En önemli mesele
Osman ve Orhan Gazi'lerin öz evlatlarını Bağımsız Türkiye'nin bağımsız gönlü ile Hak Hak diyerek selamladığını belirterek konuşmasına başlayan Prof. Dr. Haydar Baş, BTP'nin 16 yıldızın ortasında hilalden oluşan ambleminin manasını, "Öyle bir amblem ki, koca Türk tarihini özetledi. 16 yıldız, 16 büyük devletin işareti, alameti ve de kendisidir. Ortadaki ay, genç Türkiye Cumhuriyeti devletidir" şeklinde ifade etti ve girdiğimiz Çanakkale Haftasında birlik ve beraberliğin önemine bir kez daha şöyle dikkat çekti:
"Biz bölmek, parçalamak, yok etmek istiyorlar. Milleti ve devleti birbirinden ayırmak, düşman etmek istediler. 'Devlet dinsiz, millet dindar' oyunu oynadılar. Asker, sivil, sanki bir gövdenin unsurları değilmiş gibi, birini bir tarafa diğerini bir tarafa ittiler ve bir birine hasım ettiler; biri dindar, biri dinsiz oldu. Halbuki bu millet dindardır. Devleti de ona hadimkârdır. Sivilimiz, askerimiz birbirinin eti kemiği, başı gövdesi gibidir. Bu milletin örfü bir, adeti, geleneği, maneviyatı birdir. Bu millet kardeştir; ayıranlar kalleştir. Ülkemizin en büyük meselesi dirliğimiz ve birliğimizdir. Birliğin olmadığı yerde bereket, rahmet ve de merhamet olmaz. Kan davası olur. Kin, nefret, husumet, hasımlık olur. Şu andaki manzaramız bu değil mi? Onun için Bağımsız Türkiye'nin bağımsız gönülleri yola çıktı. İnşaallah bu manzaraya son verecek. Siviliyle askeriyle, devletiyle milletiyle bir bilek olduğunu ispat edecek."
AB'nin Türkiye üzerindeki hesabı
Hamasi duygudan dolayı değil, bizi eritmek, yok etmek istediği, hiç bir milli menfaatimizde yanımızda olmadığı, hep T.C. Devleti ve milletinin karşısında olduğu, Avrupa Parlamentosu'nun sözde Ermeni soykırımını kabul ettiği, AB'nin kurmakta olduğu orduya NATO'nun en güçlü ordusu Türk ordusunu almayarak 'Ben bir Haçlı devletiyim. Ordum da Haçlı ordusudur' dediği, parası Euro'nun üstüne Notre Dam ve Sen Piyer kiliselerinin kapılarını yerleştirerek AB'ye girmek için bu kapılardan geçmek gerektiğini işaret ettiği, altı petrol hazinesi Ege Denizini Lahey Adalet Divanı yoluyla Yunanistan'a vermek istediği, Çanakkale'de omuz omuza verdiğimiz, Allah Allah diyerek düşmanı titrettiğimiz, örfümüz adetimiz bir, öz ve öz kardeşimiz Kürtleri bir takım etnik meseleleri ortaya getirerek ayırmak ve Güneydoğu'yu bizden koparmak istediği gibi sebeplerle "AB'ye hayır" dediğini bir kez daha tekrarladığı konuşmasında Prof. Dr. Haydar Baş, Türkiye'nin yeni bir Hicaz Oyunu ile karşı karşıya bulunduğuna şöyle dikkat çekti:
"Batı'nın hesabı Şark meselesini hayata geçirmektir. Bizi Orta Asya'ya sürmek, öz ve öz vatanımızı birtakım etnik bahanelerle elimizden almak istiyorlar. Bir zamanlar bu oyunu Hicaz bölgesinde oynadılar. Arap kardeşlerimiz oyuna gelerek maalesef bizi arkadan hançerledi. Ortadoğu'nun o zamandan bu zamana iki yakası bir araya gelmiyor. Gelmesi de mümkün değil. İhanet ettiler. Arkadan vurdular. Aynı oyunu benim Güneydoğu bölgemde oynamak istiyorlar. Hem de Amerika'ya bazı siyasileri davet edip onlara bazı bilgileri talim ettirerek bunu yapıyorlar. Ama benim güneydoğulu kardeşlerim sağ kolumdur. Buna imkan tanımayacaklardır" dedi.
Badireler son bulacak
Türk milletinin, üzerinde oynanan oyunların üstesinden gelmeye fazlasıyla muktedir olduğunu söyleyen Prof. Dr. Haydar Baş, "Ülkenin kurtulması için 24 saat yeter. Ne kadar batırırlarsa batırsınlar, BTP'nin bağımsız gemisi okyanusa açılmıştır. Mutlaka Türkiye'yi bu badirelerden kurtaracaktır" müjdesini vererek şöyle dedi:
"Türkiye'de bir para oyunu var. Bu oyunla, koca bir milleti çöküntüye mahkum ettiler. Ben Trabzon'da 'gelin sorun. 24 saatte memleketin meselelerini halledelim' dedim. Hiç tenezzül etmediler. İstanbul'da, Ankara'da aynı şeyleri söyledim. Dinlemediler. Bu sefer bu aziz millet, 'Evladım. Seni biz bu kara günler için yetiştirdik. Önümüze geç. Senin arkandayız' dediler. Şimdi hepimiz bayram ediyoruz. Bu sanki bir katılım gecesi değil bir düğün gecesidir. Sanki, Mevlana'nın aşığının maşukuna kavuştuğu Şeb-i Arus'dur. Memurlara müjde! 500 milyon lira maaş alıyorlarsa BTP'nin iktidarında en azı bir milyar alacak, bir tek kuruş vergi vermeyecektir. Memuru, işçisi, çiftçisi, amiriyle yeniden Büyük Türkiye'nin temellerini beraber atacağız. Elimizi, avucumuzu açarak değil, gece gündüz çalışarak, sürünerek, delikanlı gibi dimdik ayakta durarak dişimizle tırnağımızla kazanacağız. Yemin edebilirim ki biz bu badireleri % 99 değil % bin aşacağız. Benim bilgim, görgüm, tecrübem, akademik tezim buna muktedirdir."
Bursa'daki proğramda bir katılım töreni değil bir şölen yaşadıklarını belirten Prof. Dr. Haydar Baş, "Bağımsız Türkiye'nin bağımsız müntesiplerine selam olsun" diyerek sözlerine son verdi.