Kimse size zorla gelin cenaze namazı kılın demiyor ki. Eğer oraya gelmişseniz, İslam'ın kurallarına uymak zorundasınız. Orası cami avlusu, pavyon değil! M.Bayraktar'ın yazısı
Duygu Asena vakası ve cenazeler üzerineBu ülkenin aydınları ya da kendilerini aydın zannedenleri ne zaman dürüst olacaklar? Ne zaman dosdoğru olacaklar? Ne zaman bu toplumla ve bu toplumun değerleri ile barışmaları gerektiğinin bilincine varacaklar?Hayatları boyunca İslam ile hiçbir ilgisi olmayıp, öldükleri zaman bir Müslüman gibi defnedilme "ikiyüzlülüğünden" ne zaman vazgeçecekler?Düşünsenize, adam edebiyatçıdır, politikacıdır, bir gazetede yazardır yahut sanatçıdır, şudur budur her neyse; Ömrü boyunca bu ülkenin ve bu toprakların dini ile, dindarları ile, ezanı ile, Kur'anı ile, başörtüsü ile uğraşacak ve bırakın uğraşmayı bu toplumun kutsalına, aydınlanma adına savaş açacak, belki de içinde açıklamaktan çekindiği "gizli bir din taşıyacak", yahut ateist olacak, sonra öldüğü zaman imam efendinin önündeki musalla taşının üzerine konulup bir Müslüman gibi defnedilecek.Böyle saçma bir iş olur mu? İnsan hangi dine inanıyorsa gitsin o dinin usulüne göre defnedilsin.Ömrü boyunca bu ülkenin imamlarına küfredip, hakaret edip, aşağılayıp, sonra gelip o imamların önünde cenaze namazı kılınan "aydınlarımıza!" kendileri adına üzülüyorum.Aydınsan önce gerçek kimliğini, inancını ortaya koy. Herkes bilsin.İnanç hiç de öyle bazı laiklikten bihaber maydanozların iddia ettiği gibi Allah ile kul arasında olan bir şey değildir. İnançta gizlilik olmaz. İman ikrarla sabittir. Çünkü insan inancını ilan edecek ki, öldüğü zaman hangi inanca mensupsa ona göre defnedilsin.Bizim bir kısım aydınlarımız bu konuda tam bir sahtekarlık örneği ortaya koyarlar. Hayatlarında Müslümanlarla ve onların geleneksel değerleri ile dalga geçerler, onların inandığı şeylere gerçekte inanmazlar ama öldüklerinde onlar gibi defnedilirler.Bu tablo beni neden mi rahatsız ediyor?Şundan rahatsız ediyor:Bu kesime mensup kişiler öldüklerinde cenazelerinin defni tam anlamıyla bir skandala dönüşüyor.Tabut musalla taşında, cemaat cenaze namazını beklerken alkışlar, şarkılar, türküler, ıslıklar ayyuka çıkıyor. Kimisi, cemaatin üzerine sigara tüttürüyor.Duygu Asena'nın cenazesinde bu rezaletler doruğa çıktı:Dinin kuralları gereği örtünmeleri gereken kadınlar, açık-saçık bir halde, kolları bacakları meydanda erkeklerin arasında safa giriyor. Muhtemelen abdest bile almadan karıştıkları erkeklerin arasında kimisi kahkaha atıyor, kimisi lak lak yapıyor, kimisi namaz esnasında diğeri ile konuşuyor.Yahu kardeşim kimse size zorla gelin cenaze namazı kılın demiyor ki. Eğer oraya gelmişseniz, İslam'ın cenaze namazının kılınması ile ilgili kurallarına uymak zorundasınız. Orası cami avlusu, pavyon değil!Ne bir kilisede, ne bir sinagogda böyle rezil bir cenaze defin manzaralarına rastlamak mümkündür.İslam'ı bilmiyorsunuz, bilenleri dinlemiyorsunuz bari ortadaki cenazenize saygınız olsun. Ayıptır, ayıp!Kadınların cenaze namazı kılmak gibi bir mükellefiyeti yokken, hem de hayatları boyunca namazdan hiç haberleri olmayan bazı feminist kesimi adeta cenaze namazlarının adabını bozmaya zemin hazırlarcasına "koşun cenaze namazına!" diye fetva veren Yaşar Nuri Hoca, bu tabloyla ne kadar övünse azdır.Ama bütün bu olaylarda en büyük mesuliyet "hayatlarında Müslüman gibi yaşamayan insanların, öldüklerinde cami avlularının İslami hassasiyetten uzak bir havaya girmelerine zemin hazırlamaları. Bizim dinimiz böyle şeylere müsaade etmiyor. Asırlardan beri bizim cenazelerimiz, Kuran ile, dua ile, edep ile kalktı. Ne türkü, ne alkış, ne ıslık gibi rezillikler yaşanmadı.Birileri kalkıp feminizm diyerek, modernizm diyerek, çağdaşlık diyerek lütfen cami avlularını kirletmesin.Ve bu ülkenin aydın geçinenleri hayatta iken hangi din üzere defnedileceklerine karar versinler. Onlar yüzünden camilerimizin kirlenmesinin artık önüne geçilsin.Son söz imamlara:Cenazesini kıldırdığınız kişi hayatta iken şöyle veya böyle önemli bir kişi olabilir. Ama bu ülkenin vatandaşlarının vergisini alarak imamlık yapıyorsanız, sırtına giydiğiniz o cübbenin hakkını vermek istiyorsanız, cenaze namazının adabına uygun şartları tesis etmeden namazı kıldırmayın.Bu konuda sizin de pasif ve görmezden gelen tavrınızın vebali çok büyük.
MUHARREM BAYRAKTAR / mbayraktar@yenimesaj.com.tr
Duygu Asena vakası ve cenazeler üzerineBu ülkenin aydınları ya da kendilerini aydın zannedenleri ne zaman dürüst olacaklar? Ne zaman dosdoğru olacaklar? Ne zaman bu toplumla ve bu toplumun değerleri ile barışmaları gerektiğinin bilincine varacaklar?Hayatları boyunca İslam ile hiçbir ilgisi olmayıp, öldükleri zaman bir Müslüman gibi defnedilme "ikiyüzlülüğünden" ne zaman vazgeçecekler?Düşünsenize, adam edebiyatçıdır, politikacıdır, bir gazetede yazardır yahut sanatçıdır, şudur budur her neyse; Ömrü boyunca bu ülkenin ve bu toprakların dini ile, dindarları ile, ezanı ile, Kur'anı ile, başörtüsü ile uğraşacak ve bırakın uğraşmayı bu toplumun kutsalına, aydınlanma adına savaş açacak, belki de içinde açıklamaktan çekindiği "gizli bir din taşıyacak", yahut ateist olacak, sonra öldüğü zaman imam efendinin önündeki musalla taşının üzerine konulup bir Müslüman gibi defnedilecek.Böyle saçma bir iş olur mu? İnsan hangi dine inanıyorsa gitsin o dinin usulüne göre defnedilsin.Ömrü boyunca bu ülkenin imamlarına küfredip, hakaret edip, aşağılayıp, sonra gelip o imamların önünde cenaze namazı kılınan "aydınlarımıza!" kendileri adına üzülüyorum.Aydınsan önce gerçek kimliğini, inancını ortaya koy. Herkes bilsin.İnanç hiç de öyle bazı laiklikten bihaber maydanozların iddia ettiği gibi Allah ile kul arasında olan bir şey değildir. İnançta gizlilik olmaz. İman ikrarla sabittir. Çünkü insan inancını ilan edecek ki, öldüğü zaman hangi inanca mensupsa ona göre defnedilsin.Bizim bir kısım aydınlarımız bu konuda tam bir sahtekarlık örneği ortaya koyarlar. Hayatlarında Müslümanlarla ve onların geleneksel değerleri ile dalga geçerler, onların inandığı şeylere gerçekte inanmazlar ama öldüklerinde onlar gibi defnedilirler.Bu tablo beni neden mi rahatsız ediyor?Şundan rahatsız ediyor:Bu kesime mensup kişiler öldüklerinde cenazelerinin defni tam anlamıyla bir skandala dönüşüyor.Tabut musalla taşında, cemaat cenaze namazını beklerken alkışlar, şarkılar, türküler, ıslıklar ayyuka çıkıyor. Kimisi, cemaatin üzerine sigara tüttürüyor.Duygu Asena'nın cenazesinde bu rezaletler doruğa çıktı:Dinin kuralları gereği örtünmeleri gereken kadınlar, açık-saçık bir halde, kolları bacakları meydanda erkeklerin arasında safa giriyor. Muhtemelen abdest bile almadan karıştıkları erkeklerin arasında kimisi kahkaha atıyor, kimisi lak lak yapıyor, kimisi namaz esnasında diğeri ile konuşuyor.Yahu kardeşim kimse size zorla gelin cenaze namazı kılın demiyor ki. Eğer oraya gelmişseniz, İslam'ın cenaze namazının kılınması ile ilgili kurallarına uymak zorundasınız. Orası cami avlusu, pavyon değil!Ne bir kilisede, ne bir sinagogda böyle rezil bir cenaze defin manzaralarına rastlamak mümkündür.İslam'ı bilmiyorsunuz, bilenleri dinlemiyorsunuz bari ortadaki cenazenize saygınız olsun. Ayıptır, ayıp!Kadınların cenaze namazı kılmak gibi bir mükellefiyeti yokken, hem de hayatları boyunca namazdan hiç haberleri olmayan bazı feminist kesimi adeta cenaze namazlarının adabını bozmaya zemin hazırlarcasına "koşun cenaze namazına!" diye fetva veren Yaşar Nuri Hoca, bu tabloyla ne kadar övünse azdır.Ama bütün bu olaylarda en büyük mesuliyet "hayatlarında Müslüman gibi yaşamayan insanların, öldüklerinde cami avlularının İslami hassasiyetten uzak bir havaya girmelerine zemin hazırlamaları. Bizim dinimiz böyle şeylere müsaade etmiyor. Asırlardan beri bizim cenazelerimiz, Kuran ile, dua ile, edep ile kalktı. Ne türkü, ne alkış, ne ıslık gibi rezillikler yaşanmadı.Birileri kalkıp feminizm diyerek, modernizm diyerek, çağdaşlık diyerek lütfen cami avlularını kirletmesin.Ve bu ülkenin aydın geçinenleri hayatta iken hangi din üzere defnedileceklerine karar versinler. Onlar yüzünden camilerimizin kirlenmesinin artık önüne geçilsin.Son söz imamlara:Cenazesini kıldırdığınız kişi hayatta iken şöyle veya böyle önemli bir kişi olabilir. Ama bu ülkenin vatandaşlarının vergisini alarak imamlık yapıyorsanız, sırtına giydiğiniz o cübbenin hakkını vermek istiyorsanız, cenaze namazının adabına uygun şartları tesis etmeden namazı kıldırmayın.Bu konuda sizin de pasif ve görmezden gelen tavrınızın vebali çok büyük.
MUHARREM BAYRAKTAR / mbayraktar@yenimesaj.com.tr