Çeklerin dönmesi kriz alameti
Çek yasasında yapılan değişiklik sonrasında karşılıksız çekte adeta patlama yaşanıyor. Bankaların ve finans kuruluşlarının oluşturduğu ve üye olduğu Kredi Kayıt Bürosu (KKB) verilerine göre Şubat-Temmuz 2011 döneminde toplam karşılıksız çek sayısı 262 bin 240 iken bu rakam Şubat - Temmuz 2012 döneminde yüzde 59 artışla 417 bin 67'ye yükseldi. Veriler aylık bazda ele alındığında Mayıs 2011'de 38 bin 117 çek karşılıksız çıkarken, bu rakam Mayıs 2012'de yüzde 118 artışla 83 bin 80'e ulaştı. Temmuz 2011'de 39 bin 56 olan karşılıksız çek sayısı Temmuz 2011'de 74 bin 5'e yükseldi.
Geçmişte de yüksekti
Peki, ‘karşılıksız çek'teki patlama ‘hapis cezası'nın kaldırılmasından mı kaynaklanıyor? 2007, 2008, 2009 ve 2010 yılları dikkate alındığında ‘karşılıksız çek' verileri ilginç bilgiler içeriyor. Örneğin Türkiye ekonomisinin yüzde 4.7 oranında küçüldüğü, küresel ekonomik krizin egemen olduğu 2009 yılında Şubat - Temmuz döneminde toplam karşılıksız çek sayısı 1 milyon 28 bine ulaşmıştı. Bu rakam 2007 yılında 658 bin 96, 2008 yılında 642 bin 42, 2010 yılında ise 470 bin 61 olarak gerçekleşmişti. Bu rakamlar ‘karşılıksız çek' miktarının ekonomik krizle birlikte arttığını ortaya koyuyor. Veriler analiz edildiğinde karşılıksız çek sayısında artışın karşılıksız çeke verilen hapis cezasının kaldırılmasından ziyade ‘ekonomik iklimin bozulmasından ve piyasalarda işlerin ters gitmesi'nden kaynaklanıyor.
Esnaf aslında çekine sadık
Kredi Kayıt Bürosu verileri, esnafın ya da tacirin genelde kestiği çekin arkasında durduğunu ancak hali hazırda piyasada ciddi nakit sıkıntısı çekilmesi nedeniyle çeklerini ödeyemediğini gözle önüne seriyor. Nitekim arkası yazılan çeklerle ilgili veriler de bu görüşümüzü destekliyor. 2007 yılında Türkiye'de 34.2 milyon çek kesilirken, bunlardan sadece 1.3 milyonunun (yüzde 3.73) arkası yazıldı. 2008'de ise kesilen 32.3 milyon çekten 1.5 milyonunun arkası yazıldı, oran yüzde 4.53'e çıktı. Kriz yılı 2009 yılında ise adeta patlama yaşandı, kesilen 27.3 milyon çekten 1.9 milyonunun arkası yazıldı, oran yüzde 6.53'e yükseldi. Bu tarihten itibaren kesilen çek sayısının azalması dikkatlerden kaçmıyor. 2010 yılında yaklaşık 23.9 milyon çek kesildi ve bunlardan 900 bininin arkası yazıldı. 2011'de ise çekilen çek sayısı 20.5 milyona, arkası yazılanların sayısı ise 594 bine geriledi, karşılıksız çek oranı ise yüzde 2.81'e indi.
Takipteki alacaklar krizle roketleniyor
Keza takipteki alacaklar da kriz zamanında artıyor. Nitekim Eylül 2009'da 22 milyar TL'ye yaklaşan takipteki alacaklar Haziran 2011'de 18.3 milyar TL'ye kadar düştü. O tarihten itibaren ekonomide işlerin ters gitmeye başlamasıyla birlikte Haziran 2012'de 20 milyar TL'yi aştı. Oysa takipteki alacaklar Eylül 2008'de 11 milyar TL seviyesindeydi. Bütün bu rakamlar ödemelerde yaşanan sıkıntıların genelde ‘art niyet'ten değil, genel ekonomik duruma bağlı olarak piyasada iş yapma şartlarının bozulmasından kaynaklandığını ortaya koyuyor.
Bankalar kendilerini garantiye alıyor
Kredi Referans Sistemi (KRS) sorgulama sayısı özellikle özelikle 2007 yılından itibaren patlama gösteriyor. 2007'de yaklaşık 70 milyon olan sorgulama sayısı 2011 sonunda 200 milyonu aştı. Bu durum bankaların kredi verirken ne kadar “ince eleyip sık dokudu”ğunu ortaya koyuyor. 1995'te kurulan Kredi Kayıt Bürosu (KKB), 1999'da ‘bireysel sorgulama'ya geçti. 2004'te ‘bireysel kredi notu' uygulamasını hayata geçiren KKB, 2009'dan itibaren de ‘kurumsal sorgulama'ya imkân veriyor. Risk Merkezi ise bu yıl kuruldu. Garanti, Yapı Kredi, Ziraat Bankası, Türkiye iş Bankası, Denizbank, Akbank, Vakıfbank, Halkbank gibi önde gelen bankalar KKB'nin üyesi durumunda. Üyeler arasında katılım bankalarının yanı sıra Citibank gibi yabancı bankalar ile Koçfinans gibi kredi veren kuruluşlar, faktöring ve finansal kiralama şirketleri de yer alıyor.