İstanbul Üniversitesi tarafından Ege Denizi ve Akdeniz'de başlatılan bilimsel araştırmalar, denizlerin büyük bir bölümünün karadan ve denizden kaynaklanan geniş bir kirlilikle karşı karşıya olduğunu ortaya koydu.
Araştırma gemisinde kurulan laboratuarda yapılan bilimsel araştırmaların tamamlanan ilk bölümünde ortaya çıkan bulgular, bilim adamlarını şaşırttı.İstanbul Üniversitesi Su Ürünleri Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Bayram Öztürk başkanlığında 12 bilim adamının bulunduğu heyet, 10 Ağustos'ta deniz kirliliği, kirliliğe neden olan etkenler ve denizlerimizin geleceğine ilişkin bilimsel çalışma başlattı. Çanakkale'den başlatılan ve bugüne kadar Güllük ve Gökova körfezleri başta olmak üzere 19 ayrı noktada yapılan çalışmalarda denizlerimizde meydana gelen kirliliğin nedenleri, boyutları, canlılar üzerindeki etkileri araştırıldı.Üç yanı denizlerle çevrili ülkemizin karasularında ilk kez bu kadar detaylı bilimsel araştırma yapıldığını belirten Prof. Dr. Öztürk, denizlerdeki bilimsel araştırmalara, marinalarda bağlı olan bir yatın değeri kadar bütçe ayrılmadığını dile getirdi. Yüzey ve dip kirliliğiDenizlerdeki yüzeysel kirlilik ve dip kirliliğinin inanılmaz boyutlarda olduğunu belirten Prof. Dr. Bayram Öztürk, bir ay sürecek çalışmaların ardından bilimsel raporları ve laboratuar sonuçlarını ilgili bakanlıklara sunarak, acil önlem alınmasını isteyeceklerini söyledi. İstanbul Üniversitesi Su Ürünleri Fakültesi'na bağlı 'Yunus' adlı araştırma gemisiyle yaklaşık 2 bin 500 mil yol katedilerek yapılan araştırmaların Bodrum- Orak Adası- Çökertme- Ören, Karacasöğüt ve Sedir Adası'nı kapsayan Gökova bölümünde fliplankton ve koliform için su ve zooplankton örnekleri alındı. Bölgenin dip yapısı ve canlıların yaşamlarını sürdürebilirlik oranları incelendi, ağır metal analizi için çamur örnekleri alındı, kıyılardaki balık çiftlikleri ile kafeslerin oluşturduğu dip ve konutların oluşturduğu kıyı tahribatı incelendi.Dip çamurları pis kokuyorBilim adamları, gemide oluşturulup, teknolojik cihazlarla donatılan laboratuarda kimyasal ve biyolojik analizleri yapmaya ve sonuçlarını almaya başladı. Gelecekte alınacak önlemlerin saptanacağı bilimsel araştırma ve incelemelerin ilk bölümünde ortaya çıkan sonuçlar, denizlerimizdeki kirliliğin ne derece büyük olduğunu gözler önüne serdi. En temiz bölgelerden biri olarak bilinen Gökova Körfezi'nde 50 metre derinlikten alınan dip çamuru numunesinin gemiye çıkarılması ile ortaya yayılan pis koku ve çamurun görüntüsü bilim adamlarını ve araştırmacıları şaşkına çevirdi.Terörist yosun!Çamurun gerek pis kokusu gerekse niteliği açısından İzmir Körfezi'ni aratmadığını belirten İstanbul Üniversitesi Su Ürünleri Fakültesi Deniz Bilimleri Ana Bilim Dalı öğretim görevlisi Yrd. Doç. Dr. Bülent Topaloğlu, "En temiz yerlerden biri olarak bildiğimiz Gökova Körfezi'nin ortasından aldığımız numune dip materyalinin artık balçığa dönüştüğü gibi tek bir deniz kabuklusu ve mikroorganizma yaşama şansı bulamamış ve ölmüş" dedi. Yrd. Doç. Dr. Topaloğlu, "Bununla birlikte Kızıldeniz'den giren terörist yosun dediğimiz 'Caulerpa Racemosa' da buralara kadar gelmiş ve hızla yayılmaya başlamış. Yaptığımız dip araştırmalarında aşırı kirlenmeler nedeniyle oksijen miktarının zeminde yaşamlarını sürdüren canlılar açısından neredeyse yok denilecek kadar azaldığı ortaya çıkması deniz kirliliğine yönelik tehdidin boyutlarını ortaya koydu" diye ekledi.
Araştırma gemisinde kurulan laboratuarda yapılan bilimsel araştırmaların tamamlanan ilk bölümünde ortaya çıkan bulgular, bilim adamlarını şaşırttı.İstanbul Üniversitesi Su Ürünleri Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Bayram Öztürk başkanlığında 12 bilim adamının bulunduğu heyet, 10 Ağustos'ta deniz kirliliği, kirliliğe neden olan etkenler ve denizlerimizin geleceğine ilişkin bilimsel çalışma başlattı. Çanakkale'den başlatılan ve bugüne kadar Güllük ve Gökova körfezleri başta olmak üzere 19 ayrı noktada yapılan çalışmalarda denizlerimizde meydana gelen kirliliğin nedenleri, boyutları, canlılar üzerindeki etkileri araştırıldı.Üç yanı denizlerle çevrili ülkemizin karasularında ilk kez bu kadar detaylı bilimsel araştırma yapıldığını belirten Prof. Dr. Öztürk, denizlerdeki bilimsel araştırmalara, marinalarda bağlı olan bir yatın değeri kadar bütçe ayrılmadığını dile getirdi. Yüzey ve dip kirliliğiDenizlerdeki yüzeysel kirlilik ve dip kirliliğinin inanılmaz boyutlarda olduğunu belirten Prof. Dr. Bayram Öztürk, bir ay sürecek çalışmaların ardından bilimsel raporları ve laboratuar sonuçlarını ilgili bakanlıklara sunarak, acil önlem alınmasını isteyeceklerini söyledi. İstanbul Üniversitesi Su Ürünleri Fakültesi'na bağlı 'Yunus' adlı araştırma gemisiyle yaklaşık 2 bin 500 mil yol katedilerek yapılan araştırmaların Bodrum- Orak Adası- Çökertme- Ören, Karacasöğüt ve Sedir Adası'nı kapsayan Gökova bölümünde fliplankton ve koliform için su ve zooplankton örnekleri alındı. Bölgenin dip yapısı ve canlıların yaşamlarını sürdürebilirlik oranları incelendi, ağır metal analizi için çamur örnekleri alındı, kıyılardaki balık çiftlikleri ile kafeslerin oluşturduğu dip ve konutların oluşturduğu kıyı tahribatı incelendi.Dip çamurları pis kokuyorBilim adamları, gemide oluşturulup, teknolojik cihazlarla donatılan laboratuarda kimyasal ve biyolojik analizleri yapmaya ve sonuçlarını almaya başladı. Gelecekte alınacak önlemlerin saptanacağı bilimsel araştırma ve incelemelerin ilk bölümünde ortaya çıkan sonuçlar, denizlerimizdeki kirliliğin ne derece büyük olduğunu gözler önüne serdi. En temiz bölgelerden biri olarak bilinen Gökova Körfezi'nde 50 metre derinlikten alınan dip çamuru numunesinin gemiye çıkarılması ile ortaya yayılan pis koku ve çamurun görüntüsü bilim adamlarını ve araştırmacıları şaşkına çevirdi.Terörist yosun!Çamurun gerek pis kokusu gerekse niteliği açısından İzmir Körfezi'ni aratmadığını belirten İstanbul Üniversitesi Su Ürünleri Fakültesi Deniz Bilimleri Ana Bilim Dalı öğretim görevlisi Yrd. Doç. Dr. Bülent Topaloğlu, "En temiz yerlerden biri olarak bildiğimiz Gökova Körfezi'nin ortasından aldığımız numune dip materyalinin artık balçığa dönüştüğü gibi tek bir deniz kabuklusu ve mikroorganizma yaşama şansı bulamamış ve ölmüş" dedi. Yrd. Doç. Dr. Topaloğlu, "Bununla birlikte Kızıldeniz'den giren terörist yosun dediğimiz 'Caulerpa Racemosa' da buralara kadar gelmiş ve hızla yayılmaya başlamış. Yaptığımız dip araştırmalarında aşırı kirlenmeler nedeniyle oksijen miktarının zeminde yaşamlarını sürdüren canlılar açısından neredeyse yok denilecek kadar azaldığı ortaya çıkması deniz kirliliğine yönelik tehdidin boyutlarını ortaya koydu" diye ekledi.