İşin geleceği nokta elbette burasıydı. Başbakanın Şemdinli'de va'z ettiği "alt-üst kimlik ve Türkiye Cumhuriyeti Vatandaşlığı" kavramları Diyarbakır Belediye Başkanı Baydemir'in ağzından önce "Türkiye Vatandaşlığı"na dönüştü sonra da dün (29 Mart 2006) Diyarbakır'da bir bayan emniyet yetkilisinin ağzından "Diyarbakır Vatandaşlığı"na. (RTÜK'e ihbar.. Show TV Ana Haber Bülteni. Kaseti isteyin, izleyin.) "Diyarbakır vatandaşı" diyor hoparlörden bayan emniyet görevlisi; "kepenklerinizi açın, eskisi gibi Melik Ahmet'e alış verişe gelin".Giresun'da "güneş tutulması" Vali'nin de katıldığı bir "milli törenle" seyrediliyor, "İstiklal marşı" okunuyor, halk oyunları oynanıyor.Başbakan Sudan'dan gazetecilere açıklama yapıyor; "Denizli'de açılışını yaptığım yol çökmemiş, onarım varmış" diyor.Başbakan Diyarbakır, Siirt, Van. Cizre, Batman olayları hakkında tek lâf etmiyor.Başbakan ülkenin yarısı yanıyorken, kan ve ateş içinde iken Hartum'da ne arıyor?10 İslam ülkesi liderinin katılmadığı bir "Medeniyetlerarası Diyalog" Türkiye'den daha mı önemli?Türkiye'den daha önemli ne olabilir?Türkiye ortak aklını, "maşeri vicdanını" yitiriyor.Akılsız, vicdansız kalıyor.İlkokullarda bile öğrenciler boğazından bıçaklanıp öldürülürken; a) başbakan "olayı basın büyütüyor" diyor, b) Milli Eğitim bakanı 12 günlük Avustralya-Yeni Zelanda gezisine çıkıyor.İstanbul'da bir ilçe emniyet müdürü yakalayıp adalete teslim ettiği zanlıların elini kolunu sallaya sallaya çıkıp gittiğini söylüyor, "Madem öyle suç işlemeye ilçeme gelin" diyor.AB yüzünden değişen, yumuşatılan, hoşgörü ve diyaloga açık hale getirilen yasalar yüzünden Türkiye'de sokağa çıkılamaz hale geliniyor.Taşlar bağlı köpekler serbest.Evet; başbakanın dediği gibi "Türkiye'nin bir Kürt sorunu" vardır.Problem; devleti ülkesi ve milleti ile bölme amaçlı bu Kürt sorununa karşı devletin kendisini koruyacak ehliyet ve şuurda yetişmiş kadrolarının olmamasıdır.Bu kadrolar iğdiş edilmişlerdir. Zihin hücreleri dumura uğratılmış, düşünme ve değerlendirme kabiliyetleri ellerinden alınmış, uyutulmuşlardır.Diyarbakır, Siirt, Van, Cizre, Batman olaylarını Ray-Ban çerçeveli "hocamgil" gözlükleriyle tepkisiz seyretmektedirler.Bunlar "uzuuun yıllar" Avrupa'da görev yaptıkları için ülke şartlarına yabancılaşmış, "Cervantes"leşmişlerdir.Ülkenin "makûs talihi" ise bunların Cervantes haline ge(tiri)ldikten sonra ülkeye dönüp son derece etkili ve yetkili makamlara oturabilmiş olmalarıdır.Bu "Kürt sorunu"Atatürk zamanındaki Şark İstiklâl Mahkemeleri kararları sayesinde 70 yıl "yok oldu".Artık Atatürk olmadığı için de 1980'lerde yeniden başladı.2000'de iktidarda DSP-ANAP-MHP koalisyonu vardı.Öcalan'ı asmadılar.Ecevit'i Solana'nın uçağı ile Helsinki'ye gönderip hem Kıbrıs ve Ege'nin satışına, hem de ilk üç AB Uyum paketi'ne imza atan MHP'nin, hele MHP'nin şimdi çıkıp söz söylemeye en ufak bir hakkı yoktur."Caniyi idamdan MHP kurtardı" diyen Başbakan'a MHP kurmayları sert çıkmışlar."Konuyu" değerlendiren 57. Hükümet bakanlarından Oktay Vural ve Osman Durmuş, Başbakan Recep Tayyip ERDO?AN'ı doğruları söylememekle suçlayarak, kendisini millete karşı dürüst olmaya çağırmışlar. Vural ve Durmuş "AKP'nin tek başına iktidarda olduğunu ve neden teröristbaşını asmadığını" sormuşlar.Gülünç olmuşlar..Asamıyorsanız neden koalisyondan çekip ayrılmadınız kardeşim?Neden zillete ortak oldunuz?Onlar sayesinde şimdi İmralı-Danimarka hattından Diyarbakır'a ayaklanma talimatları yağıyor.Şimdikiler de sakın suçu Roj TV'ye ve Rasmussen'e yükleyip yakalarını sıyırmaya kalkmasınlar.Roj TV yoksa cep telefonları da mı yok?İmralı sâkini yine bir yolunu bulup talimat yağdıramayacak mı zannediyorsunuz?Ölüsü mü dirisi mi sizi kullanıyormuş, gördünüz mü sayın 57'inci Hükümet "sâkinleri"?Peki Zana ve şürekâsı "salıverildikten" sonra kim Dışişleri konutunda görüştü ve kim Meclis'te resmî yemek verdi?Diyarbakır, Hakkâri, Siirt Belediye Başkanlarına kim ne yaptı?Bırakın daha öncekileri fakat Baydemir daha dün güvenlik güçlerine "Evinize dönün" çağrısı yapmadı mı?Siirt belediye başkanı "Kimse okula, işe gitmeyecek, kepenkler kapalı kalacak" emri vermedi mi?Hakkâri belediye başkanı "PKK terör örgütü değildir, 1984-99 arası savaş dönemidir" demedi mi?Bunlara hiçbir şey yapmıyor da Kara Kuvvetleri Komutanı için soruşturma açıyorsanız tuz kokmuş demektir?Tuz kokunca ne yapacaksınız?Genelkurmay Başkanı diyor ki; "Ender de olsa başbakanlar kuvvet komutanlarını konuta çağırır, özel görüşürler".1. Ben hatırlamıyorum.2. Yasa, töre, gelenek mi değişti? Komutanlık sorumluluğu asla paylaşılamaz değil mi? Silahlı Kuvvetlerin bir tek komutanı yok mu, o da siz değil misiniz?3. Denktaş'a Cumhurbaşkanı iken; "Tek komutan benim, sadece benimle görüşün" diyen siz değil miydiniz?4. Gücünüz sadece Denktaş'a mı yetiyordu?Ey yetkililer.. Yetkili ilgililer, ilgili yetkililer ve dahi ilgisiz yetkililer ve yetkisiz ilgililer..Kimse kendini ve milleti aldatmasın. İçinde bulunulan durum "düşük yoğunluklu çatışma" filan değil toplu ayaklanma-isyan hâlidir. "Newroz'da" asılan paçavraları gördüğünüz halde ses çıkarmadığınız, devlete sövmeleri "olay çıkmadı" diye küçümsediğiniz için on gün sonra güneydoğu ateş içinde."Münferit olay", "provokatörler iş başında", "tüm şehir halkına mâl edilemez" gibi ucuz bir takım bahanelerle kendinizi ve milleti kandırmaya kalkmayın.Bankalar yağma ediliyor. Diyarbakır valiliğini asker koruyor. Kime karşı?Asker ve timler 10 senedir ilk defa Diyarbakır'a girmiş?Neden girmiyordu on senedir? Diyarbakır başka bir ülkede mi?Hani sıkıyönetim, hani olağanüstü hâl?Durum; 1984 Şırnak-Eruh-Cizre'den daha mı az vahim?AB mi izin vermiyor?AB sürecinde olmaz mı diyorsunuz?Eğer bu "tarama süreci"?.Devleti ülkesi ve milleti ile parçalayacaksa?Batsın bu AB..Görmüyor musunuz, duymuyor musunuz?Neden susuyor, harekete geçmiyorsunuz?"Üç maymunlara" haksızlık etmek istemiyorum. Geçiniz azınlık haklarını fakat kim bilir belki yeni yasalarda maymun hakları, Türklerin haklarından bile daha fazla yer kaplamaktadır?Hüseyin Mümtaz / Giresun Işık Gazetesi