logo
20 NİSAN 2024

Çözüm 'Milli Ekonomi'de

04.11.2005 00:00:00
Türkiye'de ve Dünyada çok ciddi bir ekonomik tıkanma yaşandığını, gelir dağılımındaki adaletsizliğin giderilemediğini, işsizliğin başını alıp gittiğini söyleyen BTP Lideri Prof. Dr. Haydar Baş, bütün bu problemlerin çözümünün Milli Ekonomi Modelinden geçtiğini belirtti.

BTP Genel Başkanı Prof. Dr. Haydar Baş, Selim Kotil ve Nihat Hekimoğlu'nun sorularına verdiği cevaplarda, Türkiye ve dünyanın yaşadığı sürekli büyüme, gelir dağılımındaki adaletsizlik, işsizlik gibi problemlere Milli Ekonomi Modeli'nde nasıl çözümler getirildiğini anlattı.

Muhterem Hocam, yakında Milli Ekonomi Modeli kitabınızla Türk halkı ve dünyada birçok insan buluşacak. Malum kapitalist ve liberal anlayışların çözemedikleri bir takım sorunlar var. Sosyalizm uygulaması ise zaten dünyadan kalkmış durumda. Şu ana kadar kapitalist sistemi uygulayan ülkelerin çözemedikleri en temel meselelerden biri de sürekli büyüme olayıdır. Ülkeler, 3 sene, 5 sene, belli bir dönem büyüyorlar. Arkasından bu büyüme duruyor. Bir çöküş sürecine giriliyor. Oysa siz Milli Ekonomi Modelinizde buna bir çözüm getiriyorsunuz. Neden sosyalizm ve kapitalizm sürekli büyüme problemine bir çözüm getirememişlerdir? Milli Ekonomi Modeli bu probleme nasıl bir çözüm getirmektedir?

Prof. Dr. Haydar Baş -Olay, bizim zannettiğimiz gibi veya bazılarının anlatmaya çalıştığı gibi çok zor bir mesele değildir. Kapitalist dünya parayı, sermayeyi tekelleştiriyor. Takdir edersiniz ki piyasada alış veriş yapılabilmesi için mutlaka vatandaşın alım gücünün olması lazım. Sizin imal ettiğiniz mamul ne kadar mükemmel olursa olsun piyasaya arz ettiğinizde ihtiyacı olan kesimin mala talip olabilmesi için iktidarının, yani cebinde parasının olması gerekiyor. Fakat kapitalizm tekelleşmeyi doğuran bir sistem. Bu sisteme göre bir toplumda güçlenme olacak ama herkesin güçlenmesine gerek yok. Faraza 70 milyonluk Türkiye'de 70 kişinin, bilemediniz 700 kişinin güçlenmesi kâfidir. Böyle olunca da tedavülde bulunan paranın tamamına kapitalist zihniyet müşteridir. Hangi yolla olursa olsun onu kendi tekeline koyar. Mesela Batıda dev sanayi kurumları, dev firmalar vardır. Binlerce, onbinlerce insan bu dev firmalarda çalışır. Orada güçlü bir sınıf vardır. Azdan da azdır. Bunlar zengin patrondur, dediğini yapandır. Patron denilen insanların emrinde çalışan işçi sınıfı vardır. Bu işçi sınıfı da ağzı ile kuş kapsa belli bir maişetin üzerine çıkamaz.

Modern kölelik sistemi Karın tokluğuna, göz tokluğuna çalışır; bilmem ama bu işçi sınıfıdır. Bu, işçi sınıfı geleneğini bozan da Avrupa'da Türklerdir. Onlar geleneklerinden kaynaklanan tasarruf etme özelliği ile kazandıkları paraları biriktirdiler, bir sermaye oluşturdular ve işçi olarak gittikleri yerde patron oldular. Bu, Batıda pek olan bir iş değildir. Yani bir insan fabrikada çalışacak, kazancını üst üste koyacak, on sene sonra iş yeri açacak; Batı kültüründe böyle bir olay yoktur. Orada bir ağa var, bir efendi var, patron var; iki, bir işçi var, köle var. Kapitalist sistem modern kölelik sistemidir. Bu kölelik sistemini Batıda delen de Türk milletidir. Demek istediğim şu: Bu sistemde kabul edelim ki 500 kişinin elinde olan mevduat 100 birim ise 99'u o 500 kişinin elindedir. Biri de 70 milyonun elindedir. Bu derece korkunç bir adaletsizlik, dengesizlik vardır. Bu kadar alım gücünden mahrum olan piyasa ne ile iş yapacak? Siz iş yapacaksınız ama ne ile iş yapacaksınız? Para ile yapacaksınız. Ama senin alım gücün ortada. Yani alım gücünün üstüne çıkıp bir şey alman mümkün mü? Değil. İşte kapitalist dünya ürettiğini onun için sınırlı pazarlamak mecburiyetindedir. Bu sınırı aşamaz. Burada dış dünyaya ihracatın temel esprisi aslında kendi içinde alım gücü tükendiğindendir. Yeterli alım gücüne sahip olmadığından dolayı dış dünyada kendine pazar arıyor. Halbuki sıhhatli üretim iç dünyada kendisine pazar bulan üretimdir. Üretirsin. Fazlasını dış dünyaya rahatlıkla satabilirsin. Alım gücünü devreye koyacak olan, işçinin, bireyin cebindeki paradır. Batıda bu sınırlıdır. Sınırlı olduğu için de üretim yapılıyor, ama tüketim istenilen seviyede yapılamıyor. Bütün dünyada hangi sınıf üreticisine, tüccarına, işverenine bakarsanız bakın kendisine pazar arıyor. Neden arıyor? Kendi bölgesinde tüketen sınıf kalmadı da ondan. Onun için "bulabilir miyim?" diye dışarıya çıkıyor. Bu, sistemin bir tıkanıklığıdır. Böyle bir sistemin büyümesi mümkün değildir.

Kapitalizm ve sosyalizmde sürekli büyüme olmazGelelim sosyalizme veya komünizme. Kollektif yaşamayı bir kural haline getiren Marks'ın iddiasına göre patronlar, işçileri soyuyor. Yani işçi emeğinin karşılığını alamıyor. Patron işçinin emeğinin karşılığını cebine kâr olarak koyuyor. O hak işçiye aittir. Böyle garip bir felsefesi var. O zaman ne yapmak lazım? Madem bizi zengin sınıf soyuyor. Biz bir araya gelelim. Devlet denilen iradeye çalışalım. Bu irade de bize kazandığımızı adil bir şekilde taksim etsin. İşte komünizm dediğimiz o bela sekreteryasıyla birlikte ne yaptı, bunların başına bela oldu. Yani millet devlete çalıştı. Devleti yöneten irade halka çalışmadı. Kendine çalıştı. Yani iki tarafta da kölelik oldu. Biri patrona kölelik, diğeri devlete kölelik. Dolayısıyla orada da işçi sınıfı aradığını bulamadı. Karnını doyuramadı. Sırtını giydiremedi. Geziyor, tozuyor, ama cebinde parası yok ki alsın. Bu sebepten dolayı gerek komünizm, gerekse kapitalizm ferdi üreticiye pazar yapamadığından dolayı sürekli büyüme olamıyor. Ekonomi emme basma tulumba gibidir. Üreteceksin ama ürettiğine talip pazarın olacak. Bunu iki sistem de beceremedi. Dolayısıyla dünyada çok ciddi bir tıkanıklık var. Sürekli büyüme de bundan dolayı olmamıştır.

Milli Ekonomi Modelinin farkıPeki yapılması gereken nedir? Sosyal devletin bireylerini destekleme dediğimiz anlayış aslında pazar olma kabiliyetini herkese kazandırmaktır. Toplum bireylerinin tamamına kazandırmaktır. İstediği şekilde istediği alışveriş imkanını ona kazandırmaktır. Zaten insan olarak doğduğu için bu, onun hakkıdır. İnsan hakları denilen şey budur. Buna bizim örfümüzde kul hakkı denir. Bu, onun hakkıdır. Allah onu dünyaya göndermekle bu hakkı ona ihsan eyledi. Sen, ben ona ihsan etmiyoruz. Bu insanın karnını doyurması lazım. Sırtını giydirmesi lazım. Bizim anlatmaya çalıştığımız modelimizde bireyler mutlaka istediğini yiyebilmeli, istediğini giymeli. Onu yapabilmesi için de cebinde alım gücünün olması lazım. Böyle bir problem olmaması lazım. İşte biz problemi çeşitli saiklerle, gerek vergi, gerek sosyal devlet mantığıyla, gerekse çalışana hak ettiğini fazlasıyla verme mantığıyla çözüyoruz. Böylece halkın toplumda tüketme gücü istenilen seviyeye geliyor. Üreten de tüketen olduğu için üretiyor. O üretiyor, bu tüketiyor. Zaten ekonomide amaç nedir? Sürekli yukarıya çıkmaktır. İşte bu anlayış devamlı surette ekonomik hayata tavan yaptırıyor. Bizim farkımız budur.

Hocam, kapitalizmin cevap veremediği ikinci bir soru daha var. Gelir dağılımındaki dengesizliği çözmüş değil. Aksine bu dengesizlik her geçen gün artıyor.

Prof. Dr. Haydar Baş -Esasen hastalığın kaynağı da buradan geliyor. Gelir dağılımında adalet olmadığı için para yine tekelleşiyor. Faraza benim elimde 100 milyar olursa bunu benim pazara indirme kabiliyetimle herhangi bir mahallede bir insanın elinde 5-10 milyar olursa bunu pazara indirme kabiliyeti daha farklı olur. Yani orta kesimin pazar olma kabiliyeti alabildiğine daha fazladır. Ama biraz standartların üzerinde gibi gördüğümüz kesimin pazar olma  kabiliyeti daha azdır. Eğer adil dağıtım olmazsa bu adamın cebindeki para pazarda müşteri olmaz. Ama işçinin cebinde müşteri olur. Memurda, tarım kesiminde müşteri olur. Onun için adil dağıtım şarttır. Bunu yapmadığınız takdirde bir adım atamazsınız. 

Hocam, yine tarım kesiminin desteklenmesi, işçi ücretlerinin yüksek konumlandırılması, ev hanımlarının emekli edilmesi var.

Prof. Dr. Haydar Baş -Tabii bu bütünün parçaları oluyor. Gayemiz tüketimi devreye koymak. Tüketimi devreye koymak derken her vatandaşın ihtiyacı olan geçimi önüne getirmeyi kastediyoruz. Vatandaş böyle sıkıntı çekmeyecek. O tükettikçe üreten de üretecek. Böyle adil bir denge söz konusu olacak.

Bu da sosyal devlet anlayışının icabı olarak yapılacak değil mi?

Prof. Dr. Haydar Baş -Zaten sosyal devlet  bizim bu modelimizin gereğidir. Bu modelin hayat bulması için sosyal devlet anlayışının hayata geçmesi lazım.

VERGİ VATANDAŞIN SIRTINA YÜKTÜR

Hocam, bugün uygulanan vergi sisteminde verginin tabana yayılması ve herkesten vergi alınması uygulanıyor. Halbuki siz farklı bir vergi sistemi savunuyorsunuz. Herkesten alınmamasını, bir kesimden de hiç alınmamasını savunuyorsunuz. Bu hususu biraz açar mısınız?

Prof. Dr. Haydar Baş -Ben bazı ekonomistleri dinliyorum. "Vergiyi tabana yaymak lazım. Devletin ihtiyacı olan parayı herkesten böylece alabiliriz" diyorlar. Bu, görüntü itibariyle bize hoş gelen, fakat netice vermeyen bir anlayıştır. Aslında vergi vatandaşın sırtında bir yüktür. Evet, devlete veriyorsun ama vatandaşın alım gücünü, kabiliyetini yok ediyorsun. Bu kabiliyet yok olunca vatandaş pazar olma kabiliyetini kaybediyor.  Mesela yılda yaptığı ticarette 50 milyar kazanan bir arkadaşı düşünelim. %40 vergi verdiğini hesap edersek bu arkadaşın devlete 20 milyar vergi vermesi gerekecek. Bizim mantığımıza göre bu 20 milyarı devletin alması devletin zararına, almaması devletin faydasına olur. Biz diyoruz ki, 50 milyar kazanan vatandaştan 20 milyar vergi alırsak onun alım gücünü 20 milyar aşağıya çekeriz. Halbuki biz bu alım gücünü onda bırakalım. Yapılan hesaplamalara göre para piyasada yılda 15 defa dolaşır. 15 ile 20 milyarı çarparsak yılda 300 milyarlık bir netice ortaya çıkar. Yani bu kadar ciro yapmış olursunuz. Her ticaretten %30 kâr yaparsanız bu vatandaşımız 90 milyar lira kazanmış oluyor. Yani alacağımız 20 milyar vergiyi almaz isek bunun getireceği kâr 90 milyar oluyor. Devletin bu sefer alacağı vergi %40'tan 36 milyar oluyor. Yani bir yıl evvel 50 milyardan 20 milyar vergi alan devlet, sadece bu vergiyi almamakla bir yıl sonra 36 milyar kârlı çıkıyor. Onun için vergiyi herkesten değil kazanandan alarak kazanmayan sınıfın alım gücünü devreye koyarak onu talep eden vaziyette tutmak, böylece toplumun bireylerinde hem adil dağılımı gerçekleştirmek, hem de gerçekten kazanandan vergi alma yolunu devlet olarak devreye koymak lazım ki herkes hayatından memnun olsun. Kazanan kazandığı için kaçırmadan vergisini versin, müşteri olan cebinde parası olduğu için müşteri olsun. Bunun bir de alt yapısı, örfü, adeti var. Sistemler milletlerin hayatı ile ciddi derecede alakalıdır. Hangi memleketin insanına giderseniz gidin ticareti kendi örfü, adeti, gelenekleriyle paraleldir. Onun için ticaret hayatını düşünürken onu kendi dünyanızın dışında düşünmeyeceksiniz. Zaten ekonomi hayatın kendisidir. Onu hayatın dışına taşıyarak, yabancı kuralları getirerek monte etmeye çalışmak işte Türkiye'nin düştüğü duruma düşmek olur. Bizim anlatmaya çalıştığımız bu şey tamamen ekonomiyi büyütmeye yöneliktir. Devletin kârlı olduğu bir modeldir. Burada devlet de kârlıdır, vatandaş da kârlıdır.

Hocam, devlet akaryakıta her gün zam yapıp duruyor. Bir liraya aldığı akaryakıta bir lira vergi koyuyor, iki liraya satıyor.

Prof. Dr. Haydar Baş -Bunda ne devlet, ne vatandaş kâr edebilir. Bu, aslında birbirini tüketmedir. Birbirini tüketiyorlar.

O zaman akaryakıttan böyle vergi alınmamalı değil mi?

Prof. Dr. Haydar Baş -Tabii kesinlikle alınmamalı.

Hocam, kapitalizmin çözemediği üçüncü problem de tam istihdam, yani işsizlik problemi. Hatta artık % 5'lik işsizlik oranları ekonominin doğal yapısı olarak görülmeye başlandı. Bütün dünyada ciddi bir işsizlik olayı var. Sizin bu vergi modeli ve sosyal devlet anlayışının sürekli büyümeyi sağlamasıyla birlikte istihdam problemi nasıl halledilecek?

Prof. Dr. Haydar Baş -Hayatın içindesiniz, dışında değilsiniz. İş yapabilmek için evvela kapitale ihtiyaç var. Bu imkanları siz önünüzde buluyorsunuz. İş yapan insanın işçiye ihtiyacı vardır. Bununla devreye giriyorsunuz. Bu, tam istihdamı temin eden en kestirme yoldur.
Devletin malı deniz, yiyen ıstakoz
Beşiktaş 5 maç sonra kazandı
Galibiyet Serdar Topraktepe yönetiminde geldi
Geçen yılki yatırım tutarı 3.7 milyar dolar
5 yılda 11.2 milyar dolarlık yatırım yaptı
Randevusunu iptal etmeyen yandı
Koca'dan MHRS açıklaması
Seçim sonrası ilk karşılaşma
Özel ve Kılıçdaroğlu aynı karede
Polis aracında ağlayarak pişman olduğunu söyledi
Jandarma üniforması ile GBT yapıyordu
İsviçre'de çıkan haber tartışma yaratmıştı
Beypazarı'ndan 'mevzuat' açıklaması
Yeni seçilen CHP’li başkanların ‘genelge’ sıkıntısı
Liyakat mi sadakat mi?
İsrail, Suriye'nin hava savunma sistemlerini hedef aldı
Saldırıda maddi hasar meydana geldi
Polat çiftine 'vergi usul kanuna muhalefet'ten tahliye
Diğer suçlardan 'tutukluluk' devam ediyor
CHP'den iktidarın arazi satışlarına tepki
'AKP enkaz bırakarak çöküyor'
Yüksek et fiyatı sorunu ithalatla çözülemez
Et ürünlerinde KDV kaldırılsın
Merkez Bankası anketi açıklandı
Dolar, enflasyon, faiz tahminleri belli oldu
Gelecek burada
10 yılda 20 kat büyüyecek
Çocuk nüfusumuz açıklandı
Nüfusumuzun yüzde 26'sı çocuk
Devletin malı deniz, yiyen ıstakoz
Beşiktaş 5 maç sonra kazandı
Galibiyet Serdar Topraktepe yönetiminde geldi
Geçen yılki yatırım tutarı 3.7 milyar dolar
5 yılda 11.2 milyar dolarlık yatırım yaptı
Randevusunu iptal etmeyen yandı
Koca'dan MHRS açıklaması
Seçim sonrası ilk karşılaşma
Özel ve Kılıçdaroğlu aynı karede
Polis aracında ağlayarak pişman olduğunu söyledi
Jandarma üniforması ile GBT yapıyordu
İsviçre'de çıkan haber tartışma yaratmıştı
Beypazarı'ndan 'mevzuat' açıklaması
Yeni seçilen CHP’li başkanların ‘genelge’ sıkıntısı
Liyakat mi sadakat mi?
İsrail, Suriye'nin hava savunma sistemlerini hedef aldı
Saldırıda maddi hasar meydana geldi
Polat çiftine 'vergi usul kanuna muhalefet'ten tahliye
Diğer suçlardan 'tutukluluk' devam ediyor
CHP'den iktidarın arazi satışlarına tepki
'AKP enkaz bırakarak çöküyor'
Yüksek et fiyatı sorunu ithalatla çözülemez
Et ürünlerinde KDV kaldırılsın
Merkez Bankası anketi açıklandı
Dolar, enflasyon, faiz tahminleri belli oldu
Gelecek burada
10 yılda 20 kat büyüyecek
Çocuk nüfusumuz açıklandı
Nüfusumuzun yüzde 26'sı çocuk

'Konuş, sen nerelisin' diyen DEM Partili Salğucak'a soruşturma

31 Mart yerel seçimlerinde oy vermek için Ömer Keçecigil Okuluna giden askeri ve polis personellerine 'Konuş, sen nerelisin'' diyen DEM Partili Süleyman Salğucak, seçim kanuna muhalefet suçundan dolayı Şırnak İl Emniyet Müdürlüğünde ifadesi alındı.
19.04.2024 16:21:00
İhlas Haber Ajansı
'Konuş, sen nerelisin' diyen DEM Partili Salğucak'a soruşturma
'Konuş, sen nerelisin' diyen DEM Partili Salğucak'a soruşturma
Avukat Ramazan Demir, Şırnak'ta taşımalı seçmen olduğunu düşündüğü kişilere 'Konuş sen nerelisin'' diyerek tepki gösteren Süleyman Salğucak'a soruşturma açıldığını duyurdu.

31 Mart günü Şırnak'a oy vermek için taşınan asker ve polisler tek sıra içeri girerken tepki gösteren 61 yaşındaki Süleyman Salğucak'a soruşturma açıldı.

Avukat Ramazan Demir, sosyal medya hesabından yaptığı açıklamada, "Şırnak savcılığı 'Konuş, sen nerelisin' sözünden dolayı Süleyman Salğucak'a 'Seçim kanununa muhalefetten' soruşturma açmış" diye belirtti.

Şırnak Cumhuriyet Başsavcılığı, Salğucak hakkında 'Seçim kanununa muhalefet' ve 'Seçmenin oy kullanmasını engelleme' iddialarıyla ilgili soruşturma açtı.

Dilan ve eşi Engin Polat'ın soruşturması şüphelilerine 'vergi usul kanuna muhalefet'ten tahliye

İstanbul merkezli 6 ilde düzenlenen ve Dilan Polat ile eşi Engin Polat'ın da tutuklandığı soruşturma kapsamında, 16 şüphelinin "vergi usul kanuna muhalefet" suçundan tahliyesine karar verildi

19.04.2024 12:08:00 / Güncelleme: 19.04.2024 12:14:38
AA
Dilan ve eşi Engin Polat'ın soruşturması şüphelilerine 'vergi usul kanuna muhalefet'ten tahliye
Dilan ve eşi Engin Polat'ın soruşturması şüphelilerine 'vergi usul kanuna muhalefet'ten tahliye

Anadolu Cumhuriyet Başsavcılığınca, Engin Polat ve Dilan Polat'ın aralarında olduğu 16 şüpheli hakkında "Suç Gelirlerinin Aklanmasının Önlenmesi, Vergi Usul Kanunu ile Futbol ve Diğer Spor Müsabakalarında Bahis ve Şans Oyunları Düzenlenmesi kanunlarına muhalefet" ile "suç örgütü kurma ve üye olma" suçlarından yürütülen soruşturma sürüyor.

Soruşturma kapsamında, aylık tutukluluk incelemesi yapan sulh ceza hakimliği, 16 şüphelinin "vergi usul kanununa muhalefet" suçundan tahliyesine karar verdi.

Hakimlik, şüphelilerin "suç örgütü kurma ve üye olma", "suçtan kaynaklanan mal varlığı değerlerini aklama" ve "Futbol ve Diğer Spor Müsabakalarında Bahis ve Şans Oyunları Düzenlenmesi Hakkındaki Kanun'a muhalefet" suçlarından ise tutukluluk hallerinin devamına hükmetti.

Ne olmuştu?

İstanbul merkezli 6 ilde 1 Kasım'da ve devamında düzenlenen operasyonlarda, Dilan Polat ve eşi Engin Polat'ın da aralarında bulunduğu 24 şüpheli gözaltına alınmıştı.

Soruşturma kapsamında daha önce şirketlerinde yapılan aramalarda dijital materyal ve defterlere el konulan Polat çiftinin de yer aldığı şüphelilerle ilgili MASAK ön inceleme raporu hazırlanmış, raporda tasfiye halindeki 3 firmadan aile bireylerine ait şirketlere sözde ticaret karşılığında sahte fatura kesilmesi yöntemiyle 200 milyon lira para girişi olduğu belirlenmişti.

Paranın yine aile bireylerine ait şirketler arasında transfer edildiği, son aşamada ise Engin Polat'ın sahibi olduğu Milda Gayrimenkul isimli firmada toplanarak gayrimenkul ve çok sayıda araç alındığının tespitinin ardından İstanbul Mali Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğü ekipleri, şüphelilerin kimliklerini belirlemiş, İstanbul merkezli Ankara, Yalova, Ordu, Kırklareli ve Manisa'da 43 adrese eş zamanlı operasyon düzenlemişti.

Soruşturma kapsamında çalışmalarını sürdüren ekipler, Dilan ve Engin Polat'a ait bir medikal şirketin Ankara'da başka bir firmaya isim hakkını verdiğini, bu firmanın hesabındaki 1 milyon 800 bin liranın da ortakların kişisel hesaplarına aktarılmaya çalışıldığını tespit etmişti.

Dilan Polat, Engin Polat ve Sıla Doğu'nun da aralarında bulunduğu şüphelilerden 16'sı tutuklanmıştı.

Hakimlik, 27 şirkete kayyum atanmasına hükmetmişti.

Soruşturma kapsamında, Dilan Polat'ın 2019'da "şampiyonlar ligi" adıyla sosyal medya hesabından paylaştığı fotoğrafta yer alan bazı kişiler kimlikleri tespit edilip soruşturmaya dahil edilmiş, savcılık, sosyal medya fenomeni olan bu kişiler hakkında yurt dışına çıkış yasağı getirilmesini talep etmişti.

Anadolu 2. Sulh Ceza Hakimliği, sosyal medya fenomenleri Eylül Öztürk Özkan, Feyzanur Başar, İleyda Topal, İlke Ela Göz, Kadir Yiğit, Mervenur Korkut, Muhammet Oğuz Başar, Murat Yiğit, Nurgül Yiğit, Tolunay Topal, Tuğba Demirhan, Yavuz Selim Korkut, Habip Özsefil, Huri Özsefil ve Özge Duman'a yurt dışına çıkış yasağı getirmişti. 

Mersin'de şafak operasyonu: 78 gözaltı

Mersin'de haklarında çeşitli suçlardan yakalama kararı bulunan şahıslara yönelik sabah saatlerinde gerçekleştirilen şafak operasyonunda 78 kişi gözaltına alındı
19.04.2024 11:20:00
İhlas Haber Ajansı
Mersin'de şafak operasyonu: 78 gözaltı
Mersin'de şafak operasyonu: 78 gözaltı
Mersin'de haklarında çeşitli suçlardan yakalama kararı bulunan şahıslara yönelik sabah saatlerinde gerçekleştirilen şafak operasyonunda 78 kişi gözaltına alındı.

İl Emniyet Müdürlüğünden yapılan açıklamaya göre, dolandırıcılık, yaralama, hakaret, hırsızlık ve tehdit gibi suçlardan haklarında yakalama kararı bulunan şahısların yakalanmasına yönelik Asayiş Şube Müdürlüğü Aranan Şahıslar Büro Amirliği koordinesinde operasyon düzenlendi. İl genelinde 30 adrese düzenlenen şafak operasyonunda 78 kişi yakalanarak gözaltına alındı.

Gözaltına alınan şahıslarla ilgili işlemlerin sürdüğü bildirildi.

5.6 büyüklüğündeki Tokat depreminde 338 konut hasar gördü

Tokat'ın Sulusaray ilçesinde geçtiğimiz gün etkili olan depremlerde 338 konut hasar gördü.
19.04.2024 10:50:00
İhlas Haber Ajansı
5.6 büyüklüğündeki Tokat depreminde 338 konut hasar gördü
5.6 büyüklüğündeki Tokat depreminde 338 konut hasar gördü
Tokat'ın Sulusaray ilçesinde en şiddetlisi 5.6 büyüklükteki depremler Tokat'ta 3, Yozgat'ta da 3 ilçede hasara neden oldu.

Hasar tespit çalışmaları sürerken şuana kadar yapılan tespitlere göre 338 konut, 99 ahır ve 12 cami ve 1 fırında hasar oluştu.

Panikle kaçmaya çalışan 5 kişi yaralandı.

Yozgat ve Tokat'ta hasar tespit çalışmalarının akşam saatlerinde tamamlanması bekleniyor.
logo

Beşyol Mah. 502. Sok. No: 6/1
Küçükçekmece / İstanbul

Telefon: (212) 624 09 99
E-posta: internet@yenimesaj.com.tr gundogdu@yenimesaj.com.tr


WhatsApp iletişim: (542) 289 52 85


Tüm hakları Yeni Mesaj adına saklıdır: ©1996-2024

Yazılı izin alınmaksızın site içeriğinin fiziki veya elektronik ortamda kopyalanması, çoğaltılması, dağıtılması veya yeniden yayınlanması aksi belirtilmediği sürece yasal yükümlülük altına sokabilir. Daha fazla bilgi almak için telefon veya eposta ile irtibata geçilebilir. Yeni Mesaj Gazetesi'nde yer alan köşe yazıları sebebi ile ortaya çıkabilecek herhangi bir hukuksal, ekonomik, etik sorumluluk ilgili köşe yazarına ait olup Yeni Mesaj Gazetesi herhangi bir yükümlülük kabul etmez. Sözleşmesiz yazar, muhabir ve temsilcilere telif ödemesi yapılmaz.