Çözüm süreci PKK'yı güçlendirdi
Hükümetin etnik bir kimlik yükleyerek Kürt sorunu ilan ettiği dış destekli PKK terörü çözüm sürecinde gücüne güç kattı. Bu durum emniyet raporlarına yansırken Cumhurbaşkanı Erdoğan'dan da, "Çözüm sürecini bunlar adeta Güney Doğu'da ve kısmen Doğu'da kendi
08.09.2015 00:00:00
YENİ MESAJ/İSTANBULTerörle müzakere süreci PKK'yı güçlendirdi. Bu durum devletin her kademesi tarafından itiraf ediliyor. Bu konudaki en dikkat çekici açıklama Cumhurbaşkanı Erdoğan'dan geldi. Hakkâri Dağlıca'dan acı haberin geldiği saatlerde bir TV programına konuk olan Erdoğan, "Çözüm süreci bunlar tarafından ihanetle değerlendirildi. Çözüm sürecini bunlar adeta Güney Doğu'da kısmen Doğu'da kendileri için silah stoklama süreci olarak değerlendirdiler. Ve çok ciddi bir silah stoklaması var. Ve burada bu süreç içerisinde güvenlik güçlerimiz herhangi bir çatışmaya girmeyelim dediler ama daha sonra anladık ki bu süreçte bunlar bunu yaptılar. Şimdi valilikler vasıtasıyla diyelim her hangi bir ilde veya ilçede 15 gün sokağa çıkma yasağını ilan ederken niye ilan ediyor? Evlerde durum nedir bunu görecek. Kimler var kimler yok onu görecek. Bunları yapmaya mecburuz ve yapacağız. Ve şuan da bunlarda devam ediyor" şeklinde konuştu. '400 verilseydi durum farklı olurdu'Programda Cumhurbaşkanı Erdoğan'a seçim sürecinde söylediği "400'ü verin, bu iş huzur içinde çözülsün" sözleri de soruldu. Erdoğan bu konuda şu değerlendirmeyi yaptı: "Eğer 400 milletvekilini alabilecek veya bir Anayasayı inşa edebilecek bir sayıyı bir siyasi parti yakalamış olsaydı, durum bugün çok daha farklı olurdu. Bir yeni Türkiye hareketini adımını atabilmek için bu çok çok önemliydi." Emniyet raporundan şok bilgilerÇözüm sürecinin terör örgütü PKK'yı güçlendirdiği Emniyet raporları tarafından da tescillendi. Emniyet Genel Müdürlüğü Terör ve İstihbarat Dairesi, çatışmaların başlamasından sonraki 40 günlük süreçte yaşananlarla ilgili rapor hazırladı. Terör örgütünün kentlerde asayiş ve istihbaratıyla polis teşkilatı gibi bir örgütlenme oluşturduğu, polisleri hedef alarak kendi denetimini sağlamayı amaçladığı belirtildi.Müzakere dönemini fırsat bilen terör örgütünün şehir merkezlerinde yapılanmaya gittiği, PKK kamplarında eğitim alan, dağ kadrosu içinde bulunan birçok militanının şehirlere yerleşerek Yurtsever Devrimci Gençlik Hareketi (YDG-H) adı altında örgütlendiğine değinilen raporda, "2013 yılında kuruluşunu tamamlayan YDG-H, PKK'nın dağ kadrosundan teslim olan örgüt üyelerinden oluşturuldu. Polis teşkilatı gibi bir yapılanmaya giderek asayiş ekibi, istihbarat birimleri kurarak, kontrol ettikleri bölgelerde denetimler yaptığı, sözde mahkemeler kurarak yargılamalara gittiği, yol kesip, kimlik kontrolleri yaparak sözde asayişi sağladığı, vatandaşı baskı altına alarak anlaşmasızlık durumunda güvenlik birimlerine değil de kendilerine başvurmaları yönünde çalışma ve faaliyet yürüttükleri, istihbarat toplayıp, kamu personeli, güvenlik güçleri ile kendileriyle aynı görüş ve düşüncede olmayanlarla ilgili fişleme çalışması yürüttükleri, bu kişilerin hedef seçildiği, saldırı hedeflerinde olan noktalar (valilik, kaymakamlık, emniyet müdürlükleri, polis merkezleri, askeri noktalar) ile ilgili keşif çalışması yaptıkları ve bununla ilgili çalışma yürüttükleri" belirtildi.Bağımsız bölgeler oluşturdular!PKK'nın şehir yapılanması içinde silahlı gruplar oluşturduğu, ölüm fedaileri timi, intikam tugayları kurduğu, kendi aralarında hiyerarşik yapılanmaya gittiklerine değinilen Emniyet Genel Müdürlüğü Terör ve İstihbarat Dairesi raporunda şu tespitler yapıldı: "Örgütün, kırsalda mücadele eden dağ kadrosundaki militanlarını geri planda tutarken, şehir militanlarını devreye soktuğu, bölgede örgütün etkinliğinin hissettirilmesi adına faaliyetler yürütüldüğü, eylem alanlarında korsan gösterilerle başlayan yapılanmanın şehir merkezlerine ağır silahlar, patlayıcılar, roketatar gibi mühimmatları soktuğu, kendisine sözde bağımsız noktalar, bölgeler oluşturduğu, bu bölgelerde kontrolünü kaybetmemek, güvenlik güçlerinin bu bölgelerde etkinliğini kırmak, bütünüyle kendisinin hâkim olduğu sözde bağımsız bölgeler oluşturmak için polislerin hedef alındığı, polislere yönelik saldırılar, suikastlar düzenleyerek kendilerince kontrol ettikleri bölgelerden uzak tutmak istedikleri değerlendirilmektedir."