Danıştay cinayetini sadece hükumeti erken seçime götürmek için bir argüman olarak düşünmek ve bu eksenli bir analize girişmek ekmeklere yağ sürer. A.ERİMHAN'ın yazısı...

Türkiye'de olan biteni anlamak için olaylara sadece Ankara'dan bakmak yeterli olmayabilir. Dünyanın en pahalı gayrımenkulü üzerinde oturan bu ülkenin dayatılan gündemlerle değerlendirmeler yapması da bizi kesinlikle yanlış sonuçlara götürür.Danıştay Cinayeti bunun somut bir örneğidir. Danıştay cinayetini sadece hükumeti erken seçime götürmek için bir argüman olarak düşünmek ve bu eksenli bir analize girişmek ekmeklere fazlaca yağ sürmek olur.CEYHAN MUMCU'YA KULAK VERELİMGelin Uğur Mumcu cinayeti nedeni ile iç ve dış servisler ve bunların kimyasına dönük çok şeyler öğrendiğine emin olduğum ağabey Ceyhan Mumcu'ya kulak verelim: "Bombalı saldırı sonucu öldürülen gazeteci Uğur Mumcu'nun abisi Avukat Ceyhan Mumcu, geçen pazartesi günü birinin yanına gelerek, "Türkiye'de kan gövdeyi götürecek" dediğini açıkladı.Saldırılar Türkiye'yi İran'a Karşı Zorlamak İçinMumcu, kendisine gelen kişinin ismini açıklamak istemediğini belirterek, "Bana, 'Ben istihbaratçı değilim. Ama sizin ve Uğur'un eşi Güldal Mumcu'nun hayatından endişe ediyoruz. Başka isimlere de saldırı düzenlenebilir. Bu işi MOSSAD yapacak. Türkiye'yi İran konusundaki tarafsızlığından ayırmak istiyorlar. Türkiye, İran ile çatıştırılacak.' dedi." şeklinde konuştu. Bunun üzerine 16 Mayıs 2006 tarihinde bir basın açıklaması yazdığını belirten Mumcu, Türkiye'yi yönetenlerin ve kamuoyu öncülerinin dikkatini çekmeye çalıştığını kaydetti."Bunun çok önemli bir analiz olduğuna hiç şüphe yok. Mumcu'nun sözkonusu açıklamayı Danıştay Cinayetinden önce yapması da değerlendirmenin değerini ayrıca artırıyor.İsterseniz Mumcu'nun açıklamasına birkaç argüman daha ekleyelim;Madde 1) Batı'nın emperyal düzeni çatırdıyor. Sistem artık halkına yaşadığı refahı veremiyor. 3 dolara pantolon üreten -gayet de kaliteli- Çin ile başa çıkmanın imkanı yok. Çin deyim yerinde ise Batı Sistemini kendi silahı ile vuruyor. Batının buna "biz beceriksiziz" diyeceği bir şey de yok. Bu denilmeyeceğine ve mağlubiyet kabul edilmeyeceğine göre mücadeleyi avantajlı olduğu bir alanda yapmak emperyal sistem için tek seçenek olarak kalıyor. Bunun adı bilfiil savaş demek!Ve bu savaş İslam coğrafyasında ve İslam'a karşı yapılıyor.Madde 2) Irak savaşı gösterdi ki, ABD en avantajlı olduğunu zannettiği cephe savaşında da başarılı değil. Elini kolunu sallayarak girdiği Irak'ta resmen batağa saplandı. Sünni-Şii tefrikası üretmeseler Irak'ta 1 dakika bile kalmaları mümkün değil. Stratejistlerin stratejisti Brezinski "Irak'tan derhal çekilmeliyiz" diyor. ABD'yi en çok korkutacak şey "yenilmez" olduğuna dair inancın yıkılması. Ve bu argüman bugün çok önemli yaralar alıyor.Madde 3) Batı Sistemi İran ile büyük bir savaşa hazırlanıyor ama ortada bir Irak gerçeği var. Sıfır savaşla girdikleri Irak'ta bu hale düşen ABD'nin İran'da savaş kazanması imkansız. Madde 4) Batının ABD'nin şu ana kadar yürüttüğü İran siyaseti İran'ı zayıflatmadı bilakis büyüttü. İran Geleneği denilen şey bunu başardı. İşte Kuzey Irak'a giremeyen Türkiye ve işte Kuzey Irak'a giren İran!Dolayısı ile ABD'nin İran'ı ele geçirebilmesinin yolu savaştan değil, savaştan önce İran'ın teslim alınmasından geçiyor ki, bu zayıflatmanın adresi Türkiye olarak görülüyor.Madde 5) Türkiye'nin İran'a karşı savaştırılması noktasında da ciddi bir engel var: Halk ve kamuoyu! Son birkaç hafta içinde televizyon kanallarında yapılan açık oturumlara bir bakın. Katılımcılar hangi nedenle olsun gerçeği söylüyorlar ya da söylemek zorunda kalıyorlar.Bu kamuoyu kimyası ile Türkiye'de İran'a karşı bir şey elde etmek kolay değil! Karar vericiler neye karar vermiş olularsa olsunlar...Madde 6) Danıştay Cinayeti İran savaşına direnenleri ikna etmek içindir. Yukarıda bahsettiğimiz olumlu kamuoyunu görmek bundan sonra o kadar da kolay olmayacaktır. Cinayetin iç dinamiklerini yarın irdeleyeceğiz.AHMET ERİMHAN / aerimhan@yenimesaj.com.tr