Diyarbakırlı artık DTP'ye yüz vermiyor. Tercüman'dan Sırrı Yüksel Cebeci durumu analiz ediyor Ne idi planları? DTP'li 56 belediye başkanı, 3 Kasım 2002 seçimlerinde baraj nedeniyle Meclis'e giremeyen DEHAP'lı 55 milletvekili adayı, DTP'li il genel meclisi ve belediye meclisi üyeleri, büyük bir kalabalık halinde Diyarbakır'dan yola çıkacaklar, uğrayacakları Şanlıurfa, Gaziantep ve Adana'da kitlesel bir şekilde karşılanacak ve oralardan da peşlerine takılacak kalabalıklarla, belki yüzbinlerce ya da milyonlarca kişiden oluşacak dev bir kitle ile Ankara kapılarına dayanacaklardı.Yani, devlete gözdağı vereceklerdi, bir isyan provası yapacaklardı.İlk hayal kırıklığını Diyarbakır'da yaşadılar.Çoğu sarı-kırmızı-yeşil renklerini taşıyan kravatlı bölücüler, yüzbinlerce Diyarbakırlı'yı beklerken, bir avuç bölücü tarafından "Yaşasın Başkan Apo", "Barışın Elçisi İmralı'da", "Dişe diş, kana kan seninleyiz Öcalan" sloganlarıyla uğurlandı.Bunun adı "Barış Yürüyüşü" idi ama bir avuç çapulcu, "Dişe diş, kana kan seninleyiz Öcalan" diye âdeta kıçını yırtıyordu.Belediye başkanlarının ayaklarına kadar giderek yalvar yakar oldukları vatandaşlar, bu hain gösteriye destek vermemişlerdi.Oysa Diyarbakır, Mardin ve Şırnak'ta onbinlerce bildiri dağıtılarak, vatandaşların uğurlamaya katılmaları istenmişti. Kürtçüler'in büyük hüsranı Vatandaş sırtını dönüyorŞANLIURFA, Gaziantep ve Adana'da da aynı hayal kırıklığı yaşandı. Vatandaş, "Barış Yürüyüşü" pankartlı otobüsü nerede görse hemen sırtını dönüyordu.Gölbaşı'ndan Ankara'ya yaptıkları çıkarma (!) ise tam bir komediydi. Abdi İpekçi parkında toplanmasını bekledikleri 3 bin kişinin yerinde de yeller esiyordu. İki gün sonra Diyarbakır'a dönerek DTP merkez ilçe kongresine katılan DTP Genel Başkanı Ahmet Türk -ağlamaklı bir sesle- şu itirafta bulunuyordu:"Diyarbakır'dan Ankara'ya giderken hayal kırıklığı yaşadık. Diyarbakır'da halk bizi yalnız bıraktı!"Yurtsever Diyarbakır halkını ne sanıyorlardı? İstedikleri gibi güdülecek koyun sürüsü mü? Helal olsun Diyarbakırlı'ya BÜTÜN mert Diyarbakırlılar'ın tek tek alınlarından öpmek gerekiyor. Bölücülere hadlerini bildirdikleri, kimden yana olduklarını gösterdikleri ve onları Apo'ları ile baş başa bıraktıkları için...Bize, Süleyman Nazif tarafından 1918'de İstanbul'da kurulan "Vilayat-ı Şarkiye Müdafaa-i Hukuk-ı Milliye Cemiyeti"nin üyelerinin çoğunun Diyarbakırlı yurtsever aydınlardan oluştuğunu bir kez hatırlattıkları için...Cumhuriyet'in ilan edildiği 29 Ekim 1923 gününün gecesi, Diyarbakır'ın baştan sona Türk Bayrakları ile donatıldığını, İçkale'den 101 pare top atıldığını ve kentte görkemli bir tören yapıldığını unutmadıkları ve unutturmadıkları için...Atatürk'ün Birinci Dünya Savaşı içinde Diyarbakır'da bulunduğu sırada yaptığı hizmetleri, şehirde giriştiği bayındırlık işlerini, halka gösterdiği yakın ilgiyi sonsuza kadar unutmayacaklarını ve unutturmayacaklarını bir kez daha gösterdikleri için..."Sarı Paşamız" dedikleri ve 16 Kasım 1937'de büyük coşku ile ağırladıkları fahri hemşehrileri Atatürk'e bağlılıklarını ebediyete kadar sürdüreceklerini kanıtladıkları için...DTP ve tüm bölücüler, yapmayı tasarladıkları fakat kursaklarında kalan bu gövde gösterisi ile boylarının ölçüsünü de almış oldular.Bundan böyle artık kolay ötemezler. Kürt vatandaşlarımız adına konuşamazlar. Kürt halkını temsil ettiklerini iddia edemezler.Diyarbakır'ı "Kürdistan'ın başkenti Amed" ilan etme küstahlığını artık kolay kolay gösteremezler.