gül, aldığı tepkileri Dışişleri Bakanlığı'nın "Leyla Şahin'in türban davası" için AİHM'ye gönderdiği ek savunmayı geri çektirerek gidermeye çalışmıştı.AKP'nin Abdullah Gül başbakanlığında kurduğu ilk hükümetin işbaşı yapmasından iki gün sonra AİHM'de Türkiye'nin yaptığı "başörtüsü savunması"nda, "türbanın, kökten dinci akımlar tarafından siyasi bir simge olarak kullanıldığı" görüşü aktarıldı. Savunmada, başörtüsü yasağının kaynağı mahkeme kararlarına bağlandı.AKP, AİHM'ye "kararı onayla" dedi18 Mayıs 2005 günü yapılan Büyük Daire'deki duruşmada AKP yönetimindeki Türkiye, "tartışma yaratan" 9 dakikalık savunmasında, "bir önceki kararın onaylanmasını" talep etti. AKP hükümeti, türban yasağını "demokratik gereklilik" sayan AİHM kararının onaylanmasını istedi. Hatta 3 sayfalık savunmada, türban yasağına İskoçya'da bir okulda uygulanan dayak kuralı örnek gösterildi. "Örnek davada dayak İskoçya'daki devlet okullarında genel ve geleneksel bir uygulamadır. Yani paralı okula gitme imkanı olmayanlar için dayak uygulamasının dışına çıkmanın tek yolu, okula hiç gitmemektir" deniliyordu.Nitekim MAZLUMDER, 23 Mayıs 2005'teki açıklamasında "Hükümetin AİHM'de görülen Leyla Şahin davasında yaptığı savunmada; başörtüsü yasağını "demokratik gereklilik" olarak nitelendirerek "bir önceki kararın aynen onaylanmasını" talep etmesi, Türkiye'de siyasetin artık dibe vurduğunun açık bir kanıtıdır" deniliyordu.AKP'nin "ikircikli katkıları"yla AİHM Büyük Dairesi, varoluş hedefine ve Haçlı karakterine uygun biçimde "başörtüsü yasağı" konusunda "son nokta"yı koydu.Ne hazin tablodur ki, AB'den güya hak devşirmek için boyunlarına "diyalog haçı" geçiren Müslüman kılıklı kimi medyacılar ve eskinin slogancı meydan mücahitleri, başörtüsü kararı karşısında AİHM'ye köpürmek suretiyle AKP'nin günah galerisini örtemeye çabalıyorlar. Örtülmez.  Millete sıra gelince takatları kesiliyorLozan'ı delik deşik etme pahasına gayr-ı Müslimlere olmadık haklar hak temin etme, AB'nin taleplerini yerine getirme yolunda Meclis'i "seri yasa üretme merkezi"ne çeviren AKP, ne hikmetse sıra, "Türk Milletinin makul talepleri"ne gelince takatten kesiliyor, elden-ayaktan düşüyor, iktidarını kaybediyor. Ama meydanlarda veya ekranlarda efelenmeye sıra gelince yine eski gücünü topluyor? Politikada artık bu yöntemler, bu oyunlar tutmaz. Ülke idaresi ve şartları artık bu yöntemleri, bu ikircikli gaz alma manevralarını ve popülist naraları kaldırmaz. Elle tutulur-gözle görülür Haçlı mızrakları artık çuvala sığmıyor çünkü. Ülkeyi ve Türk Milletinin bunlardan kurtaracak kadro ortaya çıkmasaydı, belki bu yöntemler birkaç yıl daha giderdi. Lakin artık tüm yerli ve yabancı oyunları bozan BTP var. I. Kuvay-ı Milliye kadrosu kadar vatanperver, bir o kadar da dindar, yürekli, bilgi donanımlı ve birlik timsali, hepsinin üstüne Milli Ekonomi Modeli ile taçlanmış bir BTP kadrosu var. Gece demeden gündüz demeden çalışıyorlar. Bu sebeple Türkiye'nin yeni parolası "Bu sefer BTP, bu sefer Prof. Dr. Haydar Baş"tır.

M.Emin KOÇ
İmam nikahlı eş anneden şikayetçi oldu
7 aylık bebeğini yola bıraktı!
AKP'li belediyeden o görüntü hakkında açıklama
'Takdir halkımızındır'
Ankara'da konuşulan Akşener senaryosu
Hedefi 2028 mi?
Piyasalar merakla bekliyordu
TCMB faiz kararını açıkladı
İddia üzerine DMM'den açıklama geldi
Ehliyetlerine el konulmayacak!
Projeyi öğrenciler geliştirdi
8 şiddetindeki depreme dayanıklı
Özel'den 'Çorlu' kararı hakkında açıklama
'Siyasi sorumluluk unutulmamalı'
AK Partili meclis üyesinin dikkat çeken şovu
Başkanın önünde kendini yere attı
Irak'tan atılan adım hakkında MSB'den açıklama
PKK 'yasaklı örgüt' ilan edildi
Çorlu tren kazasının cezaları belli oldu
6 sene sonra karar açıklandı
İYİ Parti'de istifalar devam ediyor
Kongre öncesi üst düzey istifa
Şehirde göz gözü görmüyor
Çöl tozu İzmir'i teslim aldı
57. Alay Vefa Yürüyüşü düzenlendi
Her şey 109 yıl önceki gibi
31 Mart sonrası anketi
CHP yine birinci parti mi?
14 yaşındaki katil zanlısı tutuklandı
4 yaşındaki Sultan vahşice öldürüldü
İmam nikahlı eş anneden şikayetçi oldu
7 aylık bebeğini yola bıraktı!
AKP'li belediyeden o görüntü hakkında açıklama
'Takdir halkımızındır'
Ankara'da konuşulan Akşener senaryosu
Hedefi 2028 mi?
Piyasalar merakla bekliyordu
TCMB faiz kararını açıkladı
İddia üzerine DMM'den açıklama geldi
Ehliyetlerine el konulmayacak!
Projeyi öğrenciler geliştirdi
8 şiddetindeki depreme dayanıklı
Özel'den 'Çorlu' kararı hakkında açıklama
'Siyasi sorumluluk unutulmamalı'
AK Partili meclis üyesinin dikkat çeken şovu
Başkanın önünde kendini yere attı
Irak'tan atılan adım hakkında MSB'den açıklama
PKK 'yasaklı örgüt' ilan edildi
Çorlu tren kazasının cezaları belli oldu
6 sene sonra karar açıklandı
İYİ Parti'de istifalar devam ediyor
Kongre öncesi üst düzey istifa
Şehirde göz gözü görmüyor
Çöl tozu İzmir'i teslim aldı
57. Alay Vefa Yürüyüşü düzenlendi
Her şey 109 yıl önceki gibi
31 Mart sonrası anketi
CHP yine birinci parti mi?
14 yaşındaki katil zanlısı tutuklandı
4 yaşındaki Sultan vahşice öldürüldü

Yargıtay Başkanlığı seçiminde 25. turda da sonuç çıkmadı

Yargıtay Başkanı Mehmet Akarca'nın 4 yıllık görev süresinin dolması nedeniyle yapılan başkanlık seçimlerinin 25. turunda da hiçbir aday salt çoğunluğu sağlayamadı.
25.04.2024 14:23:00
İhlas Haber Ajansı
Yargıtay Başkanlığı seçiminde 25. turda da sonuç çıkmadı
Yargıtay Başkanlığı seçiminde 25. turda da sonuç çıkmadı
Yargıtay Başkanlığı görevine 24 Mart 2020'de seçilen Mehmet Akarca'nın 4 yıllık görev süresi 24 Mart itibarıyla sona erdi.

Yüksek Mahkeme'nin 4 yıl boyunca görev yapacak yeni başkanını belirlemek için yapılan seçimin ilk 24 turunda hiçbir adayın 348 Yargıtay üyesinin salt çoğunluğu olan en az 175 oyu alamaması nedeniyle bugün 25. tur oylaması yapıldı.

24. turda en fazla oyu alan 3. Hukuk Dairesi Başkanı Ömer Kerkez ve 3. Ceza Dairesi Başkanı Muhsin Şentürk'ün katılabildiği oylamada, Kerkez 136, Şentürk ise 131 oy aldı. Seçime katılım 322 olarak kayıtlara geçerken, 13 boş oy kullanıldı, 42 oy da geçersiz sayıldı.

Salt çoğunluğun sağlanamaması nedeniyle seçime 26. tur oylamayla devam edilecek. Seçimlerde üye tam sayısının salt çoğunluğunun hazır bulunması gerekiyor.

Uzmanından 'Çöl tozu' açıklaması

 Göğüs Hastalıkları Uzmanı Dr. Öğr. Üyesi Abdullah Kansu, risk gruplarına ilişkin konuşurken çöl tozuna karşı toplumda dikkat edilmesi gerekenleri sıraladı.
25.04.2024 10:42:00
İhlas Haber Ajansı
Uzmanından 'Çöl tozu' açıklaması
Uzmanından 'Çöl tozu' açıklaması
Afrika üzerinden gelen çöl tozları ve sıcak hava dalgası Türkiye'de etkili olurken Göğüs Hastalıkları Uzmanı Dr. Öğr. Üyesi Abdullah Kansu, 'Çocuklar, alerjisi ve astımı olanlar, KOAH'lılar, yaşlılar daha fazla risk altında. Partiküllerin içinde kimyasallar da var, ileriye dönük kronik, nörolojik hastalıklar açısından etkiler oluşturduğu gösterilmiş. Solunum semptomları olan hastalar acillere artan şikayetlerle, atak dediğimiz tabloyla geliyor. 'Neden olduk' diyorlar. Dışarıda geçireceğimiz vakti azaltalım, maskeyle çıkalım, aldığımız sebze meyveleri bol suyla yıkamaya çalışalım' dedi.

Afrika üzerinden gelen çöl tozları ve sıcak hava dalgası Türkiye'de etkili oluyor. Rüzgar ile birlikte gelen toz, Yunanistan'ın başkenti Atina'yı turuncuya boyarken uzmanlar, tozun birkaç gün daha Türkiye'yi etkilemeye devam edeceğini belirtti. Meteoroloji Genel Müdürlüğü toz taşınımına yönelik uyarılar yaparken uzmanlar, insan sağlığına etkisine yönelik bilgi verdi. Medipol Mega Üniversite Hastanesi Göğüs Hastalıkları Uzmanı Dr. Öğr. Üyesi Abdullah Kansu, risk gruplarına ilişkin konuşurken çöl tozuna karşı toplumda dikkat edilmesi gerekenleri sıraladı.

'Çocuklar, alerjisi, astımı olanlar, KOAH'lılar ve yaşlılar daha fazla risk altında'

Havadaki tozun vücudun birçok noktasını etkilediğini ifade eden Göğüs Hastalıkları Uzmanı Dr. Öğr. Üyesi Abdullah Kansu, 'Kışı biraz zor geçirdik özellikle viral hastalıklarımız çok fazlaydı, o dönemi şu an biraz kapattık, biraz alerjenler ortaya çıkmıştı. Bahar erken geldi, mart ayında çiçekler, polenler alerji mevsimi derken bugünlerde sabahları uyanıyoruz, arabalarımızın üstü çamur şeklinde. Sahra Çölleri'nden gelen dünyanın döngüsünde olan şeyler bunlar, ülkemize, şehirlerimize ulaşan kum fırtınasıyla ortaya çıkmış bir toz bulutu var. Bunlar mikro küçük partiküller şeklinde havada şu anda uçuşuyorlar. Bunları soluyoruz, belli bir mikro partikülün altındakilerin de akciğerimizin en küçük hava keseciklerine kadar ulaştığını biliyoruz. Bu da bizim solunum yolu şikayetlerimizi artırıyor. Bir; çocukları söylemek lazım, ikincisi alerjisi ve astımı olanlar, üçüncü grup olarak KOAH'lı, dördüncü yaşlı grubumuzu saymamız lazım. 4 grubun bugünlerde dışarıdaki bu etkene maruz kaldığında doğacak sonuçları daha fazla. Hepimiz maruz kalıyoruz ama saydığımız 4 grup daha fazla risk altında. Sadece akciğer için de bir etki oluşturmuyor şu an cildimizde; yüzümüzde, elimizde, saçımızda hissediyoruz. Etrafta uçuştuğu için göz bölümüne gelen hasta sayımızda bir artış var, solunum yoluyla ilgili ciddi manada artan bir şey var. Bu tozların içinde sadece kum taneleri, toz değil kimyasallar da var. Onların ileriye dönük kronik, nörolojik hastalıklar açısından da etkiler oluşturduğu dünyada gösterilmiş. Evimizde sinekliklerimiz vardır, partikülleri, polenleri, böcekleri, uzaklaştıracak şekilde, az düzeyde olsa bile geçişini engeller ama 'Penceremizi çok açalım, havalandıralım' gibi durumları en azından şu bir hafta için biraz azaltmamamız gerekiyor. Çok acil, olağanüstü bir durum yoksa bu grubun özellikle dışarıda çok vakit geçirmemesini hatırlatmak lazım' dedi.

'Hastalar artan şikayetlerle, atak dediğimiz tabloyla geliyor'

Toza karşı maske kullanımına yönelik konuşan Dr. Öğr. Üyesi Kansu, 'Özellikle kronik grubun kullanması şart, en basit cerrahi maske dediğimiz pandemide kullandığımız maske ile başlanabilir ama bu belli partikülün altını tutmayacaktır. İmkanı olanların özellikle bu saydığımız risk faktöründeki kişilerin 3M maskeleri kullanmalarını hatırlatabiliriz. Bu günlerde göğüs hastalıkları ya da acillere solunum semptomları olan hastalar, alerji, astım geçmişi olan hastalarımız kum fırtınası, partiküller sebebiyle artan şikayetlerle, atak dediğimiz tabloyla karşımıza geliyor. Neler var; öksürük, hırıltı, gece solunum şikayetleri, bir miktar ateş, nefes darlığı şeklinde bu hastalar acile ya da göğüs hastalıklarına geliyorlar. 'Neden olduk, ne değişti' diyorlar, farkına değiller. Alerjenlerin bu günlerde etkisi var ama son 2 haftadır bu kum fırtınasının bu alerji, astım, KOAH olan hastalarda biraz daha solunum semptomlarını kötüleştirdiğini, acile getirdiğini biliyoruz. Meteoroloji açısından takip etmemiz lazım, uzmanların görüşünü dinleyeceğiz, bu hafta akışının süreceğini biliyoruz. Boğazımızda bir gıcık hissi sadece bu saydığımız risk grubu değil şu anda hepimizde var. Cildimizde bir kuruluk hissi var. Birincisi dışarıda geçireceğimiz vakti biraz azaltalım, ikincisi pencerelerimizi çok açmayalım, üçüncüsü maskeyle çıkalım, dördüncüsü eve geldiğimizde lütfen bir duş alalım, üstümüzü değiştirelim. Beşincisi sıvı tüketimi, bol su içmeye çalışalım çünkü o sinüslerimiz, bronşlarımız, burnumuzun içinde de birikiyor bize gıcık hissi de yapıyor. Bu sadece bedenimize aldığımız bir şey değil, şu an da her yere arabamızın üzerine düştüğü gibi tarladaki ekinlere, mahsullere, sebze, meyvelere de düşüyor. Eve aldığımız, pazardan getirdiğimiz sebze meyveleri bol suyla yıkamaya çalışalım" şeklinde konuştu.

Grip vakaları arttı, servisler doldu

Trabzon'da havaların son günlerde bir sıcak bir serin seyretmesi ile birlikte gribal enfeksiyonların artış gösterdiği ve geçtiğimiz yıl Eylül ayından beri aktif olan grip salgının sürdüğü belirtildi.
25.04.2024 09:12:00
İhlas Haber Ajansı
Grip vakaları arttı, servisler doldu
Grip vakaları arttı, servisler doldu
Konuyla ilgili değerlendirmelerde bulunan Karadeniz Teknik Üniversitesi (KTÜ) Tıp Fakültesi Farabi Hastanesi Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Gürdal Yılmaz, 'Influenza salgını bir türlü bitmedi; Eylül ayında başlayan salgın halen devam etmekte' dedi.

Bugünlerde havaların değişkenlik göstermesi ile enfeksiyonların da arttırdığını kaydeden Yılmaz, 'Hava değişimleri zamanı enfeksiyonların en yoğun olduğu zamanlardır. Şu anda hava değişimi zamanı olduğu için enfeksiyon hastalıkları servisinde yer bulamıyoruz. Bu değişim ile birlikte her türlü enfeksiyon karşımıza çıkıyor. Influenza salgını bir türlü bitmedi; Eylül ayında başlayan salgın halen devam etmekte. Yazın inşallah olmayacağını düşünüyoruz. Koronavirüs kışın da vardı ancak Influenza'nın altında kaldı. Influenza daha ön planda karşımıza çıktı. Koronavirüs'ü yine göreceğiz ancak daha az karşılaşacağız diye düşünüyorum. Hijyen kurallarına uyulması gerekiyor, hasta olan kişi ile temasta bulunmamak gerekiyor, hasta olan kişinin maske kullanması gerekiyor. Artık dünya çok küçüldü seyahatlerin kolaylaşması ile birlikte. Hemen her yerde insan olabiliyor. Türkiye'den Çin'e giden de var, Çin'den Türkiye'ye gelenler de. Virüs çok kolaylıkla yayılabiliyor. Dünya genelinde değişik virüsler ile karşı karşıya kalınabiliyor ama toplum içinde belli bir bağışıklık oluştuğu için önceki kadar yayılmıyor, yayılanlar da o seviyede azalıyor ve kayboluyor' diye konuştu.

57. Alay Vefa Yürüyüşü Conkbayırı'nda sona erdi

 Tarihi Gelibolu Yarımadası'nda, Gençlik ve Spor Bakanlığının öncülüğünde gerçekleştirilen "57. Alay Vefa Yürüyüşü" düzenlendi.
25.04.2024 08:42:00 / Güncelleme: 25.04.2024 08:50:42
İhlas Haber Ajansı
 57. Alay Vefa Yürüyüşü Conkbayırı'nda sona erdi
 57. Alay Vefa Yürüyüşü Conkbayırı'nda sona erdi
Çanakkale Kara Savaşları'nın 109'uncu yıl dönümü anma törenleri kapsamında binlerce izci, 57'nci Alay Vefa Yürüyüşü gerçekleştirdi. Gençlik ve Spor Bakanı Osman Aşkın Bak yaptığı açıklamada, "Herkese, tüm dünyaya 'Çanakkale geçilmez' efsanesini anlattılar, gösterdiler." dedi.



Gençlik ve Spor Bakanlığı tarafından '57'nci Alay Vefa Yürüyüşü'ne katılanlar, ilk olarak Eceabat ilçesine bağlı Kocadere köyünde kamp kurdu. Yürüyüş öncesinde katılımcılara, Gençlik ve Spor Bakanı Osman Aşkın Bak tarafından tümü şehit düşen 57'nci Alay askerlerinin son yemeği, kırık buğday çorbası dağıtıldı.



Sabah namazı kılındı

Ardından, 109 yıl önce şehit düşen askerler gibi sabah namazı kılındı. Gençlik ve Spor Bakanı Osman Aşkın Bak, Çanakkale Savaşları Gelibolu Tarihi Alan Başkanı İsmail Kaşdemir ve çok sayıda rütbeli askerin de yer aldığı katılımcılar, saat 06.00'yı gösterdiğinde harekete geçti.



Atalarına yürüdüler

Yarbay Mustafa Kemal'in 25 Nisan 1915 sabahı düşman çıkarmasını haber alınca, savaşların kahraman birliği 57'nci Alayı Conkbayırı'na gönderdiği ve "Size savaşmayı değil, ölmeyi emrediyorum" sözleriyle tarihe geçen o günkü tarihi yürüyüş, bir kez daha hayat buldu. Yaklaşık 6 kilometrelik yürüyüş, 1,5 saat sonra Conkbayırı'nda sona erdi. Yürüyüşe binlerce izci katıldı.

"Tüm dünyaya 'Çanakkale geçilmez' efsanesini gösterdiler"

Gençlik ve Spor Bakanı Osman Aşkın Bak yaptığı açıklamada, "Amacımız bu ülke gençlerine Çanakkale destanını, Malazgirt zaferini, Dumlupınar, 30 Ağustos'taki, Sakarya'daki, 15 Temmuz'daki destanları unutturmamak, hatırlatmak. Bu toprakların ne kadar kıymetli olduğunu, bu vatan için binlerce şehidin verildiğini anlatmak ve bunları yaşamalarını sağlamak. Gençlerimiz o atmosferi görüyor, o zamanki o mücadelenin zorluklarını yaşananları hissediyor. Amaç bu toprakların gücünü, nasıl bir mücadele verildiğini anlatmak. Bakanlık olarak bunu sürekli gerçekleştiriyoruz. Aynı zamanda ülkenin dört bir yanından gençlerimizi Çanakkale gezileriyle buraya taşıyoruz. Geziyorlar, programlar yapıyoruz. Rehberler, tarihçiler buradaki destansı mücadeleyi anlatıyorlar. Bu topraklar kanla yoğrulmuş, destansı mücadele var, Gazi Mustafa Kemal Paşa ve silah arkadaşları o zaman mücadelede yer aldılar. Tüm dünya ve batı medeniyetine, emperyalizme karşı büyük mücadele ortaya konduğu, dünyanın en güçlü donanmaları, ordularını burada yendiler. Herkese, tüm dünyaya 'Çanakkale geçilmez' efsanesini anlattılar, gösterdiler. Geçmişimizle tarihimizle gurur duyuyoruz" dedi.
logo

Beşyol Mah. 502. Sok. No: 6/1
Küçükçekmece / İstanbul

Telefon: (212) 624 09 99
E-posta: internet@yenimesaj.com.tr gundogdu@yenimesaj.com.tr


WhatsApp iletişim: (542) 289 52 85


Tüm hakları Yeni Mesaj adına saklıdır: ©1996-2024

Yazılı izin alınmaksızın site içeriğinin fiziki veya elektronik ortamda kopyalanması, çoğaltılması, dağıtılması veya yeniden yayınlanması aksi belirtilmediği sürece yasal yükümlülük altına sokabilir. Daha fazla bilgi almak için telefon veya eposta ile irtibata geçilebilir. Yeni Mesaj Gazetesi'nde yer alan köşe yazıları sebebi ile ortaya çıkabilecek herhangi bir hukuksal, ekonomik, etik sorumluluk ilgili köşe yazarına ait olup Yeni Mesaj Gazetesi herhangi bir yükümlülük kabul etmez. Sözleşmesiz yazar, muhabir ve temsilcilere telif ödemesi yapılmaz.