AKP cumhurbaşkanı adayını birinci halkadan yani Erdoğan-Arınç-Gül üçlüsünden seçti. Peki neden? Eğer Vecdi Gönül aday gösterilseydi, Bülent Arınç da adaylığını koyacaktı. Kararın açıklanmasıyla birlikte Adalet ve Kalkınma Partisi grubunda "zafer havası" esiyordu. Milletvekilleri birbirlerini coşkuyla kutluyorlardı. Gazetecilere, "Erdoğan'ın veya Gül'ün dışında bir ismi kendi tabanımıza anlatamazdık, belki seçebilirdik ama bunu anlatmakta zorlanırdık" diyorlardı. Başbakan Erdoğan "Türk siyasi tarihinin belki en büyük sürprizlerinden birisini" gerçekleştirdi. Kendisi, Cumhurbaşkanlığı'na "sadece bir adım ötede" olmasına rağmen "Çankaya Köşkü'nden feragat etmek" gerçek bir sürprizdir. "Güçlü liderlik duygularıyla harmanlanmış hiçbir siyasetçinin ruhu" Cumhurbaşkanlığı'nı bir başkasına "ben değil, sen ol" diye armağan etmez. Peki ne oldu? "B Planı" işledi...Erdoğan'ın bir yurtdışı gezisinde, Başbakan'ın aklındaki Cumhurbaşkanı isminin Abdullah Gül olduğunu hissetmiş, yakın çevresinden böyle bir izlenim edinmiştim. Akşamın 5 Aralık 2006 tarihli nüshasında "B Planı: Gül" manşetini görüyoruz.Spotta şu cümleyi kullanmışım: "Erdoğan adaylık için son anı bekleyecek. Cumhurbaşkanlığı için kendi isminde uzlaşı sağlanamazsa Köşk'e Abdullah Gül çıkacak."Ankara'da olup bitenleri yakından izlemeye çalışan bir gazeteci olarak yaşananları şöyle özetleyebilirim:"Başbakan Erdoğan Cumhurbaşkanlığı adaylığı açısından uzun süre kendi ismini değerlendirdi. Aday olursa bunun toplum kesimleri, devlet kurumları, muhalefet partileri, sivil toplum ve kendi partisinin teşkilatları tarafından nasıl karşılanacağını ölçtü biçti. Kendi ismi üzerinde uzlaşı sağlanamadığını gördü. Vecdi Gönül isminin olabilirliğini denedi. Özellikle 23 Nisan resepsiyonunda dalga dalga yayılan Vecdi Gönül rüzgarı AK Parti teşkilatlarını ve milletvekili grubunu alarma geçirdi. Ankara uyumadan bir 24 saati geride bıraktı. AK Parti grubu en başından beri "Ya Erdoğan ya Gül" çizgisindeydi, Grubun "son gece isyanı" Erdoğan'ı Gül ismine yöneltti." Resepsiyonda bir milletvekili kulağıma şöyle diyordu: "Gül'ün kokusu mu Gönül yarası mı? İşte çözüm aradığımız ikilem burada yatıyor." Milletvekili, bu sözüyle grubun nabzının Gönül'den değil, Gül'den yana attığını anlatıyordu. Neden Gül?O halde şu soru gündeme geliyor: Peki neden Gül?Bu sorunun yanıtını Başbakan'ın kurmaylarından alıp haberleştirdiğimiz 5 Aralık'taki manşetimizden aktaralım: "Başbakan, mutlaka mevcut parlamentodan cumhurbaşkanı çıkacağını söylüyor. Kendisi olmazsa, üzerinde mutabakat sağlanacak bir ismi bulmak isteyecektir. Bunu yaparken partiyi çalkantılardan korumaya çalışacaktır. Tayyip Bey'in dışında kim aday gösterilirse gösterilsin sıkıntı yaşanır. Pek çok aday çıkar. Bunun tek istisnası Gül'dür. Ayrıca Gül, hem muhalefet hem de devlet kurumlarıyla kurduğu sıcak ilişki nedeniyle şanslıdır." "Hayatının en zor kararını veren" Erdoğan önceki gece Meclis'ten ayrılırken oldukça keyifliydi. Biz 3-4 Ankara Temsilcisi olarak kendisini beklerken, Erdoğan merdivenlerden iniyordu. Gülümsemeye başladı, "yola devam" dedi. Bir süre sohbet ettik. Düğümü önceki gece resepsiyondan sonra çözdüklerini ve Gül'e ilk kez orada söylediğini aktardı. Yakın çalışma arkadaşı ise, Erdoğan'ı uğurladıktan sonra bize şunları söylüyordu:"Bu kararda en büyük etken genel seçimler olmuştur. Başbakan Erdoğan, nasıl bir formülle genel seçimlerde en yüksek oy desteğine ulaşabileceğini düşünerek bu karara varmıştır. Kendisinin adaylığı küçük de olsa seçimleri riske ediyordu."Bu arada 23 Nisan resepsiyonunda ilginç bir olay yaşanmıştı. Başbakan Erdoğan, Orgeneral Büyükanıt, Gül ve gazeteciler arasındaki sohbet Köşk seçimine ilişkindi. Gül cebinden bir ilan metnini çıkartıp Büyükanıt'a verdi ve "ABD'de sözde Ermeni soykırımına ilişkin ilanlar veriyoruz. Yarın gazetelerde çıkacak" dedi. Bunu da hatırlatalım...