logo
16 NİSAN 2024

Bu rezaleti daha ne kadar izleyeceğiz?

17.04.2007 00:00:00
Blair ve Bush, bu sefer de olmayan nükleer silahları bahane ederek petrolüne hâkim olmak için İran'ı vurmaya hazırlanıyor. Sivil toplum, Ortadoğu'nun modern tarihte görmediği boyuttaki bu haydutluğa karşı sesini çıkarmalı. İkilinin savaş suçlarından yargılanması gerekiyor İsrailli gazeteci Amira Haas, annesi Hannah'nın bir sığır trenine konulup Bergen-Belsen'deki Nazi toplama kampına götürülüşünü şöyle anlatır: "Hastaymışlar ve bazıları ölüyormuş. Derken annem esirlere bakan Alman kadınları görmüş. Bu görüntü büyüme sürecimde her zaman çok etkili oldu, o 'kenarda durup bakma' hali..." Bugün biz Britanya'dakiler de kenarda durmuş bakıyoruz. Bush/Cheney/Blair'ın 'uzun savaşı', sadece gözü doymaz ABD'den bağımsız davranıyor diye İran'a yaklaşırken, belki de modern tarihin en ciddi krizine doğru da sürükleniyoruz. 15 Britanyalı denizcinin medya patronu Rupert Murdoch ve hasımlarının kucağına atılması hem komedi hem de çılgınlık. Blair'in gizli suç ortaklığı eşliğinde Bush yönetimi dört yıldır, 'İran'a Özgürlük Operasyonu'na hazırlanıyor. En başta 45 füzeyle saldırı yapılacak. Rusya'nın önde gelen strateji uzmanlarından General Leonid İvaşov'a kulak verelim: "Nükleer tesisler ikincil hedef olacak. Muharip nükleer silahlar da kullanılabilir ve bu da İran topraklarının ve ötesinin radyoaktif kirlenmeye uğramasıyla sonuçlanır." İmparatorluk çöktü sanmayın... Ve buna rağmen Britanya'da, güçlü yayıncıların aşikâr olanı şifreli mesajlara dönüştürdüğü, fakat bizimle emperyalist dış politika çöküşlerinin sonuçları arasındaki ahlaki alana zerre kadar temas etmeye cesaret edemediği 'haber' yaygarası dışında gerçeküstü bir sessizlik hâkim. Maliye Bakanı Gordon Brown, Daily Mail'e, "Britanya'nın imparatorluk döneminden dolayı özür dilemek zorunda olduğu günler bitti. Bunu kutlamalıyız!" diye konuşuyor. Tarihci Mike Davis, 'Geç Viktoryen Dönem Soykırımları' adlı kitabında 21 milyon Kızılderili'nin cani Britanya politikalarının yol açtığı kıtlıklardan dolayı gereksiz yere öldüğünü belgelerle ortaya koyuyor. Ve resmi belgeler, o şerefli imparatorluğun resmen sona ermesinden bu yana Britanya hükümetlerinin dünyanın dört tarafında 8.6 ila 13.5 milyon insanın ölümünde doğrudan veya dolaylı olarak (emperyalist müdahalelerden, güçlü Britanya'nın desteği alan rejimlerin yaptığı katliamlara kadar) 'ciddi sorumlululuğu' bulunduğunu açığa vuruyor. Tarihçi Mark Curtis bu kurbanlara 'gayrı insanlar' diyor. Thatcher, "Yaşasın!" demişti. Blair'in kan banyosunun para kasası Brown da "Kutlayalım!" diyor. Farkı görün işte. Tek boyutlu ahlaki alanın arkasına bakmalıyız, hem de acilen. Geçen ekimde ABD'de yapılan ve Lancet'te yayımlanan araştırma, Britanya-Amerikan işgalinin doğrudan sonucu olarak 655 bin Iraklının öldüğü tahmininde bulunuyordu. Downing Street 'hatalı' diyerek çalışmayla alay etti. Yalan söylüyorlardı. Savunma Bakanlığı'nın bilim başdanışmanı Roy Anderson'ın araştırmaya arka çıktığını, kullanılan yöntemleri 'yetkin' ve 'en iyi pratiğe yakın' diye nitelediğini biliyorlardı. Başka hükümet yetkililerinin 'çatışma bölgelerindeki can kayıplarını ölçme tarzını' onayladığını bildikleri gibi. Iraklı ölümlerinin sayısı bugün bir milyona yakın olarak tahmin ediliyor. Lancet editörü Richard Horton şöyle yazıyordu: "Blair'in yanı sıra Brown'un da dahil olduğu İşçi Partisi hükümeti, korkunç boyutlarda bir savaş suçunun parçası. Ancak siyasi oybirliğimiz herhangi bir adli veya sivil toplum tepkisini engelliyor. Britanya kendi kayıtsızlığıyla felç oldu." Suçun boyutu bu ve biz 'kenarda durmuş bakıyoruz'. Irak için yaratılan yapay histerinin aynısı bugün İran için geçerli. Eski ABD Hazine Bakanı Paul O'Neill'e göre Bush ekibi, daha iktidara geldiği ilk gün, yani 11 Eylül'den çok önce Irak'a saldırmaya karar verdi -ve Blair'in bunu bilmemesi mümkün değildi. Başlıca sebep petroldü. O'Neill'e Irak petrol yataklarına dair anlaşmalara uygun yabancı şirketlere dair bir Pentagon belgesi gösterilmişti; belgede petrol yatakları Britanya ve Amerikan şirketleri arasında paylaştırılıyordu. Amerikalı ve Britanyalı yetkililerin hazırladığı bir yasa uyarınca Irak'taki kukla rejim, dünyadaki en büyük petrol kaynaklarından birini Britanya-Amerika şirketlerine teslim etmek zorundaydı. Modern Ortadoğu'da daha önce bu kadar büyük bir haydutluk yaşanmadı. Şattülarap suyolunda da diğer ödül var: İran'ın büyük petrol yatakları. Var olmayan kitle imha silahları veya uyduruk demokrasi endişelerinin nasıl Irak işgaliyle hiçbir ilgisi yoksa, var olmayan nükleer silahların da İran'a yönelik olası bir saldırıyla alakası yok. İran, İsrail ve ABD'den farklı olarak, Nükleer Silahların Yayılmasını Önleme Anlaşması'na uydu. Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı (UAEK), İran'ın sivil nükleer programını askeri programa dönüştürdüğünü bir kez bile söylemedi. Son üç yıl boyunca UAEK müfettişleri kendilerine 'istedikleri her yere' gitme izni verildiğini anlattı. BM Güvenlik Konseyi'nin son yaptırım kararıysa Washington'ın rüşvetlerinin bir sonucu. Yakın döneme dek Britanyalılar, hükümetlerinin dünyanın en tutarlı insan hakları ihlalcisi ve devlet terörizmi destekçisi olduğundan bihaberdi. Pek azı Britanya istihbaratının laik Arap milliyetçiliğini yıkmak için sistematik faaliyet yürüttüğünü ve 1980'lerde genç Müslümanları, Sovyetler Birliği'ne karşı Britanya-Amerika destekli cihatın parçası olarak eğittiğini biliyordu. 'Suç kim işlerse işlesin suçtur' Tecrübelerim çerçevesinde şunu söyleyebilirim: Çoğu insan ahlâklarını ve zihinlerini, fütursuz gücün çifte standartlarına ve medyanın tescilli kötülük kavramına uyduracak biçimde çarpıtmaz. Bilirlerse eğer, Blair ve Bush'un yok ettiği hayatların, ailelerin, umutların ve hayallerin acısını çekerler. Bunun kuşkuya yer bırakmayan örneği, Britanya kamuoyunun 2004'teki tsunami kurbanlarına tüm kalbiyle verdiği destekle hükümetin yüzünü kızartmasıdır. Britanyalıların, Nürnberg mahkemelerinde ABD'nin baş temsilcisi olan Robert Jackson'la hemfikir olacakları kesin: "Biz de işlesek, Almanya da işlese, suç suçtur ve adaleti bize karşı olup olmamasına göre uygulayamayız." Savaş suçlusu olarak yargılanma korkusuyla belli ülkelere gitmeye cesaret edemeyen Henry Kissinger ve Donald Rumsfeld gibi Blair de normal bir vatandaşa dönüşüğünde dokunulmaz kalmayabilir. Vaktiyle Pinochet'nin de peşine düşmüş İspanyol yargıç Baltasar Garzon 20 Mart'ta, 'son dönem insanlık tarihinin en acı ve haklı görülemez süreçlerinin birinden', yani Irak'ta yaşananlardan sorumlu olanlara karşı suç duyurusunda bulundu. Beş gün sonra kuruluş anlaşmasında Britanya'nın da imzasının bulunduğu uluslararası ceza mahkemesinin başsavcısı, Blair'ın bir gün birinde savaş suçu ithamlarıyla karşılaşabileceğini söyledi. Bunlar, insaf sahibi dünyanın düşünme biçiminde Bush/Blair hükümdarlığı sayesinde yaşanan kritik değişimler. Bununla birlikte tarihin en tehlikeli döneminde de yaşıyoruz. 6 Nisan'da Blair 'İran rejiminin unsurlarını Irak'ta terörü desteklemekle' suçladı. Hiçbir kanıt sunmadı. Blair ve kankası Brown'un da dahil olduğu aynı Goebbels'vari terane, Irak'ı kana boğan felaketi getirmişti. Biz daha ne kadar kenarda durup seyredeceğiz? John Pilger - The Guardian
Ticaret Bakanlığı'ndan çimento açıklaması
9 Nisan'dan önce gümrüklemesi yapıldı
Yerel seçimi kazanan CHP'yi uyardı
Bahçeli'den yeni anayasa çıkışı
Yargıtay'da başkanlık krizi sürüyor
17 turda da sonuç çıkmadı
Sadece karın doyurmanın maliyeti
Minimum 16 bin 646 TL
Tarımda maliyetler yükselmeye devam ediyor
Tarım ÜFE yıllık yüzde 61.87 arttı
Metin Cihan'dan İsrail'le ticaret konusunda yeni belge
'Bize yalan söylediler'
Altınok'u memleketinde bile geride bıraktı
Yavaş AKP'nin kalelerini de yıktı!
Tarladaki fiyatı 7 liraya kadar düştü
Enkaz kentte bereketli hasat
Uğur Dündar'dan 'babalık davası' hakkında açıklama
'Benim için konu kapanmıştır'
Yapılmaması gereken 5 yanlış
AKP'ye kurtuluş reçetesi yazdı
31 Mart sonuçları da masada olacak
Seçim sonrası ilk kabine toplantısı
2 metrelik engerek yılanı görüntülendi
Isırığı bir insanı öldürmeye yetiyor
İran korkusu geçti, katliam devam ediyor
İsrail ordusu camiyi bombaladı
Otomobil dereye uçtu
Araçtaki 5 kişiden 4'ü öldü
İlginç ayrıntı
İran'ın hava sahası açık ancak...
Ticaret Bakanlığı'ndan çimento açıklaması
9 Nisan'dan önce gümrüklemesi yapıldı
Yerel seçimi kazanan CHP'yi uyardı
Bahçeli'den yeni anayasa çıkışı
Yargıtay'da başkanlık krizi sürüyor
17 turda da sonuç çıkmadı
Sadece karın doyurmanın maliyeti
Minimum 16 bin 646 TL
Tarımda maliyetler yükselmeye devam ediyor
Tarım ÜFE yıllık yüzde 61.87 arttı
Metin Cihan'dan İsrail'le ticaret konusunda yeni belge
'Bize yalan söylediler'
Altınok'u memleketinde bile geride bıraktı
Yavaş AKP'nin kalelerini de yıktı!
Tarladaki fiyatı 7 liraya kadar düştü
Enkaz kentte bereketli hasat
Uğur Dündar'dan 'babalık davası' hakkında açıklama
'Benim için konu kapanmıştır'
Yapılmaması gereken 5 yanlış
AKP'ye kurtuluş reçetesi yazdı
31 Mart sonuçları da masada olacak
Seçim sonrası ilk kabine toplantısı
2 metrelik engerek yılanı görüntülendi
Isırığı bir insanı öldürmeye yetiyor
İran korkusu geçti, katliam devam ediyor
İsrail ordusu camiyi bombaladı
Otomobil dereye uçtu
Araçtaki 5 kişiden 4'ü öldü
İlginç ayrıntı
İran'ın hava sahası açık ancak...

Anayasa Mahkemesi Başkanvekilliğine Basri Bağcı seçildi

Anayasa Mahkemesi (AYM) üyesi Basri Bağcı, Yüksek Mahkemenin başkanvekilliği görevine seçildi

16.04.2024 12:39:00 / Güncelleme: 16.04.2024 12:44:12
AA
Anayasa Mahkemesi Başkanvekilliğine Basri Bağcı seçildi
Anayasa Mahkemesi Başkanvekilliğine Basri Bağcı seçildi

AYM Başkanı Zühtü Arslan'nın görev süresinin 20 Nisan'da dolacak olması nedeniyle 21 Mart'ta yapılan seçimde başkanvekilliği görevini yürüten Kadir Özkaya, Yüksek Mahkemenin yeni başkanı seçilmişti.

Edinilen bilgiye göre, Özkaya'dan boşalan başkanvekilliği görevi için AYM Genel Kurulunda seçim yapıldı. Basri Bağcı, 9 oy alarak salt çoğunluğu sağladı ve Anayasa Mahkemesi Başkanvekili oldu.

Bağcı'nın öz geçmişi

Basri Bağcı, 1967'de Ankara'nın Elmadağ ilçesinde doğdu, 1988'de Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesinden mezun oldu.

Ankara adli yargı hakim adayı olarak 1989'da mesleğe başlayan Bağcı, sırasıyla Sivas Gürün, Siirt Pervari, Konya Hüyük'te cumhuriyet savcılığı, Adalet Bakanlığı Teftiş Kurulu Başkanlığında adalet müfettişliği, adalet başmüfettişliği ve çeşitli görevlerinin ardından 2017'de Yargıtay üyeliğine seçildi.

Bağcı, 2 Nisan 2020'de Anayasa Mahkemesi üyeliğine seçilmiş, 6 Nisan 2020'de görevine başlamıştı.

Ayvalık'ta lastik botla denize açılan 42 düzensiz göçmen yakalandı

Balıkesir'in Ayvalık ilçesinde mobil radar tarafından tespit edilen ve Yunanistan'a yasa dışı yollarla geçmek isteyen lastik bottaki 42 düzensiz göçmen Sahil Güvenlik tarafından yakalandı.
16.04.2024 09:33:00
İhlas Haber Ajansı
Ayvalık'ta lastik botla denize açılan 42 düzensiz göçmen yakalandı
Ayvalık'ta lastik botla denize açılan 42 düzensiz göçmen yakalandı
Edinilen bilgiye göre, Balıkesir'in Ayvalık ilçesinde görevli Sahil Güvenlik Mobil Radarı (MORAD-12) tarafından lastik bot içerisinde bir grup düzensiz göçmen olduğu tespit edildi.

Bunun üzerine görevlendirilen Sahil Güvenlik Gemisi (TCSG-61) ve Sahil Güvenlik Botu (KB-115) tarafından hareketli lastik bot durduruldu.

Durdurulan botta 25'i çocuk 42 düzensiz göçmen yakalandı. Sahil Güvenlik botlarına alınan düzensiz göçmenler daha sonra karaya çıkartılarak insani yardım yapıldı.

Düzensiz göçmenler işlemlerinin ardından İl Göç İdaresi yetkililerine teslim edildi.

Kırmızı bültenle aranan Nurlan Zharımbetov İstanbul'da yakalandı

İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya, İstanbul'da düzenlenen 'Mahzen-27' operasyonuyla hakkında İnterpol'ün kırmızı bültenle dolandırıcılık suçundan, sarı bültenle 2 ayrı hırsızlık suçundan aranma kaydı bulunan Kazakistan uyruklu Nurlan Zharımbetov'un yakalandığını açıkladı.
16.04.2024 08:44:00
İhlas Haber Ajansı
Kırmızı bültenle aranan Nurlan Zharımbetov İstanbul'da yakalandı
Kırmızı bültenle aranan Nurlan Zharımbetov İstanbul'da yakalandı
İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya'nın verdiği bilgilere göre, Emniyet Genel Müdürlüğü İstihbarat ile Kaçakçılık ve Organize Suçlarla Mücadele Başkanlığı koordinesinde; İstanbul İl Emniyet Müdürlüğü KOM Şube Müdürlüğünce aranan şahıslara yönelik yapılan çalışmalar sonucu Kazakistan tarafından "Dolandırıcılık ve Hırsızlık" suçlarından kırmızı ve sarı bülten ile aranan Nurlan Zharımbetov İstanbul'da düzenlenen "Mahzen-27" operasyonuyla yakalandı.


Bakan Yerlikaya sosyal medya hesabından yaptığı paylaşımda, 'Aziz milletimizin bilmesini isterim ki; hangi büyüklükte olursa olsun, hangi bülten ile aranırsa aransın, halkımızın huzurunu kaçıran uluslararası organize suç örgütlerine, zehir tacirlerine nefes aldırmayacağız. Hepsini tek tek adalete teslim edeceğiz' ifadelerine yer verdi.


Ramazanda iftarda fast-food tercih edildi

 
Yemeksepeti, GetirYemek ve Trendyol Yemek, Ramazanda iftarda yemek tercihlerini açıkladı. 
15.04.2024 22:45:00
AHMET TURAN YİĞİT
Ramazanda iftarda fast-food tercih edildi
Ramazanda iftarda fast-food tercih edildi

Yemeksepeti verilerine göre bu sene en çok tercih edilen yemek döner olurken, tatlı siparişlerinde de önemli bir artış gözlemlendi. Döneri pizza ve burger izledi. Geçtiğimiz yıl zirvede olan burger, bu sene tahtını dönere kaptırırken, tatlıda ise profiterol öne çıktı. Sipariş rekoru ise tam 9 bin 887 TL'lik bir siparişle kırıldı. Bu siparişin içeriği de menülerin çeşitliliğini gösteriyor. Özellikle kahve, tatlı ve salata mutfaklarında öne çıkan ürünler dikkat çekiyor.

Trendyol Yemek verilerine göre ise iftar ve sahur sofralarının bir numaralı tercihi lahmacun oldu. Tatlılarda en çok profiterol tercih edilirken, Ramazan ayının vazgeçilmez içeceği ayran oldu. Çorbada mercimek ilk sırada yer aldı.

GetirYemek'te ise çorbalarda mercimek birinciliğini korudu. Fırın sütlaç popülerliğini devam ettirse de soğuk baklava sürpriz bir çıkış yaptı. İftar saatlerinde en çok tavuk tantuni dürüm sipariş ederken, onu tavuk döner dürüm ve Adana dürüm izledi. Tatlıda künefe sürpriz bir çıkışla ikinciliğe yerleşti. Sahur mönüsünde lahmacun; tavuk tantuni ve döner dürümün önünde birinci oldu.
logo

Beşyol Mah. 502. Sok. No: 6/1
Küçükçekmece / İstanbul

Telefon: (212) 624 09 99
E-posta: internet@yenimesaj.com.tr gundogdu@yenimesaj.com.tr


WhatsApp iletişim: (542) 289 52 85


Tüm hakları Yeni Mesaj adına saklıdır: ©1996-2024

Yazılı izin alınmaksızın site içeriğinin fiziki veya elektronik ortamda kopyalanması, çoğaltılması, dağıtılması veya yeniden yayınlanması aksi belirtilmediği sürece yasal yükümlülük altına sokabilir. Daha fazla bilgi almak için telefon veya eposta ile irtibata geçilebilir. Yeni Mesaj Gazetesi'nde yer alan köşe yazıları sebebi ile ortaya çıkabilecek herhangi bir hukuksal, ekonomik, etik sorumluluk ilgili köşe yazarına ait olup Yeni Mesaj Gazetesi herhangi bir yükümlülük kabul etmez. Sözleşmesiz yazar, muhabir ve temsilcilere telif ödemesi yapılmaz.