Bağımsız Türkiye Partisi Genel Başkanı Prof. Dr. Haydar Baş, Büyük Ortadoğu Projesi'nin yeni bir proje olmayıp Büyük İsrail projesinden ibaret olduğunu belirterek, ABD'nin doyumsuzluğunun ardında bu projenin gerçekleşmesinin yattığını söylediBağımsız Türkiye Partisi (BTP) Genel Başkanı Prof. Dr. Haydar Baş, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın son ABD gezisinden sonra gündeme giren, üzerinde resmî-gayriresmî çeşitli fikirler yürütülen, ABD Dışişleri Bakanlığı yetkilisi Marc Grosmann'ın da bu iş için bölgeyi tarayacağı Büyük Ortadoğu Projesi'nin, Büyük İsrail'i kurma projesinden başka bir şey olmadığını söyledi.
Hariciyemiz Büyük İsrail Projesine alet oluyor
Büyük Ortadoğu Projesinin yeni bir proje olmadığını belirten BTP Lideri Prof. Dr. Haydar Baş, şöyle devam etti: "ABD, Taliban'ı bahane kıldı Afganıstan'ı işgal etti. Saddam'ı vesile kıldı Irak'a çıkarma yaptı. Kitle imha silahlarını gerekçe olarak göstermişti; ama bu butlanı batıl oldu. Buna rağmen ABD yine doymadı. Çünkü ABD'yi doyumsuz yapan şey Büyük İsrail projesidir. İsrail, Filistin'de devlet kurduktan sonra Arz-ı Mev'ud hayalleri için çalışmaya başladı. Arz-ı Mev'ud, Yahudilerin, Yahova'nın kendilerine vaadettiğine inandıkları Fırat ve Dicle arasındaki topraklara verilen addır. İşte bu topraklarda büyük bir İsrail devleti kurulmak istenmekte, ABD de bunun başını çekmektedir. Bizdeki aydın kesim gizlese de kıyamet savaşı diye bir olay var. Bush, Haçlı Savaşı'ndan bahsetti. Savaşlar inançlar arasında olup, toplar-tüfekler sözcülüğünü yapmaktadır. İsrail, yeryüzündeki tek din devleti olup, bugün, Büyük İsrail devletinin temelleri atılmış bulunmaktadır. Görülen odur ki Büyük Ortadoğu Projesi bağlamında bizim siyasilerimiz de bu konuda ikna edilmişlerdir. Bizim hariciye politikası farkında olmadan Büyük İsrail projesine katkıda bulunmaktadır. Dünya da Büyük İsrail'in temellerinin atılıyor olmasını seyretmektedir."
Dünyayı kaostan
kurtaracak millet
Dünyanın sadece Büyük İsrail'in temellerinin atılmasını seyirle kalmayıp adeta bir kaos yaşadığına dikkat çeken BTP Lideri Prof. Dr. Haydar Baş, dünyada can, mal, namus, vatan, din ve vicdan emniyeti diye bir şeyin kalmadığını, bu gerçeğin fotoğraflarını her gün boy boy seyretmekte olduğumuzu belirterek, bunun sebebini dünyanın sahibi olmayışına bağladı. Prof. Dr. Haydar Baş, şöyle konuştu: "Çünkü dünyanın bugün sahibi yok. Sahibi gibi gözükenlerin hepsi kendi hegemonyasını öne çıkarıyor. Başı çekenin de ABD olduğunu herkes biliyor. ABD, insan haklarını daha kendi bünyesinde sindirememiştir ki dünyada bunu sağlayabilsin. Avrupa ise insan haklarının zaten olmadığı yerdir. Halbuki bizim kültürümüzde insan hakları doyasıya yaşanmıştır. Atalarımız buna geçmişte kul hakkı ismini vermiştir. Herkes kul hakkından tiril tiril titrer. Bizim toplumumuzdaki can, mal, namus, din ve vicdan emniyetini hiç bir toplumda göremezsiniz. Peki böyle mükemmel bir pozisyonda iken niçin bu hale geldik? Zaman içerisinde kendi değerlerimizden koptuk ve o hale geldik ki bu değerlerle savaş haline girdik. Lider bir devlet ve millet olmak yerine uydu bir devlet ve millet haline geldik. Fakat milletin özünde bu kültür, gelenek, maneviyat vardır. Türk milleti farklı bir millettir. Töresini ortaya koyan Oğuz Kağan'ın ortaya koyduklarına bakıyorsunuz, aradan binlerce yıl geçtiği halde insani olan hiç bir şeye karşı olan yan göremiyorsunuz. Merhum Mustafa Kemal Atatürk'e getiriyorsun, aynı geleneğin onunla birlikte devam ettiğini görüyorsun. Biz bu gerçeği bir yana bıraktığımız, kendi içimizde iflas etme noktasına geldiğimiz için dünyanın yaşadığı bu kaosu korkarak seyrediyoruz. Bugün Türk milleti bir grip hastalığı geçiriyor. Kendine döndüğünde o medeniyeti yine yaşayacaktır. O zaman bütün dünyanın arzu ettiği can, mal, namus, din ve vicdan emniyetini yeniden yaşatacaktır. Türk milleti tarih sahnesinden çekildiği andan itibaren dünyada huzur, adalet yoktur. İnsanlık açtır, sefildir, perişandır, yaralıdır, kanlıdır. Kabul etsek de etmesek de dünya, Türk milletini, bu milletin silahlı kuvvetlerini bekliyor. Dünya, hal diliyle bugün bunu istiyor. Onun için Kafkaslar'daki, Balkanlar'daki, Ortadoğu'daki manzaraların sona ermesini istiyorsak, 'dünya huzur içinde yaşasın' diyorsak, Türk milletinin fertleri olarak bir araya gelip kucaklaşmamız şarttır. Hem de bu kucaklaşmanın bütün dünyaya bir hayat iksiri olacağı bilinciyle kucaklaşmamız şarttır."
Hariciyemiz Büyük İsrail Projesine alet oluyor
Büyük Ortadoğu Projesinin yeni bir proje olmadığını belirten BTP Lideri Prof. Dr. Haydar Baş, şöyle devam etti: "ABD, Taliban'ı bahane kıldı Afganıstan'ı işgal etti. Saddam'ı vesile kıldı Irak'a çıkarma yaptı. Kitle imha silahlarını gerekçe olarak göstermişti; ama bu butlanı batıl oldu. Buna rağmen ABD yine doymadı. Çünkü ABD'yi doyumsuz yapan şey Büyük İsrail projesidir. İsrail, Filistin'de devlet kurduktan sonra Arz-ı Mev'ud hayalleri için çalışmaya başladı. Arz-ı Mev'ud, Yahudilerin, Yahova'nın kendilerine vaadettiğine inandıkları Fırat ve Dicle arasındaki topraklara verilen addır. İşte bu topraklarda büyük bir İsrail devleti kurulmak istenmekte, ABD de bunun başını çekmektedir. Bizdeki aydın kesim gizlese de kıyamet savaşı diye bir olay var. Bush, Haçlı Savaşı'ndan bahsetti. Savaşlar inançlar arasında olup, toplar-tüfekler sözcülüğünü yapmaktadır. İsrail, yeryüzündeki tek din devleti olup, bugün, Büyük İsrail devletinin temelleri atılmış bulunmaktadır. Görülen odur ki Büyük Ortadoğu Projesi bağlamında bizim siyasilerimiz de bu konuda ikna edilmişlerdir. Bizim hariciye politikası farkında olmadan Büyük İsrail projesine katkıda bulunmaktadır. Dünya da Büyük İsrail'in temellerinin atılıyor olmasını seyretmektedir."
Dünyayı kaostan
kurtaracak millet
Dünyanın sadece Büyük İsrail'in temellerinin atılmasını seyirle kalmayıp adeta bir kaos yaşadığına dikkat çeken BTP Lideri Prof. Dr. Haydar Baş, dünyada can, mal, namus, vatan, din ve vicdan emniyeti diye bir şeyin kalmadığını, bu gerçeğin fotoğraflarını her gün boy boy seyretmekte olduğumuzu belirterek, bunun sebebini dünyanın sahibi olmayışına bağladı. Prof. Dr. Haydar Baş, şöyle konuştu: "Çünkü dünyanın bugün sahibi yok. Sahibi gibi gözükenlerin hepsi kendi hegemonyasını öne çıkarıyor. Başı çekenin de ABD olduğunu herkes biliyor. ABD, insan haklarını daha kendi bünyesinde sindirememiştir ki dünyada bunu sağlayabilsin. Avrupa ise insan haklarının zaten olmadığı yerdir. Halbuki bizim kültürümüzde insan hakları doyasıya yaşanmıştır. Atalarımız buna geçmişte kul hakkı ismini vermiştir. Herkes kul hakkından tiril tiril titrer. Bizim toplumumuzdaki can, mal, namus, din ve vicdan emniyetini hiç bir toplumda göremezsiniz. Peki böyle mükemmel bir pozisyonda iken niçin bu hale geldik? Zaman içerisinde kendi değerlerimizden koptuk ve o hale geldik ki bu değerlerle savaş haline girdik. Lider bir devlet ve millet olmak yerine uydu bir devlet ve millet haline geldik. Fakat milletin özünde bu kültür, gelenek, maneviyat vardır. Türk milleti farklı bir millettir. Töresini ortaya koyan Oğuz Kağan'ın ortaya koyduklarına bakıyorsunuz, aradan binlerce yıl geçtiği halde insani olan hiç bir şeye karşı olan yan göremiyorsunuz. Merhum Mustafa Kemal Atatürk'e getiriyorsun, aynı geleneğin onunla birlikte devam ettiğini görüyorsun. Biz bu gerçeği bir yana bıraktığımız, kendi içimizde iflas etme noktasına geldiğimiz için dünyanın yaşadığı bu kaosu korkarak seyrediyoruz. Bugün Türk milleti bir grip hastalığı geçiriyor. Kendine döndüğünde o medeniyeti yine yaşayacaktır. O zaman bütün dünyanın arzu ettiği can, mal, namus, din ve vicdan emniyetini yeniden yaşatacaktır. Türk milleti tarih sahnesinden çekildiği andan itibaren dünyada huzur, adalet yoktur. İnsanlık açtır, sefildir, perişandır, yaralıdır, kanlıdır. Kabul etsek de etmesek de dünya, Türk milletini, bu milletin silahlı kuvvetlerini bekliyor. Dünya, hal diliyle bugün bunu istiyor. Onun için Kafkaslar'daki, Balkanlar'daki, Ortadoğu'daki manzaraların sona ermesini istiyorsak, 'dünya huzur içinde yaşasın' diyorsak, Türk milletinin fertleri olarak bir araya gelip kucaklaşmamız şarttır. Hem de bu kucaklaşmanın bütün dünyaya bir hayat iksiri olacağı bilinciyle kucaklaşmamız şarttır."