Muharrem Bayraktar, Yeni Mesaj'ın 8. sayfasındaki köşe yazısında konuya değinmiş. Ben onun aktarmadığı bölümleri zikredeceğim...
Muhabirler haberi Amerikalı Yarbay'ın ağzından öğrendiler... Diyordu ki Yarbay, "bizim askerlerimiz Samarra'dan geçiyordu. Konvoya saldırı hazırlığı yapıldığını tespit ettik ve 3 ayrı yerde 54 kişiyi öldürdük." Peki ya ama gerçek böyle miydi?
Amerikalılar Ramazan'dan iki hafta önce Samarra'ya musallat olmaya ve kızları kaçırmaya başlamışlar. Kaçırılan kızların yaşadıkları ise tam bir dram, tam bir fecaat. Insanlığın görmediği bir işkence ve vahşet. Askerler tarafından üslerine götürülen kızlara önce parfüm ve kolonya veriyorlar. En küçük yaştaki kızı en üst rütbeli subaya gönderiyorlar. Sonra rütbe sırasıyla bütün askerler!!!
Ulemanın fetvası
Ramazan ayının başında kızlardan birinin ailesi "durum böyle" diyerek şehirdeki alimlerden birine anlatıyor olayı. "Ne yapayım" diye akıl danışıyor. Aileler kızlarının başına gelenleri biliyor ama başkalarına anlatamıyorlar. Samarra'daki intihar ve kızlarını öldürmeler bu yüzden. Ulema toplanıp, karar alıyor: "KESİNLIKLE KIZLAR ÖLDÜRÜLMEYECEK" Amerikalılar yine her pazar gelip erkekleri ayrı, kızları ayrı topluyorlar önceden belirlenen evlerden. Bu arada şehirde yaşayanları da tehdit etmekten geri durmuyorlar: "Eğer bunları anlatırsanız ya da kızlarınızı kaçırırsanız hepinizi öldürürüz". Bu arada toplanan ulema karar alıyor: "Ramazan bayramı dolayısıyla bütün kızlar ve kadınlar köylere gidecek, bayram sonrası kadınlar dönecek, kızlar dönmeyecek"... Ulemanın hesabı ise Amerikalı sapıklar kızları almaya geldikleri zaman, "bayram için köye gittiler, hala dönmediler" demek...
Ağzı salyalı Coniler, bayram sonrası gelmişler... Kızları evlerde bulamayınca, rasgele seçtikleri 50'yi aşkın erkeği katletmişler.
Ulemayı da dipçiklerle dövmüşler. Giderlerken de Albay rütbesinde işgalci, "Eğer haftaya 50 tane bakire kızı hazır etmezseniz, şehrinizi başınıza yıkarım" tehdidini savurmuş...
Coniler, öldürdükleri sivillerin cesetlerini kamyonlara adeta patates çuvalı gibi yükleyip, kurbanların Saddam yanlısı olduğunu ima etmek için işgal sırasında harabeye dönmüş Baas Partisi binalarına atmışlar. Bu olayların ardından bir kaç Samarralı genç; işgal gücü sözcüsünün aktardığı gibi başka bir konvoya değil, doğrudan bu sapıklara, şehir çıkışına doğru bir araçla ters istikametten gelerek zırhlı araçların arasında bulunan kamyonlardan birini otomatik silahlarla yaylım ateşe tutmuş. Yaralanan Amerikan askerleri işte bu araçta bulunanlar.
Irak'ta kadınlar güvende değil
Saddam Hüseyin rejiminin çökmesinden bu yana büyük bir otorite boşluğunun yaşandığı Irak'ta kadınlara yönelik ahlak dışı saldırılar giderek artıyor. Merkezi Amerika'da bulunan İnsan Hakları Gözlem Merkezi (Human Rights Watch=HRW) raporuna göre, Bağdat'ın ortasında kadın ya da kızların rahatlıkla kaçırılabildiği ve kendilerinden günlerce haber alınamadığı belirtiliyor. Son haftalarda 15 yaşından büyük çok sayıda kız çocuğunun da kaçırıldığını bildiren HRW temsilcisi, durumun giderek içinden çıkılmaz bir hal aldığını belirtiyor.
İşgal ve yağmanın yanında binlerce Iraklı kadın ABD askerlerinin tecavüzüne uğradı. Sadece kayıtlı 4 bin tecavüz vakası var. 9 yaşındaki kız çocukları bile bilinmeyen yerlere götürülüyor. Operasyon ve güvenlik araması adi altında tutuklanan Iraklı kadınların birçoğu Amerikan askerlerinin cinsel taciz ve şiddetine maruz kalıyor. Amerikalı bir Müslüman, Arabia televizyonuna gönderdigi resimlerle bu gerçegi tüm çıplaklığı ile gözler önüne serdi. Bağdat'da Tıbbi Rehabilitasyon merkezlerinde 300 kadın tecavüz sonucu ağır depresyondan tedavi görüyor.
Her biri vahşet kokan binlerce vaka...