Bağımsız Türkiye Partisi Genel Başkanı Prof. Dr. Haydar Baş, Türkiye'nin, ekonomik, coğrafi, kültürel ve siyasi yabancılaştırma projeleriyle vatan topraklarının milletten adım adım koparılma senaryosuyla karşı karşıya bulunduğunu söylediBTP Genel Başkanı Prof. Dr. Haydar Baş, basına açıklamada bulunarak, ekonomik, coğrafi, kültürel ve siyasi yabancılaşmayla birlikte vatan topraklarının, milletten adım adım koparılma senaryosunun alabildiğine uygulandığı uyarısında bulundu. Türkiye'nin kültürel, ekonomik ve coğrafi teslimiyetini içeren senaryonun, özellikle siyasi yabancılaşma ile sağlanmakta olduğuna işaret eden Prof. Dr. Haydar Baş, bu senaryoyu akamete uğratmanın yolunun milli ekonomik model ve tam bağımsız Türkiye inancından geçtiğini belirtti. Türkiye kurtlar sofrasında Ülkemiz Türkiye'nin, son 10-15 yıldan bu tarafa artan bir oranda ve planlı bir şekilde tohumları atılan, Anadolu'yu, Türk-İslam medeniyetine kapatan fikirlerin icra safhasına geçirildiği bir dönemi yaşadığını söyleyen BTP lideri Prof. Dr. Haydar Baş, "Ekonomik, coğrafi, kültürel ve siyasi yabancılaşmayla bu topraklar; tarihimiz, bugünümüz, ille de geleceğimiz adına çalınarak milletten adım adım koparılıyor. Sanki bir dünya savaşı olmuş da kaybetmişiz gibi bir psikoloji ve teslimiyet ile her yabancı talebe 'evet' deniliyor. Ortaya bir kurtlar sofrası kurulmuş ve ülkeyi idare mevkiinde olanlar, bu topraklar ve coğrafya üzerinde tarihi emelleri bulunan ülke ve devletlere, aynı kurtlar sofrasından servis yapıyor" dedi.Global sermayenin CEO'ları niçin geldi?Hadisenin ekonomik, coğrafi, kültürel ve siyasi yabancılaşma ayaklarının bulunduğunu söyleyen BTP Lideri Prof. Dr. Haydar Baş, şöyle konuştu: "Özellikle son bir buçuk yıldır ülkede kötü bir oyun oynanıyor. Stagflasyon ortamı, düşük enflasyon gibi gösterilmeye çalışılıyor. Vatandaşın, ticari ve sına hayatın zayıflayan alım gücü, 'enflasyon düştü' diye takdim edilerek bu milletin 80 yıldır dişinden tırnağından ayırarak yaptığı birikimi, sermayesi dışarıya peşkeş çekiliyor. Son olarak dünya ekonomisini elinde tutan 20 büyük şirketin en tepe yöneticilerinin, Dünya Bankası Başkanının uçağında ' ne isterseniz buyrun alın, siz isteyin biz verelim' tavrı içinde ağırlanması işte bu politikanın bir yansımasıdır. En az 20 milyar Dolar değeri olan ve kıymeti sadece ekonomik rakamlarla ifade edilemeyecek Telekom, hangi kıstasa dayandığı da bilinmez bir şekilde 2-3 milyar dolar değer biçilerek bu toplantıya katılan global sermayeye yem yapılmaya çalışılmıştır." Dış borç alımı derhal durdurulmalı "Bir küresel yağmaya dönüşen bu ve bu nev'iden ikramlar dışında bir çözüm, acaba niçin sorumluların aklına gelmemektedir?" diye soran Prof. Dr. Haydar Baş, Türkiye'nin karşısına bir kaynak paketi olarak sanki yüksek faizli kredilerin bir alternatifi gibi sunulmakta olan "özelleştirme"nin, bugün yapıldığı şekliyle ancak ve ancak milli ekonomiyi ve sermayeyi yabancılara transfer etme vazifesi göreceğini, üstelik de özelleştirmeden elde edilecek paranın 250 milyar dolar borç karşısında devede kulak kalacağını söyleyerek, "Bu konuda millet ve ülke kaygıları taşıyan samimi bir zihniyet, dış borç alımını derhal durdurur ve kum saatini olumlu yönde akıtarak kendi kaynaklarına yönelir. Piyasada dolaşan mal ve üretim arzının karşılığı olan gerçek parayı basarak emisyonu genişletir. Böylece Türk müteşebbisini ve halkını sadece ekonomik değil, siyasi anlamda da yabancıların boyunduruğu altına sokan borçlanmadan kurtarır" dedi.Kapımız şimdi de Suriye'den zorlanıyorÜlkemizin içeriden olduğu gibi sınırları ötesinden gelen yabancılaşma tehdidi ile karşı karşıya bulunduğunu söyleyen Prof. Dr. Haydar Baş, coğrafi yabancılaşma olarak telakki ettiği bu bağlamda şunları dile getirdi: "Milletimizi 41 parçaya bölmeye çalışıyorlar. Bir medeniyeti, tarihi ve bin yıllık birlikteliği, bin yıllık mirası anlatan Türk kavramını, kendi zemininden kopararak tartışmaya açıyorlar. Bu yolla milli birliğimiz ve bütünlüğümüz lime lime ediliyor. Aynı hassas noktaya ilginçtir aynı anda dışarıdan da taarruzlar yöneltiliyor. Suriye'de yaşanan son olaylar, Türkiye'nin kapısını zorlayıp içeriye dalış tehlikesinin kod adı değil midir? Durum bu olduğu halde ortaya konan rehavet ve tekrarlanan AB teraneleri, bu büyük tehlikeyi azaltacak mıdır? Bize bir şey olmaz tavırsızlığı büyük tehlikeyi örtme gayreti değil ise şayet, bu geçiştirmeyi nasıl anlamalı ve nasıl okumalıyız?"Irak'ın Türkiye ayağı da var"Kuzey Irak'ta ortaya çıkan yapılanma, tam bağımsız bir devletten ancak bir yumurtanın zarı kadar farklıdır. Şimdi sıra İngiliz kaynaklarının tarihsel ifadeleriyle 'Irak'taki bir oluşum ancak Türkiye ayağı kurularak yaşayabilir' teziyle, Türk topraklarındadır. Suriye'de bir maç kavgasından iç isyan ve ardından işgal kapısını aralamak üzere BM askerinin bölgeye davet edilmesi, Türkiye'ye yönelik planların da bir adım öteye taşınmasıdır. Şunu söyleyelim ki; bölgede yaşanacak bir parçalanma Türkiye, Irak, Suriye ve İran'a yaramayacağı kadar Kürt kardeşlerimizin de aleyhinedir. Çünkü yazılan senaryonun devamında kimseye bir bağımsızlık filan verilmeyecektir. Hedef, bölgede bir kaos üreterek bu coğrafyayı İsrail'in arz-ı mev'ud emellerine kavuşturmaktan ibarettir. Bu kurguyu yönetenler bugün Türkiye'nin komşusu olmuşlardır. Kendi coğrafyamıza yabancılaşmamız ABD ile de sınırlı kalmayacaktır."Psikolojik savaş altındayızTürkiye'ye yönelik saldırının bir ayağının da "kültürel yabancılaşma" şeklinde cereyan ettiğini söyleyen Prof. Dr. Haydar Baş, bu konuna şunları söyledi:
"Ülkemizde bir psikolojik savaşın tüm teknik incelikleri uygulanarak vatandaşa 'AB'siz, ABD'siz olmaz, bu ülke kurtulmaz' inançsızlığı aşılanmakta ve aynı anda vatansever çıkışların da önü kapatılmaya çalışılmaktadır. Bu yolla tarih kitaplarında utanç sayfaları olarak okuttuğumuz ABD mandasını talep etme ayıbına, yeni sayfalar eklenmektedir. Büyük Ortadoğu Projesinin esasını oluşturan ve 'ılımlı İslam' denilen bir garabetle insanımız kendi dinine, kendi kültürüne yabancılaştırılırken aynı anda yabancı işgale de açık hale getirilmektedir. Bu iş için maalesef sözüm ona dini kisve taşıyan adresler, gönüllü figüranlar olarak kullanılmaktadır."Teslimiyet için siyaset kullanılıyorBTP Lideri Prof. Dr. Haydar Baş, yıkım senaryosunun "siyasi yabancılaşma" argümanıyla yürütüldüğünü belirttiği açıklamasında şöyle konuştu:
"Global sermaye ve küresel güçler ülkemizin yer altı ve yer üstü kaynaklarını en az zayiatla elde etmeye çalışıyorlar. Bunun için kullandıkları yöntem kendilerine tam bağlı siyasi iktidarlar üretmektir. İlginçtir ki Büyük Ortadoğu Projesi çerçevesinde ifade edilen temel maddelerden birisi şudur: 'Büyük Ortadoğu Projesi ile batının askeri ve ekonomik kontrolünü açacak yönetici kadroların oluşturulması, güçlendirilmesi ve iş başına gelmeleri sağlanır.' Bugün ülke IMF, AB ve ABD tarafından övülen, takdir edilen bir hükümet tarafından idare edilmektedir. Herhalde bu bir tesadüf değildir. Türkiye'nin kültürel, ekonomik ve coğrafi teslimiyeti, siyasi yabancılaşması ile sağlanmaktadır."