BTP Genel Sekreteri Dr. Kaplan, Ek protokolün imzalanması sonucu AKP'nin KKTC'yi kendi elleriyle tarihe gömdüğüne dikkatleri çektiBTP Genel Sekreteri Dr. Nuri Kaplan, AKP iktidarının AB tiyatrosunun "ek protokol" perdesini de başarıyla (!) tamamladığını belirtti. Ek protokolün imzalanması sonucu AKP'nin KKTC'yi kendi elleriyle tarihe gömdüğüne dikkatleri çeken Dr. Kaplan, bunu örtbas etmek ve Türk kamuoyunun uyanmasını engellemek için de bir deklarasyon yayınladığını hatırlattı. Kaplan, "Anlayacağımız manzara tam bir 'evlere şenlik' manzarası arz ediyor. Niçin mi?" dedi.
BTP Genel Sekreteri Dr. Nuri Kaplan, AKP iktidarının AB tiyatrosunun "ek protokol" perdesini de başarıyla (!) tamamladığını belirtti. Ek protokolün imzalanması sonucu AKP'nin KKTC'yi kendi elleriyle tarihe gömdüğüne dikkatleri çeken Dr. Kaplan, bunu örtbas etmek ve Türk kamuoyunun uyanmasını engellemek için de bir deklarasyon yayınladığını hatırlattı. Kaplan, "Anlayacağımız manzara tam bir 'evlere şenlik' manzarası arz ediyor. Niçin mi?" dedi. BTP Genel Sekreteri Dr. Nuri Kaplan'ın açıklaması şöyle: "Güney Kıbrıs Rum Kesimi'nin tüm Kıbrıs'ın tek temsilcisi olarak AB'ye üye kabul edilmesinin ardından, 10 yeni AB üyesini de kapsayacak şekilde Gümrük Birliği'nin Türkiye tarafından imzalanması istenmişti. Peki önceki gün imzalanan ek protokole kimler, kimin adına imza koydu? 25 AB üyesi adına İngiltere'nin AB nezdindeki Büyükelçisi John Grant ve Türkiye adına Türkiye'nin AB daimi temsilcisi Oğuz Demiralp. Yani imzalanan protokolde karşılıklı iki taraf söz konusu. Bir tarafta 25 AB üyesi, diğer tarafta tek başına Türkiye.Deklarasyon anlamsızŞimdi gelelim deklarasyona. Peki evlere şenlik deklarasyonda taraflar var mı? Tabii ki yok; çünkü adı üstüne deklarasyon, yani tek taraflı bir açıklama. Deklarasyon, deklarasyonu yayınlayan dışında kimseyi bağlamaz. Yani Türkiye'nin yayınladığı deklarasyon, ne AB ülkelerini, ne AB Dönem Başkanı İngiltere'yi ne de Kıbrıs Rumlarını bağlar. Anlayacağımız hukuksal ve siyasi bir yaptırımı bulunmuyor. Peki o halde niye yayınlandı? Türk kamuoyunun tepkisini çekmemek ve KKTC'nin tarihe gömülmesini örtbas için. Peki karşılığında ne elde edildi? Belki 3 Ekim'de AB üyeliği müzakerelerine başlayabilmek ve iğneli fıçıdan beter müzakere koltuğuna oturarak tarihe geçmek(!) için. Üstelik bu deklarasyonda belirtilen ifadelere göre; Kıbrıs Cumhuriyeti (Türkiye tarafından imzalanan ek protokolde böyle geçiyor) yani Kıbrıs Rum Kesimi, Türkiye gümrüklerine, limanlarına, hava alanlarına yani Türkiye'ye istediği gibi girip çıkabilir. Bu durum kısıtlanmıyor. Çünkü Türkiye'nin AB ülkeleri ile imzaladığı ve halen yürürlükteki mevcut Gümrük Birliği'ne 10 yeni üye de dahil edilmiştir. 12 yıldızlı AB bayrağıyla Kıbrıs Rumları'nın Türkiye'de giremeyeceği yer var mı? Bu durumda istediğin kadar "Kıbrıs Rum Cumhuriyeti'ni tanımadım" de otur. Kim dinleyecek seni? Evlere şenlik deklarasyonun 2. maddesinde "İş bu Protokol'de atıfta bulunulan Kıbrıs Cumhuriyeti, 1960'ta kurulan asıl ortaklık devleti değildir." denilmektedir. İktidar olarak siz böyle anlıyorsunuz. Peki 25 AB üyesi de sizin gibi mi anlıyor?Yine deklarasyonun 4. maddesinde "Türkiye bu Protokol'ün imzalanması, onaylanması ve uygulanmasının, Protokol'de atıfta bulunulan Kıbrıs Cumhuriyeti'nin herhangi bir biçimde tanınması anlamına gelmediğini ve Türkiye'nin 1960 Garanti, İttifak ve Kuruluş Anlaşmalarından kaynaklanan hak ve mükellefiyetlerini haleldar etmediğini beyan eder." denilmektedir. Beyler, attığınız imzanın bu maddede beyan ettiklerinizin tam tersi anlam taşıdığının farkındasınız değil mi? 1995' te davul zurna eşliğinde Gümrük Birliği ilmiğini boğazımıza geçirenler nerde şimdi? O gün Gümrük Birliği'ne imza atan DYP-CHP koalisyonu neredeyse milli bayram ilan edeceklerdi. Tansu Çiller, Deniz Baykal ikilisi Gümrük Birliği'nin 10 yılda ülkemize maliyetinin 150 milyar dolar zarar olacağını öngörmüşler miydi? Öngörselerdi bugün birisi siyasi tarihin tozlu sayfalarında yerini almış, birisi de müzmin muhalefetten öteye gidemeyen konumda olurlar mıydı?AKP İktidarı da ek protokol imzasının kendisine neye mal olacağını hesaplıyor mu? Daha önemlisi Türk Milleti'nin önüne koyacağı "ödenemez hesabı" hesap ediyor mu?AKP iktidarı 1 Mart 2003'te Türk tarihi boyunca bir ilki denemiş, TBMM'nden ülkemizin "müsaadeli işgaline" onay istemiş, halkın iradesini Meclis'e yansıtan milletvekillerinin basireti sayesinde buna muvaffak olamamıştı.KKTC'nin tarihe gömülmesi anlamına gelen, 1974'teki Kıbrıs Barış Harekatı'mızı anlamsız kılan, 50.000 Türk şehidinin kemiklerini sızlatacak olan ve 500 yıllık Türk yurdunun kendi ellerimizle Rum'a teslimi demek olan "ek protokol"ün TBMM'nde onaylanmaması lazımdır. O gün, parti genel başkanının değil, aziz Türk Milleti'nin iradesinin tüm dünyaya gösterilme günü olacaktır.Neticede; mahkeme kadıya mülk olmadığı gibi, tarihteki Molla Kasım'ların bugün olmadığını zannetmek de büyük bir yanlışlıktır. Hesabı doğru yapmak lazım."
BTP Genel Sekreteri Dr. Nuri Kaplan, AKP iktidarının AB tiyatrosunun "ek protokol" perdesini de başarıyla (!) tamamladığını belirtti. Ek protokolün imzalanması sonucu AKP'nin KKTC'yi kendi elleriyle tarihe gömdüğüne dikkatleri çeken Dr. Kaplan, bunu örtbas etmek ve Türk kamuoyunun uyanmasını engellemek için de bir deklarasyon yayınladığını hatırlattı. Kaplan, "Anlayacağımız manzara tam bir 'evlere şenlik' manzarası arz ediyor. Niçin mi?" dedi. BTP Genel Sekreteri Dr. Nuri Kaplan'ın açıklaması şöyle: "Güney Kıbrıs Rum Kesimi'nin tüm Kıbrıs'ın tek temsilcisi olarak AB'ye üye kabul edilmesinin ardından, 10 yeni AB üyesini de kapsayacak şekilde Gümrük Birliği'nin Türkiye tarafından imzalanması istenmişti. Peki önceki gün imzalanan ek protokole kimler, kimin adına imza koydu? 25 AB üyesi adına İngiltere'nin AB nezdindeki Büyükelçisi John Grant ve Türkiye adına Türkiye'nin AB daimi temsilcisi Oğuz Demiralp. Yani imzalanan protokolde karşılıklı iki taraf söz konusu. Bir tarafta 25 AB üyesi, diğer tarafta tek başına Türkiye.Deklarasyon anlamsızŞimdi gelelim deklarasyona. Peki evlere şenlik deklarasyonda taraflar var mı? Tabii ki yok; çünkü adı üstüne deklarasyon, yani tek taraflı bir açıklama. Deklarasyon, deklarasyonu yayınlayan dışında kimseyi bağlamaz. Yani Türkiye'nin yayınladığı deklarasyon, ne AB ülkelerini, ne AB Dönem Başkanı İngiltere'yi ne de Kıbrıs Rumlarını bağlar. Anlayacağımız hukuksal ve siyasi bir yaptırımı bulunmuyor. Peki o halde niye yayınlandı? Türk kamuoyunun tepkisini çekmemek ve KKTC'nin tarihe gömülmesini örtbas için. Peki karşılığında ne elde edildi? Belki 3 Ekim'de AB üyeliği müzakerelerine başlayabilmek ve iğneli fıçıdan beter müzakere koltuğuna oturarak tarihe geçmek(!) için. Üstelik bu deklarasyonda belirtilen ifadelere göre; Kıbrıs Cumhuriyeti (Türkiye tarafından imzalanan ek protokolde böyle geçiyor) yani Kıbrıs Rum Kesimi, Türkiye gümrüklerine, limanlarına, hava alanlarına yani Türkiye'ye istediği gibi girip çıkabilir. Bu durum kısıtlanmıyor. Çünkü Türkiye'nin AB ülkeleri ile imzaladığı ve halen yürürlükteki mevcut Gümrük Birliği'ne 10 yeni üye de dahil edilmiştir. 12 yıldızlı AB bayrağıyla Kıbrıs Rumları'nın Türkiye'de giremeyeceği yer var mı? Bu durumda istediğin kadar "Kıbrıs Rum Cumhuriyeti'ni tanımadım" de otur. Kim dinleyecek seni? Evlere şenlik deklarasyonun 2. maddesinde "İş bu Protokol'de atıfta bulunulan Kıbrıs Cumhuriyeti, 1960'ta kurulan asıl ortaklık devleti değildir." denilmektedir. İktidar olarak siz böyle anlıyorsunuz. Peki 25 AB üyesi de sizin gibi mi anlıyor?Yine deklarasyonun 4. maddesinde "Türkiye bu Protokol'ün imzalanması, onaylanması ve uygulanmasının, Protokol'de atıfta bulunulan Kıbrıs Cumhuriyeti'nin herhangi bir biçimde tanınması anlamına gelmediğini ve Türkiye'nin 1960 Garanti, İttifak ve Kuruluş Anlaşmalarından kaynaklanan hak ve mükellefiyetlerini haleldar etmediğini beyan eder." denilmektedir. Beyler, attığınız imzanın bu maddede beyan ettiklerinizin tam tersi anlam taşıdığının farkındasınız değil mi? 1995' te davul zurna eşliğinde Gümrük Birliği ilmiğini boğazımıza geçirenler nerde şimdi? O gün Gümrük Birliği'ne imza atan DYP-CHP koalisyonu neredeyse milli bayram ilan edeceklerdi. Tansu Çiller, Deniz Baykal ikilisi Gümrük Birliği'nin 10 yılda ülkemize maliyetinin 150 milyar dolar zarar olacağını öngörmüşler miydi? Öngörselerdi bugün birisi siyasi tarihin tozlu sayfalarında yerini almış, birisi de müzmin muhalefetten öteye gidemeyen konumda olurlar mıydı?AKP İktidarı da ek protokol imzasının kendisine neye mal olacağını hesaplıyor mu? Daha önemlisi Türk Milleti'nin önüne koyacağı "ödenemez hesabı" hesap ediyor mu?AKP iktidarı 1 Mart 2003'te Türk tarihi boyunca bir ilki denemiş, TBMM'nden ülkemizin "müsaadeli işgaline" onay istemiş, halkın iradesini Meclis'e yansıtan milletvekillerinin basireti sayesinde buna muvaffak olamamıştı.KKTC'nin tarihe gömülmesi anlamına gelen, 1974'teki Kıbrıs Barış Harekatı'mızı anlamsız kılan, 50.000 Türk şehidinin kemiklerini sızlatacak olan ve 500 yıllık Türk yurdunun kendi ellerimizle Rum'a teslimi demek olan "ek protokol"ün TBMM'nde onaylanmaması lazımdır. O gün, parti genel başkanının değil, aziz Türk Milleti'nin iradesinin tüm dünyaya gösterilme günü olacaktır.Neticede; mahkeme kadıya mülk olmadığı gibi, tarihteki Molla Kasım'ların bugün olmadığını zannetmek de büyük bir yanlışlıktır. Hesabı doğru yapmak lazım."