Başbakan Atina'dan döndükten sonra Yunanistan'da çok önemli bir gelişme oldu. Ayasofya Meydanı'na "Pontus Rum Soykırım Anıtı" dikildi. M.BAYRAKTAR'ın yazısı
Başbakan Erdoğan geçen hafta Yunanistan'da idi. Güneydoğu Avrupa İşbirliği süreci dolayısıyla yapılan zirveye katıldı. Bu ziyaretten aklımızda kalan şey, sayın Başbakanımızın, Selanik'te, Atatürk'ün doğduğu evdeki deftere yazılan ve kendisi hakkında eleştirel ifadeler yer alan sayfaları yırtıp atması oldu. Bu tavır, basın tarafından oldukça yakışıksız bulundu. Başbakan kendisine yönelik eleştirilere karşı daha hoşgörülü olmalıydı. Başbakan Atina'dan döndükten sonra Yunanistan'da çok önemli bir gelişme oldu. Yunanlılar Erdoğan'ın da uğradığı Selanik'te Ayasofya Meydanı'na bir "Pontus Rum Soykırım Anıtı" diktiler. Bronzdan yapılma ağlayan kadın heykelinin açılışını resmi makamlar gerçekleştirdi. Selanik Belediye Başkanı Vasilis Papayeorgopulos başta olmak üzere pek çok siyasetçi, papaz açılışta hazır bulundu. Vasilis yaptığı konuşmada bu anıtı "Türklerle yapılan savaşta hayatını kaybedenlere ve vatan sevgisini" anmak amacıyla yapıldığını söyledi. Yunanistan daha önce de 1994 yılında 19 Mayıs'ı "Pontus Soykırımını Anma Günü" olarak ilan etmiş, parlamentodan bu yönde karar çıkarmış, geçen hafta açılan anıtın 40 metre sitesine başka bir soykırım anıtı dikmişlerdi. Yunanlılar Türklere olan nefretlerini asla kaybetmiyorlar. Hatta bu nefreti, diri tutmayı, Yunanistan'ı diri tutmanın baş unsuru olarak görüyorlar. Bu nefretin bir tezahürü olarak sözümona "Pontus Soykırımını" anmak için anıt üstüne anıt dikiyorlar. Hem de Başbakanımızın Yunanistan ziyaretinden hemen sonra dikiyorlar anıtı. Başbakanımızla ve Türkiye ile dalga geçercesine, onun Ankara'ya dönüşünden hemen sonra görkemli bir törenle yapıyorlar açılışı. Sayın Başbakanımız bu rezil anıtı görmüyor. Türkiye Cumhuriyeti Devleti bu rezilliği görmüyor. Türkiye'yi yönetenler "Biz Rumlara soykırım yapmadık, bize iftira atıyorsunuz!" diye haykırmıyor. Geçen hafta Türkiye'ye gelen Rum vekil Matsakis'in "Türk bayrağı Nazi bayrağı ile aynıdır, Türk ordusu teröristtir!" diye küfretmesine sessiz kaldıkları gibi yine sessiz kalıyorlar. İddiaların tam aksine Yunan ordusunun ve Rum çetelerinin Anadolu işgalinde, masum sivillere yaptığı katliamları, yaşlı çocuk demeden insanları nasıl süngüden geçirdiklerini, kadınlarımızın nasıl ırzına geçtiklerini anlatmıyorlar. Kütahya'nın, Bilecik'in, Bursa'nın, Afyon'un, İzmir'in ve Anadolu'nun bağrına hançer gibi saplanan o kara ve "şerefsiz" günlerin hesabını sorup "asıl soykırımını siz yaptınız" diyemiyorlar. Erdoğan, Selanik'te Atatürk'ün doğduğu evdeki deftere kendisi hakkında yazılan olumsuz sayfaları yırtıp atarak "devlet adamı olduğunu gösteremez". Gerçek devlet adamı, Başbakanı olduğu devlete karşı yapılan bu hakaretvari anıtların hesabını sorarak olunur. Gerçek devlet adamı o sayfaları yırtarak değil, tarihimize atılan bu çirkin iftiranın "sayfaları yırtılarak" olunur. Birinde şahsınıza karşı yapılan bir tenkit, diğerinde Türk milletine karşı yapılan bir hakaret var. Başbakan, Atina'dan döner dönmez, Yunanlıların açtığı bu soykırım anıtı safsatalarının hesabını sormalıdır. Anadolu'da Yunan'ın pis ayağının değdiği, o vahşet günlerinin yaşandığı her noktaya biz niye "Yunan vahşetini tel'in anıtı" dikmiyoruz? Yunanistan "bize olan nefretini" sürekli olarak diri tutarken bizim bu engin sevgimizin ve hoşgörümüzün temelinde ne var acaba?
Muharrem BAYRAKTAR /mbayraktar@yenimesaj.com.tr
Başbakan Erdoğan geçen hafta Yunanistan'da idi. Güneydoğu Avrupa İşbirliği süreci dolayısıyla yapılan zirveye katıldı. Bu ziyaretten aklımızda kalan şey, sayın Başbakanımızın, Selanik'te, Atatürk'ün doğduğu evdeki deftere yazılan ve kendisi hakkında eleştirel ifadeler yer alan sayfaları yırtıp atması oldu. Bu tavır, basın tarafından oldukça yakışıksız bulundu. Başbakan kendisine yönelik eleştirilere karşı daha hoşgörülü olmalıydı. Başbakan Atina'dan döndükten sonra Yunanistan'da çok önemli bir gelişme oldu. Yunanlılar Erdoğan'ın da uğradığı Selanik'te Ayasofya Meydanı'na bir "Pontus Rum Soykırım Anıtı" diktiler. Bronzdan yapılma ağlayan kadın heykelinin açılışını resmi makamlar gerçekleştirdi. Selanik Belediye Başkanı Vasilis Papayeorgopulos başta olmak üzere pek çok siyasetçi, papaz açılışta hazır bulundu. Vasilis yaptığı konuşmada bu anıtı "Türklerle yapılan savaşta hayatını kaybedenlere ve vatan sevgisini" anmak amacıyla yapıldığını söyledi. Yunanistan daha önce de 1994 yılında 19 Mayıs'ı "Pontus Soykırımını Anma Günü" olarak ilan etmiş, parlamentodan bu yönde karar çıkarmış, geçen hafta açılan anıtın 40 metre sitesine başka bir soykırım anıtı dikmişlerdi. Yunanlılar Türklere olan nefretlerini asla kaybetmiyorlar. Hatta bu nefreti, diri tutmayı, Yunanistan'ı diri tutmanın baş unsuru olarak görüyorlar. Bu nefretin bir tezahürü olarak sözümona "Pontus Soykırımını" anmak için anıt üstüne anıt dikiyorlar. Hem de Başbakanımızın Yunanistan ziyaretinden hemen sonra dikiyorlar anıtı. Başbakanımızla ve Türkiye ile dalga geçercesine, onun Ankara'ya dönüşünden hemen sonra görkemli bir törenle yapıyorlar açılışı. Sayın Başbakanımız bu rezil anıtı görmüyor. Türkiye Cumhuriyeti Devleti bu rezilliği görmüyor. Türkiye'yi yönetenler "Biz Rumlara soykırım yapmadık, bize iftira atıyorsunuz!" diye haykırmıyor. Geçen hafta Türkiye'ye gelen Rum vekil Matsakis'in "Türk bayrağı Nazi bayrağı ile aynıdır, Türk ordusu teröristtir!" diye küfretmesine sessiz kaldıkları gibi yine sessiz kalıyorlar. İddiaların tam aksine Yunan ordusunun ve Rum çetelerinin Anadolu işgalinde, masum sivillere yaptığı katliamları, yaşlı çocuk demeden insanları nasıl süngüden geçirdiklerini, kadınlarımızın nasıl ırzına geçtiklerini anlatmıyorlar. Kütahya'nın, Bilecik'in, Bursa'nın, Afyon'un, İzmir'in ve Anadolu'nun bağrına hançer gibi saplanan o kara ve "şerefsiz" günlerin hesabını sorup "asıl soykırımını siz yaptınız" diyemiyorlar. Erdoğan, Selanik'te Atatürk'ün doğduğu evdeki deftere kendisi hakkında yazılan olumsuz sayfaları yırtıp atarak "devlet adamı olduğunu gösteremez". Gerçek devlet adamı, Başbakanı olduğu devlete karşı yapılan bu hakaretvari anıtların hesabını sorarak olunur. Gerçek devlet adamı o sayfaları yırtarak değil, tarihimize atılan bu çirkin iftiranın "sayfaları yırtılarak" olunur. Birinde şahsınıza karşı yapılan bir tenkit, diğerinde Türk milletine karşı yapılan bir hakaret var. Başbakan, Atina'dan döner dönmez, Yunanlıların açtığı bu soykırım anıtı safsatalarının hesabını sormalıdır. Anadolu'da Yunan'ın pis ayağının değdiği, o vahşet günlerinin yaşandığı her noktaya biz niye "Yunan vahşetini tel'in anıtı" dikmiyoruz? Yunanistan "bize olan nefretini" sürekli olarak diri tutarken bizim bu engin sevgimizin ve hoşgörümüzün temelinde ne var acaba?
Muharrem BAYRAKTAR /mbayraktar@yenimesaj.com.tr