logo
19 NİSAN 2024

Bayram tarihimiz doğru

Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Görmez, “Kurban Bayramının başlangıcı konusunda yanlış yaptığımıza dair en küçük bir işaret görseydim, bunu paylaşmaktan hiç çekinmezdim” diyerek, uyguladıkları sisteme inancının tam olduğu belirtti
23.10.2012 00:00:00
RECEP BAHAR – MEKKE Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Mehmet Görmez, dini günlerin açıklamasında kendi sistemleri konusunda ısrarcı olacaklarını ifade ederek, İslam dünyasının birliğinin bu sistemle sağlanabileceğini bildirdi. Başkan Görmez, Mekke’de Başkanlığın Hac İdare Merkezi’nde düzenlediği basın toplantısında, ağırlıklı olarak Suudi Arabistan’ın bu sene Kurban Bayramı’nı Türkiye’den bir gün sonra idrak edecek olması üzerinde durdu. Bu konuyu öğrenir öğrenmez Türkiye’de iki ayrı toplantı düzenlediğine dikkatleri çeken Görmez, birisini Din İşleri Yüksek Kurulu, diğerini ise Kandilli Rasathanesi yetkilileri ile yaptığı bilgisini verdi. Görmez, bu konuda şunları söyledi: “Diyanet İşleri Başkanı ve Hadis hocası olarak, bu toplantılarımızda ve araştırmalarımızda yanlış yaptığımıza dair en küçük bir işaret ya da ima görseydim, bayramları ilan etme yetkisi kanunen Kandilli Rasathanesi’ne verildiği halde bunu halkımızla paylaşmaktan hiç çekinmezdim. Bunu açıkça ifade etmek istiyorum. Sorun nereden kaynaklanıyor? Astronomi ilmini medreselerde ders olarak okutmuş, Uluğ Bey’leri, Ali Kuşçu’ları ve Nasreddin Tusi’leri yetiştirmiş bir milletiz. Ayın ve güneşin hareket hesapları matematiksel olarak tespit edildikten sonra, insanların dağlarda ve tepelerde ellerini alınlarına koyup hiçbir teknik imkân kullanmadan hilal arayarak takvim birliği sağlamamız mümkün değil. Kuran-ı Kerim’de bir ayet var: ‘Güneş ve ay belli bir hesap üzerine hareket ederler. (Rahman Suresi Ayet:5 )’ Eğer biz Müslümanlar bu hesabı 14 asırdır tespit edememişsek bu bizim için ayıp olur. Bu hesabı artık insanlık tespit etmiştir. Diyanet İşleri Başkanlığı, takvim birliği için İslam ülkelerini 1979’da İstanbul’da topladı. Orada şu kararlar alındı: Dünyanın herhangi bir noktasında hilal teknik imkânlarla tespit edildiği zaman, eğer bizim coğrafyamızda imsak vakti girmemişse, o ayın Hicri ayına birlikte girmiş oluruz. Ancak sonra bu karardan vazgeçilmiştir. Biz takvim birliğinin sağlanması için bu kararda ısrarlıyız ve ısrarcı olmak zorundayız. Bu sene Zilhicce hilali Kuzey Amerika’nın güneydoğusunda tespit edilmiştir. İmsak vakti Türkiye’de girmediği için, o hilal bizim için geçerlidir. Hilal hiçbir yerde görülmemiştir.” Avrupa’daki Müslümanlar etkileniyor Avrupa’da Müslümanların dini bayramlarda tatil yapmak için 50 yıldır mücadele ettiğini ve son zamanlarda bazı ülkelerde kazanımlar elde ettiğini hatırlatan Prof. Dr. Görmez, “Bir fabrikada Türk ve Arap çalışanlar var. İşveren kime, hangi gün izin verecek? Planlamasını önceden yapıyorlar. Böyle bir yanlışlık ile onların hukukuna tecavüz ediyoruz. Onun için İslam dünyasında birlik olmasını istiyoruz ve kullandığımız sistemde ısrarlıyız” dedi. Girişimlere başlıyoruz Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Mehmet Görmez, Hac mevsiminden sonra takvim birliği konusunda girişimlere başlayacaklarını ifade ederek, şunları söyledi: “1979’daki konferansı tekrarlamak zorundayız. İslam dünyasının öncülerini İstanbul’da toplayarak tekrar bu konuyu gündeme getireceğiz. Mısır Müftüsü ve Balkanlardaki diyanet işleri başkanlarıyla görüşmelerim oldu. Kadim (eski) dönemlerde hesaba güvensizlik astronomi ile astrolojiyi karıştırmaktan kaynaklanmıştır. İslam astronomisi konusunda dünyada uzmanlaşmış çok büyük âlimler var. Öncelikle dar çerçevede o âlimleri Ankara’ya davet ederek, Din İşleri Yüksek Kurulumuz ile çalıştaylar yapacağız. Hemen akabinde İslam dünyasının yetkili birimlerini -İstanbul’u tercih ederiz- bir araya getireceğiz. Şu andaki takvim sistemine göre 2013 ve 2014 yıllarında sorun görünmüyor ama 2015 yılında hem Ramazan, hem de Kurban bayramlarında ihtilaf yaşayacağız. Bir daha ihtilaf yaşatmamak için elimizden gelen çabayı sarf edeceğiz.” Türkiye örnek ülke İslam dünyası içinde Türkiye’nin Hac organizasyonunu en güzel düzenleyen ülkelerden biri olduğuna dikkat çeken Diyanet İşleri Başkanı Görmez, “Her sene farklı ülkelerden pek çok diyanet işleri başkanlığı yetkilileri bizim başkanlığımızı sadece bu amaçla ziyaret etmektedir. Çünkü Suudi makamlar onlara ‘eğer siz başarılı bir Hac organizasyonu gerçekleştirmek istiyorsanız, lütfen Türkiye’ye gidin ve bu işi nasıl yaptığını görün’ diye tavsiye etmektedir. Biz de hiç bir zaman kemali bulduğumuzu iddia edemeyiz. Bizden kaynaklanan ya da kaynaklanmayan sorunlar nedeniyle yakın gelecekte de mükemmeli bulmanın zor olduğunu düşünüyoruz ancak daima mükemmelin peşinde olacağımızı ifade etmek istiyorum” dedi. 1186 hacı adayı Kuran öğrendi Hac’cı bir mektebe dönüştürmek istediklerini ifade eden Prof. Dr. Görmez, bu konuda şunları söyledi: “Hac’ca kayıtlar 27 Mart’ta başlamıştır. Neredeyse 6-7 aylık bir süreç aslında. Bu süreci bir eğitime dönüştürmek istiyoruz. U eğitimin içine Kur’an-ı Kerim öğrenmeyi de koyduk. Şu ana kadar 1186 vatandaşımız Hac ibadeti esnasında Kuran okumayı öğrendi. Bunu olgunlaştırarak devam ettirmeyi planlıyoruz. Her hacı adayımız vahyin kalbinde vahiyle tanışsın, diyoruz.” Yakın coğrafyamızın insanına da destek veriyoruz Mekke’de 576 personelle sağlık hizmeti verdiklerini ifade eden Görmez, Balkanlardan ve Kafkasya’dan gelen Müslüman ülkelerin vatandaşlarına da ayrım gözetmeden hizmet verdiklerini ifade etti. Görmez, “Geçmiş yılarda isim vermeyeceğim bir ülkeden geldikleri otobüslerde geceleyen hacı adayları gördük. Onları aldık, Mina’daki çadırlara getirdik. Günde onlara iki öğün yemek taşıdık” dedi. Bir büyüğün verdiği bilgiye göre, 1947’de 37 kişinin Türkiye’den Hac’ca geldiği bilgisini veren Başkan Görmez, bu sene Avrupa’dan gelen Türklerle birlikte 84 bin kişinin Hac ibadetini yerine getirdiğini dile getirdi. Yeni Mesaj’ın sorularını cevapladı Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Mehmet Görmez, basın toplantısında Yeni Mesaj’ın sorularını da cevaplandırdı. Türkiye’de dini bayramların önceden ilan edildiğini ancak bu tarihlerde daha sonra hiçbir şekilde değişiklik yapılmadığını, oysa birçok İslam ülkesinin tarihlerde değişikliğe gidebildiğini sormamız üzerine Prof. Görmez, sorumuza teşekkür ederek şunları söyledi: “Diyanet İşleri Başkanlığı’nın görevi halkımızı aydınlatmaktır. Bayramların ilanı konusunda bir hatamız olduğu noktasında kanaatimiz oluşsaydı, biz özgürce bu kanaatimizi milletimizle paylaşırdık. Ancak esas aldığımız ilkenin Müslümanların izzetine ve birliğine çok daha fazla hizmet eden bir ilke olduğu için, o ilkede takvim birliği bulunduğu için bunu şahsen önemsiyoruz ve geri adım atmanın doğru olmadığını düşünüyoruz çünkü kendimizle çelişmiş oluruz. Takvim birliğini sağlamanın yolu bu yöntemden geçiyor. Dağlarda, tepelerde hilali görmeye çalışmakla bu birliğin sağlanmayacağı kesin! Hukuki mevzuata gelince, bu şu olmalı: Dini gün ve bayramların ilanı yetkisi sadece Kandilli Rasathanesi’ne verilmiş olması yeterli değil, milletimizin kalbinin mutmain olması için zaten var olan birlikteliğimizin daha da yasal bir çerçeveye oturması uygun olur diye düşünüyorum. Var olan birlikteliğimiz devam ediyor. Biz vakitleri Kandilli’ye bildiriyor, Kandilli de kendisindeki bilgilerle mukayese ederek neticeye varıyor ve ona göre neticeyi paylaşıyor. Takvimlerdeki ilan yetkisi kanunen Kandilli Rasathanesi’nin yetkisinde.” Türk hacı adaylarına yönelik irşat hizmetlerinin arttırılması konusunda da Görmez, vaaz ve sohbetleriyle tanınmış hocalarla çok yoğun bir irşat faaliyeti yürüttüklerini kaydederek, “Hac’cın her menasikinin hikmeti ve esrarı üzerinde duruyoruz” dedi. Görmez, ayrıca kotasını dolduramayan ülkelerin haklarına zaman zaman talip olduklarını ifade ederek, ancak bunun nasip olmadığını bildirdi. Görmez, şunları söyledi: “Komşularımız, özellikle Balkan ülkeleri kotalarını dolduramadı. ‘Şufa hakkımız var’ diyerek, buna talip olduk. Dünyadaki pek çok ülke kotasını dolduramıyor. Suudi Yönetimi, her ülkeyi müstakil olarak kabul ediyor. En çok zorlandığımız konulardan birisi Avrupa ve diğer kıtalardaki Türklerin bizimle gelmesiydi. Hamdolsun, o sorunu aştık ve onlar için 10 bin kota tahsis edildi.” Kutsal topraklara hayat bulmak için gidilir Pazartesi itibariyle 20 hacı adayının hayatını yitirdiğini ifade eden Prof. Dr. Mehmet Görmez, Türkiye’de amansız hastalığa yakalanan bazı kardeşlerimizin bu yolculuğu kendileriyle yapmayı tercih ettiklerini dile getirerek, “Bizim milletimizde mübarek topraklarda ölmek şeklinde bir anlayış vardır. Buraya hayat bulmaya gelinir. O duyguya saygı duyuyorum, o da başka bir güzel duygu. İnanıyorum ki, ölen hacı adaylarımız ruhaniyetleri ile bizimle Arafat’ta birlikte olacaktır.” Hac kutlu bir yolculuktur Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Mehmet Görmez, hac ibadetini 5 büyük yolculuk olarak değerlendirdiğini aktararak, bunlardan bir tanesinin insanın iç dünyasına yönelik olduğunu ifade etti. Görmez, “Beden ülkesinin sultanı dediğimiz kalbimizin derinliklerine yaptığımız bir yolculuktur. Hac insanın kendini tanımasına fırsat verir. Sadece ihram; bizi her türlü bencillikten, kibirden, gururdan, bizi ayrı kılan her türlü statüden bir nebze de olsa arınarak, kendi iç dünyamızla baş başa kalmamızı sağlayan bir yolculuğun ilk adımı olarak değerlendirilebilir” dedi. Haccın insanda gerçekleştirmek istediği ikinci büyük yolculuğun dünya hayatından ebedi hayata, mahşer yaptığımız bir yolculuk olduğuna işaret eden Görmez, bu hususta şunları söyledi: “İnsan adeta kefen bezini kuşanmış olarak Rabbin huzuruna varıyor. Kendi muhasebesini görerek Allah’a hesabını veriyor. İman ettiğimiz ahret aynı zamanda bir gayb âlemi ve bu âleme engin bir yolculuk gerçekleştirmiş oluyoruz. Üçüncü yolculuk Hz. Âdem’le başlayan, Hz. Âdem’le yenilenen, Hz. Muhammed (sav) ile süreklilik kazanan İslam tarihine yapılan engin bir yolculuktur. Kâbe’nin tarihi insanlık tarihi kadar eskidir. Hz. Âdem’le başlayan bir tarihi vardır. Dördüncü yolculuk bizim kardeşlerimize yaptığımız yolculuktur. Hac’cın en önemli hikmetlerinden birisi de farklı renklerden, ırklardan, kültürlerden ve coğrafyalardan mümin kardeşlerimizin bir buluşma mekânı olmasıdır. Tavaf yaparken her dokunuşu bir dua sayıyoruz. İnşallah Arafat’ta bunun zirvesini yaşayacağız. Beşinci yolculuk ise, tasavvuf ehli Hac’cı bir aşk yolculuğuna benzetir. Âşığın maşukuna yaptığı yolculuktur.”
Fenerbahçe penaltılarda yıkıldı
Umutlu başlangıç kabusa döndü
Hayber’deki 'Demir Kubbe'yi yıkan adam
Fabrikalarda işler tersine döndü
Ustaysan, zanaatkârsan maaş kıyak
Teknoloji geliştiriyor
Özellikle 5G teknolojilerinde iddialı
Sulusaray'da deprem korkusu sürüyor
Geceyi dışarıda geçiriyorlar
Kaçmaya çalışan 5 kişi yaralandı
Tokat bu kez 5.6 ile sallandı
Tokat beşik gibi sallanıyor
5.6'lık deprem korkuttu
Doç. Dr. Mehtap Aras 'kaçış yok' dedi
'6 ila 7,2 arasında bir deprem kaçınılmaz'
Kayyum başkan toplantıya katılmadı
Seçimi kaybeden başkan toplantıda
Özel'den seçime dair çarpıcı değerlendirme
' 31 Mart bir zafer değildir'
ABD'den İsrail'e Refah saldırısı için yeşil ışık
İran'a saldırmama şartı iddiası
Parçalanmışlık, rekabet gücü kaybı, yatırım yetersizliği...
AB Liderler Zirvesi başladı
Otomobil piyasasında canlanma başladı
İşte en kolay satılan otomobiller
TÜİK konut satış rakamlarını açıkladı
Martta konut satışı düştü
Şimşek'in temasları ve ABD'den gelen ziyaretçinin şifreleri
'Erdoğan teslim oldu'
Fenerbahçe penaltılarda yıkıldı
Umutlu başlangıç kabusa döndü
Hayber’deki 'Demir Kubbe'yi yıkan adam
Fabrikalarda işler tersine döndü
Ustaysan, zanaatkârsan maaş kıyak
Teknoloji geliştiriyor
Özellikle 5G teknolojilerinde iddialı
Sulusaray'da deprem korkusu sürüyor
Geceyi dışarıda geçiriyorlar
Kaçmaya çalışan 5 kişi yaralandı
Tokat bu kez 5.6 ile sallandı
Tokat beşik gibi sallanıyor
5.6'lık deprem korkuttu
Doç. Dr. Mehtap Aras 'kaçış yok' dedi
'6 ila 7,2 arasında bir deprem kaçınılmaz'
Kayyum başkan toplantıya katılmadı
Seçimi kaybeden başkan toplantıda
Özel'den seçime dair çarpıcı değerlendirme
' 31 Mart bir zafer değildir'
ABD'den İsrail'e Refah saldırısı için yeşil ışık
İran'a saldırmama şartı iddiası
Parçalanmışlık, rekabet gücü kaybı, yatırım yetersizliği...
AB Liderler Zirvesi başladı
Otomobil piyasasında canlanma başladı
İşte en kolay satılan otomobiller
TÜİK konut satış rakamlarını açıkladı
Martta konut satışı düştü
Şimşek'in temasları ve ABD'den gelen ziyaretçinin şifreleri
'Erdoğan teslim oldu'

Tokat'taki deprem Sivas'ta da hissedildi

Tokat'ın Sulusaray ilçesinde meydana gelen 5,6 büyüklüğündeki deprem Sivas'ta da hissedildi.
19.04.2024 01:27:00
İhlas Haber Ajansı
Tokat'taki deprem Sivas'ta da hissedildi
Tokat'taki deprem Sivas'ta da hissedildi
Akşam saat 18.11'de Tokat'ın Sulusaray ilçesinde meydana gelen 5,6'lık deprem sonrası vatandaşlar soluğu dışarıda aldı.

Depreme evinde ve iş yerinde yakalanan vatandaşlar yeni bir deprem korkusuyla kendilerini dışarıya attı.

Bazı vatandaşlar evlerinin önünde ateş yakarak soğuktan korunurken bazı vatandaşlar ise evlerinin önünde toplanarak çay içerek yemeklerini yedi.

Evlerinin önünde ailecek vakit geçiren vatandaşlar çocukların etkilenmemesi için piknik ortamı oluşturdu.

Depreme evinde yakalanan 70 yaşındaki Osman Erten, korku dolu anları anlattı.

Yozgat'ta 200'ün üzerinde ev ve ahırda hasar oluştu

Tokat'ın Sulusaray ilçesinde meydana gelen 5,6 büyüklüğündeki depremin ardından Yozgat'ın Kadışehri ve Aydıncık ilçelerinde 200'ün üzerinde ev ve ahırda hasar oluşurken vatandaşlar geceyi evlerinin bahçelerinde geçiriyor
19.04.2024 00:24:00
İHA
Yozgat'ta 200'ün üzerinde ev ve ahırda hasar oluştu
Yozgat'ta 200'ün üzerinde ev ve ahırda hasar oluştu
Tokat'ın Sulusaray ilçesinde saat 18.11 sıralarında meydana gelen 5,6 büyüklüğündeki sarsıntı, Yozgat merkez ve ilçelerinde de hissedildi. Özellikle Kadışehri ilçesinde ve köylerinde hissedilen deprem nedeniyle vatandaşlar büyük panik yaşadı. Özellikle Kadışehri ilçesine bağlı Gümüşsu, Elmalı Çiftliği, Halı köy ve Yeltenli köylerinde deprem nedeniyle evlerde ve ahırlarda hasar oluştu. Evleri zarar gören vatandaşlar geceyi evlerinin bahçelerinde geçirirken jandarma ekipleri de artçı sarsıntıların devam ettiğini ve vatandaşların geceyi evlerinde geçirmemeleri konusunda uyardı.

Sokaklara çıkan vatandaşlar, evlerinin bahçelerinde ve uygun arazilerde ateş yakarak ısınmaya çalışırken geceyi dışarıda geçireceklerini ifade ettiler.

Öte yandan Yozgat Valiliğince sarsıntıdan etkilenen Aydıncık, Kadışehri ve Çekerek ilçelerinde eğitim ve öğretime bir gün süre ile ara verildiği duyuruldu.

Geceyi sokakta geçiren vatandaşlardan Nazlı Doğan, "Önce bir gürültü geldi. Daha sonra sallanmaya başladı. Çocuklarımı yanıma aldım ama dışarı çıkamadım. Ayaklarımın bağı çözüldü. Sonra küçük oğlumu alıp dışarı çıkabildim. Şok oldum, çok şiddetliydi. Evimiz küçük bir hasar aldı, ahırımızda hasar var, hayvanlarımız dışarıda." dedi.

Hacı Ahmet Gün de deprem dolayısıyla evlerinde hasar olduğunu söyleyerek, 'Tavanlar kırıldı. Deprem olduğunda ben balkondaydım. Sallantı başladı. Tavanlar düşmeye başladı." şeklinde konuştu.

Teknik elemanlar müdürden çok kazanıyor!

 
 
Yenimesaj.com.tr'ye açıklamalarda bulunan İHBİR Yönetim Kurulu Başkanı Kazım Taycı, sanayide ara ve teknik eleman sorunu yaşandığına işaret ederek, "Bugün fabrikalarda makine tadilatı yapan, elektrik tesisat işleriyle uğraşanlar beyaz yakalı müdürlerin aldığı rakamların üzerinde maaş alıyor" dedi.
18.04.2024 23:37:00
AHMET TURAN YİĞİT
 Teknik elemanlar müdürden çok kazanıyor!
 Teknik elemanlar müdürden çok kazanıyor!


İstanbul Hububat Bakliyat Yağlı Tohumlar ve Mamulleri İhracatçıları Birliği (İHBİR) Yönetim Kurulu Başkanı Kazım Taycı, basınla düzenlediği sohbet toplantısında, istihdamda yaşanan sorunlara parantez açarak, önemli açıklamalarda bulundu. Eğitimde yeni bir planlamaya gidilmesi gerektiğine dikkat çeken Taycı, şunları söyledi: "Sektörümüzde ara eleman, teknik eleman ve hatta vasıfsız eleman bulma konusunda ciddi sıkıntılar olduğunu görüyoruz. Üniversitelerin sayısının çok artması ve gençlerin niteliğine bakılmaksızın üniversite diploması almaları durumunda daha iyi iş imkânlarına sahip olacaklarına inanmaları bu süreci de olumsuz etkiliyor. Bu kadar diploması olan gencimize beyaz yaka olarak iş verebilmemiz söz konusu değil. Beyaz yaka çalışan bulma konusunda çok ciddi bir problem yok. Şu anda en önemli problemimiz mavi yakada. Artık öyle bir durum söz konusu ki bugün fabrikalarda makine tadilatı yapan, elektrik tesisat işleriyle uğraşanlar müdürlerin aldığı rakamların üzerinde maaş alıyor. Asgari ücret verilmiyor. Kendisini yetiştirmiş zanaatkâr arkadaşlarımızın eğitimleri olmasa bile, eğitimli hatta birkaç dil konuşan insanlardan daha fazla maaş alıyor. Buradaki sorunun çözülebilmesi için üniversiteler ile ciddi bir planlamaya gidilmesi lazım. Her şeyden önemlisi meslek liselerinin daha aktif bir hale getirilmesi lazım."

Kakaoda neler oluyor?

Son dönemde kakaonun tonunun 10 bin, kakao yağınınkinin ise 32 bin doları aştığına işaret eden Taycı, dünyadaki kakao üretiminin yüzde 65'lik bölümünün Batı Afrika sahillerinde gerçekleştiğini; geriye kalan bölümün ise Güney Amerika'da yetiştiği bilgisini verdi. Taycı, konuyla ilgili şunları söyledi: "Uzak Doğu'da da kısmi olarak Malezya'nın ve Endonezya'nın belirli bölümlerinde yetişiyor. Aşırı iklim olayları Batı Afrika'daki kakao ağaçlarını çok olumsuz etkiledi. Bundan dolayı rekoltede ciddi bir düşüş söz konusu. Bununla birlikte kakaoyu üreten çiftçiler, kakaodan çikolataya gelen zincir içinde en az kazanan insanlar. Kazançlarının çok düşük ve yetersiz olması sebebiyle zahmetli ağaçların bakımları, maliyeti ön planda tutularak uzun zamandan beri gerçekleştirilemiyor. 2020-2021 sezonunda dünyada 5 milyon 290 bin ton çekirdek üretimi gerçekleşmiş. 2022-2023 sezonunda 4 milyon 900 bin ton 2023-2024 sezonunda da 4 milyon 450 bin ton. Yani, baktığımız zaman 2021'den 2022'ye geçerken yüzde 7'lik bir küçülme olmuş. 2022'den 2023'e geçerken de yüzde 10'luk bir küçülme olmuş." Taycı, kakaolu ürünler sektörüne dünyada 10 civarında şirketin yön verdiğine işaret ederek, bu şirketlerin kakao üreticilerini desteklemeleri gerektiğini belirtti.

Deprem riskinin en düşük olduğu zemin yapıları hangileri?

Deprem riskinin en düşük olduğu zemin yapıları, genellikle kaya, kılavuz delme, kompakt ve sıkı, kumlu ve kılıf gibi dayanıklı ve sağlam zemin türleridir. Bu zeminlerde inşa edilen binalar, depremlere karşı daha dirençli olabilir ve daha az hasar görebilirler.
18.04.2024 22:14:00
Ahmet Turan Yiğit
Deprem riskinin en düşük olduğu zemin yapıları hangileri?
Deprem riskinin en düşük olduğu zemin yapıları hangileri?
Deprem, dünyanın birçok yerinde ciddi yıkımlara ve can kayıplarına neden olan doğal felaketlerden biri. Deprem kuşağı ülkesi olan Türkiye ise iki günden bu yana Tokat'ta peş peşe yaşanan depremler nedeniyle yine diken üstünde.

Depremin neden olduğu yıkımın önüne geçmek için yapı mühendisliğinin imkanlarınından yararlanmak kadar, bina yapımı için zemin seçimi de o kadar önemli.

Mühendislik biliminin imkanları ile bugün dünyada 9'un üstündeki depremlere dayanıklı yapılar üretmek mümkün. Ancak yarattığı maliyet nedeniyle özellikle az gelişmiş ve geri kalmış ülkelerde bu tür yapıların yeterli sayıda üretilmesi mevcut ekonomi modellerle imkansız gibi görünüyor.

Depremlerin etkilerini azaltmanın en önemli yollarından biri, binaların güvenli zeminler üzerine inşa edilmesi.

Yapıların inşa edileceği alanların zemin analizi ve mühendislik değerlendirmeleri dikkate alınmalı.

Peki deprem riskine karşı en dayanıklı zemin yapıları hangileri?

Kaya Zeminler

Kaya zeminler, deprem riskinin en düşük olduğu zemin türlerinden biridir. Kaya zemine sahip olan bölgelerde yapılan binalar, doğal olarak daha sağlam bir temele otururlar ve depremlere karşı daha dirençli olabilirler. Kaya zeminler, binaların sallanmasını ve yer değiştirmesini en aza indirerek deprem etkilerini absorbe ederler.

Kılavuz Delme Zeminleri

Kılavuz delme zeminleri, yüksek mukavemetli kaya katmanlarının altında bulunan ve mühendislik teknikleri kullanılarak oluşturulan özel zemin yapılarıdır. Bu tür zeminler, depremlere karşı dayanıklı olmalarıyla bilinirler. Kılavuz delme zeminleri, yapıların sismik hareketlere karşı daha iyi direnç göstermesine yardımcı olur.

Kompakt ve Sıkı Zeminler

Kompakt ve sıkı zeminler, deprem riskinin düşük olduğu diğer bir zemin türüdür. Bu zeminler, genellikle sıkıştırılmış kum, çakıl veya sert toprak gibi malzemelerden oluşur. Bu tür zeminler, depremlerde yapıların hareketini azaltabilir ve yapıların sabit kalmasına yardımcı olabilir.

Kumlu ve Kılıf Zeminler

Kumlu ve kılıf zeminler, deprem riskinin en düşük olduğu zemin türlerinden biridir. Bu tür zeminler genellikle kum, çakıl ve kil karışımından oluşur. Kumlu ve kılıf zeminler, deprem sırasında suyun çıkarılması veya eklenmesiyle sıkıştırılabilecek esnek malzemelerdir. Bu özellikleri, deprem sırasında yapıların zarar görmesini azaltabilir.



logo

Beşyol Mah. 502. Sok. No: 6/1
Küçükçekmece / İstanbul

Telefon: (212) 624 09 99
E-posta: internet@yenimesaj.com.tr gundogdu@yenimesaj.com.tr


WhatsApp iletişim: (542) 289 52 85


Tüm hakları Yeni Mesaj adına saklıdır: ©1996-2024

Yazılı izin alınmaksızın site içeriğinin fiziki veya elektronik ortamda kopyalanması, çoğaltılması, dağıtılması veya yeniden yayınlanması aksi belirtilmediği sürece yasal yükümlülük altına sokabilir. Daha fazla bilgi almak için telefon veya eposta ile irtibata geçilebilir. Yeni Mesaj Gazetesi'nde yer alan köşe yazıları sebebi ile ortaya çıkabilecek herhangi bir hukuksal, ekonomik, etik sorumluluk ilgili köşe yazarına ait olup Yeni Mesaj Gazetesi herhangi bir yükümlülük kabul etmez. Sözleşmesiz yazar, muhabir ve temsilcilere telif ödemesi yapılmaz.