Herkes terörün bir insanlık kanseri olduğunu biliyor. Yine herkes biliyor ki terörün, kaşifi, kullanıcısı ve sponsoru Avrupa'dır. Terör, büyük Fransız düşünürü Rene Guenon'un "Yegane sapkın medeniyet" dediği Batı medeniyetinin meyvesidir. Terör, Ahmet Rıza beyin o büyük eseri "Batı'nın Politik Ahlâksızlığı" isimli eserinde belirttiği gibi, Batının zehirli ahlâksızlığının zehirli meyvesidir.Batının terör silahıBatı geçen yüzyılın başından beri terörü, bize karşı bir siyasi silah gibi kullanmıştır. Bunun için de mesela Ermeni teröristleri vasıtasıyla Sultan Abdülhamid'e suikast yaptırmıştır. Yakalanan teröriste ise Belçika, "Benim vatandaşımdır idam edemezsiniz" diye karşı çıkmıştır. Ermeni komitacılarından sonra Yunan sürülerine Anadolu'yu yaktırtmıştır. Avrupa hiçbir teröristin idam edilmemesi için idam hükmünü bile bütün hukuk sistemlerinden kaldırtmaya uğraşmaktadır. Bu günlerde bile sabancı suikastının faili terörist Fehriye Erdal'ı Belçika, bağlı olduğu terör geleneğine uyarak bağrına basmıştır. Ne iade ediyor, ne muhakeme. Türlü utanmaz dümenler çeviriyor. Yok kullandığı silah otomatik olmadığı için terörist sayılmazmış, yok şu imiş, bu imiş.Aynı Avrupa, çağdaş Ermeni komitacıları eliyle Türk diplomatlarına tam bir soykırımı yaptırmıştır. Eseri Ankara'daki AB terörü kurbanı diplomatlarımızın yattığı Dışişleri Şehitliğimizdir. Aynı Avrupa, PKK terörüne lojistik-politik-ekonomik destek sağlamış, Türkiye'yi bölmek için terörü bir koçbaşı olarak kullanmak istemiştir. Bu hızla AB müzakerelerine, Türkiye'yi bölmek için terörü rahatlatacak hükümler koydurmuştur. Aynı Avrupa, Kıbrıs'taki soykırımcı ve terörist Rum Devleti'ni Türk Ordusu'nun elinden kurtarmak için elinden geleni yapmaktadır.Sözde ve sözle terörü kınayan Avrupa, İsrail'de terör örgütü kuranların başbakan oluşunu içine sindirebilmiştir. İsrail terörünü en fazla müsaadeye mazhar terör olarak kabul etmiştir. İsrailli haysiyetli pilotların ret ettiği İsrail terörüne reaksiyon göstermemiştir. Dahası ciltler tutacak olan bu hikâyeyi hatırlatmaktan muradımız elbette "Oh olsun, sen yapar mısın? İşte bu sefer de senin başına geldi." demek değildir. Çünkü terörün getirdikleri bütün insanlığın başına gelmekte, masum insanlar felâketlerle karşılaşmaktadırlar... ABD devlet terörü uyguluyorAncak dünyadaki terörün menşeini kısa ve kaba hatlarla ortaya koymaktır. O zaman görüyoruz ki, Batı (ABD de içinde) devletlerinin menfaatleri için yapmaktan çekinmedikleri terör yâni adaletsizlik, karşılarındakilerde de bir meşru müdafaa duygusu uyandırmakta "O devletken yapıyor, ben niçin yapmayayım?" dedirtebilmektedir. Böylece terör büyük devletlerin başlattığı adaletsizliğe karşı küçüklerin mazur reaksiyonu haline girmektedir. Halbuki, her iki ucundan da terör insanlığa ve adalete cepheden aykırı bir durumdur. Şüphe yok ki insanlığa saygı her insanın, her insani müessesenin borcudur. Ama hiç şüphe yok ki önce devletler adalete riayet etmelidirler.Terör, hukukun, savaş hukukunun bile dışına çıkmaktır. Bir hukuki birim olan devletlerin hukuk dışına taşmalarıdır, adaletten şaşmalarıdır. Yirminci yüzyıl adaletsizlikler ve savaşlar yüzyılıdır. Üstelik Cemiyeti Akvam nasıl 2. Dünya Savaşı'na mani olamamışsa, Birleşmiş Milletler de, milletlerarası ilişkilerde adaleti tesis edememiş, orman kanununu önleyememiştir. Baktım G8'ler zirve fotoğrafında, Annan en geri planda kalmış. Birleşmiş Milletler'in büyük devletlerin oyuncağı olduğunun resmidir...Devletler adil olmalıdır ki terör kamuoyu bulamasın. Terörün gücü yaptıklarında değil, kamuoyu bulabilmesindedir. Bunu da ancak devletler bir hukuki birim olduklarını hatırladıkları ve hukuku eğip bükmedikleri zaman önleyebilirler. Yoksa dinimizin "O beladan sakınınız ki müstahak olmayana da isabet eder" diye tarif ettiği ve önceden haber verdiği felâket halinde insanlığın başına çöker.