logo
23 NİSAN 2024

Diyalogcu nurcular ve üstatları...

17.12.2005 00:00:00
Diyalogcu nurcuların "milli duruş"a ve Kuvay-ı Milliye'ye karşı oluşları, sadece günümüzün AB sürecinin gereği veya konjonktürel bir tavır değil, bilakis üstatları Garibüzzaman'dan devraldıkları bir mandacılık mirasıdır.M.Emin Koç'un yazısı...

ABD'nin koynundaki diyalogcu Nurcular ve üstatları Diyalogcu nurcular, T. Üçal, Y. Kapusuz ve S.Yüksek gibi yerli "nurcu papaz" (Bkz. Milliyet, 15 Aralık 2001; Zaman, 1 Nisan 2005) ve pastörlerle olan ilişki ve destekleriyle AB süresinde Türk Milleti'nin Hıristiyanlaştırılmasına, en azından "Ilımlı"laştırılmasına katkıda bulunmuyorlar sadece... Aynı zamanda AB ve ABD'nin 50-60 yıllık planı olarak "Ekümenik Patriklik" sevdalısı Fener papazına "yerli muhafazakâr zırh" olmayı uzun süreden beri sürdürüyorlar.Tevarüs eden Amerikancı misyonSon dönemin "diyalogcu nurcuları"nın bu "ekümenik misyon"u ve "ABD planına taşeronluk hizmeti" son çeyrek asırla sınırlı değildir. Bu bağlamda günümüzün diyalogcu nurcuları, sarmaş dolaş pozlar vermek ve Ramazan sofralarında iftar duaları yaptırmak suretiyle "ekümenik sevdalı Patrik Bartho"yu milletimizin nezdinde meşrulaştırma ve ABD'nin planına taşeronluk yapma vazifesini Garibüzzaman Said Kürdî'den devralmışlardır.İslam medeniyetinde hiç rastlanmamış biçimde "Hıristiyan şehit" gibi Haçlı itikadı hükümleri üreten ve bunu İslam itikadı imiş gibi risaleler yoluyla pazarlayan Garibüzzaman Said Efendi'nin (Bkz. Bkz. Kastamonu Lahikası, s. 75), risalelerini kaleme aldığında birer nüshasını Papa XII. Pie'ye gönderdiği, Papa'nın da buna mukabele ettiği gözden kaçmamalıdır (Bkz. Küresel Barışa Doğru, Gazeteciler ve Yazarlar vakfı yay. s 131; Köprü, s. 2, Kasım 1997, s. 110-116). Garibüzzaman, ekümenik papazla sarmaş dolaş Bu arada 1950'li yıllarda Garibüzzaman Said-i Nursî'nin sürpriz biçimde Fener semtinde ikamet etmesi sebebiyle, Rum Patrik Athenagoras ile görüşmelerini sürdürmesi de önemli köşe taşlarıdır (Bkz. Küresel Barışa Doğru, Gazeteciler ve Yazarlar vakfı yay. s 131; Köprü, s. 2, Kasım 1997, s. 110-116).Cumhuriyet döneminin "ABD'den ithal ilk ekümenik sevdalısı" papaz Athenagoras'ın sicili  ile Garibüzzaman Said Kürdî'nin dostlukları, "nurculuğun ne idüğü"nü kavramak hususunda çok önemli bir foyametredir.Patrik ve Garibüzzaman Kuvay-i Milliye'ye karşıNe ilginçtir ki; günümüzün diyalogcu nurcuları, Kuvay-ı Milliye'yi çetecilik olarak nitelendirerek rahatsızlıklarını ifade ederlerken, Milli Mücadele yıllarında Fener Rum Patrikhanesi de Kuvay-ı Milliye hareketini barbarlık olarak niteliyordu. (Bkz. Erol Cihangir, Papa Eftim'in Muhtıraları ve Bağımsız Türk-Ortodoks Patrikhanesi, Turan Yay. İstanbul, 1996, s.5; Mesut Çapa, Pontus Meselesi / Trabzon ve Giresun'da Milli Mücadele, TKAE Yay. Ankara, 1993, s.38).Yine ne tesadüf ki, İngilizler tarafından kurdurulan ve yönetim kurulunda Garibüzzaman Said-i Kürdî'nin de bulunduğu zamanın Cemiyet-i Müderrisîn namlı Teâl-i İslam Cemiyeti, 26 Eylül 1919'da İkdam gazetesinde "fetva ilanatı" yayınlayarak, Türk milletini Kuvay-ı Milliye'ye destek vermemeye, hatta "hain, eşkıya, katil canavarlar ve lanetlik" ilan ettikleri M. Kemal Atatürk önderliğindeki Kuvay-ı Milliye kadrosuna karşı mücadele etmeye çağırıyor, kesinlikle İngiliz ve Yunanlılara karşı gelinmemesini tavsiye ediyordu (Bkz. İkdam gazetesi, 26 Eylül 1919; Yücel Özkaya 'Ulusal Bağımsızlık Savaşı Boyunca Yararlı ve Zararlı Dernekler', Atatürk Araştırma Merkezi, Cilt IV, Sayı 10, (Kasım 1987); Genelkurmay Başkanlığı Askeri Tarih ve Stratejik Etüd (ATESE) Arşivi, Klasör 86, Dosya 144 (1318), Fihrist 240; M. Latif, Yeni Asya gazetesi, 11 Mayıs 2005).Garibüzzaman'ın İngiliz patentli fetvasını örtmek isteyen Yeni Asya grubu, "Bediüzzaman bu cemiyetin 'sade' bir üyesidir" (M. Latif, 11 Mayıs 2005, Y. Asya) deseler de; muteber tarihçilerden Tarık Zafer Tunaya, adeta tarihe not düşercesine "26 Eylül 1919'da bu cemiyet, (Teali İslam'ın ilk adı olan Cemiyet-i Müderrisin) İkdam gazetesinde, Anadolu hareketi aleyhinde ilk beyannamesini, daha sonra ikinci ve üçüncüsünü yayınlamıştır. İlk yönetim kurulunda Mustafa Sabri (Başkan), İskilipli Mehmet Atıf (İkinci başkan), Said-i Kürdî (İttihad-ı Muhammediye önderi olarak) bulunuyorlardı" (T. Zafer Tunaya, Türkiye'de Siyasi Partiler, c. II, s. 384-396) tespitini yapıyor.Diyalogcu nurcuların "milli duruş"a ve Kuvay-ı Milliye'ye karşı oluşları, sadece günümüzün AB sürecinin gereği veya konjonktürel bir tavır değil, bilakis üstatları Garibüzzaman'dan devraldıkları bir mandacılık mirasıdır.Said Nursi'ye göre Patrik Athenagoras gizli MüslümanmışGaribüzzaman Said Kürdî'nin bağrına bastığı ve hatta "gizli Müslüman" diye (M. İsmail Tezer, Mehmet Emin Birinci ile ropartaj Yeni Asya, 23 Mart 2005,; Abdülkadir Badıllı, Bediüzzaman Said Nursi: Mufassal Tarihçe-i Hayatı, İstanbul 1990, C.2, s. 1479.) etrafa yayıp temize çıkartmaya çalıştığı 1950'lerin Ekümenik sevdalı Fener Patriği Athenagoras'ın sicili, Ekümenik sevdalı Patrik Bartholomeus'la sarmaş dolaş olan günümüzün diyalogcu nurcularının da kimliğini ortaya çıkartması bağlamında önemli bir işarettir.Patrik Athenagoras Rum çetesinin başı Patrik Athenagoras, Milli Mücadele yıllarında Anadolu'daki Rum azınlıkları kışkırtmak üzere kurulan Mavri Mira teşkilatının kurucusudur (Bkz. M. Kemal Atatürk, NUTUK, Vesika 1, Erzurum / 22 Ağustos 1919).  Athenagoras, yetkisi olmadığı hâlde kendisini "Konstantinopolis Ekümenik Patriği " ilân etme cüretinde bulunmuştur (Bkz. Doç. Dr. M. Süreyya Şahin, Fener Patrikhanesi ve Türkiye, Ötüken Neşriyat, İstanbul 1996, s.309). Time ve Fortune dergileri, Kıbrıs meselesinde EOKA katilleriyle işbirliği yapmış baş tahrikçinin Patrik Athenagoras olduğunu, Makarios ve beraber çalıştığı papazların Patrik Athenagoras'a bağlı bulunduğunu, dolayısıyla ondan emir aldıklarını ilân etmişlerdir. (Doç. Dr. M. Süreyya Şahin, Fener Patrikhanesi ve Türkiye, Sonuç böl. Ötüken Neşriyat, İstanbul 1996).ABD Başkanı Truman'ın talimatıyla Patrik olan çetebaşıAthenagoras'ın vaziyetini eski diplomat Oğuz Gökmen'den ve Necip Fazıl'dan dinleyelim:Savaş sonrasında ABD, New York Metropoliti Athenagoras'ı Patrik yapmak istiyordu. Amerikalılar, 1948'de "Rus yanlısı" olarak gördükleri Patrik Maksimos'un görevinden alınıp yerine Athenegoras'in getirilmesi için yoğun bir faaliyet içine girdi. Maksimos'un sunduğu bazı şartlar kabul edildi ve 18 Ekim 1948'de istifa etmesi sağlandı. Amerika'dayken Fener Rum Patrikliği'ne seçilen Athenegoras, Amerika'dan Başkan Truman'ın özel uçağıyla 26 Ocak 1949 günü İstanbul'a geldi ve ertesi gün merasimle taç giydi. İsmet Paşa olumlu, Büyükelçimiz eski Dışişleri Bakanı Numan Menemencioğlu da bence haklı nedenlerle bu işe karşı çıkıyordu. Sonunda İsmet Paşanın dediği oldu. Türk vatandaşı olmadığı için Patrik olması Lozan anlaşmasına göre mümkün olmayan ABD vatandaşı Athenegoras, Başkan Truman'ın İnönü'den özel talebi üzerine bir gecede 'fevkalade telsik' yoluyla Türk vatandaşlığına kabul edildi. Daha sonraları Dışişleri Bakanı olan İhsan Sabri Çağlayangil, Emniyette pasaport işleri yapıyordu. Ona demişler ki: "Bu işi hallet. Athenagoras'ı Türk uyruklu göster". Çağlayangil de kitabına uydurmak için "Bu adam vaktiyle Selanik'te doğmuş olsun. Selanik de önceden Türk toprağıydı" şeklinde bir kimlik ve köken ihdas etti. Neticede Athenagoras, Fener'e Patrik oluverdi. Yetinmedi tabii; Fener, Patriğe dar geliyor, Eyüp nahiyesinin tamamını istiyordu. Heybeliada Ruhban Okulunun açılmasında da ısrarlı idi (Oğuz Gökmen, Türkiye, 24 Temmuz 2005; Akşam, Patrikhaneye ithal ruhban, 4 Mart 2004; Necip Fazı, Büyük Doğu, Ördeklerden bir filo / Bir de Kazdan amiral).Athenagoras'ı hazmettirme işini Garibüzzaman üstlendiTürk vatandaşı olmayan, Milli Mücadele yıllarında Rum azınlığı kışkırtmak üzere Mavri Mira derneğini kuran, Kıbrıs'ta EOKA'cı katillerin baş tahrikçisi olan bir Amerikan vatandaşının truman'ın bir gece yarısı "özel talep"iyle Fener'e Patrik yapılması elbette hazmedilecek türden bir iş değildi. Topluma ve üst düzey muhafakâr çevrelere "Athenagoras'ın bir gece ansızın Patrik yapılmasını hazzettirme işi"ni ise Garibüzzaman üstlenmişti. Derhal Fener'e kapağı atan Garibüzzaman'a göre Athenagoras, tam bir "gizli Müslüman"dı. Öyle tepki verilecek bir adam değil, bilakis baştâcı yapılması gereken bir papazdı (Bkz. M. İsmail Tezer, Mehmet Emin Birinci ile ropartaj Yeni Asya, 23 Mart 2005,; Abdülkadir Badıllı, Bediüzzaman Said Nursi: Mufassal Tarihçe-i Hayatı, İstanbul 1990, C.2, s. 1479). Bakın şu Garibüzzaman masalına: Papaz MüslümanmışGaribüzzaman'ın talebesi Muhsin'in anlattıklarına kulak verin Allah aşkına, din namına dönen dolaplara bakın? "Birgün yine Muhsin'le Üstadın yanına geldiğimizde görüşürken farklı bir hâlet-i Ruhiye hissettim, merak ettim ve sordum. Üstad Hazretleri o gün Fener Patrikhanesine giderek Patrik Athenagoras'ı ziyaret etmiş ve ziyaret esnasında kendisine hitaben, 'Siz Kur'ân'ı Allah'ın kitabı, Hz. Peygamberi de peygamber kabul etseniz ve Hıristiyanlığın da dini hakikîsiyle amel etseniz ehl-i necat olacaksınız' demiş. O da 'Ben kabul ediyorum' diye cevap vermiş. Üstad tekrar 'Dünyadaki diğer ruhanî reisler de kabul ediyorlar mı?' diye sormuş. O, 'Onlar kabul etmiyorlar' demiş. Üstad kendisini gayet hürmetle karşılamış olduklarını söyledi" (Bkz. M. İsmail Tezer, Mehmet Emin Birinci ile ropartaj Yeni Asya, 23 Mart 2005,; Abdülkadir Badıllı, Bediüzzaman Said Nursi: Mufassal Tarihçe-i Hayatı, İstanbul 1990, C.2, s. 1479.)Şimdi siz, imanî ve tarihî değerlendirmenizi yapıp kalbî hükmünüzü verin...1950'lerde ABD'nin bir gece yarısı özel uçakla gönderip Fener'e ekümenik Patrik tayin ettirdiğinde onunla sarmaş dolaş olan ve onu tezkiye etme misyonu üstlenen Garibüzzaman ile bugün aynı Amerikan zırhlı ekümenik sevdalı Bartholomeus'la sarmaş dolaş haldeki diyalogcu nurcuların ve Amerika'da mukim Rabbin aciz kulunun "aynı eksendeki" hizmetleri neye delalet eder?Bu tarihi gerçekler, şifre kırmak ve kimin ne olduğunu tanımak için yeter de artar bile? Dahası var; onları da "Dinlerarası Diyalog Misyonerleri" kitabımdan okursunuz inşallah.

eminkoc@yenimesaj.com.tr
Erdoğan'dan 23 Nisan mesajı
Bu kez Atatürk'ü andı
Muhammed Uğur'un hayali gerçek oldu
Mansur Yavaş'tan 23 Nisan jesti
En çarpıcı deprem uyarısı
'Baza ve koltuk altlarını doldurun'
İstanbul'da kutlamaların merkezi Taksim Meydanı'ydı
Taksim Cumhuriyet Anıtı'na çelenk sunuldu
Esad, Abhazya Dışişleri Bakanı'na söyleşi verdi
'ABD'yle zaman zaman görüşüyoruz'
Bilim adamından korkutan uyarı
'Sıcaklık 4 ila 6 derece arttı'
Erdoğan buradaki törene katılmadı
Devlet erkanı Anıtkabir'de
Erbil ziyareti Metiner'i heyecanlandırdı
'Erdoğan’ı Kürtsüz bırakma operasyonu'
Havaların ısınmasıyla yine ortaya çıktı
Yılın ilk kene vakası görüldü
Arapça soru sorulunca Türkçesini istedi
Erbaş, Arapça bilmiyor mu?
Barzani'den Erdoğan'a teşekkür
'Zor zamanlarımızda yardım etti'
Milli irade 104 yıl önce hakim oldu
23 Nisan kutlu olsun
8 gün önce intihar etmişti
Mezarını açıp cesedi ateşe verdi!
Yatırım değil dizi tavsiyesi verdi
'İzlemeyen kalmasın'
Erdoğan'dan 23 Nisan mesajı
Bu kez Atatürk'ü andı
Muhammed Uğur'un hayali gerçek oldu
Mansur Yavaş'tan 23 Nisan jesti
En çarpıcı deprem uyarısı
'Baza ve koltuk altlarını doldurun'
İstanbul'da kutlamaların merkezi Taksim Meydanı'ydı
Taksim Cumhuriyet Anıtı'na çelenk sunuldu
Esad, Abhazya Dışişleri Bakanı'na söyleşi verdi
'ABD'yle zaman zaman görüşüyoruz'
Bilim adamından korkutan uyarı
'Sıcaklık 4 ila 6 derece arttı'
Erdoğan buradaki törene katılmadı
Devlet erkanı Anıtkabir'de
Erbil ziyareti Metiner'i heyecanlandırdı
'Erdoğan’ı Kürtsüz bırakma operasyonu'
Havaların ısınmasıyla yine ortaya çıktı
Yılın ilk kene vakası görüldü
Arapça soru sorulunca Türkçesini istedi
Erbaş, Arapça bilmiyor mu?
Barzani'den Erdoğan'a teşekkür
'Zor zamanlarımızda yardım etti'
Milli irade 104 yıl önce hakim oldu
23 Nisan kutlu olsun
8 gün önce intihar etmişti
Mezarını açıp cesedi ateşe verdi!
Yatırım değil dizi tavsiyesi verdi
'İzlemeyen kalmasın'

BTP Beylikdüzü teşkilatı 23 Nisan'ı kutladı

Bağımsız Türkiye Partisi (BTP) Beylikdüzü İlçe Başkanı Mehmet Aksoy ve ilçe teşkilatı Beylikdüzü Yaşam Vadisi'nde gerçekleştirilen 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı kutlamalarına katıldı ve Çanakkale rölyef anıtının önüne BTP çelenkini koydu
23.04.2024 13:04:00 / Güncelleme: 23.04.2024 13:11:04
Ahmet Haydar Tarhanlı
BTP Beylikdüzü teşkilatı 23 Nisan'ı kutladı
BTP Beylikdüzü teşkilatı 23 Nisan'ı kutladı
Yurdun dört bir tarafında büyük bir coşkuyla kutlanan 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı, İstanbul Beylikdüzü'nde de ilçe portokolü eşliğinde Yaşam Vadisi'nde Çanakkale rölyef anıtının önünde kutlandı.

Törene ilçe kaymakamı, ilçe belediye başkanı, ilçe eğitim müdürü, siyasi parti temsilcileri, Atatürk Düşünce Derneği, Murahip Gaziler Derneği gibi sivil toplum örgütü temsilcileri, ilçede bulunan ilkokul, ortaokul ve liseleri temsilen öğrenciler ve vatandaşlar katıldı.



Bağımsız Türkiye Partisi (BTP) de İlçe Başkanı Mehmet Aksoy ve ilçe teşkilatı ile birlikte saat 09.00'da BTP çelenkiyle törende yerini aldı.



Tören, Beylikdüzü İlçe Milli Eğitim Müdürü Mustafa Koç'un çelenk koymasıyla başladı. Ardından Beylikdüzü Belediye Başkanı Mehmet Murat Çalık'ın da çelenk koymasıyda devam etti. Saygı duruşu ve İstiklal Marşı okundu.

Törene diğer siyasi partilerin çelenk koymasıyla devam edildi.

Kocaeli'nde 23 Nisan coşkuyla kutlandı

23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı tüm yurtta olduğu gibi Kocaeli'de de kutlandı
23.04.2024 12:44:00 / Güncelleme: 23.04.2024 12:48:56
Ahmet Haydar Tarhanlı
Kocaeli'nde 23 Nisan coşkuyla kutlandı
Kocaeli'nde 23 Nisan coşkuyla kutlandı
Kocaeli Valiliği'nin önderliğinde İzmit Kent Meydanında 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı, Kocaeli Valisi, Belediye Başkanı, İl Eğitim Müdürü, siyasi parti başkanlarının katılımıyla protokol eşliğinde kutlandı.



Geniş katılımın olduğu 23 Nisan programı, saygı duruşu ve İstiklal Marşı'nın ardından mozoleye çelenk sunumuyla devam etti.



Bayram programına Bağımsız Türkiye Partisi (BTP) Kocaeli İl Başkanı Muharrem Can ve İzmit İlçe Başkanı Cahit Barutçu da davetli olarak katıldı.



23 Nisan aynı zamanda 'Çocuk Bayramı' olması nedeniyle BTP İl Başkanı Muharrem Can programda bulunan çocuklarla yakından ilgilendi.

Yaşasın 23 Nisan

Türk milletinin gönlünde, onun bağımsızlığının sarsılmaz ifadesi olarak önemli yer tutan 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı milletimize ve bütün çocuklara kutlu olsun
23.04.2024 07:00:00
Haber Merkezi
Yaşasın 23 Nisan
Yaşasın 23 Nisan
Mustafa Kemal Atatürk'ün önderliğinde Türk milleti ve Türk askerleri Kurtuluş Savaşı'nda büyük bir zafer kazandı. Düşmanın topraklarımızdan atılma sürecinde bundan tam 104 yıl önce 23 Nisan 1920'de TBMM Ankara'da açılmıştır.

Düşman askerleri topraklarımızdan çıkarıldığında da cumhuriyet ilan edilmiştir. Mustafa Kemal Atatürk 23 Nisan 1924'te, 23 Nisan'ın bayram olarak kutlanmasına karar vermiştir. 1929 yılında ise 23 Nisan Bayramı'nı çocuklara armağan etmiştir.

23 Nisan, çocukların bayramı olduğu gibi, Türkiye'nin bağımsızlığının da simgesidir. Atatürk, 23 Nisan'ı çocuklara armağan ettikten sonra, uluslararası alanda da çalışmalar yapılmaya devam edilmiş ve 23 Nisan dünya çocuklarının bayramı olarak değer kazanmıştır.

Türkiye'nin bağımsızlığını gösteren 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı yalnızca çocuklar tarafından değil, tüm Türkiye tarafından kutlanmaktadır. Yıllardır türlü eğlencelerle ve coşkuyla kutladığımız bu şenlik, sizin de bildiğiniz gibi, dünyada çocukların sahip olduğu tek bayram. UNESCO, 1979 yılını 'Çocuk Yılı' olarak ilan edince, Türkiye Cumhuriyeti, 23 Nisan bayramını dünya çocuklarıyla kutlamaya karar verdi O yıl kutlamaya 6 ülke katıldı, ama her yıl bu sayı büyüdü ve bütün dünya çocuklarının kutladığı uluslararası bir bayram haline geldi.


TBMM'nin açılması ve ilk hükümetin kurulması


Mustafa Kemal'in Meclis-i Mebusan'ın İstanbul dışında bir yerde toplanması gerektiği düşüncesinde ısrar etmesine rağmen, meclisin İstanbul'da toplanmasını kabul edilmek zorunda kalınmış, Mustafa Kemal'in korktuğu gelişme yaşanarak İstanbul işgal edilmiş ve Meclis-i Mebusan çalışmalarına süresiz ara vermişti.

Bu gelişme millet iradesinin tecelli etmesi imkânını ortadan kaldırmıştı. Dolayısıyla gelişmeler İngilizlerin arzu ettiği yöndeydi. İngilizler Damat Ferit Hükümeti'nin iş başına getirilmesini sağlayarak hazırlayacakları barış şartlarını İstanbul Hükümeti'ne rahatlıkla kabul ettirebilecekleri ortamı oluşturmuşlardı. Bir aksilik halinde Yunan kuvvetleri zaten saldırıya hazır bekletilmekteydi. Ancak Anadolu'ya geçtiği günden itibaren Milli Mücadele hareketini Türk milletine mal etme kararı ile hareket eden Mustafa Kemal boş durmamıştı. Artık

Mustafa Kemal'in millet egemenliğine dayalı yeni bir devlet kurmanın zamanı gelmişti.

Mustafa Kemal ilk adım olarak işe, 19 Mart 1920'de askeri ve sivil yetkililere bir genelge göndermekle başlamıştı. Bu genelge ile durumu yetkililere izah eden Mustafa Kemal, Ankara'da her livadan seçilerek belirlenen beşer temsilcinin bir kurucu meclis oluşturulacağını açıklamıştı. Bu genelgenin yayımlanmasından sonra hızla seçimlere başlanmış ve seçilen üyeler Ankara'ya ulaşmaya çalışmışlardı. Mustafa Kemal 21 Nisan'da ikinci bir genelge daha yayımlayarak, Meclis'in 23 Nisan 1920 Cuma günü çalışmalara başlayacağını açıklamıştı. 23 Nisan günü Ankara'ya ulaşabilen 78 üyenin katılımı ile İlk TBMM resmen, açılmıştı.


Meclis dualarla, hatimlerle açıldı


Mustafa Kemal Paşa'nın Anadolu'daki bütün askerî ve mülkî makamlara gönderdiği genelge ile Meclis'in Cuma namazının ardından dualarla, hatimlerle, salâvatlarla, tekbirlerle ve kurbanlarla açılması emredilmişti.

Genelgenin ikinci maddesi şöyleydi: Meclis'in açılışını cumaya rastlatmakla o günün kutsallığından yararlanılacak; bütün milletvekilleriyle birlikte Hacı Bayram Camii'nde Cuma namazı kılınacak, Kur'an ve salâttan yararlanılacak, namazdan sonra sancağı şerif alınarak Meclis'e gidilecek, toplantıya başlanmadan bir dua okunarak kurbanlar kesilecektir... YENİ MESAJ

Özgür Demirtaş'tan yatırım değil dizi tavsiyesi: İzlemeyen kalmasın

Ekonomist Özgür Demirtaş, son zamanlarda çok konuşulan Kızıl Goncalar dizisiyle ilgili yorum yaptı. Sosyal medyadan oyunculara övgüler yağdıran Demirtaş, diziyle ilgili analizini takipçileriyle paylaştı. Demirtaş, 'Her biri hakkında söyleyeceklerim var' diyerek oyuncuları analiz etti.
23.04.2024 05:55:00
Haber Merkezi
Özgür Demirtaş'tan yatırım değil dizi tavsiyesi: İzlemeyen kalmasın
Özgür Demirtaş'tan yatırım değil dizi tavsiyesi: İzlemeyen kalmasın
Başladığı günden bugüne çok konuşulan bir dizi olan Kızıl Goncalar, senaryosu ve oyunculuklarıyla Pazartesi akşamına damga vuruyor.

Kimileri Türkiye'deki tarikat yapısını çok iyi anlattığı gerekçesi ile diziye övgüler yağdırırken kimileri ise dizinin seküler yaşam tarzını hedef alarak tarikat yaşamını meşrulaştırmaya hizmet ettiğini söyleyerek eleştiriyor.

Güçlü oyuncu kadrosuyla seyirciyi ekrana kilitleyen Kızıl Goncalar dizisine bir yorum da ekonomist Özgür Demirtaş'tan geldi.

Diziyi hiç kaçırmadığını söyleyen ve ara ara bazı sahneler ile ilgili yorum yapan Demirtaş, bu kez sosyal medyadan dizinin oyuncularıyla ilgili ayrı ayrı analiz yaptı.



Oyunculara övgüler yağdıran Demirtaş şu tweete paylaştı;

Kızıl Goncalar bir Efsane... İzlemeyen Kalmasın:

Benim gibi çok sayıda Türk dizisi seyretmeyen biri söylüyor bunu. Aktörler ve Aktrisler muazzam... Her biri Hakkında söyleyeceklerim var:

1) Mert Yazıcıoğlu: O Nasıl bir oyun gücüdür? Cüneyd Rolünü oynayan her rolü oynar bu Dünyada. Sadece söyleyeceği cümleleri bile ezberlemek büyük bir iş. Öyle bir MİSTİK hava veriyor ki kapılıyorsunuz. Sevgili Mert Dünyada çok iyi yerlere gelecek. (.@merttyazicioglu)

2) Erkan Avcı: Sadi Hüdayi Efendiyi başka kim oynayabilirmiş? Resmen günlük hayatımda bazen konuşma tarzını taklit ettiğimi farkettim. Beni o kadar etkilemiş yani. Pragmatist bir tarikatçıyı muazzam canlandırıyor. Artık tam olarak takipçisiyim Erkan Avcı'nın. (.@erkoavci)

3) Özgü Namal: Son derece güçlü bir karakter. Muazzam bir oyunculuk yeteneği. Yurtdışında olsa Monica Bellucci havasında Audrey Hepburn şeklinde ağırlanacak bir oyuncu. Özgü Namal hakkında bu dizi sonrası detaylı okudum. Gizemli kalmayı sevdiğini biliyorum. Ama umarım gelecekte de bizi oyunculuğundan mahrum etmez. (.@ozgunamal)

4) Özcan Deniz: Ben hayatımda kendisini Özcan Deniz kadar geliştiren bir aktör görmedim. Rolünü öyle bir sırtlıyor ki işte Başrol diyorsunuz... Yani ben kendisini izlerken bir Psikiyatr izlediğimi zannediyorum. Bu da sanırım büyük bir başarı. Sanatın her alanında var. Bir gün kendisi ile tanışabilmeyi dilerim. (.@OzcanDeniz)

5) Mina Demirtaş: Mina ile bir Akrabalığımız yok :-) Ama küçük kardeşim olsun isterdim. Muazzam bir yetenek. Zeynep rolünü, zeki muhafazakar rolünü, çok ama çok iyi oynuyor. Hemen Takibe aldım.

6) Esma Yılmaz: Esma da duygusal modern rolünde muazzam... Böyle genç yetenekleri izlemek çok büyük zevk.

Kimseyi liste dışı bırakmak istemem: Mert Turak, Şerif Erol, Sitare Akbaş, Duygu Sarışın hepsi mükemmel oynuyor.

Tüm yayın ve yapımcı ekibine Helal olsun. Bu diziyi bizimle buluşturduğu için yapımcı Faruk Turgut'a teşekkür ederim.
logo

Beşyol Mah. 502. Sok. No: 6/1
Küçükçekmece / İstanbul

Telefon: (212) 624 09 99
E-posta: internet@yenimesaj.com.tr gundogdu@yenimesaj.com.tr


WhatsApp iletişim: (542) 289 52 85


Tüm hakları Yeni Mesaj adına saklıdır: ©1996-2024

Yazılı izin alınmaksızın site içeriğinin fiziki veya elektronik ortamda kopyalanması, çoğaltılması, dağıtılması veya yeniden yayınlanması aksi belirtilmediği sürece yasal yükümlülük altına sokabilir. Daha fazla bilgi almak için telefon veya eposta ile irtibata geçilebilir. Yeni Mesaj Gazetesi'nde yer alan köşe yazıları sebebi ile ortaya çıkabilecek herhangi bir hukuksal, ekonomik, etik sorumluluk ilgili köşe yazarına ait olup Yeni Mesaj Gazetesi herhangi bir yükümlülük kabul etmez. Sözleşmesiz yazar, muhabir ve temsilcilere telif ödemesi yapılmaz.