Kıbrıs sorunu denilen olayın 1974 Barış Harekâtı ile çözüldüğünü söyleyen KKTC Dışişleri Bakanı Tahsin Ertuğruloğlu, Annan planı için, "Bu plan, yürürlüğe girmesi halinde çözülmüş olan bir sorunu yeniden sorun haline getirecektir" dedi
Türkiye'nin uluslararası alanda en haklı davası Kıbrıs'ta çok kritik bir dönemece girildi. 12 Aralık 2002'de, AB'nin, Kıbrıs Rum Kesimini, tüm Kıbrıs'ı temsilen üyeliğe kabul etmesiyle başlayan süreç konuyu tam bir yol ayrımına getirdi. KKTC'nin de bu lokomotife takılmasıyla Türklerin Anadolu'ya hapsedilme süreci tamamlanmış olacak. KKTC'yi bu lokomotife takmak için ise Annan Planı diye bir plan, tarafların önüne konuldu. 28 Şubat 2003'e kadar kabul edilmesi gerektiği bildirilen bu plan, kabul edildiği takdirde, Kıbrıslı Türklerin ve Türkiye'nin bugüne kadar edindiği haklı kazanımları sıfıra çıkaracak. Türkiye'nin bu en haklı davasında geri adım atması, bu davadan vazgeçmesi, AB şemsiyesi altında Kıbrıs'ı "enosis"e kurban etmesi demek olacak. Gerçek bu iken Kıbrıs davasının haklı tarafı Türkiye'den "statükodan yana değiliz" türünden endişe verici yetkili sesler yükselmesi girilen dönemecin kritiklik katsayısı hakkında bilgi veriyor. İşte, Türkiye'nin en haklı davasında bel bükme sonucunu doğuracak boyun bükmelerin görülmeye başlandığı bu kritik dönemeçte, yazarımız Muharrem Bayraktar, bizzat KKTC'ye giderek KKTC Dışişleri Bakanı Tahsin Ertuğruloğlu ile Annan Planı merkezli Kıbrıs olayını görüştü. Bu görüşmeyi arkadaşımız Kamil Bayraktar yayına hazırladı.
n Sayın Bakanım, şu anda gündemde Annan Planı var. Bu plan uygulandığı takdirde Kıbrıs sorununun çözüleceğine dair bir manipülasyon yapılıyor. Annan planı uygulandığı takdirde Kıbrıs sorunu diye bilinen sorun ortadan kalkacak mı?
Ertuğruloğlu- Kesinlikle böyle bir şey söz konusu değil. Bu plan, yürürlüğe girmesi halinde tam tersini gerçekleştirecek ve çözülmüş olan bir sorunu yeniden sorun haline getirecektir. Kıbrıs sorunu denilen olay 1974 Barış Harekâtı ile çözülmüştür. 1974 yılından itibaren Ada'da Kıbrıs sorununu çözme diye bir olay yoktur. Ada'da var olan, iki milletin iki devleti arasında var olan çeşitli sorunların giderilmesine yönelik bir anlaşma, bir uzlaşma olur mu olmaz mı safhasına gelinmiş olmasıdır. Eğer Kıbrıs'ın gerçeklerine uygun bir yaklaşım sergilenirse, uluslararası camia tarafından Rum tarafı Türklerle bir uzlaşıya cesaretlendirilirse, bu anlaşma olası olabilir. Ama şu anda bu anlaşmanın olmama olasılığı çok daha fazladır.
Annan Planı çözülmüş bir sorunu tekrar sorun haline getirecek
Meseleye, "Kıbrıs'ta Türklerle Rumlar arasında bir uzlaşı olursa bunun adına çözüm denir. Uzlaşı olmaz, yeni bir ortaklığa gidilmezse bu çözümsüzlük demektir" diye bakmak yanlıştır. Kıbrıs adasında bizlerin tek alternatifi, vazgeçilmez alternatifi, Allah'ın emriymiş gibi yapabileceğimiz tek bir şey var; o da Rumlarla ortak olmaktır, diye bakmak yanlıştır. Ortaklık bir alternatiftir. Olabilir mi, olamaz mı, bu araştırılır. Yıllarca araştırılmaktadır. Ama mümkün olamamıştır. Nedeni de uluslararası camianın Kıbrıs'taki Türk varlığına yönelik yanlış politikalarıdır. Eski ortaklığı bozan Rum'a, ortaklığın yasal varisi imiş gibi muamele gösterdiği, Kıbrıs adasında olmayan bir cumhuriyet varmış gibi, olmayan yasal merkezi bir hükümet varmış gibi muamele gösterdiği için bizlerle Rumlar arasında bir uzlaşma mümkün olmamıştır. Bu, bugün için de geçerlidir. Özetle Annan planı Kıbrıs sorununu çözecek ve bu Ada'da en nihayet barış, istikrar, huzur gündeme gelecek şeklindeki söylemler tamamiyle asılsızdır. Gerçekle hiç bir şekilde bağdaşmıyor. Çözülmüş bir sorunu tekrar sorun haline getirmekten başka bir işe yaramayacaktır.
Devamı "Gündem" bölümünde...
Türkiye'nin uluslararası alanda en haklı davası Kıbrıs'ta çok kritik bir dönemece girildi. 12 Aralık 2002'de, AB'nin, Kıbrıs Rum Kesimini, tüm Kıbrıs'ı temsilen üyeliğe kabul etmesiyle başlayan süreç konuyu tam bir yol ayrımına getirdi. KKTC'nin de bu lokomotife takılmasıyla Türklerin Anadolu'ya hapsedilme süreci tamamlanmış olacak. KKTC'yi bu lokomotife takmak için ise Annan Planı diye bir plan, tarafların önüne konuldu. 28 Şubat 2003'e kadar kabul edilmesi gerektiği bildirilen bu plan, kabul edildiği takdirde, Kıbrıslı Türklerin ve Türkiye'nin bugüne kadar edindiği haklı kazanımları sıfıra çıkaracak. Türkiye'nin bu en haklı davasında geri adım atması, bu davadan vazgeçmesi, AB şemsiyesi altında Kıbrıs'ı "enosis"e kurban etmesi demek olacak. Gerçek bu iken Kıbrıs davasının haklı tarafı Türkiye'den "statükodan yana değiliz" türünden endişe verici yetkili sesler yükselmesi girilen dönemecin kritiklik katsayısı hakkında bilgi veriyor. İşte, Türkiye'nin en haklı davasında bel bükme sonucunu doğuracak boyun bükmelerin görülmeye başlandığı bu kritik dönemeçte, yazarımız Muharrem Bayraktar, bizzat KKTC'ye giderek KKTC Dışişleri Bakanı Tahsin Ertuğruloğlu ile Annan Planı merkezli Kıbrıs olayını görüştü. Bu görüşmeyi arkadaşımız Kamil Bayraktar yayına hazırladı.
n Sayın Bakanım, şu anda gündemde Annan Planı var. Bu plan uygulandığı takdirde Kıbrıs sorununun çözüleceğine dair bir manipülasyon yapılıyor. Annan planı uygulandığı takdirde Kıbrıs sorunu diye bilinen sorun ortadan kalkacak mı?
Ertuğruloğlu- Kesinlikle böyle bir şey söz konusu değil. Bu plan, yürürlüğe girmesi halinde tam tersini gerçekleştirecek ve çözülmüş olan bir sorunu yeniden sorun haline getirecektir. Kıbrıs sorunu denilen olay 1974 Barış Harekâtı ile çözülmüştür. 1974 yılından itibaren Ada'da Kıbrıs sorununu çözme diye bir olay yoktur. Ada'da var olan, iki milletin iki devleti arasında var olan çeşitli sorunların giderilmesine yönelik bir anlaşma, bir uzlaşma olur mu olmaz mı safhasına gelinmiş olmasıdır. Eğer Kıbrıs'ın gerçeklerine uygun bir yaklaşım sergilenirse, uluslararası camia tarafından Rum tarafı Türklerle bir uzlaşıya cesaretlendirilirse, bu anlaşma olası olabilir. Ama şu anda bu anlaşmanın olmama olasılığı çok daha fazladır.
Annan Planı çözülmüş bir sorunu tekrar sorun haline getirecek
Meseleye, "Kıbrıs'ta Türklerle Rumlar arasında bir uzlaşı olursa bunun adına çözüm denir. Uzlaşı olmaz, yeni bir ortaklığa gidilmezse bu çözümsüzlük demektir" diye bakmak yanlıştır. Kıbrıs adasında bizlerin tek alternatifi, vazgeçilmez alternatifi, Allah'ın emriymiş gibi yapabileceğimiz tek bir şey var; o da Rumlarla ortak olmaktır, diye bakmak yanlıştır. Ortaklık bir alternatiftir. Olabilir mi, olamaz mı, bu araştırılır. Yıllarca araştırılmaktadır. Ama mümkün olamamıştır. Nedeni de uluslararası camianın Kıbrıs'taki Türk varlığına yönelik yanlış politikalarıdır. Eski ortaklığı bozan Rum'a, ortaklığın yasal varisi imiş gibi muamele gösterdiği, Kıbrıs adasında olmayan bir cumhuriyet varmış gibi, olmayan yasal merkezi bir hükümet varmış gibi muamele gösterdiği için bizlerle Rumlar arasında bir uzlaşma mümkün olmamıştır. Bu, bugün için de geçerlidir. Özetle Annan planı Kıbrıs sorununu çözecek ve bu Ada'da en nihayet barış, istikrar, huzur gündeme gelecek şeklindeki söylemler tamamiyle asılsızdır. Gerçekle hiç bir şekilde bağdaşmıyor. Çözülmüş bir sorunu tekrar sorun haline getirmekten başka bir işe yaramayacaktır.
Devamı "Gündem" bölümünde...