logo
20 NİSAN 2024

ENERJİDE büyük oyun

14.05.2003 00:00:00
40 yılını enerji alanında yaptığı çalışmalara adayan Elektrik Yüksek Mühendisi Ünal Erdoğan, Türkiye'deki enerji sektöründe yaşanan ve dünya tarihinde benzeri görülmeyen çarpıklığı, talanı, vurgunu ve oyunu anlattıTürkiye'nin ve Dünyanın sayılı enerji uzmanlarından olup, Elektrik Mühendisleri Odasında 3 dönem başkanlık yaptı. TMMOB, Dünya Enerji Konseyi Türk Milli Komitesi, USİAD ve birçok orta ve yüksek öğretim kuruluşu ile benzeri kuruluşların yönetim kadrolarında üyelik, başkanlık görevlerinde bulundu. 40 yılı aşkın süredir eneri alanında devam ettirdiği yolculuğunda, enerji alanındaki yanlışlıklara dikkat çekti, özelleştirme talanını ülkemiz gündemine ilk getiren kişi oldu ve bu talana karşı büyük bir mücadele verdi. Türkiye'nin enerjide uygulayacağı akıllı politikalarla, 1.5-2 yıl içinde enflasyonu bile sıfırlayabileceğini söyleyen Elektrik Yüksek Mühendisi (İTÜ) Ünal Erdoğan ile Türkiye'nin enerji politikasını, enerji sektöründeki problemleri, çarpıklıkları, talanı konuştuk. Muharrem Bayraktar'ın "Sohbet Masası"na konuk ederek yaptığı konuşmayı arkadaşımız Kamil Bayraktar yayına hazırladı.

Ünal Bey, enerji konusunda bir dışa bağımlılıktır gidiyor. Türkiye, enerji ihtiyacını kendi kaynaklarından karşılayacak durumda değil mi?

Ünal Erdoğan- Türkiye, kendi enerji ihtiyacını karşılamaktan öteye benim yaptığım incelemelerde, Avrupa'nın da büyük bölümünün enerji ihtiyacını karşılayabilecek potansiyele sahiptir. Hem de nasıl potansiyele sahiptir. Bedava potansiyel, yenilenebilir kaynak potansiyeli, enerjinin tarifine uyan bir potansiyel.

Enerji, politikacının

kapsama alanına girince

Türkiye'nin genel durumuna baktığımız zaman tükettiğimiz enerjinin ne kadarını kendi kaynaklarımızdan ne kadarını dışarıdan temin ediyoruz?

Erdoğan- Türkiye'de enerjinin tarihi o kadar eski değil. 1902 yılında, Türkiye'de ilk defa, Tarsus'ta, Amerikalılar, enerji üretimine başladı. Türkiye'nin konvansiyonel enerji üretimi, enter konnekte sistem filan, 1947'li yıllardan sonra başlar. 1970'te enerjiyi tek elde toplama kararından sonra 1970-80 arasında, enerji üretilip, Türkiye'nin her noktasına iletilebildi. Enerji tek elde toplandıktan sonra gelişme hızımız daha önceki yıllara göre bire üç katlandı. Ama enerjinin tek elde toplanmasından sonra, çok önemli bu kaynak, çok para eden bu kaynak, birdenbire politikacının ilgi alanına girdi.

Politikacıların ilgi alanına girmesinin sakıncası ne oldu?

Erdoğan- Politikacılar, büyük rakamlarla ve enerjideki rantla tanıştı. Enerjideki rant rakamları ülkenin lehine de kullanılabilirdi, ülkenin kaynaklarını yönetenler tarafından kendi yandaşlarının lehine de kullanılabilirdi. İşte sizin sorduğunuz sorunun cevabı bunun altında yatıyor. Türkiye, enerjisini akılcı kullandığı sürece, emin olun, dünyanın en şanslı ülkesidir. Yeraltı ve yerüstü zenginliklerini akılcı kullansın; dünyanın en şanslı ülkesidir. Ama bu enerjideki rantla, bilhassa 1980 sonrasında tanışan politikacı enerjideki çarpıklıkları yarattı.

Politikacının enerjideki rant ile tanışması, Türkiye'nin enerji yönünden dışarıya bağımlılığını da beraberinde mi getirdi?

Erdoğan- Beraberinde getirdi. Enerji üretimini dışarıya bağlarsanız, dışarıdan gelecek olan fuel-oili, doğalgazı, yandaşlarınıza taşıttırıyorsunuz. Hatta şu anda kömürü bile böyle taşıttırıyorsunuz. Dünyadaki bütün enerji uzmanları gülüyor. Siz dünyada kömürde beşincisiniz, Avustralya'dan kömür getirtip enerji üretimi yoluna gidiyorsunuz.

Dışa bağımlılığın sebebi

Bizim kendi kömürümüz yok muydu?

Erdoğan- Var. Ama kömür Avustralya'dan gelecek. Onu taşıyacak Türk şirketinde iktidarın ortakları var. Ve de o santrali yapacak grup iktidarı oluşturmuş.

Yandaş şirket kömürü taşısın diye mi böyle yapılıyor?

Erdoğan- Evet! Taşısın diye böyle yapılıyor. Özellikle 1980'den sonra, politikacı, enerjideki bu rantla kendi lehine kullanacak şekilde tanıştıktan sonra, enerjideki korkunç yanlışlıkları görüyorsunuz. Enerji, gittikçe dışarı bağımlı hale getirildi. Türkiye'nin enerjisinin % 70'i dışa bağımlıdır. Doğalgaz santrallerine gidildi. Gaz ithaldir. Bunlar, alım garantisiyle 16 sente devlete enerji satıyorlar. Santrali, suyu olduğu halde, şu anda, Türkiye'nin suyunu kullanması % 3'lere düşüyor. Suyun maliyeti 0,01 sent. Öbürünün maliyeti 18 sentlere kadar çıkıyor. Devlet, bunu, 1800 misli pahalıya kullanıyor. Bir hükümet, bir iktidar, bunun anlaşmasını yapmış. Bir parti sürekli bunun peşinde koştu. Bu rantta Türk halkının sırtından çıkarılan para şu anda her sene için 10 milyar dolardır. Bu gittikçe büyüyor.

Elektriğe % 25 milyon zam

Devlet 1800 misli pahalı alıyor, dediniz. Halka da böyle mi yansıyor?

Erdoğan- Enerjinin üstünde 15-20 tane vasıtalı vergi var. Dolayısıyla vatandaş, hiç bir iş bilmeyen, planı programı olmayanların iktidara talip olmasının da en büyük etkenlerinden biridir. Enerjiye yapılacak aylık % 5 zamlarla, enerjideki gelirle ülkeyi idare edersiniz. Başbakan olmanız için başka herhangi bir şeye ihtiyacınız yoktur.

Peki bu rakamları başkaları ile karşılaştırdığımız zaman ortaya ne çıkıyor?

Erdoğan-Türkiye'de, elektrik enerjisi 20 yıl evvel 82 kuruştu. Şimdi 250 bin lira. Biz, Türkiye'de, elektriğe, 20 yılda % 25 milyon zam yapmışız. Aynı süreçte Almanya'da % 39 oranında ucuzlamış. Avrupa'nın tüm ülkelerinde, Amerika dahil gelişmiş ülkelerde, enerji % 7 ila % 39 oranında ucuzlamış durumda. Bir tek Türkiye'de pahalanmış. Enerji fiyatını milli gelirlere göre de karşılaştırmamız lazım. Bizim milli gelirimiz onlara göre neredeyse 15 misli düşük. Bir de buradaki pahalılık 3 misli. Etti 45 misli. Bir İsveç'li ile Türkiye'liyi asgari ücrete göre karşılaştırdığınızda, Türkiye'de vatandaş elektrik enerjisini 140 misli kötü koşulda kullanıyor. Buna bir de Türkiye'de elektrik enerjisinin verimliliğinin kötülüğünü ekleyin. Alt yapı yapılmamış. Şebeke kayıplarınız % 25'in üstünde. Almanya, bin dolarlık üretim için 300 kilowatsaat harcıyor. Türkiye, bin dolarlık üretim için 903 kilowatsaat harcıyor. Böylece siz sanayide, şurada burada korkunç bir enerji pahalılığı olduğunu görürsünüz.

Dünyada böyle örnek yok

Pahalı enerji sadece Türkiye'ye mi has?

Erdoğan- Bu, planı, programı olmayan insanların iktidar yapılmasından kaynaklandı; bir de enerjideki götürmelerden...Şu anda Cumhur Ersümer, dünyanın başka bir ülkesinde olsa kesin hapiste idi. Partisi de gitmişti. Alım garantili anlaşma yapıyor. Dünyada böyle bir örnek yoktur. Dışarıdan doğalgaz getiriyorsunuz, elektrik enerjisi üretiyorsunuz. Gazı alırken ülkenizi kazıklatıyorsunuz. Hem miktar, hem fiyat bakımından korkunç bir anlaşmalar dizinine giriyorsunuz. Rakamları açıklamaya korkuyorlar. Ayrıyeten yapılmış santrallerinizi kullanmıyorsunuz. Yandaşlarınızdan, 1800 misli pahalıya enerji alıyorsunuz. Çünkü devlet, enerjiyi vasıtalı vergi haline getirince bunları oraya getiren TÜSİAD üyesi insanlar da enerji üretim müsaadesi aldı. Bu müsaade bu enerjideki ranttan payları alabilmek içindi. Bu çarpıklaşma neticede geçtiğimiz yıl 10 milyar dolar oldu. Önümüzdeki 10 yıl içinde 40 milyar dolarlara kadar çıkacak.

Çıkış kendi kaynaklarımızda

1998 yılında, Türkiye, elektrik enerjisi üretiminde kaynak olarak % 14 oranında doğalgaz kullanıyordu. 2002'de bu % 44'e çıktı. Kömürde bu oran % 39 idi, % 22'ye indi. Yerli kaynaklarımız yarı yarıya düştü. Fakat doğalgaz 2,5 kat arttı. Yani dışa bağımlı enerji anlayışı dolu dizgin gidiyor.

Erdoğan- Yatırımlar, tam giderse % 70 tam bağımlı hale getirilmek isteniyor. Tüm ihracat gelirlerimiz sadece doğalgaza yetmez hale geliyor. Bu, yürümeyecek bir projedir. Oysa Türkiye'nin kullanmadığı suyu vardır. Bu suya dönük projeler vardır. Türkiye'nin çıkışı buradadır. Türkiye öncelikle suyunu tamamen % 100 oranında değerlendirmelidir.

Nasıl değerlendirecek?

Erdoğan- Birinci olarak mevcut barajlarımızı % 100 oranında çalıştıracağız. Alım garantili anlaşmalardan önce su santralleri birinci öncelikli olarak çalışmalıdır. Bunlar, bugünkü tüketime göre, Türkiye'nin 20-21 saatlik enerjisini karşılayacak durumda. Bize yanlış yaptıran yanlış yaptırımlar ortadan kaldırılmalıdır. Ayrıca yeni bir olay var. Artık baraj yapmaya da gerek yok. Akan her şeyin enerjisi vardır. Küçük derelere, küçük düzeltmelerle, akan her şeye bunları koyarsınız. 5 kw, 25 kw, 50 kw küçük su türbinleri koyarsınız.

Bunlarla mı elektrik enerjisi ihtiyacını karşılarsınız?

Erdoğan- Bugün nerede elektrik enerjisi üretirseniz üretin, istediğiniz yere nakledebilirsiniz. Yani Kars'ın Digor ilçesinde üretebilir, İstanbul'a gönderebilirsiniz. Yeter ki bu alım garantisini devlet, vatandaşa da versin. Vatandaş elektrik enerjisini ürettiği zaman devlete satabilsin. Böylece sadece Karadeniz kenarında 800 bin aile bir işe kavuşuyor. Ayrıca derelerdeki küçük düzeltmeler, sel felaketini, erozyonu önlüyor. Geçen sene denize Avrupa'nın 9,6 katı toprağınız gitti. 9 milyon ton gıdanız gitti. Bunlar da kendiliğinden önleniyor.

Rusya'da doğalgaz santrali yok da bizde niye var?

Doğalgaza bu % 70 gibi bir bağımlılık Türkiye'nin başına ne gibi problemler açar?

Erdoğan- Kesilmesinden önce bu kadar büyük borcun altından çıkmak için vatandaşınıza habire vasıtalı vergiyi yüklersiniz. Rusya'nın altında doğalgaz okyanusu var. Peki Rusya'da niye doğalgaz santrali yok.

Rusya doğalgaz santrali ile elektrik üretmiyor mu?

Erdoğan- Yok öyle bir şey. Üretmiyor. Ben gittim gördüm. Doğalgazı direkt kullanırsınız. Evinizde suyunuzu elektrikle ısıtacağınıza doğalgazla ısıtırsınız. Elektriğe çevirirken suyu ısıtıyorsunuz, buhar yapıyorsunuz, elektrik yapıyorsunuz. Üçte iki kaybınız oluyor. Bu akılcılık değildir. Çok zorda kalırsanız bunu yaparsınız. Ama Türkiye'nin çıkışı gerçekten doğal kaynaklarını, yenilenebilir kaynaklarını akılcı yollarla kullanmaktır. Bunu yaparsa rahat bir şekilde enflasyondan da kurtulur. Bakın enerji deyip geçmeyin. Enerji, Türkiye'nin neredeyse her sene yarı rakamıdır. Siz bunun maliyetini ne kadar düşük hale getirirseniz iç borçlanmanızı 1,5-2 yıl içinde bedavaya getirip sıfırlarsınız. Enflasyon böyle sıfırlanır.

Yani enflasyonun sıfırlanması da enerji politikasından geçiyor.

Erdoğan- Tabii. Siz bütçenizin yarısını bedavaya getirirseniz öyle olur. Enflasyon iç borçla orantılıdır.

Enerji sektöründe özelleştirmeye nasıl bakıyorsunuz?

Erdoğan- Türkiye enerji özelleştirme dosyalarını satır satır inceledim. Kasaya bir tek kuruş girdiğini görmedim. n
Karar Resmi Gazete'de yayımlandı
Mirasçılara İstiklal Madalyası
Devletin malı deniz, yiyen ıstakoz
Beşiktaş 5 maç sonra kazandı
Galibiyet Serdar Topraktepe yönetiminde geldi
Geçen yılki yatırım tutarı 3.7 milyar dolar
5 yılda 11.2 milyar dolarlık yatırım yaptı
Randevusunu iptal etmeyen yandı
Koca'dan MHRS açıklaması
Seçim sonrası ilk karşılaşma
Özel ve Kılıçdaroğlu aynı karede
Polis aracında ağlayarak pişman olduğunu söyledi
Jandarma üniforması ile GBT yapıyordu
İsviçre'de çıkan haber tartışma yaratmıştı
Beypazarı'ndan 'mevzuat' açıklaması
Yeni seçilen CHP’li başkanların ‘genelge’ sıkıntısı
Liyakat mi sadakat mi?
İsrail, Suriye'nin hava savunma sistemlerini hedef aldı
Saldırıda maddi hasar meydana geldi
Polat çiftine 'vergi usul kanuna muhalefet'ten tahliye
Diğer suçlardan 'tutukluluk' devam ediyor
CHP'den iktidarın arazi satışlarına tepki
'AKP enkaz bırakarak çöküyor'
Yüksek et fiyatı sorunu ithalatla çözülemez
Et ürünlerinde KDV kaldırılsın
Merkez Bankası anketi açıklandı
Dolar, enflasyon, faiz tahminleri belli oldu
Gelecek burada
10 yılda 20 kat büyüyecek
Karar Resmi Gazete'de yayımlandı
Mirasçılara İstiklal Madalyası
Devletin malı deniz, yiyen ıstakoz
Beşiktaş 5 maç sonra kazandı
Galibiyet Serdar Topraktepe yönetiminde geldi
Geçen yılki yatırım tutarı 3.7 milyar dolar
5 yılda 11.2 milyar dolarlık yatırım yaptı
Randevusunu iptal etmeyen yandı
Koca'dan MHRS açıklaması
Seçim sonrası ilk karşılaşma
Özel ve Kılıçdaroğlu aynı karede
Polis aracında ağlayarak pişman olduğunu söyledi
Jandarma üniforması ile GBT yapıyordu
İsviçre'de çıkan haber tartışma yaratmıştı
Beypazarı'ndan 'mevzuat' açıklaması
Yeni seçilen CHP’li başkanların ‘genelge’ sıkıntısı
Liyakat mi sadakat mi?
İsrail, Suriye'nin hava savunma sistemlerini hedef aldı
Saldırıda maddi hasar meydana geldi
Polat çiftine 'vergi usul kanuna muhalefet'ten tahliye
Diğer suçlardan 'tutukluluk' devam ediyor
CHP'den iktidarın arazi satışlarına tepki
'AKP enkaz bırakarak çöküyor'
Yüksek et fiyatı sorunu ithalatla çözülemez
Et ürünlerinde KDV kaldırılsın
Merkez Bankası anketi açıklandı
Dolar, enflasyon, faiz tahminleri belli oldu
Gelecek burada
10 yılda 20 kat büyüyecek

Tokat depreminde 5 bina yıkıldı, 15 bina ağır hasar aldı

Tokat'ta incelemelerde bulunan Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakan Yardımcısı Refik Tuzcuoğlu, "Şu ana kadar alınan 500 ihbardan 50 yapı incelendi, 5 yıkık, 15 de ağır hasarlı yapı tespit edildi" dedi.
19.04.2024 16:34:00
İhlas Haber Ajansı
Tokat depreminde 5 bina yıkıldı, 15 bina ağır hasar aldı
Tokat depreminde 5 bina yıkıldı, 15 bina ağır hasar aldı
Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakan Yardımcısı Refik Tuzcuoğlu, Tokat'ta 5.6 büyüklüğündeki depremin merkez üssü olan Sulusaray ilçesinde incelemelerde bulundu.

Tokat Valisi Numan Hatipoğlu, Bakan Yardımcısı Tuzcuoğlu'na deprem hasarı hakkında bilgi verdi. İlçe hükümet konağı önünde gazetecilere açıklama yapan Tuzcuoğlu, "Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığımız olarak da Sayın Bakanımız Mehmet Özhaseki beyin hemen talimatlarıyla biz de kendi bakanlığımızın çalışmaları açısından her türlü önlemi, tedbiri ve gayreti ortaya koyduk. Arkadaşlarımızı çok hızlı bir şekilde bölgeye sevk ettik. Gerek çevre illerden buraya transfer ettiğimiz teknik arkadaşlarla, gerekse bakanlık merkezinden buraya yönlendirdiğimiz teknik ekiplerimize, hasar tespit ekiplerimizle birlikte gerek Yozgat ve Tokat'ta çalışmalarımızı sürdürüyoruz. Şu anda 20 ekip 50 teknik personelle birlikte bu çalışmalarımız yürüyor, ihtiyaç halinde yine Sayın Valimizin, yine AFAD'ımızın koordinasyonunda teknik ekip sayılarımızı arttırabiliriz. Birkaç gün içerisinde de inşallah bu bölgedeki tüm hasar tespitlerini de tamamlamayı düşünüyoruz" dedi.

"Ağır hasar 99 öncesi yapılan binalarda"

Tuzcuoğlu yaptıkları incelemede depremde ağır hasar alan binaların 1999 yılı öncesi yapılan binalar olduğuna dikkat çekerek, "Gerek Tokat'ta gerek Yozgat'ta baktığımız zaman ağırlıklı olarak hasar gören yapıların yine 1999 öncesi binalar olduğunu tespit ediyoruz. Bunların çoğunluklu olarak 40-50 yıl öncesine ait kerpiç yapılar, yığma yapılar, mühendislik ve fen hizmetlerinden yoksun olan yapılmış olan binalar olduğunu görüyoruz. Dolayısıyla ülkemiz bir deprem bölgesidir. Gerek kuzeyden geçen fay hatları, gerek Doğu Anadolu ve güneyden geçen fay hatları, gerekse Ege ile Ege'deki fay hatlarını göz önüne aldığınız zaman ülkemizin tamamı çok önemli bir deprem bölgesi oluyor. Himalayalar'dan Alp'lere kadar uzanan bu hat içerisinde bizim ülkemiz depremsellik açısından, risk açısından beşinci ülke konumunda. Öyle olunca muhakkak suretle biz yapılarımızı sağlam, sıkı ve mühendislik hizmetleri çerçevesinde inşa etmek zorundayız. Depremden çok fazla bir şey olmayabilir. Ama yapılarımız eğer ona dayanaklı değilse o zaman maalesef istenmeyen tablolarla karşı karşıya kalıyoruz" diye konuştu.

"500 ihbar geldi, 5 bina yıkıldı, 15 bina ağır hasar aldı"

Tuzcuoğlu, depremin ardından 500'e yakın ihbar alındığını ifade ederek şunları söyledi:

"Değerli arkadaşlar Tokat ilimizde bakanlığımızın yapmış olduğu çalışmalarda 500 ihbar aldık şu ana kadar. Bu ihbarların sayısı artabilir. Özellikle şu anda hemşehrilerimizin bir kısmı evlerine giremiyorlar. Bunlar giriş yapmaya başladıkları zaman muhtemeldir ki orada birtakım ihbarlar da alınacak. Bu ihbarların sayısı artabilecek ve biz de yapılan her türlü ihbara teknik ekiplerimizle beraber hemen gidip yerinde inceleme, araştırma ve neticelerimizi ortaya koyacağız. Şu ana kadar incelenen 50 yapıdan 5 tanesi yıkık görünüyor. Yine 15 tane ağır hasarlı yapı görünüyor. Az önce de bahsetmiş olduğum gibi bunların büyük çoğunluğu yine kerpiç işte yığma yapılar. Mühendislik hizmetinden yoksula yapılmış olan yapılar. Diğerlerini de yine en kısa sürede tamamlamış olacağız. Kamu binalarımızla alakalı bir hasar görünmüyor. Bu sevindirici bir şey. Aslında depremle alakalı bizi en çok teselli bulduran konu bir can kaybı olmaması."

İliç'te bir işçinin daha naaşına ulaşıldı

Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Alparslan Bayraktar, Erzincan'ın İliç ilçesinde maden sahasında meydana gelen heyelanda toprak altında kalan 9 işçiden birinin daha naaşına ulaşıldığını bildirdi

19.04.2024 12:15:00 / Güncelleme: 19.04.2024 12:19:14
AA
İliç'te bir işçinin daha naaşına ulaşıldı
İliç'te bir işçinin daha naaşına ulaşıldı

Bayraktar, X sosyal medya hesabından yaptığı paylaşımda, maden sahasındaki arama çalışmalarına ilişkin bilgi verdi.

Kazanın gerçekleştiği 13 Şubat'tan bu yana arama çalışmalarının aralıksız devam ettiğini anımsatan Bayraktar, "Erzincan İliç'te maden sahasında meydana gelen heyelanda ilk günden bu yana aralıksız olarak devam eden arama çalışmaları neticesinde bu sabah bir işçi kardeşimize daha ulaştık. Kardeşimize Allah'tan rahmet, ailesine başsağlığı ve sabırlar diliyorum. Tüm canlarımıza ulaşana kadar yoğun çalışmalarımıza devam edeceğiz." ifadelerini kullandı.

Bayraktar, 5 Nisan'da da İliç'te maden ocağında toprak altında kalan bir işçinin naaşına ulaşıldığını bildirmişti.

Cenaze Adnan Keklik'e ait

Erzincan Valisi Hamza Aydoğdu, AA muhabirine, Sabırlı Deresi bölgesinde ulaşılan cenazenin Adnan Keklik'e ait olduğunu belirterek, aileye başsağlığı diledi.

Aydoğdu, bölgedeki çalışmaların aralıksız sürdüğünü ifade etti.

Erzincan'ın İliç ilçesindeki altın madeni sahasında 13 Şubat'ta meydana gelen toprak kaymasında 9 kişi kaybolmuş ve 5 Nisan'da işçilerden Uğur Yıldız'ın cenazesine ulaşılmıştı. 

Dilan ve eşi Engin Polat'ın soruşturması şüphelilerine 'vergi usul kanuna muhalefet'ten tahliye

İstanbul merkezli 6 ilde düzenlenen ve Dilan Polat ile eşi Engin Polat'ın da tutuklandığı soruşturma kapsamında, 16 şüphelinin "vergi usul kanuna muhalefet" suçundan tahliyesine karar verildi

19.04.2024 12:08:00 / Güncelleme: 19.04.2024 12:14:38
AA
Dilan ve eşi Engin Polat'ın soruşturması şüphelilerine 'vergi usul kanuna muhalefet'ten tahliye
Dilan ve eşi Engin Polat'ın soruşturması şüphelilerine 'vergi usul kanuna muhalefet'ten tahliye

Anadolu Cumhuriyet Başsavcılığınca, Engin Polat ve Dilan Polat'ın aralarında olduğu 16 şüpheli hakkında "Suç Gelirlerinin Aklanmasının Önlenmesi, Vergi Usul Kanunu ile Futbol ve Diğer Spor Müsabakalarında Bahis ve Şans Oyunları Düzenlenmesi kanunlarına muhalefet" ile "suç örgütü kurma ve üye olma" suçlarından yürütülen soruşturma sürüyor.

Soruşturma kapsamında, aylık tutukluluk incelemesi yapan sulh ceza hakimliği, 16 şüphelinin "vergi usul kanununa muhalefet" suçundan tahliyesine karar verdi.

Hakimlik, şüphelilerin "suç örgütü kurma ve üye olma", "suçtan kaynaklanan mal varlığı değerlerini aklama" ve "Futbol ve Diğer Spor Müsabakalarında Bahis ve Şans Oyunları Düzenlenmesi Hakkındaki Kanun'a muhalefet" suçlarından ise tutukluluk hallerinin devamına hükmetti.

Ne olmuştu?

İstanbul merkezli 6 ilde 1 Kasım'da ve devamında düzenlenen operasyonlarda, Dilan Polat ve eşi Engin Polat'ın da aralarında bulunduğu 24 şüpheli gözaltına alınmıştı.

Soruşturma kapsamında daha önce şirketlerinde yapılan aramalarda dijital materyal ve defterlere el konulan Polat çiftinin de yer aldığı şüphelilerle ilgili MASAK ön inceleme raporu hazırlanmış, raporda tasfiye halindeki 3 firmadan aile bireylerine ait şirketlere sözde ticaret karşılığında sahte fatura kesilmesi yöntemiyle 200 milyon lira para girişi olduğu belirlenmişti.

Paranın yine aile bireylerine ait şirketler arasında transfer edildiği, son aşamada ise Engin Polat'ın sahibi olduğu Milda Gayrimenkul isimli firmada toplanarak gayrimenkul ve çok sayıda araç alındığının tespitinin ardından İstanbul Mali Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğü ekipleri, şüphelilerin kimliklerini belirlemiş, İstanbul merkezli Ankara, Yalova, Ordu, Kırklareli ve Manisa'da 43 adrese eş zamanlı operasyon düzenlemişti.

Soruşturma kapsamında çalışmalarını sürdüren ekipler, Dilan ve Engin Polat'a ait bir medikal şirketin Ankara'da başka bir firmaya isim hakkını verdiğini, bu firmanın hesabındaki 1 milyon 800 bin liranın da ortakların kişisel hesaplarına aktarılmaya çalışıldığını tespit etmişti.

Dilan Polat, Engin Polat ve Sıla Doğu'nun da aralarında bulunduğu şüphelilerden 16'sı tutuklanmıştı.

Hakimlik, 27 şirkete kayyum atanmasına hükmetmişti.

Soruşturma kapsamında, Dilan Polat'ın 2019'da "şampiyonlar ligi" adıyla sosyal medya hesabından paylaştığı fotoğrafta yer alan bazı kişiler kimlikleri tespit edilip soruşturmaya dahil edilmiş, savcılık, sosyal medya fenomeni olan bu kişiler hakkında yurt dışına çıkış yasağı getirilmesini talep etmişti.

Anadolu 2. Sulh Ceza Hakimliği, sosyal medya fenomenleri Eylül Öztürk Özkan, Feyzanur Başar, İleyda Topal, İlke Ela Göz, Kadir Yiğit, Mervenur Korkut, Muhammet Oğuz Başar, Murat Yiğit, Nurgül Yiğit, Tolunay Topal, Tuğba Demirhan, Yavuz Selim Korkut, Habip Özsefil, Huri Özsefil ve Özge Duman'a yurt dışına çıkış yasağı getirmişti. 

Mersin'de şafak operasyonu: 78 gözaltı

Mersin'de haklarında çeşitli suçlardan yakalama kararı bulunan şahıslara yönelik sabah saatlerinde gerçekleştirilen şafak operasyonunda 78 kişi gözaltına alındı
19.04.2024 11:20:00
İhlas Haber Ajansı
Mersin'de şafak operasyonu: 78 gözaltı
Mersin'de şafak operasyonu: 78 gözaltı
Mersin'de haklarında çeşitli suçlardan yakalama kararı bulunan şahıslara yönelik sabah saatlerinde gerçekleştirilen şafak operasyonunda 78 kişi gözaltına alındı.

İl Emniyet Müdürlüğünden yapılan açıklamaya göre, dolandırıcılık, yaralama, hakaret, hırsızlık ve tehdit gibi suçlardan haklarında yakalama kararı bulunan şahısların yakalanmasına yönelik Asayiş Şube Müdürlüğü Aranan Şahıslar Büro Amirliği koordinesinde operasyon düzenlendi. İl genelinde 30 adrese düzenlenen şafak operasyonunda 78 kişi yakalanarak gözaltına alındı.

Gözaltına alınan şahıslarla ilgili işlemlerin sürdüğü bildirildi.
logo

Beşyol Mah. 502. Sok. No: 6/1
Küçükçekmece / İstanbul

Telefon: (212) 624 09 99
E-posta: internet@yenimesaj.com.tr gundogdu@yenimesaj.com.tr


WhatsApp iletişim: (542) 289 52 85


Tüm hakları Yeni Mesaj adına saklıdır: ©1996-2024

Yazılı izin alınmaksızın site içeriğinin fiziki veya elektronik ortamda kopyalanması, çoğaltılması, dağıtılması veya yeniden yayınlanması aksi belirtilmediği sürece yasal yükümlülük altına sokabilir. Daha fazla bilgi almak için telefon veya eposta ile irtibata geçilebilir. Yeni Mesaj Gazetesi'nde yer alan köşe yazıları sebebi ile ortaya çıkabilecek herhangi bir hukuksal, ekonomik, etik sorumluluk ilgili köşe yazarına ait olup Yeni Mesaj Gazetesi herhangi bir yükümlülük kabul etmez. Sözleşmesiz yazar, muhabir ve temsilcilere telif ödemesi yapılmaz.