Bağımsız Türkiye Partisi Genel Başkan Yardımcısı Ahmet Kurt, dünyadaki son olayların, partilerinin, devleti büyültme ve tam bağımsızlık politikasında ne kadar haklı olduğunu gösterdiğini söyledi
Bağımsız Türkiye Partisi Genel Başkan Yardımcısı Ahmet Kurt, dünyada meydana gelen son olayların parti olarak ortaya koydukları programın ve BTP ilkelerinin ne kadar isabetli olduğunu bir kez daha gözler önüne serdiğini söyledi. Kurt, son olayların, özellikle devletin küçültülmesi ve dış politikada tam bağımsızlık konularında Bağımsız Türkiye Partisi'nin yaklaşımının ne kadar haklı ve Türkiye'nin ihtiyacı olduğunu gösterdiğini belirtti. BTP'nin, ekonomik bağımsızlığımızın ulusal bağımsızlığımızın bir parçası olduğunu ilke olarak deklare ettiğini belirten Kurt, Pakistan'ın ABD ve IMF ile yaşadığı son gelişmelerin bu gerçeği bir kez daha hafızalarda tazelediğini söyledi.
DEVLETE "BABA" İMAJI YENİDEN KAZANDIRILMALI
Devletin, milletin en üst düzeyde organize olmuş şekli olup dış güvenlik, iç güvenlik, eğitim, adalet, sağlık gibi vazgeçilmez konulara bakmakla yükümlü olduğunu söyleyen BTP Genel Başkan Yardımcısı Kurt, şunları söyledi:
"Devleti küçültmek derken, iç ve dış güvenlik unsurlarını mı küçülteceksiniz? Adalet dağıtım mekanizmasını mı küçülteceksiniz? Vazgeçilmez insan unsuru için vazgeçilmez eğitim ve sağlık hizmetlerini mi küçülteceksiniz? Türkiye Cumhuriyeti Devletinin koruyucu ve kollayıcısı Türk Silahlı Kuvvetlerini mi küçülteceksiniz? Bilakis, bizim bunların büyümesini teşvik etmemiz gerekmektedir. Milletimizin garantörü Türk Silahlı Kuvvetleridir. Dolayısıyla başta Türk Silahlı Kuvvetleri, büyütülmeli, güçlendirilmeli, dünyanın süper gücü haline getirilmelidir. Böyle olmalıdır ki Türkiye Cumhuriyeti Devleti varlığını ilelebet sürdürebilmelidir. BTP olarak biz devleti baba olarak görüyoruz. Onun için de küçültülmesinden değil büyütülmesinden yanayız. Son olaylar bu kanaatimizde ne kadar haklı olduğumuzu ortaya koymuştur."
DIŞ POLİTİKADA TAM BA?IMSIZLIK ŞART
Dış politikada teslimiyetçi yaklaşımların Türkiye'nin başına büyük gaileler açtığını, açmaya da devam edeceğini belirten Ahmet Kurt, 11 Eylül'de ABD'ye yapılan terörist saldırıların arkasından Afganistan'a saldırı dahil gelişen olaylar karşısında, ülke olarak nasıl bir tavır takınılması gerektiğini şöyle dile getirdi:
"Amerika'ya yapılan terör saldırısını hakikaten kınıyoruz. Fakat bu saldırıdan sonra ABD'nin ortaya koyduğu tavır ve başlattığı harekât karşısında biz ülke olarak ne yapacağız? Eğer biz, devlet olarak teslimiyetçi bir politika ortaya koyarsak ulusal çıkarlarımız harcanmış olur. Bu arenada bir yanlış yaparsak ebedi yalnızlığa itilmiş oluruz. Burada ülkemiz, kendi menfaatine uygun bir dış siyaset izlemek zorundadır. Bu olayda savaşa girmeyi bırakın, taraf olmak bile bizi yalnızlığa itecektir. Dolayısıyla bu olay çok iyi düşünülmeli, stratejilerimiz tekrar elden geçirilmeli, menfaatlerimiz asla gözardı edilmemelidir. Uydu değil, lider ülke olmak istiyorsak milli menfaatlerimizin gerektirdiği, tarihi misyonumuzun gösterdiği çerçevede hareket edilmelidir."
ABD'nin terörist saldırı bahanesiyle Akdeniz'de ve Asya'nın çevresinde yaptığı yığınağın sanki bir dünya savaşı için yapılan yığınak olduğunu belirten Kurt, "Terörle mücadele için yola çıkanlar, binlerce masum halkı yok etmektedirler. Milyonlarca insan evinden barkından olmaktadır. Sınırlara yığılmaktadır. Dünya kamuoyu buna müsaade etmemelidir. Körfez'deki masum halk zayiatı Afganistanda yaşanmamalıdır. Görünen şu ki, operasyonun geldiği bu noktadan sonra, daha ziyade içten çatışmalar kışkırtılarak neticeye gidilmek istenmektedir. Bu da orada daha büyük koaslar, daha büyük halk zayiatı doğuracaktır. Bunun önüne geçilmesi, terörün ortadan kaldırılması kadar ciddi bir iştir" şeklinde konuştu.
Bağımsız Türkiye Partisi Genel Başkan Yardımcısı Ahmet Kurt, dünyada meydana gelen son olayların parti olarak ortaya koydukları programın ve BTP ilkelerinin ne kadar isabetli olduğunu bir kez daha gözler önüne serdiğini söyledi. Kurt, son olayların, özellikle devletin küçültülmesi ve dış politikada tam bağımsızlık konularında Bağımsız Türkiye Partisi'nin yaklaşımının ne kadar haklı ve Türkiye'nin ihtiyacı olduğunu gösterdiğini belirtti. BTP'nin, ekonomik bağımsızlığımızın ulusal bağımsızlığımızın bir parçası olduğunu ilke olarak deklare ettiğini belirten Kurt, Pakistan'ın ABD ve IMF ile yaşadığı son gelişmelerin bu gerçeği bir kez daha hafızalarda tazelediğini söyledi.
DEVLETE "BABA" İMAJI YENİDEN KAZANDIRILMALI
Devletin, milletin en üst düzeyde organize olmuş şekli olup dış güvenlik, iç güvenlik, eğitim, adalet, sağlık gibi vazgeçilmez konulara bakmakla yükümlü olduğunu söyleyen BTP Genel Başkan Yardımcısı Kurt, şunları söyledi:
"Devleti küçültmek derken, iç ve dış güvenlik unsurlarını mı küçülteceksiniz? Adalet dağıtım mekanizmasını mı küçülteceksiniz? Vazgeçilmez insan unsuru için vazgeçilmez eğitim ve sağlık hizmetlerini mi küçülteceksiniz? Türkiye Cumhuriyeti Devletinin koruyucu ve kollayıcısı Türk Silahlı Kuvvetlerini mi küçülteceksiniz? Bilakis, bizim bunların büyümesini teşvik etmemiz gerekmektedir. Milletimizin garantörü Türk Silahlı Kuvvetleridir. Dolayısıyla başta Türk Silahlı Kuvvetleri, büyütülmeli, güçlendirilmeli, dünyanın süper gücü haline getirilmelidir. Böyle olmalıdır ki Türkiye Cumhuriyeti Devleti varlığını ilelebet sürdürebilmelidir. BTP olarak biz devleti baba olarak görüyoruz. Onun için de küçültülmesinden değil büyütülmesinden yanayız. Son olaylar bu kanaatimizde ne kadar haklı olduğumuzu ortaya koymuştur."
DIŞ POLİTİKADA TAM BA?IMSIZLIK ŞART
Dış politikada teslimiyetçi yaklaşımların Türkiye'nin başına büyük gaileler açtığını, açmaya da devam edeceğini belirten Ahmet Kurt, 11 Eylül'de ABD'ye yapılan terörist saldırıların arkasından Afganistan'a saldırı dahil gelişen olaylar karşısında, ülke olarak nasıl bir tavır takınılması gerektiğini şöyle dile getirdi:
"Amerika'ya yapılan terör saldırısını hakikaten kınıyoruz. Fakat bu saldırıdan sonra ABD'nin ortaya koyduğu tavır ve başlattığı harekât karşısında biz ülke olarak ne yapacağız? Eğer biz, devlet olarak teslimiyetçi bir politika ortaya koyarsak ulusal çıkarlarımız harcanmış olur. Bu arenada bir yanlış yaparsak ebedi yalnızlığa itilmiş oluruz. Burada ülkemiz, kendi menfaatine uygun bir dış siyaset izlemek zorundadır. Bu olayda savaşa girmeyi bırakın, taraf olmak bile bizi yalnızlığa itecektir. Dolayısıyla bu olay çok iyi düşünülmeli, stratejilerimiz tekrar elden geçirilmeli, menfaatlerimiz asla gözardı edilmemelidir. Uydu değil, lider ülke olmak istiyorsak milli menfaatlerimizin gerektirdiği, tarihi misyonumuzun gösterdiği çerçevede hareket edilmelidir."
ABD'nin terörist saldırı bahanesiyle Akdeniz'de ve Asya'nın çevresinde yaptığı yığınağın sanki bir dünya savaşı için yapılan yığınak olduğunu belirten Kurt, "Terörle mücadele için yola çıkanlar, binlerce masum halkı yok etmektedirler. Milyonlarca insan evinden barkından olmaktadır. Sınırlara yığılmaktadır. Dünya kamuoyu buna müsaade etmemelidir. Körfez'deki masum halk zayiatı Afganistanda yaşanmamalıdır. Görünen şu ki, operasyonun geldiği bu noktadan sonra, daha ziyade içten çatışmalar kışkırtılarak neticeye gidilmek istenmektedir. Bu da orada daha büyük koaslar, daha büyük halk zayiatı doğuracaktır. Bunun önüne geçilmesi, terörün ortadan kaldırılması kadar ciddi bir iştir" şeklinde konuştu.