Hangi iş, hangi meslek ve sanat ehil olmayan ellere teslim edilmişse o işin, o sanatın kıyameti kopmuştur, yani o şeyler hususunda kıyameti beklemeliyiz.

Direksiyonuna ehliyeti olmayan ve hiç anlamayan birisinin oturduğu arabanın kıyametini bekleyiniz. İlgisiz ve bilgisiz birisinin idaresine terk edilen herhangi bir işletmenin kıyametini bekleyiniz, ehil olmayan birisinin yönetimine terk edilen, bir kasabanın, herhangi bir beldenin kıyametini bekleyiniz.

Madem ki, emanetlerin ehline verilmediği zaman ve mekânlarda bir kıyamet, bir felâket sözkonusudur; o halde "emanetleri ehline veriniz" emri aileden cemiyete doğru hayatın her alanında mutlaka ve mutlaka uygulanmalıdır.

Bu hususta riayet edilmediğindendir ki, Atatürk'ten sonra gelen devlet ricali tüm sahalarda Türkiye'ye özgü milli modeli terk ettiklerindendir ki ekonomimiz emsallerinden geri kaldı ve halk sefalet ve yoksulluğa sürüklendi; ümitler tükendi.

Gelinen nokta ortada... Hazine tamtakır. Merkez Bankası IMF'nin emrinde. Ekonomi dibe vurmuş, iflasta. IMF'nin talimatları doğrultusunda Hükümet kanun zoru ile üretimi yasaklamış. Buğday, şekerpancarı, çay, fındık, tütün, mercimek üretmek tu-kaka. Hayvancılık yapmak yasak. Sanayi zaten ölmüş. Herşey ithal, ithal cennetiyiz adeta. Üretici ve işsizler ordusu meydanlarda adeta serseri mayınlar gibi. Para politikaları ile enflasyonu düşürme çabaları hikâye. Özelleştirme adı altında stratejik topraklar yok pahasına yabancılara satılmakta vs. vs...

Öyle bir kahpe soygunla karşı karşıyayız ki, bu necip milleti harp meydanlarında yenemeyen ve yenemeyecek olan Batı, modern emperyalizmin siyasi, ekonomik ve kültürel ablukaları ile maalesef son kozlarını da oynamaktadır.

Ve bu gidişat milletin gerçek sahiplerinin kanına dokunduğundandır ki, Kuvay-ı Milliyeciler siyasallaşarak milletin önündedir artık. Emaneti ehline vermenin zamanı gelmiş ve geçmektedir. Artık bu ülkenin kaybedecek vakti de kalmamıştır. Ehil kadrolara sahip yeniden müdafaa-i hukuk bilinci, yeniden bir misak-ı milli ve istiklal-i tamlık ile 2. Kuvay-ı Milliye'nin sesi Bağımsız Türkiye Partisi ülkenin idaresini ele almaya mecbur ve de mahkûmdur. Çünkü alternatifi yoktur.

Siz bakmayın pişirilip pişirilip meydana salınan bilgi ve kültür fukarası, ufuksuz, vizyonsuz, sömürge ve mandacılıktan haz alıp, konuştukça boş bir konserve kutusu gibi gürültüler çıkaran, kendi genç ama beyninin içi birkaç yüz yaşında olan yeni yetmelere.

Her devirde olduğu gibi ehil olmadıkları halde, emanetin peşinden koşanlar olmuştur ve olacaktır da... Ama emanetin, ehliyetin ne demek olduğunu bilenler, emaneti ehil olanlara vermeyi de bilmeli ve başarmalılar.

Türk insanı doğru yerde doğru kişi anlayışına hızlı bir şekilde sarılmadıkça iki yakası elbette bir araya gelmeyecektir.

Adem BİRİNCİ