Eğitimde yaz tatiline girilmesi ile birlikte özellikle gençlerimize yönelik misyonerlik faaliyetlerinin artacağını, konunun uzmanları canhıraş feryadla bağırıyorlar, muhtemel tehlikelere dikkat çekiyorlar.
Yaz okulu, sportif faaliyetler, dil kursları, şehirlerarası, ülkelerarası gezi programları gibi kılıflarla oğlunuzun, kızınızın karşısına çıkıp, ciğerparelerinizi sizden koparabilirler. Herhangi bir yaz etkinliğine katılsın diye göndereceğimiz çocuklarımızın kısa bir süre sonra boynunda haçla dönmesi muhtemeldir, hatta size dönmemesi de ihtimal dahilindedir.
Anadolu Gençlik Dergisi'nin bulup konuştuğu Ankaralı Fuat Işık gibi ah vah etmeden tedbirinizi alın ve gözünüz çocuklarınızın üzerinde olsun.
"Özellikle gençleri kiliselere çekerek beyinlerini yıkıyorlar. Benim 19 yaşındaki çocuğumu ortadan kaybettiler, 17 gündür çocuğumu bana göstermediler. Karakola gittim. Çocuğumu karakola getirdiler. Keçiören kilisesinin papazı "çocuğunun yaşı 18, bir şey yapamazsın" diyerek çocuğumu kiliseye geri götürdü. Kendi çocuğum beni görmek istemiyor. Ailece perişan olduk."
Bu okuduklarımız sadece bir babanın feryadı. Binlerce anne babanın feryadı, Anadolu ufuklarında yankılanıyor. Malum medya, Başbakanın cami çokluğundan şikayetini manşetine çekmekle meşgul. Başbakan ve kabinesi de, AB'den müzakere tarihi alabilmek için herşeyi gözden çıkarmış, haçlılar lehine, milletin aleyhine bütün düzenlemeleri yapmış durumda.
On yıldır hoşgörü ve diyalog maskesi altında millete, gençliğimize şirin gösterilen ırz ve vatan düşmanları, dedelerinin izini santim santim izliyorlar.
Dedeleri ne demişti?
Misyoner P. Wheeler:
"Biz Türkiye'de Hıristiyanlar ve Hıristiyanlık için okul, hastane açıyoruz, ilaç götürüyoruz, modern tıbbı ve eğitimi kuruyoruz. Türkler bizi istemeyebilir. Ama oranın sahibi Türkler değil ki".
Merzifon Amerikan Kolejinin müdürü Mr. White, İstanbul'daki bir dindaşına ve meslekdaşına şunları yazıyor:
"Hıristiyanlığın en büyük ve en muntazam rakibi İslamiyet'tir. Türkiye en güçlü Müslüman ülkedir. Gerekirse bu amaca ulaşmak için beşyüz sene bekleyeceğiz. Nihayet buna muvaffak olacağız ve unutmayalım ki mukaddes hizmetimiz sona erinceye kadar pek çok şehit kanı akıtacağız."
Adam senin vatanına göz dikmiş, evine, ocağına göz dikmiş, imanına ve çocuklarına musallat olmuş ve köyünde, kentinde değil, evinin bahçesinde dolaşıyor; siz hala diyorsunuz ki kötü niyeti yoktur, hoş görelim, şu haçını bizim hilalin yanına asalım, ezanla beraber çanları da dinleyelim ve dinletelim. Bu yaptıklarınıza ecdadımız; işbirlikçilik, menfaatlerini müstevlilerin siyasi emelleriyle birleştirmek diyordu, siz ise "hizmet" diyorsunuz. Kusura bakmayın ama yukarıdaki paragrafta "mukaddes hizmetimiz sona erinceye kadar" tarzında yer alan hizmetle bir paralellik arz ediyor bu yaptıklarınız. Biz yanılmış olmayı çok arzu ederiz ama bugünlerde sıklaştırdığınız kilise ziyaretleri de endişelerimizi haklı çıkarıyor.
"Verdim yarıya geldim beriye" hesabı yapmayın, çocuklarınıza sahip çıkın!
Yaz okulu, sportif faaliyetler, dil kursları, şehirlerarası, ülkelerarası gezi programları gibi kılıflarla oğlunuzun, kızınızın karşısına çıkıp, ciğerparelerinizi sizden koparabilirler. Herhangi bir yaz etkinliğine katılsın diye göndereceğimiz çocuklarımızın kısa bir süre sonra boynunda haçla dönmesi muhtemeldir, hatta size dönmemesi de ihtimal dahilindedir.
Anadolu Gençlik Dergisi'nin bulup konuştuğu Ankaralı Fuat Işık gibi ah vah etmeden tedbirinizi alın ve gözünüz çocuklarınızın üzerinde olsun.
"Özellikle gençleri kiliselere çekerek beyinlerini yıkıyorlar. Benim 19 yaşındaki çocuğumu ortadan kaybettiler, 17 gündür çocuğumu bana göstermediler. Karakola gittim. Çocuğumu karakola getirdiler. Keçiören kilisesinin papazı "çocuğunun yaşı 18, bir şey yapamazsın" diyerek çocuğumu kiliseye geri götürdü. Kendi çocuğum beni görmek istemiyor. Ailece perişan olduk."
Bu okuduklarımız sadece bir babanın feryadı. Binlerce anne babanın feryadı, Anadolu ufuklarında yankılanıyor. Malum medya, Başbakanın cami çokluğundan şikayetini manşetine çekmekle meşgul. Başbakan ve kabinesi de, AB'den müzakere tarihi alabilmek için herşeyi gözden çıkarmış, haçlılar lehine, milletin aleyhine bütün düzenlemeleri yapmış durumda.
On yıldır hoşgörü ve diyalog maskesi altında millete, gençliğimize şirin gösterilen ırz ve vatan düşmanları, dedelerinin izini santim santim izliyorlar.
Dedeleri ne demişti?
Misyoner P. Wheeler:
"Biz Türkiye'de Hıristiyanlar ve Hıristiyanlık için okul, hastane açıyoruz, ilaç götürüyoruz, modern tıbbı ve eğitimi kuruyoruz. Türkler bizi istemeyebilir. Ama oranın sahibi Türkler değil ki".
Merzifon Amerikan Kolejinin müdürü Mr. White, İstanbul'daki bir dindaşına ve meslekdaşına şunları yazıyor:
"Hıristiyanlığın en büyük ve en muntazam rakibi İslamiyet'tir. Türkiye en güçlü Müslüman ülkedir. Gerekirse bu amaca ulaşmak için beşyüz sene bekleyeceğiz. Nihayet buna muvaffak olacağız ve unutmayalım ki mukaddes hizmetimiz sona erinceye kadar pek çok şehit kanı akıtacağız."
Adam senin vatanına göz dikmiş, evine, ocağına göz dikmiş, imanına ve çocuklarına musallat olmuş ve köyünde, kentinde değil, evinin bahçesinde dolaşıyor; siz hala diyorsunuz ki kötü niyeti yoktur, hoş görelim, şu haçını bizim hilalin yanına asalım, ezanla beraber çanları da dinleyelim ve dinletelim. Bu yaptıklarınıza ecdadımız; işbirlikçilik, menfaatlerini müstevlilerin siyasi emelleriyle birleştirmek diyordu, siz ise "hizmet" diyorsunuz. Kusura bakmayın ama yukarıdaki paragrafta "mukaddes hizmetimiz sona erinceye kadar" tarzında yer alan hizmetle bir paralellik arz ediyor bu yaptıklarınız. Biz yanılmış olmayı çok arzu ederiz ama bugünlerde sıklaştırdığınız kilise ziyaretleri de endişelerimizi haklı çıkarıyor.
"Verdim yarıya geldim beriye" hesabı yapmayın, çocuklarınıza sahip çıkın!
Aziz Karaca / diğer yazıları
- Hangisine daha çok üzüldünüz? / 23.04.2024
- Halleri var bizimkine benzemez / 22.04.2024
- ‘Hazır ol cenge eğer ister isen sulh-u salah’ / 20.04.2024
- Doymayan gözden ve ürpermeyen kalpten… / 19.04.2024
- Dilde adalet / 18.04.2024
- İlk çeyrek heba oldu gitti / 16.04.2024
- Dosdoğru dostluklara yelken açmak… / 14.04.2024
- Dosdoğru dostluklara yelken açmak… / 10.04.2024
- Bayram gelmiş! / 09.04.2024
- Ağır misafiri yolcu ederken… / 08.04.2024
- Halleri var bizimkine benzemez / 22.04.2024
- ‘Hazır ol cenge eğer ister isen sulh-u salah’ / 20.04.2024
- Doymayan gözden ve ürpermeyen kalpten… / 19.04.2024
- Dilde adalet / 18.04.2024
- İlk çeyrek heba oldu gitti / 16.04.2024
- Dosdoğru dostluklara yelken açmak… / 14.04.2024
- Dosdoğru dostluklara yelken açmak… / 10.04.2024
- Bayram gelmiş! / 09.04.2024
- Ağır misafiri yolcu ederken… / 08.04.2024