logo
25 NİSAN 2024

Bor, Milli Güvenlik Meselesidir

07.05.2003 00:00:00








































Türkiye'de bir Bor tartışması yaşanıyor. Bazıları Bor'un o kadar büyütülmemesi gerektiğini söylüyorlar. Çok önemli olduğunu söyleyenler var. Bor, Türkiye için önemli bir maden mi?

Mustafa Çınkı- Sadece Bor değil, bütün madenler, her devlet için çok büyük önem taşır. Sanayinin temel girdisi yeraltı kaynaklarıdır. Yeraltı kaynakları bir devletin gücünün de temel göstergelerinden bir tanesidir. Eğer yer altı kaynaklarınızı sanayinizde kullanıyorsanız bu kaynaklar o ülke ve o ülkenin ulusu için çok ciddi önem taşır. Çünkü ondan çok ciddi katma değer meydana getirirsiniz. Ama, sanayide kullanmıyor, yerin altından çıkartıp yabancılara hammadde kaynağı olarak gönderiyorsanız, yer altı kaynaklarınızın hiç bir önemi yok demektir.

BOR'UN TÜRKİYE

İÇİN ÖNEMİ

Yüksek teknoloji pazarı yaklaşık 1,5 trilyon dolarlık bir paya sahiptir. Bu pazarın hammadde altyapısı, madenler, petrol rafine ürünleri ve malzeme mühendisliği olmak üzere toplam 40 milyar dolarlık bir büyüklüğe sahiptir. Malzeme mühendisliği dediğiniz zaman yüksek teknoloji ürünlerinin hepsinin içine Bor girer. Bunun 2 milyar dolarlık bölümünü hammadde alt tabanı olarak kabul edecek olursak ve bundan 1,5 trilyon dolarlık bir katmadeğer yaratıldığını düşünürsek, Bor'un önemsiz olduğunu söylemek akıl kârı değildir. Onun için "Bor önemsizdir" yaklaşımının arkasındaki düşünceyi iyi okumak lazımdır.

Türkiye'deki Bor rezervlerinin miktarı biliniyor mu?

Çınkı- İngiltere'de, endüstriyel hammadde tröstü Rio Tinto ile yakın ilişkileri olan Boron İnternational Ltd.'in verileri var. Bu şirketin raporlarında ABD'de 100 milyon tonun üzerinde Bor cevheri gözükürken, yine ABD'de Bor yataklarını işleten Rio Tinto'nun 2002 yılı faaliyet raporlarında 30 milyon ton gibi bir rakamla karşı karşıya kalıyoruz. Geçen sene Kütahya'da bir yabancı profesöre rastladım. Akademik ilişkilerini kullanarak Türkiye'de Bor çıkan yerlerde araştırma yapmaya gelmişti. Ondan öğrendik ki geçen sene Mart ayında, yurtdışındaki muhtelif üniversitelerden, yaklaşık 60 civarında profesör, özellikle Batı Anadolu'muzdaki maden varlığını ve jeolojik yapıyı incelemek üzere gelmişler. Onlar, "Neden Gediz'in batısında daha çok bulunuyor?" yaklaşımında bulunuyorlar. Demek ki Gediz'in doğusunda da var. Gediz grabelinin batısı için söylenen rakamlar 2,5-5 milyar ton arasında değişiyor.

Dünya rezervlerinin % 60-70'i Türkiye'de deniliyor. Doğru mu?

Çınkı- Bence onun çok çok daha ötesinde. % 90'ın da üzerinde olabilir.

BUSH BOŞUNA

KONUŞMADI

ABD'nin Bor rezervinin 30 milyon ton olduğunu söylediniz. Bu rezerv ne zaman biter?

Çınkı- Deklere ettiklerine göre 10 yıl sonra biter. Stratejik olarak ayırdıkları bir rezerv yoksa 10 yıl içinde biter.

ABD'de, alternatif enerji kaynaklarına büyük bir yönelme var. Kendi rezervleri madem ki tükenmeye bu kadar yakın, niye Bor üzerinde yatırım yapıyorlar?

Çınkı- Amerika, bir hegemon güç. Eğer kendisinde yoksa mesele değil. Amerika'da petrol de yok. Ama, Amerika petrol tüketmekten geri kalmıyor. 1970'li yıllardan beri ABD'de, alternatif enerji kaynakları konusunda birçok üniversite, araştırma gurubu çalışıyor. Bunlardan bir tanesi de Millenium Cell. Kendisine enerji kaynağı olarak Bor ve Bor'un hidrojen taşıyıcı özelliğini seçmiş. Millenium Cell'in arkasında çok ciddi anlamda otomobil sektörü var. Otomobil üreticilerinin lideri Daimler Chrysler, Rio Tinto'nun alt şirketi U.S. Borax, aynı zamanda Mullenium Cell'in stratejik ortağıdır. Bu tür teknolojilerin yakın bir gelecekte hayata geçirileceği noktasında kuvvetli bir emare teşkil eden nokta, Daimler Chrysler'in yaklaşık 10'a yakın otomotiv firmasını stratejik ortak olarak belirlemesidir.









































İhtiyaç duyulduğu zaman hidrojen üreten bir sistemle Bor'dan hidrojen üreterek bugüne kadar beş arabada denediler. Çok olumlu sonuç aldılar. Önümüzdeki Ağustos'ta aynı sistemle çalışan bir vapur tanıtıma girecek. Geçtiğimiz Temmuz ayında zırhlı personel taşıyıcılarda, tanklarda, lojistik ikmal sağlayan araçlarda kullanılmak üzere teknoloji satın aldılar.

Bor ile çalışan otomobil var mı?

Çınkı- Var.

Bu sistem otomobil sektöründe tam manasıyla ne zaman devreye girer?

Çınkı- Bunu bir devrim olarak değerlendirmek lazım. Sanayi devrimi birdenbire oluşmadı. Yine, atomun gücü keşfedildikten sonra hemen nükleer santraller kurulmadı. Sanıyorum bir geçiş dönemi olacak. Önümüzdeki beş yıl içerisinde sektörün kapasitesinin 400-500 milyar dolarlara ulaşacağına dair bilim adamlarının ifadeleri var.

Enerji sektöründe, yeni santrallerde kullanılması söz konusu mu?

Çınkı- Başkan Bush'un, 6 Şubat'taki açıklamasına bakılacak olursa önümüzdeki 15 yıl içerisinde hava kirliliği yaratan elektrik üretiminden vazgeçilecek. 1997 yılında Florida Üniversitesinden üç Fizik bilim adamının Bilim Dergisinde yayınlamış olduğu bir makale var. Yedi yıl içerisinde Bor füzyon santrallerinin hayata geçirilebileceği ifade ediliyordu. Sene 2003. Sanıyorum önemli bir takım adımlar atılmış olacak ki ABD Başkanı bu kadar cüretkâr bir açıklamada bulunuyor.

TÜRK MİLLETİ

BİLMESİN İSTENİYOR

Bir enerji devrimi ile karşı karşıyayız. Ama bizdeki Bor rezervlerinin önemsiz olduğunu söyleyen bilim adamları var. Öyle bir tablo çizdiniz ki bu gerçekleşirse Türkiye, dünyanın bir numaralı ülkesi olacak. Peki, Bor'u neden bu kadar değersiz göstermeye çalışıyorlar?

Çınkı- Bor iyi bir hidrojen taşıyıcı. Dünyanın en zengin Bor rezervleri de bizde. Demek ki dünyanın en fazla hidrojen taşıma kapasitesine sahip ülkesi Türkiye'dir. Onun için "Bor önemsizdir" diyenler, bu ülkenin iç dinamiklerinin sesini dile getirmiyorlar. Türk ulusu bunu bilmesin, elindeki bu kaynaklardan haberdar olmasın, istiyorlar.

Bor'u hammadde olarak satmakla, ürüne dönüştürmek arasında bir mukayese yapılırsa nasıl bir rakam ortaya çıkar?

Çınkı- İleri kullanımlarda rakamlar inanılmaz boyutlara çıkıyor. Örneğin 270 dolara sattığınız bir ton Kolemanit'i, element hale getirirseniz kilogramı 3-4 bin dolarlar gibi rakamlar ortaya çıkıyor. Buradan çıkan sonuç şu: Biz sahip olduğumuz kaynakları yabancı endüstrilerin çıkarına mı teslim edeceğiz, yoksa onu kendi endüstrimizin eline mi teslim edeceğiz? Türkiye bir tercihte yol ayrımının ucunda.

Bor, başlı başına bu endüstri devrimini sağlayacak bir imkan öyle mi?

Çınkı- Biz, çağdaşlaşmayı genelde Batı kültürünün ürettiği davranışları benimseme olarak algılıyoruz. Ama bu ülkeyi kuranların ifade ettiği çağdaşlaşma sanayileşme ile eşdeğerdir. Bor, bir fırsattır. Bu fırsatı yakalarsa Türkiye yeni ufuklar açar.

ÜLKEMİZE

YÖNELEN TEHDİT

Şu anda Bor madenlerini almaya çalışan yabancı şirketler var mı?

Çınkı- Var. Bu bağlamda Rio Tinto, Türkiye'deki Bor yataklarından vaz geçmez, geçmesi de mümkün değildir. Avrupa, Amerika sanayisi, Türkiye'deki Bor yataklarını kendi sanayisine hizmet etmek üzere konuşlandırmak arzusundan asla vazgeçmez. Amerika'da bir kişi yılda 1 800 ton maden tüketiyor. Bizde bu rakam 100 ton. Amerika'nın bu ihtiyacı tedarik etmek için her yolu denediğini bilmeyen yok. O zaman Bor'a sahip çıkmak hususunda bir milli güvenlik politikası gerekiyor.

Çınkı- Sadece Bor'a değil, tüm yeraltı kaynaklarımıza sahip çıkmak artık ulusal güvenlik meselesi halini almıştır. Bir devletin yaşayabilmesi için en somut kaynaklar madenlerdir. Yeraltı kaynağınız varsa, o kaynağı ileri ürün haline dönüştürüyorsanız sizin bir kıymet-i harbiyeniz vardır. Sanayileşmiş devletler Osmanlı topraklarına demiryolu yapıyor diye birtakım imtiyazlarla geldiler. Bunlardan biri de Chaster idi. Chaster, Diyarbakır'dan Kerkük-Musul'a-Süleymaniye'ye uzanan 2 bin km'lik hat boyunca bir demiryolu ağının sağında ve solunda toplam 40 km'lik alandaki yeraltı kaynaklarının 99 yıllığına işletim hakkını istedi. Bu epeyce tartışıldı. Cumhuriyetin ilk yıllarında hükümet bunu imzaladı ama Atatürk yırtıp çöpe attı. Chaster projesi bugün özellikle Anglo-Amerikan ortaklıklar tarafından titizlikle takip edilen bir projedir.

Galiba bu husus olayı özetliyor.

Çınkı- Evet! Osmanlıyı yıkan petroldü. Yeraltı kaynaklarıydı. Bugün Türkiye'ye yönelen tehdit de bu. n
'Suça konu ihaleyi hatırlamıyorum'
'Siyasi yasak' davası ertelendi
'Herkes lütfen bu tavrımızı çok iyi bilsin'
CHP'de 'Saray' kavgası kızışıyor!
İmam nikahlı eş anneden şikayetçi oldu
7 aylık bebeğini yola bıraktı!
AKP'li belediyeden o görüntü hakkında açıklama
'Takdir halkımızındır'
Ankara'da konuşulan Akşener senaryosu
Hedefi 2028 mi?
Piyasalar merakla bekliyordu
TCMB faiz kararını açıkladı
İddia üzerine DMM'den açıklama geldi
Ehliyetlerine el konulmayacak!
Projeyi öğrenciler geliştirdi
8 şiddetindeki depreme dayanıklı
Özel'den 'Çorlu' kararı hakkında açıklama
'Siyasi sorumluluk unutulmamalı'
AK Partili meclis üyesinin dikkat çeken şovu
Başkanın önünde kendini yere attı
Irak'tan atılan adım hakkında MSB'den açıklama
PKK 'yasaklı örgüt' ilan edildi
Çorlu tren kazasının cezaları belli oldu
6 sene sonra karar açıklandı
İYİ Parti'de istifalar devam ediyor
Kongre öncesi üst düzey istifa
Şehirde göz gözü görmüyor
Çöl tozu İzmir'i teslim aldı
57. Alay Vefa Yürüyüşü düzenlendi
Her şey 109 yıl önceki gibi
'Suça konu ihaleyi hatırlamıyorum'
'Siyasi yasak' davası ertelendi
'Herkes lütfen bu tavrımızı çok iyi bilsin'
CHP'de 'Saray' kavgası kızışıyor!
İmam nikahlı eş anneden şikayetçi oldu
7 aylık bebeğini yola bıraktı!
AKP'li belediyeden o görüntü hakkında açıklama
'Takdir halkımızındır'
Ankara'da konuşulan Akşener senaryosu
Hedefi 2028 mi?
Piyasalar merakla bekliyordu
TCMB faiz kararını açıkladı
İddia üzerine DMM'den açıklama geldi
Ehliyetlerine el konulmayacak!
Projeyi öğrenciler geliştirdi
8 şiddetindeki depreme dayanıklı
Özel'den 'Çorlu' kararı hakkında açıklama
'Siyasi sorumluluk unutulmamalı'
AK Partili meclis üyesinin dikkat çeken şovu
Başkanın önünde kendini yere attı
Irak'tan atılan adım hakkında MSB'den açıklama
PKK 'yasaklı örgüt' ilan edildi
Çorlu tren kazasının cezaları belli oldu
6 sene sonra karar açıklandı
İYİ Parti'de istifalar devam ediyor
Kongre öncesi üst düzey istifa
Şehirde göz gözü görmüyor
Çöl tozu İzmir'i teslim aldı
57. Alay Vefa Yürüyüşü düzenlendi
Her şey 109 yıl önceki gibi

Yargıtay Başkanlığı seçiminde 25. turda da sonuç çıkmadı

Yargıtay Başkanı Mehmet Akarca'nın 4 yıllık görev süresinin dolması nedeniyle yapılan başkanlık seçimlerinin 25. turunda da hiçbir aday salt çoğunluğu sağlayamadı.
25.04.2024 14:23:00
İhlas Haber Ajansı
Yargıtay Başkanlığı seçiminde 25. turda da sonuç çıkmadı
Yargıtay Başkanlığı seçiminde 25. turda da sonuç çıkmadı
Yargıtay Başkanlığı görevine 24 Mart 2020'de seçilen Mehmet Akarca'nın 4 yıllık görev süresi 24 Mart itibarıyla sona erdi.

Yüksek Mahkeme'nin 4 yıl boyunca görev yapacak yeni başkanını belirlemek için yapılan seçimin ilk 24 turunda hiçbir adayın 348 Yargıtay üyesinin salt çoğunluğu olan en az 175 oyu alamaması nedeniyle bugün 25. tur oylaması yapıldı.

24. turda en fazla oyu alan 3. Hukuk Dairesi Başkanı Ömer Kerkez ve 3. Ceza Dairesi Başkanı Muhsin Şentürk'ün katılabildiği oylamada, Kerkez 136, Şentürk ise 131 oy aldı. Seçime katılım 322 olarak kayıtlara geçerken, 13 boş oy kullanıldı, 42 oy da geçersiz sayıldı.

Salt çoğunluğun sağlanamaması nedeniyle seçime 26. tur oylamayla devam edilecek. Seçimlerde üye tam sayısının salt çoğunluğunun hazır bulunması gerekiyor.

Uzmanından 'Çöl tozu' açıklaması

 Göğüs Hastalıkları Uzmanı Dr. Öğr. Üyesi Abdullah Kansu, risk gruplarına ilişkin konuşurken çöl tozuna karşı toplumda dikkat edilmesi gerekenleri sıraladı.
25.04.2024 10:42:00
İhlas Haber Ajansı
Uzmanından 'Çöl tozu' açıklaması
Uzmanından 'Çöl tozu' açıklaması
Afrika üzerinden gelen çöl tozları ve sıcak hava dalgası Türkiye'de etkili olurken Göğüs Hastalıkları Uzmanı Dr. Öğr. Üyesi Abdullah Kansu, 'Çocuklar, alerjisi ve astımı olanlar, KOAH'lılar, yaşlılar daha fazla risk altında. Partiküllerin içinde kimyasallar da var, ileriye dönük kronik, nörolojik hastalıklar açısından etkiler oluşturduğu gösterilmiş. Solunum semptomları olan hastalar acillere artan şikayetlerle, atak dediğimiz tabloyla geliyor. 'Neden olduk' diyorlar. Dışarıda geçireceğimiz vakti azaltalım, maskeyle çıkalım, aldığımız sebze meyveleri bol suyla yıkamaya çalışalım' dedi.

Afrika üzerinden gelen çöl tozları ve sıcak hava dalgası Türkiye'de etkili oluyor. Rüzgar ile birlikte gelen toz, Yunanistan'ın başkenti Atina'yı turuncuya boyarken uzmanlar, tozun birkaç gün daha Türkiye'yi etkilemeye devam edeceğini belirtti. Meteoroloji Genel Müdürlüğü toz taşınımına yönelik uyarılar yaparken uzmanlar, insan sağlığına etkisine yönelik bilgi verdi. Medipol Mega Üniversite Hastanesi Göğüs Hastalıkları Uzmanı Dr. Öğr. Üyesi Abdullah Kansu, risk gruplarına ilişkin konuşurken çöl tozuna karşı toplumda dikkat edilmesi gerekenleri sıraladı.

'Çocuklar, alerjisi, astımı olanlar, KOAH'lılar ve yaşlılar daha fazla risk altında'

Havadaki tozun vücudun birçok noktasını etkilediğini ifade eden Göğüs Hastalıkları Uzmanı Dr. Öğr. Üyesi Abdullah Kansu, 'Kışı biraz zor geçirdik özellikle viral hastalıklarımız çok fazlaydı, o dönemi şu an biraz kapattık, biraz alerjenler ortaya çıkmıştı. Bahar erken geldi, mart ayında çiçekler, polenler alerji mevsimi derken bugünlerde sabahları uyanıyoruz, arabalarımızın üstü çamur şeklinde. Sahra Çölleri'nden gelen dünyanın döngüsünde olan şeyler bunlar, ülkemize, şehirlerimize ulaşan kum fırtınasıyla ortaya çıkmış bir toz bulutu var. Bunlar mikro küçük partiküller şeklinde havada şu anda uçuşuyorlar. Bunları soluyoruz, belli bir mikro partikülün altındakilerin de akciğerimizin en küçük hava keseciklerine kadar ulaştığını biliyoruz. Bu da bizim solunum yolu şikayetlerimizi artırıyor. Bir; çocukları söylemek lazım, ikincisi alerjisi ve astımı olanlar, üçüncü grup olarak KOAH'lı, dördüncü yaşlı grubumuzu saymamız lazım. 4 grubun bugünlerde dışarıdaki bu etkene maruz kaldığında doğacak sonuçları daha fazla. Hepimiz maruz kalıyoruz ama saydığımız 4 grup daha fazla risk altında. Sadece akciğer için de bir etki oluşturmuyor şu an cildimizde; yüzümüzde, elimizde, saçımızda hissediyoruz. Etrafta uçuştuğu için göz bölümüne gelen hasta sayımızda bir artış var, solunum yoluyla ilgili ciddi manada artan bir şey var. Bu tozların içinde sadece kum taneleri, toz değil kimyasallar da var. Onların ileriye dönük kronik, nörolojik hastalıklar açısından da etkiler oluşturduğu dünyada gösterilmiş. Evimizde sinekliklerimiz vardır, partikülleri, polenleri, böcekleri, uzaklaştıracak şekilde, az düzeyde olsa bile geçişini engeller ama 'Penceremizi çok açalım, havalandıralım' gibi durumları en azından şu bir hafta için biraz azaltmamamız gerekiyor. Çok acil, olağanüstü bir durum yoksa bu grubun özellikle dışarıda çok vakit geçirmemesini hatırlatmak lazım' dedi.

'Hastalar artan şikayetlerle, atak dediğimiz tabloyla geliyor'

Toza karşı maske kullanımına yönelik konuşan Dr. Öğr. Üyesi Kansu, 'Özellikle kronik grubun kullanması şart, en basit cerrahi maske dediğimiz pandemide kullandığımız maske ile başlanabilir ama bu belli partikülün altını tutmayacaktır. İmkanı olanların özellikle bu saydığımız risk faktöründeki kişilerin 3M maskeleri kullanmalarını hatırlatabiliriz. Bu günlerde göğüs hastalıkları ya da acillere solunum semptomları olan hastalar, alerji, astım geçmişi olan hastalarımız kum fırtınası, partiküller sebebiyle artan şikayetlerle, atak dediğimiz tabloyla karşımıza geliyor. Neler var; öksürük, hırıltı, gece solunum şikayetleri, bir miktar ateş, nefes darlığı şeklinde bu hastalar acile ya da göğüs hastalıklarına geliyorlar. 'Neden olduk, ne değişti' diyorlar, farkına değiller. Alerjenlerin bu günlerde etkisi var ama son 2 haftadır bu kum fırtınasının bu alerji, astım, KOAH olan hastalarda biraz daha solunum semptomlarını kötüleştirdiğini, acile getirdiğini biliyoruz. Meteoroloji açısından takip etmemiz lazım, uzmanların görüşünü dinleyeceğiz, bu hafta akışının süreceğini biliyoruz. Boğazımızda bir gıcık hissi sadece bu saydığımız risk grubu değil şu anda hepimizde var. Cildimizde bir kuruluk hissi var. Birincisi dışarıda geçireceğimiz vakti biraz azaltalım, ikincisi pencerelerimizi çok açmayalım, üçüncüsü maskeyle çıkalım, dördüncüsü eve geldiğimizde lütfen bir duş alalım, üstümüzü değiştirelim. Beşincisi sıvı tüketimi, bol su içmeye çalışalım çünkü o sinüslerimiz, bronşlarımız, burnumuzun içinde de birikiyor bize gıcık hissi de yapıyor. Bu sadece bedenimize aldığımız bir şey değil, şu an da her yere arabamızın üzerine düştüğü gibi tarladaki ekinlere, mahsullere, sebze, meyvelere de düşüyor. Eve aldığımız, pazardan getirdiğimiz sebze meyveleri bol suyla yıkamaya çalışalım" şeklinde konuştu.

Gar katliamı davasında mütalaa açıklandı

Yargıtay’ın bozma kararı sonrası tekrar görülen terör örgütü DEAŞ’ın Ankara Garı önünde 10 Ekim 2015’te düzenlediği ve 101 kişinin öldüğü saldırıyla ilgili 10’u tutuklu 26 sanığın yargılandığı davada esas hakkındaki mütalaa açıklandı.
25.04.2024 09:41:00
İhlas Haber Ajansı
Gar katliamı davasında mütalaa açıklandı
Gar katliamı davasında mütalaa açıklandı
Ankara 4. Ağır Ceza Mahkemesinde görülen duruşmaya tutuklu sanıklar bulundukları cezaevinden Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi (SEGBİS) ile katılırken, taraf avukatları salonda hazır bulundu.

Avukatlar, kovuşturmanın genişletilmesini ve terör saldırısından önce ihmali bulunan kamu görevlileri hakkındaki belgelerin mahkemece değerlendirilmesini talep etti.

Beyanların ardından esas hakkındaki görüşünü açıklayan savcı, sanık Erman Ekici'nin "anayasal düzeni ihlal" suçundan 1, "101 kişiyi kasten öldürme" suçundan da 101 kez olmak üzere toplam 102 kez ağırlaştırılmış müebbet hapisle cezalandırılmasını talep etti.

Ekici'nin 379 kişiyi kasten öldürmeye teşebbüs suçundan da 6 bin 822 yıla kadar hapisle cezalandırılmasını talep eden savcı, diğer sanıklar Abdülmubtalip Demir, Talha Güneş, Metin Akaltın, Yakub Şahin, Hakan Şahin, Halil İbrahim Alçay, Resul Demir, Hacı Ali Durmaz ve Hüseyin Tunç için de "kasten öldürme" suçundan ağırlaştırılmış müebbet hapis talebinde bulundu.

Söz alan sanık Ekici, savunmasını hazırlamak için süre talep etti.

Mahkeme heyeti, tutuklu sanıkların mevcut hallerinin devamına hükmederek, duruşmayı 26 Haziran'a erteledi.

Grip vakaları arttı, servisler doldu

Trabzon'da havaların son günlerde bir sıcak bir serin seyretmesi ile birlikte gribal enfeksiyonların artış gösterdiği ve geçtiğimiz yıl Eylül ayından beri aktif olan grip salgının sürdüğü belirtildi.
25.04.2024 09:12:00
İhlas Haber Ajansı
Grip vakaları arttı, servisler doldu
Grip vakaları arttı, servisler doldu
Konuyla ilgili değerlendirmelerde bulunan Karadeniz Teknik Üniversitesi (KTÜ) Tıp Fakültesi Farabi Hastanesi Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Gürdal Yılmaz, 'Influenza salgını bir türlü bitmedi; Eylül ayında başlayan salgın halen devam etmekte' dedi.

Bugünlerde havaların değişkenlik göstermesi ile enfeksiyonların da arttırdığını kaydeden Yılmaz, 'Hava değişimleri zamanı enfeksiyonların en yoğun olduğu zamanlardır. Şu anda hava değişimi zamanı olduğu için enfeksiyon hastalıkları servisinde yer bulamıyoruz. Bu değişim ile birlikte her türlü enfeksiyon karşımıza çıkıyor. Influenza salgını bir türlü bitmedi; Eylül ayında başlayan salgın halen devam etmekte. Yazın inşallah olmayacağını düşünüyoruz. Koronavirüs kışın da vardı ancak Influenza'nın altında kaldı. Influenza daha ön planda karşımıza çıktı. Koronavirüs'ü yine göreceğiz ancak daha az karşılaşacağız diye düşünüyorum. Hijyen kurallarına uyulması gerekiyor, hasta olan kişi ile temasta bulunmamak gerekiyor, hasta olan kişinin maske kullanması gerekiyor. Artık dünya çok küçüldü seyahatlerin kolaylaşması ile birlikte. Hemen her yerde insan olabiliyor. Türkiye'den Çin'e giden de var, Çin'den Türkiye'ye gelenler de. Virüs çok kolaylıkla yayılabiliyor. Dünya genelinde değişik virüsler ile karşı karşıya kalınabiliyor ama toplum içinde belli bir bağışıklık oluştuğu için önceki kadar yayılmıyor, yayılanlar da o seviyede azalıyor ve kayboluyor' diye konuştu.
logo

Beşyol Mah. 502. Sok. No: 6/1
Küçükçekmece / İstanbul

Telefon: (212) 624 09 99
E-posta: internet@yenimesaj.com.tr gundogdu@yenimesaj.com.tr


WhatsApp iletişim: (542) 289 52 85


Tüm hakları Yeni Mesaj adına saklıdır: ©1996-2024

Yazılı izin alınmaksızın site içeriğinin fiziki veya elektronik ortamda kopyalanması, çoğaltılması, dağıtılması veya yeniden yayınlanması aksi belirtilmediği sürece yasal yükümlülük altına sokabilir. Daha fazla bilgi almak için telefon veya eposta ile irtibata geçilebilir. Yeni Mesaj Gazetesi'nde yer alan köşe yazıları sebebi ile ortaya çıkabilecek herhangi bir hukuksal, ekonomik, etik sorumluluk ilgili köşe yazarına ait olup Yeni Mesaj Gazetesi herhangi bir yükümlülük kabul etmez. Sözleşmesiz yazar, muhabir ve temsilcilere telif ödemesi yapılmaz.